tag:blogger.com,1999:blog-82454144595004934192024-03-18T21:03:47.056-07:00Kitap İndeksiAlmelek Kitap Arşivihttp://www.blogger.com/profile/14645067684908521194noreply@blogger.comBlogger16125tag:blogger.com,1999:blog-8245414459500493419.post-45144650482260820192014-12-24T23:43:00.000-08:002014-12-25T00:06:05.366-08:00Jack London - Martin Eden<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<br />
<div class="MsoNormalCxSpFirst" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Martin Eden<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Jack London<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg1mIU563ODTYMeZD8MSiOGBsIp46JS829wgeWq4mdqj7ajgxby-7vxULjVXJZMi-ac0g0c_AG7KmKHMprgvPZMLvP_FB3RQVqWRZNTv63I9L71fgcGpq04O9aN_eAemfdUiPiHYQDP2c4/s1600/AA-KA-1051-Jack+London-Martin+Eden.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg1mIU563ODTYMeZD8MSiOGBsIp46JS829wgeWq4mdqj7ajgxby-7vxULjVXJZMi-ac0g0c_AG7KmKHMprgvPZMLvP_FB3RQVqWRZNTv63I9L71fgcGpq04O9aN_eAemfdUiPiHYQDP2c4/s1600/AA-KA-1051-Jack+London-Martin+Eden.jpg" height="320" width="195" /></a></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="background-color: white; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 16px; line-height: 22.3999996185303px;"><b>Martin Eden, Jack London [AAKA-1051]</b></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Okuduğum Tarih : <a href="https://www.blogger.com/null" name="_GoBack"></a>Kasım
2014<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Jack
London’ın hatırlayabildiğim kadarıyla okuduğum ilk kitabı. Sabancı
Üniversitesi’nde EMBA hocalarımdan Ahmet Öncü’nün kati tavsiyesiyle alıp
okumaya başladım. İyi ki okumuşum çünkü hayatımda beni en çok etkileyen
kitaplardan biriydi. Okuduğumdan beri birçok kişiye tavsiye ediyor hediye
ediyorum. İster öğrenme açlığı çeken bir insanın ister bir yazarın mutlaka
okuması gereken yüce bir eser, bir başyapıt. </span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Özet: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Martin Eden, bir
kavgada kurtardığı kültürlü ve zengin sınıftan olan Arthur’un davetlisi olarak
evlerine gider. Martin İngilizceyi dahi iyi konuşamayan bir gemi işçisidir.
Martin o akşam Arthur’un kız kardeşi Ruth’la tanışır ve birbirlerine tutulurlar
ama sınıf farklarından dolayı bu durumu kendilerine dahi itiraf edemezler.</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Martin Ruth’dan
aldığı enerjiyle zaten önceden beridir içinde barınan müthiş öğrenme aşkıyla
daha da kitaplara, dilbilimine saldırır. Hatta bir kütüphaneden sürekli kitap
ödünç almaya ve onları adeta yutmaya başlar.</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Aslında Martin çok
çekici bir erkektir ve kendi sınıfındaki en güzel kadınlar dahi onun etrafında
pervane olmaktadırlar. Bunlardan biri dünya güzeli Lizzy’dir ancak artık
Martin’in aklı Ruth’da olduğu için Lizzy’e yüz vermez.</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Çekingenliğini
yendikten sonra Martin Ruth’dan ders ve yönlendirme almaya başlar ve
İngilizcesini çok ilerletmesinin yanı sıra kültürünü de kat kat büyütür,
geliştirir.</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Bir süre sonra
Martin artık yazmaya başlar. Bu kısa zamanda hayatının en büyük tutkusu hatta
yaşama sebebi olur. Zaman geçtikçe Martin ve Ruth aşklarının iyice bilincine
varırlar. Arada Martin yazdığı yazıları Ruth’a okumaktadır. Ruth Martin’in
yazdıklarının çoğundan fazla etkilenmez. Bu da Martin’i zaman zaman umutsuzluğa
düşürürse de yazmaktan hiç vazgeçmez.</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Martin’in arada
parası bittikçe hayatını kazanmak için yaptığı işler vardır; gemiyle açılıp
miçoluk yapma, bir çamaşırhanede yeni arkadaş olduğu Joel ile kuru temizleme
yapmak gibi. Bu geçici işler deli gibi okuyup yazması için ona maddi kaynak
sağlarlar.</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Martin Ruth’a
sonunda kalbini açar ve Ruth’un ailesinin tüm itirazlarına rağmen nişanlanırlar
ama Ruth’un anne babası bu nişan kararına uymuş gözükseler de bir yandan eve
çeşitli damat adaylarını çağırarak Ruth’un gözünü açmaya çalışırlar.</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Martin arada
çocuklu dul iyi yürekli Maria Silva’nın yanına kiracı olarak taşınır. Bununla
beraber çılgınca bir tutkuyla yazdığı birçok yazıyı ülkenin dört bir yanındaki
dergilere yollar ama hep ama hep reddedilir. Çok tek tük cüzi olarak eline bir şeyler
geçtiği olur ama geçimine hiçbir faydası olmaz ve ona bir yazar olma hakkı da
vermez. Ama hiç yılmaz, korkunç bir inatla yazmaya ve göndermeye devam eder.</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Martin kültür
olarak o kadar ileri bir seviyeye çıkar ki Ruth’un çevresindeki yüksek kültürlü
insanlardan bile keyif almaz olur. Bir tek Ruth’ların evindeki bir davette
tanıştığı Profesör Cladmell’den keyif alır, ki aslında neredeyse onun bile
üstüne çıkmıştır. Daha sonra da Martin Russ Brissenden ile tanışır. Russ da
Martin gibi çok ileri zekada ve kültürde bir adamdır, Martin gibi kendini
toplumdan uzak izole hissetmektedir.</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Martin Ruth’un
sınıfındaki insanlardan o kadar rahatsız olmaya başlar ki onların evinde bir
gün hem Ruth’un babası hem de onların misafiri olan bir yargıç olan Blount’la
da neredeyse kavga eder.</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Martin kendi
yolladığı o kadar yazıyla dergilere gazetelere çıkmazken bir sosyalist
derneğinde yaptığı ateşli konuşmayla istemeye istemeye bu muradına erer.
Gazetelere manşet olmasıyla Ruth onu terk eder. Martin önce iyice bir bunalıma girer
sonra yine kendi yazılarına döner.</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Martin kendisine
gerçekten tek yakın hissedebildiği arkadaşı Russ’un dahiyane bir eserini onun
izni olmadan dergilerden birine yollar ama cevabı gelemeden Russ’un intihar
ettiğini öğrenir. Russ anlaşılamamaktan ve toplumdan kendini soyutladığı için
ölümü seçmiştir. Arkasından Russ’un eseri tüm ülkede kapışılır ve gazetelere
manşet olur. Aylarca bu eser üzerine gazetelerde yazarlar tartışırlar. </span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Martin Eden’in tam
bu sırada birdenbire eserleri dergiler tarafından kabul görmeye başlar. Daha
önce bir kere yaptığı gibi gidip zorla parasını almak zorunda da kalmadan
inanılmaz bir hızla dergilerden para yağmaya başlar. Arka arkaya ülkenin dört
bir yanından yazıları için (roman, makale, şiir) yığınla para gelir. Bir anda
denebilecek bir çabuklukla etrafındaki herkesten çok daha zengin hale gelir.
Yazıları kabul gördüğün andan itibaren yazmayı bırakmıştır. Kendi yazabileceği
herşeyi yazmış gibidir. Yalnızca daha önce yazdıklarını satmaktadır.</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Martin hemen
etrafında bulunan sevdiği kişilere yardım etmeye başlar. Ablasının paracı
kocasına para yardımı yaparak artık eve hizmetçi alınacağını şart koşar. Kız
kardeşinin de kocasına yardım eder. Çamaşırhanede beraber çalıştığı Joel’a bir
çamaşırhane satın alır. Mari Silva’ya bir ev satın alır. Lizz’i bir akşam
okuluna yollayarak bir meslek edinmesini sağlar.</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Arada Ruth büyük
pişmanlıkla ona dönmeye çalışır ama o artık aşkını yitirmiştir. Ruth’un onu hiç
anlamadığını fark etmiştir, çok geç de olsa.</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Martin de ünlü
olduktan sonra etrafından gelen onca ilgiye saygıya hiç değer vermez. O kadar
uzun süre anlaşılmamanın yorgunluğu ve bıkkınlığı içindedir. Ruth’un her zaman
onu küçük gördüğü, kızına zerrece layık görmediği babası onu yemeğe çağırır,
hatta yargıç Blount bile onu özel bir kulübe üye yapmaya çalışır. Hiçbirisine
rağbet etmez. İnsanlardan gittikçe soğur ve uzaklaşır. Sonunda Tahiti’ye
taşınmaya karar verir ve bir yolcu gemisine biner.</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Gemi açıklardayken
Martin suya atlar. Artık karadan binlerce kilometre uzaktadır. Önce huzurlu bir
şekilde suyun üstünde kalır sonra bütün gücüyle suyun olabildiğince dibine
dalar. Sonra yavaş ve emin bir şekilde ölür.</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<o:p><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span></o:p><b style="text-indent: 0cm;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpLast" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Gözlemlerim:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpLast" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin-left: 71.4pt; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Kitaptan çok etkilendim. Hayatımda okuduğum en önemli başyapıtlardan
bir tanesi.<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 71.4pt; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 71.4pt; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Kitap üzerine, okumak-öğrenmek üzerine, insanın kendini bulması,
yazarlık tutkusu, bilgi açlığı, insanın kendine inanması üstüne, sınıf farkları
üzerine yazılmış en değerli eserlerden...<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 71.4pt; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 71.4pt; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Martin Eden’in intiharı toplumun üstüne çıkıp orada kendini çok yalnız
hissetmesi yüzünden. Bu da bir ders içeriyor onun gibi insanlar için.
Kendilerini toplumdan çok soyutlamamalılar. Eserlerini yaratmaktan aldıkları
haz ve toplumun beğenisi ve çevreyle paylaşım zevki yeterli olmalı.<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 71.4pt; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-left: 71.4pt; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Kitap
aynı zamanda çok iyi, duygulu ve romantik yazılmış bir aşk romanı. Aşkla ilgili
çok anlamlı sözler analizler var:</span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-left: 71.4pt; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-left: 71.4pt; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpFirst" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Kıza duyduğu arzunun kendisini hissizleştirip
donuklaştıran ve canını acıtan bir huzursuzluğa bürünüp aklını karıştırdığının
farkına varmak” (s.18)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bir
kadının yüzüne bakıp sarhoş olacağımı hiç sanmazdım.” (s.33)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Halbuki
güzelliği içlerinde hisseden insanlardan olsalardı, o parlayan gözlerin ve
hararetlenmiş yüzün, gencin aşkla ilk tanışmasının belirtisi olduğunu
anlayabilirlerdi.” (s.37)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ruth
tek bir hecenin bu kadar güzel olabileceğini hiç aklına getirmemişti şimdiye
dek.” (s.41)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bu
ismi her mırıldanışında kızın yüzü karşısında parlıyor, karşısındaki pis duvarı
altın ışıltısına boğuyordu. Işıltı duvarda kalmıyor, sonsuzluğa yayılıyor ve
Martin Eden’in ruhu, o ışıltılı derinliklerde kızın ruhunu arıyordu.” (s.41)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Çıkıntılı
alnının üzerinden dağınık duran kahverengi, fındık kabuğu rengi dağınık
saçlarında kadınların çok hoşuna giden, okşamak için ellerini karıncalandıran,
içinden geçirmek için parmaklarını tatlı tatlı ürperten bukleler vardı.” (s.42)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Onu
aşkla, daha yüce ve ebedi bir hayatın anlık görüntüsüyle ateşleyen Ruth vardı;
beynini kemiren binlerce kurtçukla ihtiraslarını hararetlendiren kitaplar
vardı;” (s.58)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Kapıda
onu bizzat karşılayan Ruth’un kadın gözü, ütülü pantolonuyla, zor tanımlanan
ama hemen hissedilen değişiklikleri fark etti.” (s.69)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Martin
de tokalaşırken kızın elini avucunda hissedince mutluluk içinde yüzdüğünü
duyumsadı.” (s.69)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Martin’in
boynu geçen seferki gibi onu büyülemeye devam ediyor ve elleriyle o boynu tutma
düşüncesi, içine bir hoşluk veriyordu Ruth’un. Hala bunun ahlaksızca bir güdü
olduğunu düşünüyordu, kendini bu şekilde dışa vurabileceğini hiç hayal
etmemişti.” (s.70)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ruth’un
söylediği kelimeleri telaffuz ettikçe kımıldaşıp oynayan o dudakların
hareketini izlemek, ona müthiş zevk veriyordu.” (s.71)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ruth’a
bakarken gözlerinde parlayan ışığın, içlerinde aşkın ihtirası bulunan bütün
erkeklerin gözlerinde de aynı şekilde parladığının farkında değildi.” (s.71)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Hiçbir
kadında onunki gibi bir sese rastlamamıştı. O sesin en ufak bir çınlaması
aşkını canlandırıyor, dillendirdiği her bir kelime Martin’i heyecanlandırıp
kalbinin zonk zonk atmasına neden oluyordu. Ona bunu yapan, sesin kalitesi,
sakinliği ve müzikalitesiydi; kültürün ve zarif bir ruhun yumuşak, zengin,
tarif edilemez ürünüydü o ses.” (s.78)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Aşkın
volkanik patlamalarını, yakan ateşini, kavrulmuş küllerden oluşan kıraç
döküntüsünü hiç canlandırmamıştı gözünde.” (s.80)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Martin’in
farkına vardığı kozmik duygunun, dünyanın dört bir yanında kadınları ve
erkekleri eşit bir güçle birbirine çeken, çiftleşme mevsiminde erkek geyikleri
birbiriyle ölümüne kavga ettiren, elementleri bile karşı konulmaz biçimde
birleşmeye yönelten şey, en kozmik şey, aşk olduğunu bilecek tecrübesi yoktu.”
(s.80)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Her
zamanki gibi Martin’den fışkıran sağlık onu yine çarptı; adeta bedenine
giriyor, akkor gibi damarlarında dolaşıyor, kuvvetinin etkisiyle kızı tir tir
titretiyordu. Martin de Ruth’un elini tutup mavi gözlerine bakarken kıpkırmızı
oldu,” (s.94)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Tek
bir gönül ilişkisi bile yaşamadan durgun geçen yirmi dört yıl sonucunda, kendi
duygularını hemen algılama becerisiyle donatılmaktan uzak kalmış ve gerçek
aşkın sıcaklığını asla tatmamış biri olarak gitgide hararetlendiğinin de farkında
değildi.” (s.106)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Sesini
duyduğunda ona duyduğu aşk yumruk gibi çarptı suratına. Ne sesti o!” (s.117)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Gerçek
aşkı tadan bütün aşıkların hissettiği asil fedakarlık hissi, tam o anda,
telefonun başında, yakıp kavuran odla görkemli nurun iç içe geçtiği bir kasırga
biçiminde üzerine inmişti; fark etti ki onun uğruna ölme duygusunu iyi yaşaması
ve çok sevmesi lazımdı. Henüz yirmi bir yaşındaydı ve daha önce hiç aşık
olmamıştı.” (s.118)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bu
temasla birlikte içine doyumsuz heyecanlar doldu ve birkaç hoş dakika boyunca
maddi dünyayı terk ederek Ruth’la beraber havalarda uçtu.” (s.120)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Aşkın
akılla alakası yoktu. İnsanın aşık olduğu kadının mantıklı düşünüp düşünmemesi
önemli değildi. Aşk, aklın üzerindeydi.” (s.132)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Sadece
görüştüklerinde selamlaşırken ve ayrıldıklarında vedalaşırken değil, bisiklet
sürerken, tepelere götürecekleri şiir kitaplarını şeritlerle bağlarken, yan
yana oturup bütün dikkatleriyle o kitapları okurken, ellerinin birbirine
değmesi için fırsatlar oluyordu hep.” (s.195)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Aniden
oldu. Son derece yavaş konuşuyordu; gözleri sıcacıktı, heyecanla doluydu,
eriyordu, yanakları hafifçe kızarmış ve öyle kalmıştı. Biraz öncesine kadar…
sen bana sarılana kadar bilmiyordum. Seninle evlenmeyi asla düşünmedim, Martin,
biraz öncesine kadar. Ne yaptın da aşık ettin beni kendine?” (s.207)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Aşkı
dünyanın en iyi şeyi olarak görüyordu. İçindeki devrimi başlatan, yontulmamış
bir denizciyken onu bir öğrenci ve sanatçı haline getiren, dolayısıyla da
öğrenim, sanat ve aşk üçlüsü arasında diğer ikisine üstün gelen en büyük ve en
güzel şey, aşktı.” (s.221)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Aşka
tapıyordu. Akıl vadisinin ötesindeki dağların zirveleriydi aşkın memleketi.
Varoluşunun yüce bir hali, yaşamın zirvesiydi ve çok ender bulunurdu.” (s.222)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Hayatta
her şey kötüye gidebilir, aşk hariç. Yeter ki bitkin düşen, bocalayıp
tökezleyen zayıf iradeli biri olmasın, aşk hiçbir zaman yolunu şaşırmaz.”
(s.315)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpLast" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Kelimelerle
ifade edilmiş tüm savları aşan, sözcüklere dökülmemiş bir iddia okudu Ruth’un
gözlerinde. O gözlerde aşkı gördü ve bütün tereddütlerin uçup gitmiş olduğunu
anladı. Kendi gözleri de aşk doluydu. Aşkta sual olmazdı. Tutkudan onun
anladığı buydu.” (s.371)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin-left: 35.4pt; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-left: 35.4pt; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Karakter
analizleri:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpFirst" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Ruth:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ruth’un
asil başına örttüğü hafif ve yumuşacık şey neyse onu, sarındığı mantonun
altından kendini belli eden haz verici endamını, hal ve tavırlarındaki
inceliği, eteklerini tutan elinin zarafetini görecek zamanı buldu;” (s.62)</span></div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>Martin Eden: </b>“İyice açılan ve görüş açısına giren
hiçbir şeyi kaçırmayan gözleri, önündeki güzelliği içtikçe, o savaşçı ışık
giderek söndü ve yerin ılık bir parıltıya bıraktı.” (s.5)<b><o:p></o:p></b></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Delikanlı,
kaslı vücudunun altına tir tir titreyen bir hassasiyet kütlesiydi. Dış dünyadan
gelen en ufak bir etki, bilincini, düşüncelerini, anlayışını ve hislerini
zıplatıyor, alev gibi yalayıp geçiyordu onu. Fazlasıyla açık olduğu dış
etkilere son derece duyarlıydı, üstün ve coşkun hayal gücü sürekli benzerlik ve
farklılık ilişkileri kurmakla meşguldü.” (s.6)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Düşünce
ve duyarlık açısından güçlü bir doğası; canlı, kıpır kıpır bir yaratıcı ruhu
vardı. Biçim ve ifade kazanmak için sancılı bir mücadele veren tasavvur ve
heyecanları onu ele geçirmişti.” (s.21)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Martin
Eden’in ruhu, o ışıltılı derinliklerde kızın ruhunu arıyordu.” (s.42)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Çıkıntılı
alnının üzerinden dağınık duran kahverengi, fındık kabuğu rengi dağınık
saçlarında kadınların çok hoşuna giden, okşamak için ellerini karıncalandıran,
içinden geçirmek için parmaklarını tatlı tatlı ürperten bukleler vardı.” (s.42)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bu
dudaklar, bir savaşçının ve aşığın dudaklarıydı.” (s.43)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Saldırganlığa
işaret eden kare biçimli kuvvetli çenesi de böylesi zamanlarda dudakların
yardımcısı oluyordu.” (s.44)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Madem
seni seviyor, elinde hikayelerle ve çocukça hayallerle ciddiyetsizce
dolaşacağına makul bir adam gibi davranması ve seninle evlenecek konuma
gelebilmek için bir şeyler yapması gerekirdi. Ama korkarım Martin Eden hiçbir
zaman büyümeyecek.” (s.189)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Biliyorsun,
sen uç bir insansın sevgilim, sana gayet anlaşılır gelen şey, bizlere öyle
gelmeyebilir.” (s.310)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ortalama
bir üniversite öğrencisinin bir yılda edindiği bilginin çok daha fazlasını ben
bir ayda öğreniyorum.” (s.313)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Tablo Tasviri:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Onu
büyüleyen şey yağlıboya bir resimdi. Koca bir dalga kayanın üzerinde
gümbürtüyle patlamış, kara fırtına bulutları gökyüzünü sarmıştı; güvertesindeki
her şeyin ayrıntısıyla görülebileceği kadar yan yatmış bir uskuna, dalga köpük
hattının üzerinde orsa seyrederek fırtınalı günbatımına doğru ilerliyordu!”
(s.5)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Kitap aşkı/tutkusu kitabın en etkileyici
en güzel temalarından. Bu yazıları okuyunca insanın kitaba olan şevki artıyor,
tasvirler okuyucuyu heyecanlandırıyor: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Mektubunu
okuyan arkadaşına doğru bakınca sehpanın üzerindeki kitapları gördü. Açlıktan
midesi kazınan birinin yiyecek gördüğü anda gözleri nasıl arzuyla dolarsa, onun
da gözleri öyle şevkle, istekle parladı.” (s.5)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Okuduklarım
iyi mallardı. Işıl ışıl yanıyorlardı. Güneş gibi veya bir ışıldak gibi ta içimi
aydınlattılar.” (s.13)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Okuduğu
dizelerdeki yüceliği, kor gibi parlayan hayatı hissetmiş.” (s.13)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Her
kitabın tek tek her sayfası bilgi alemine açılan birer gözetleme deliğiydi.
Okudukları açlığını daha da artırdı.” (s.55)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Onu
aşkla, daha yüce ve ebedi bir hayatın anlık görüntüsüyle ateşleyen Ruth vardı;
beynini kemiren binlerce kurtçukla ihtiraslarını hararetlendiren kitaplar
vardı;” (s.58)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Martin
kızlarla böyle saçma sapan konuşurken aklından çağların bilgeliğiyle dolu koca
koca kütüphane rafları geçiyordu.” (s.61)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpLast" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ayrıca
aklı da nadasa bırakılmış toprak gibiydi. Kitaplardaki soyut düşünceler
açısından bütün hayatı boyunca süren bir nadastı bu, ama artık ekim yapmanın
vakti gelmişti. Daha önce hiç çalışmadığı için yorulmak nedir bilmeyen zihni,
şimdi kitaplardaki en küçük bilgi kırıntısını bile sünger gibi emiyordu.”
(s.65)</span></div>
<div class="MsoListParagraph" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Meraklıydı ve öğrendiği her şey, hafızasının ayrı
bir bölümüne arşivleniyordu. Bu sayede denizcilik konusunda devasa bir arşive
sahip olmuştu.” (s.126)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpFirst" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Gözlemleyerek,
çözerek ve öğrenilmesi gereken her şeye aşina olarak evrenin dar sokaklarında,
sapa yollarında ve ormanlarında dolaşıyordu. Daha çok öğrendikçe evrene, hayata
ve bütün bunların ortasında kendi hayatına daha çok hayran oluyordu.” (s.127)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bir
insanın ömrünün uzmanlaşmaya yetmeyeceği kadar çok konu var. Benim genel
bilgiyi edinmem lazım.” (s.129)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Entelektüel hayata gıpta etmek Martin ta
en baştan kışkırtan ve bilgiye ve kitaba karşı körükleyen bir itici güç haline
dönüşüyor: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Kızın
dudaklarından rahatça dökülüveren bilmediği kelimeler, zihnine aşina gelmeyen
eleştirel cümleler ve düşünce zincirleri, her ne kadar takibi zorlaştırıyorsa
da aklını dürtüyor, harekete geçiriyordu. İşte entelektüel bir hayat ve işte
var olabileceğini hayal bile etmediği sıcacık, harika bir güzellik, diye
düşündü.” (s.11)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ancak
onların da kafası bilgiyle doluydu ve bu sayede kızın diliyle konuşabiliyorlardı.
Bu düşünce onu bunalttı. Bir beynin işi nedir, diye sordu hırsla.” (s.34)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Kadınları iyi tanıdığını ispat ediyor Jack
London: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Oysa
kız, erkekler dünyasına ait çok az şey bilmesine rağmen, sonuçta bir kadın
olduğu için, karşısında yanan gözlerin ayırtına gayet iyi varmıştı.” (s.12)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ama
o bir kadındı ve kadınların yaman çelişkisini öğrenmeye yeni başlıyordu.”
(s.12)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Kadınlar
yüzyıllardır cinsellik denilen şey başladığı andan itibaren gözleriyle
konuşurlardı.” (s.60)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Böyle
bir şey yapmayı arzu bile etmemişti. Utançla ve gelişmekte olan kadınlığının
gizemleriyle doldu.” (s.200)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Yine kitabın önemli temalarından olan
sınıf farkı. Yalnızca cahil-kültürlü değil, fakir-zengin ayrımını da derin bir
şekilde işliyor roman: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Kızla
annesinin öpüşerek selamlaştıktan sonra kollarını birbirine dolamış halde
kendisine doğru yürüyüşlerini gördü zihninde beliren resimde. Halbuki kendi
dünyasındaki ana babalarla çocuklar sevgilerini böyle göstermezdi.” (s.17)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Kıza
duyduğu arzunun kendisini hissizleştirip donuklaştıran ve canını acıtan bir
huzursuzluğa bürünüp aklını karıştırdığının farkına varmak” (s.18)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Sadece
bazı başarılarla kazanamazdı Ruth’u. Her şeyini değiştirmeli, dişlerini bile
fırçalamalı, hatta özgürlüğünden vazgeçmiş gibi hissetmesine neden olsa da
kolalı yaka takmalıydı.” (s.44)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bu
ayaktakımının içinden nasıl çıkıp ona yaraşır biri haline gelebilirdi?
Kendisinin de işçi sınıfına mensup olmasının daha da ağırlaştırdığı bu sorun,
karabasan gibi çöktü üzerine. Her şey onu aşağı çekmeye çalışıyordu.” (s.51)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“O
bankayla işi olanların sınıfına mensuptu. Oysa kendisi hayatta hiçbir bankanın
içine girmiş değildi ve bu tür kurumlara sadece çok zengin ve çok güçlü
insanların girip çıktığını düşünürdü. Bir ahlaki devrim sürecindeydi. Ruth’un
saflık ve temizliği onu da etkilemişti ve varlığının en derinlerinden
temizlenme ihtiyacını seslendiren bir çığlık yükseliyordu. Ruth ile aynı havayı
solumaya layık olacaksa, temizlenmesi gerekiyordu zaten. Dişlerini
temizliyordu. Bir eczanenin vitrininde tırnak fırçası görüp bunun ne işe
yaradığını aklına getirene kadar mutfaklarda kullanılan tahta fırçayla ellerini
fırçaladı. Fırçayı alırken eczacı tırnaklarına bakıp bir de tırnak törpüsü
kullanmasını tavsiye edince bir başka kişisel bakım aletine daha sahip oldu.”
(s.56-57)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Artık
bu konulara duyarlı olduğu için, işçi sınıfına mensup insanların
pantolonlarının çuval gibi bollaşmış dizleriyle üst tabakanın pantolonlarının
dizden ayağa dümdüz inen keskin çizgisi arasındaki farkı hemen görüyordu.”
(s.57)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Yıllardır
uzun saatler boyunca makinede çalışıyor. İnsanın bedeni gençken yumuşak olur,
ama ağır işlerde çalışmak, o işlerin doğası gereği, insanın bedenini macun gibi
şekillendirir. Sokakta rastladığım işçi sınıfına mensup adamların çoğunun ne iş
yaptığını bir bakışta söyleyebilirim. Bana bakın. Neden böyle yalpalaya
yalpalaya yürüyorum? Denizde geçirdiğim yıllar yüzünden. Aynı yılları sığır
güderek geçirseydim, genç ve esnek bedenimle şimdi yalpalamayacaktım, ama bu
sefer de çarpık bacaklı olacaktım. O kız da aynı. Ancak sert olarak
tanımlayabileceğim gözlerini gördünüz. Hiç kimse tarafından korunup
kollanmamış.” (s.121)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Alt
sınıftan gelme Martin, gençlerin ve deneyimsizlerin birbirlerini temasla elde
etmelerinde sorun yok düşüncesine sahipti, ama üst sınıflardaki yüce
şahsiyetlerin de aşklarını böyle yaşaması, akla bile getirilemeyecek bir şeydi
ona göre. Romanlar bu konuda yanılıyordu demek. İşçi sınıfından kızlarda sonuca
götüren sarılmalar, sessiz okşamalar, üst sınıf kızlarında da etkili oluyordu.
Hepsi aynı etten yapılmıştı ne de olsa, dış görünüşleri dışında hepsi
birbirinin aynıydı; Spencer’ı hatırlayabilseydi, bunu kendi başına da
bilebilirdi.” (s.209)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Hakikat
olup olmaması umurunda değil,” diye ısrar etti Ruth. “Terbiye ve nezaket
denilen bir şey vardır ve senin de kimsenin onurunu kırmak gibi bir hakkın
yok.” (s.378)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Halbuki
düşünsene, bir zamanlar bütün masumiyetimle yüksek makamlarda oturan, güzel
evlerde yaşayan, banka hesabı olan eğitimli insanların ne kadar değerli
olduklarına inanırdım.” (s.379)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpLast" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Nasıl
açıklayabilirdi ki? Kendisiyle yakınındaki insanlar arasındaki korkunç düşünsel
uçurumdan şaşkına dönmüştü.” (s.394)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Öpüşmek:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ayrıca ablasının dudaklarının ne kadar
cansız olduğunu da fark etmişti. Bir öpücükte olması gerektiği gibi dudakların
canlı baskısını hissetmemişti.” (s.49)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Sonra aklına Ruth geldi; her şeyi gibi
dudaklarının da serin ve tatlı olabileceğini düşündü. Öpüşü de el sıkışı veya
bakışı gibiydi herhalde; kesin ve samimi.” (s.49)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Gemicilik:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Sonra gemi sahiplerini ve sigortacıları
hatırladı; kaptanın iki efendisiydi bunlar, çıkarları kaptana tamamen zıt olan
ve tek başlarına bile onu mahvedebilecek gücü olan efendiler.” (s.53)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Martin
Eden’de dönüşümün başlaması romanın önemli bir dönüm noktasını belirliyor.
Martin başka bir benliğe dönüştükçe karakteri de değişime uğruyor. Daha önceki
mülayim hali bilgiyle beslendikçe ve etrafındaki insanların boş yere öğrenim
gördüklerini gördükçe onu kızdırıyor ve tepkileri de bundan negatif olarak
etkileniyor, bu şekilde yavaş yavaş kendisini toplumun dışında görmeye
başlıyor: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpFirst" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ayrıca
aklı da nadasa bırakılmış toprak gibiydi. Kitaplardaki soyut düşünceler
açısından bütün hayatı boyunca süren bir nadastı bu, ama artık ekim yapmanın
vakti gelmişti. Daha önce hiç çalışmadığı için yorulmak nedir bilmeyen zihni,
şimdi kitaplardaki en küçük bilgi kırıntısını bile sünger gibi emiyordu.”
(s.65)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpLast" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Kapıda
onu bizzat karşılayan Ruth’un kadın gözü, ütülü pantolonuyla, zor tanımlanan
ama hemen hissedilen değişiklikleri fark etti.” (s.69)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Yine de el yordamıyla yolunu arayan o
zihnin gücünü hissetmişti. Sanki bir dev, kendini tutan bağlardan kurtulmak
için kıvrılıp bükülüyor, kıvranıp debeleniyordu.” (s.73)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Bir
okuyucu kadar olduğu gibi yazar olarak da kelimelerin hayranı Martin: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ruth’un söylediği kelimeleri telaffuz
ettikçe kımıldaşıp oynayan o dudakların hareketini izlemek, ona müthiş zevk
veriyordu.” (s.71)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Yani aslında aklımda başka kelimeler
de var. Onları kitaplardan seçtim, ama dilim dönmüyo, bunun için de
kullanmıyom.” Ne söylediğinizi, biraz da nasıl söylediğiniz belirler.” (s.74)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Dar
görüşlülük çağın/çağımızın bir hastalığı olarak okuyucuya sunuluyor. Ruth’un
temsil ettiği dar görüşlülük onunla beraber kitabın kahramanlarının birçoğunda
nüksediyor ve Martin’i manen çıldırtıyor, zarar gördürtüyor, yalnız bırakıyor: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“İnsan denilen yaratığın zihninde yer
etmiş olan; kendi renginin, inancının ve siyasetinin en doğrusu, en iyisi
olduğuna ve dünyanın dört bir yanına dağılmış diğer tüm insanların kendisinden
daha talihsiz konumlara sahip olduğuna inanmasını sağlayan o yaygın dar
görüşlülük, Ruth’da da vardı.” (s.86)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Kütüphane
için ne kadar güzel bir tabir. Kütüphanelerin o büyülü mistik havasını ne kadar
da güzel anlatıyor: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bilgi, bana bir harita odası gibi
geliyor. Kütüphaneye her gidişimde bunu düşünür, etkilenirim. Öğretmenlerin
rolü, çocuklara harita odasının içinde ne olduğunu sistemli biçimde öğretmek.
Öğretmen, harita odasındaki rehberdir, hepsi o. O bilgiler onların kafalarının
içinde değil. İcat eden, yaratan onlar değil. Her şey o harita odasında.
Öğretmenler harita odasından nasıl yararlanacaklarını bilir. Onların işi,
normalde orada kaybolabilecek kişilere yol göstermektir.” (s.103)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Öğretmenlik:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Öğretmenlerin de hızı böyledir. En
yavaş öğrencilerinin hızında öğretmeleri gerekir.” (s.103)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Yazmak
Martin için bir misyon, bir zorunluluk. Dünyaya gelişinin asıl amacını anlama
aracı: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Sonra büyük bir ihtişamla o büyük
fikir geldi aklına. Yazacaktı. Gördüğünü dünyaya gösteren bir göz, duyduğunu
aleme duyuran bir kulak, hissettiğini insanlara duyumsatan bir kalp olacaktı.”
(s.89)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Martin ayrıntıları değil bütünü
görmüştü; bir de o dünyaya nasıl hakim olacağını. Yazarak! Bu düşünce bir alev
gibi girmişti içine.” (s.89)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Kütüphanede bulduğu etkili yazma
sanatını anlatan bir kitaptan paragraf ve imla işareti denilen şeyler olduğunu
öğrendi.” (s.90)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Kelimeler sanki kaleminin ucunda
dökülüveriyordu.” (s.92)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ama unutmayın ki yazma gücüm olduğunu
hissediyorum; nasıl olduğunu açıklayamam, sadece içimde olduğunu biliyorum.”
(s.96)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“İşte buydu! Sırrı ucundan yakalamıştı.
Büyük yazarların, usta şairlerin yaptığı da aynen buydu işte. Onların birer dev
haline gelmelerinin nedeni de aynı şeydi. Düşündüklerini, hissettiklerini ve
gördüklerini nasıl ifade edebileceklerini biliyorlardı.” (s.104)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Kendini ifade etmenin sırrını,
kelimeleri uysal hizmetkarlar haline getirmenin yöntemini, onları bir araya
getirerek tek tek sahip olduklarından daha fazla anlam ifade edecek şekilde
birbirine bağlamanın yolunu keşfetmiş olanlar vardı. O sırrın kendine şöyle bir
görünüp geçmesiyle içinde derin heyecanlar hissetti.” (s.104)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Asıl dünya onun kafasının içindeydi ve
yazdığı hikayeler, birçok parça halinde zihninden çıkan gerçeklikti.” (s.108)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Kaleminden sanki hikaye akıyor, kolay
şiir tarzlarına (bunları dergilerde görmüştü.)” (s.111)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Yazmakla vakit kaybediyor, dehaların
ve üniversite mezunu ender insanların bile her zaman başaramadıkları bir şeyi
elde etmeye çalışıyor.” (s.213)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Kalemi elime ilk aldığımda kendimin
bile doğru dürüst anlayıp değerlendiremediğim birkaç önemsiz tecrübem dışında
yazacak bir şeyim yoktu. Doğru dürüst fikrim yoktu. Gerçekten öyle.
Düşünebileceğim kelimelerim bile yoktu. Deneyimlerimse anlam kazanmamış bir
sürü görüntüden ibaretti. Bilgilendikçe, kelime haznemi geliştirdikçe, o
deneyimlerimde görüntüleri aşan şeyler olduğunu gördüm.” (s.216)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Dilbilim:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Kanaka
Dili:</span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Kanaka dilinde ‘Yeter’ demek,” diye
açıklama yaptı, “ağzımdan gayriihtiyari çıktı. ‘P-a-u’ şeklinde söylenir.”
(s.22)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Latince:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ama Latince zihinsel bir eğitimdir.
Aklın disiplinidir. Disiplinli zihinler yaratan şeydir.” (s.132)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Düşünürler de Latinceyle idman yapar.
İnsanı eğitir Latince.” (s.132)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Martin
Eden zengin olana kadar yalnız rehin yoluyla ayakta kalabiliyor. Nakit parayı
elinde tutamadığı için birşekilde sürekli birşeyleri bırakıp birşeyleri alarak
hayatını devam ettirebiliyor. Durmadan bu değiş tokuşlarla ilgili kafa yormak
durumunda. Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’sında da Roskolnikov’un durumu aynıydı.
[AAKA-956] Bugünün kredi kartlarından bir farkı yok aslında. </span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Hem
şiir üzerine hem de romanda geçen şiirler üzerine: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Kendi başına bile ciddi birer sorun
olan kafiye, ölçü ve yapı meselesinin üzerinde ve ötesinde bütün büyük
şiirlerde bulunan ele avuca sığmayan o uçuşu şeyi bir türlü yakalayıp şiirine
hapsedemedi. Varlığını sezdiği ve peşinden koştuğu, ama tutamadığı şey, şiirin
zapt edilemez ruhuydu. Sıcacık bir parlaklıktı ona göre, peşinden koşturan ama
hep erişebileceği noktanın ötesinde kalan ılık bir buğuydu; bazen küçük
iplikçiklerinin ucunu yakalamakla ödüllendiriliyor, bu iplikçikleri dokuyarak
beyninde dönüp duran notalarda yankısını bulan ifadelere veya görülmemiş bir
güzelliğin puslu esintisine kendini bırakmış zihnindeki görümlerin içinden
salınarak geçen cümleciklere dönüştürdüğü bile oluyordu.” (s.107)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Albay’ın hanımı ve Judy O’Grady,</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Dış görünüşleri farklı, içleri aynı,”
(s.209)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Dışarıdaydım ben</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">O geldiğinde,</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Buymuş meğer, neden,</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Borç istermiş benden,</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Uğramış evime</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">İyi ki çıkmışım erken.</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Param kaldı cebimde.” (s.217)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Sert eserim öğleleri</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Ay çıkınca, geceleri</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Şişiririm yelkenleri.” (s.274)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Deniz derin ve sükunet içinde;</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Uyutuyor her şeyi sinesinde;</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Suya dalış, kabarcıklar ve biter,</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Tek bir adımda her şey sona erer.”
(s.312)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“En ağır silleleri vursa da kader,</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Ezilir belki ama eğilmez başım.”
(s.325)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bitirdim ben…</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Koydum lavtamı kenara.</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Mor üçgüller arasında</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Gölgeler asılı durdukça</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Şakımak da sona erdi, şarkılar da.</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Bitirdim ben…</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Koydum lavtamı kenara.</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Eskiden bülbüller gibi erken,</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Çiy düşmüş çalılarda öterken,</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Kestim artık sesimi.</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Yorgun bir ketenkuşuyum şimdi.</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Dudağımdaki ezgiler bitti,</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Öttüğüm zamanlar geçip gitti.</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Bitirdim ben.</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Koydum lavtamı kenara.” (s.402)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Belediye
Park’ında nutuk atanlar günümüzde de var:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Belediye Parkı’nda nutuklar atan ağzı
kalabalık sosyalistler ve işçi sınıfı filozoflarıydı. Kütüphaneye giderken
içinden geçtiği parkta ayda bir iki kez bisikletinden inip onları dinliyor ve
her seferinde zorla ayrılıyordu oradan.” (s.123)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Merak:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Meraklıydı ve öğrendiği her şey,
hafızasının ayrı bir bölümüne arşivleniyordu. Bu sayede denizcilik konusunda
devasa bir arşive sahip olmuştu.” (s.126)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Kültür:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Güzelliği severim ve kültür, güzelliği
daha incelikli değerlendirmemi, ona daha iyi nüfuz etmemi sağlayacaktır.”
(s.131)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Güzellik:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Güzellik değerlidir, ama ben daha önce
değerini hiç bilememiştim. Güzelliği anlamsız bir şey, şiirden ve akıldan
yoksun, sadece güzellik olarak kabul etmiştim. Güzellik hakkında hiçbir şey
bilmiyordum. Oysa şimdi biliyorum, daha doğrusu öğrenmeye başlıyorum. Şu çimler,
artık onların neden çim olduğunu, güneşin, yağmurun ve toprağın gizli
kimyalarıyla onları bu hale nasıl getirdiğini bildiğim için daha güzel geliyor.
Çünkü çimlerin hayat hikayesinde büyük bir romans var ve hatta, evet, macera da
var. Bunu düşünmek bana heyecan veriyor. Kuvvetin ve maddenin karşılıklı
oyununu ve müthiş mücadelesini görünce, çimler üzerine bir destan
yazabilirmişim gibi geliyor.” (s.139)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Bir
yazar için masası ne kadar da önemli. Martin bunu tekrar farketmemizi sağlıyor:
<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Oturup düşünceli düşünceli masasına
baktı. Üzerinde mürekkep lekeleri vardı. Bir anda onu ne kadar sevdiğini fark
etti. “Benim sevgili masam” dedi, “seninle ne kadar mutlu saatlerimiz geçti.
Aslına bakarsan, bana iyi bir arkadaş oldun. Beni hiç yarı yolda bırakmadın.” (s.149)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*İçki
içmek:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Hiç dikkat ettin
mi, aşçılar da deli gibi içer. Fırıncılar da öyle. İş yüzünden. İçmek
zorundalar.” (s.180)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Aşırı çalışma
insanı içmeye sevk ediyor.” (s.184)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Yalnızlık:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Yalnızlığını daha güçlü ve kendini
daha yorgun hissetti.” (s.198)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Büyük bir yalnızlığın farkına vardı.”
(s.301)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Onun sorunu yalnızlığıydı.” (s.322)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Yalnızlığının yarattığı sıkıntıydı.”
(s.352)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Denizciler:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Her limanda bir sevgili edinmek gibi
bir alışkanlıkları varmış” (s.208)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Denizciler hep öyledir. Hesaplı,
ihtiyatlı davranmayı hiç örenmemiş.” (s.213)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Yazarlık:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Duygu ve duyarlıkları, okuyan veya
dinleyenlerin içinde benzer duygu ve duyarlıklar oluşturacak şekilde sözle ya
da yazıyla ifade edilmiş konuşmalara dönüştürmek büyük bir görev. Asil bir görev.”
(s.140)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Oturup düşünceli düşünceli masasına
baktı. Üzerinde mürekkep lekeleri vardı. Bir anda onu ne kadar sevdiğini fark
etti. “Benim sevgili masam” dedi, “seninle ne kadar mutlu saatlerimiz geçti.
Aslına bakarsan, bana iyi bir arkadaş oldun. Beni hiç yarı yolda bırakmadın.”
(s.149)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bütün kapılar kapalıysa büyük yazarlar
nasıl ortaya çıkıyor? İmkansızı başararak çıkıyorlar. Öylesine parlak, öylesine
olağanüstü eserler oraya koyuyorlar ki onlara karşı çıkanları küle
çeviriyorlar. Mucize kabili geliyor, binde bir ihtimali gerçekleştiriyorlar.”
(s.308)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpFirst" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Küçücük odada etraftaki mobilyalara
çarpmadan hareket edememesi hem fakirliğinin boyutunu hem de kitaba olan
tutkusunu çok güzel bir şekilde ifade ediyor: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Dolabın
kapağını kapatmadan odanın kapısını açamıyordu mesela. Odanın içinde düz bir
çizgide bir yandan öbür yana yürüyemiyordu. Kapıdan yatağın başına yürümek,
zikzak çizmeyi gerektiriyordu ki karanlıkta bir şeylere çarpmadan bu yolu
almayı asla beceremedi. Birbirini engelleyen kapılar sorununu hallettikten
sonra mutfağa girmemek için sağa keskin bir dönüş yapmalıydı. Sonra yatağın
ayağından kaçınmak için sola dönmesi gerekiyordu, ama bu dönüş fazla keskin
olursa masanın köşesine denk geliyordu. Ani bir duruş ve yalpayla sola dönüşünü
durdurup sağa yönelince bir tarafı yatak, diğer tarafıysa masa olan bir kanala
giriyordu.” (s.224)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Kendini yetiştirmek Martin’in sahip
olduğunu en büyük iradenin eseridir. Nasıl bir disiplin bu, nasıl bir tutku,
nasıl bir sevgi: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpLast" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Tek
bir anını bile kaybetmiyordu. Aynasının kenarında kelimelerin anlam ve telaffuz
listeleri asılıydı; tıraş olurken, giyinirken, saçını tararken bu listelerin
üzerinden baştan sona bir kez geçiyordu. Yağ sobasının üstündeki duvarda da
benzer listeler vardı ve yemek pişirirken veya bulaşık yıkarken de buradaki
listelerin üzerinden geçiyordu. Sürekli eskilerin yerine yeni listeler
geliyordu. Okumalarında rastladığı, bilmediği veya kısmen bildiği her kelime
bir kenara not alınıyor, sonra da yeteri kadar birikince daktilo edilip aynanın
kenarına veya duvara iğneleniyordu. Hatta cebinde de liste taşıyor ve sokakta
bulduğu boş vakitlerde, kasapta veya bakkalda sıra beklerken gözden
geçiriyordu.” (s.225-226)</span></div>
<div class="MsoNormalCxSpLast" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Eserlerinin
dergiler tarafından kabulünün olduğu sahne çok acıklıydı. O tutkulu anda
yaşadığı hisleri aşağıdaki satırlar çok güzel ifade ediyorlar: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Sendeleyerek odasına gitti, elinde
henüz açmadığı zarfla yatağının üzerine oturdu ve olağanüstü güzel bir haber
alan insanların nasıl birden düşüp öldüğünü o anda anladı.” (s.246)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Gazetecilik
üzerine: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Gazetecininse sabahtan akşama yaptığı,
buna benzer yazılar yazmaktır; hayatının esası budur. Gazetecinin fırtınalı bir
hayatı vardır ama o ana özgürdür, geçmişi ve geleceği yoktur. Üslup derdi
yoktur, tek derdi haber yazmaktır. Yani gazetecilik kesinlikle edebiyat
değildir. Şu anda, tam da üslubumun belirginleşmeye ve oturmaya başladığı böyle
bir zamanda gazeteciliğe başlamak, edebi intihar olur. Zaten bu halde bile
yazdığım her kısa hikaye, her kısa hikayemin her kelimesi özümü, kendime duyduğum
saygıyı ve güzelliğe duyduğum hürmeti ihlal etmem demek.” (s.306)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Editörlük:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Editörlerin yüzde doksan dokuzunun
başta gelen özelliği, başarısızlıkları. Yazar olmayı başaramamışlar. Sakın masa
başı işinin sıkıcılığını, satışların ve işletme müdürünün kölesi olmayı
yazarlıktan daha çok istediklerini zannetme. Yazmaya çalışmış ve
becerememişler. İşte lanetli paradoks da tam burada. Edebiyatta başarıya açılan
her kapının önünde bekçi köpeği olarak onlar, yani edebiyatta başarıya
ulaşamamışlar durur.” (s.307)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Gazete
hikayeciliği:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Sonuçta gazetede yayımlanacak
hikayelerin asla trajik olmaması, hiçbir zaman mutsuz sonla bitmemesi; üslupta
edebilik, düşünsel zenginlik ve duyguda hassasiyet gibi unsurları katiyen
içermemesi gerektiğini keşfetti.” (s.284)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Kadın-Erkek
ilişkileri:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“İçlerindeki en iyi şeyi birbirlerine
vermeyeceklerse erkekler ve kadınlar hayatta niye bir araya gelir ki?
İçlerindeki en iyi şeyse ilgilendikleri, geçimlerini sağladıkları, gece gündüz
çalıştıkları, rüyalarında bile görüp iyice uzmanlaştıkları şeydir.” (s.272)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Dergilerde
tefrika:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Teklif ettiğimiz değişiklikleri
yapmanız şartıyla,” diye Teresa okuyordu yavaş yavaş, “hikayenizin tefrika
halinde yayın hakkı için size kırk dolar öneriyoruz.” (s.254)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Eleştirmenlik:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Onların ardından yine bir başka
başarısızlık abidesi olan eleştirmenler gelir. Sakın bana o rüyayı
görmediklerini, şiir ya da roman yazmayı denemediklerini anlatma; denemiş ama
becerememişlerdir.” (s.308)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Martin
Eden’in yazarlığı romanın en önemli yapıtaşlarından biri. Aynı zamanda bu roman
Jack London’ın otobiyografisine eş değer olduğu için de bu bölüm çok önemli
çünkü London hakkında da bize değerli bilgi veriyor. Bir yazarın nasıl yazdığı,
nelere dikkat ettiği konusunda üniversal mesajlar da içeriyor: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Aslına bakılırsa kuvvetli bir hayal
gücünün ürünü ve fantastik olmalarına rağmen, ona göre bu hikayelerinin esas
gücü, gerçeğin cazibesini taşımalarıydı.” (s.268)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bundan böyle yazacağı kısa hikayelerde
her zaman başvurmak üzere yarım düzine kadar kalıp fişi oluşturdu.” (s.285)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Üslubum bozulur. Üslup sahibi
olabilmek için ne kadar çalıştığım hakkında bir fikrin var mı?” (s.306)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> “Başarıya
ulaşacağımı biliyorum. Kimse beni tutamaz. Şiirlere, hikayelere ve makalelere
dökerek söylemek istediklerimle yanıyor içim.” (s.311)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Yazma arzum, içimdeki en hayati şeydir
benim.” (s.314)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Evet öyle ama bu namussuz hikaye hep
peşimdeydi. Yazmamak elimden gelmezdi. Yazılmak istiyordu.” (s.346)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Hayat böyle,” diye cevapladı dobraca.
“Gerçek. Hakiki. Benim de hayatı gördüğüm gibi yazmam lazım.” (s.346)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Yazmaya oturduğu ilk gün, sahip olduğu
araçlardaki ustalığının idrakinden aldığı büyük hazla kavradı kalemini. Sert ve
keskin kenarların eserini kesip biçeceğinden, sakatlayacağından ve tadını
kaçıracağından hiçbir korkusu kalmamıştı. Aylar boyunca süren yoğun çalışmaları
ve uygulamaları, ödülünü şimdi veriyordu. Artık şekillendirmekte olduğu şeyin
rüzgarına ve devasa dalgalarına kendini güvenle bırakabiliyordu; çalışarak
geçirdiği saatler içinde, daha önce hiç olmadığı kadar hayata, hayatın
meselelerine dair mutlak ve kozmik bir kavrayışa ulaştığını hissetti.” (s.370)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Deha:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Olayların içine nüfuz eden yakıcı bir
kavrayışa ve sezgiye, yani dehanın zapt edilemez alevine sahip olduğunu
görmüştü; içinde ateş yanıyordu adamın.” (s.322)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*’Konuya
Fransız kalmak’ İngilizcesinden direkt çeviri mi yoksa bizim lisanımıza ve
deyişlerimize adapte mi edilmiş bilmiyorum ama her iki durumda da bu deyiş her
zaman dikkatimi çekmiştir: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Evet, anladım, konuya Fransız
kaldınız,” (s.375)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Fikir
savaşı:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Fırtınalı bir akşamdı ama sadece
düşünsel açıdan; fikir savaşı yapılmıştı.” (s.385)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Yahudi
tarihi:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Adamın dar omuzlarıyla sağlıksız göğsü
kalabalık bir gettonun çocuğu olduğunu ilan ederken, zayıf ve sefil kölelerle
onlara hükmeden ve zamanın sonuna kadar da hükmetmeye devam edecek olan bir
avuç azametli efendi arasında çağlardır süren mücadeleyi bütün gücüyle
hissetti. Martin. Şu ufak tefek pörsümüş yaratık, bunun simgesiydi. Biyolojinin
yasalarına göre hayatın hudutlarında helak olan zayıf ve etkisiz insanlardan
oluşan bütün o sefil yığınları temsil eden kişiydi. Güçsüzlerdi, yetersizlerdi.
Kurnaz felsefelerine ve karıncalar gibi birlikte çalışmaya eğilimli olmalarına
rağmen, Doğa Ana olağanüstü insan lehine onları reddetmişti. Doğa Ana ki
doğurgan eliyle etrafa saçtığı mebzul miktardaki hayat tohumunun sadece en
iyilerini seçiyordu. Yarış atlarının ve hıyarların soylarını geliştirirken
insanın taklit edip kullandığı yöntem de buydu. Şüphesiz Kozmos’un yaratıcısı
çok daha iyi bir yöntem geliştirebilirdi, ama bu özel Kozmos’un yaratıkları, bu
özel yöntemi sineye çekmek durumundaydılar. Elbette yok olurken kıvranıp
debelenmeyecekler demek değildi bu; tıpkı sosyalistlerin kıvranması gibi, tıpkı
kürsüdeki konuşmacının ve hayatın ceremesini asgariye indirip zekalarıyla
Kozmos’u alt edebilecekleri yeni bir mekanizma geliştirmek üzere onunla
fikirleşen ter içindeki kalabalığın o anki kıvranması gibi.” (s.382-383)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Dergilerin
gerçek anlamda kabullenmeye başlamaları yalnızca Martin’i değil, biz
okuyucuları da hem rahatlatıyor hem de mutlu ediyor: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“En ufak bir heyecan bile hissetmeden
açtı, üç yüz dolarlık değer ifade eden çekin yüzüne şöyle bir baktı ve
‘Macera’nın kabulüne karşılık gönderildiğini gördü.” (s.411)</span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*<b>Romanda Martin Eden’in birçok eserinden
bahsediliyor. Belki bunların hepsi hayal ürünü belki de Jack London’un
eserlerini çağrıştırıyorlar. Uydurma bile olsalar London’un bunları uydururken
çok keyif aldığını zannediyorum:</b></span></div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Eserler (Toplam 29):</span></b><br />
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Deniz Güzellemeleri” (s.112)<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">"Hayatın Badesi” (s.141)<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Aşk Döngüsü” (s.197)<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Macera” (s.145)<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Tencere” (s.159)<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Neşe” (s.160)<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Yıldıztozu” (s.227)<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Tefecinin İtibarı” (s.230)<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Çan Sesleri” (s.246)<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Girdap” (s.255)<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Yanılsamanın Felsefesi” (.239)<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Hazine Avcıları” (s.267)<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Tanrı ve Balçık” (s.268)<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Güneşin Utancı” (s.283)<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Mucize Hayalcileri” (s.283)<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Egonun Mihenk Taşı” (s.283)<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Kalabalık Sokak” (s.288)<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Neşe” (s.288)<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“İnci Dalgıçlığı” (s.291)<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bir Meslek Olarak Deniz” (s.291)<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Kaplumbağa Yakalama” (s.291)<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Kuzeydoğu Alizeleri” (s.291)<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Gizemin Yüce Sahipleri” (s.319)<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Güzelliğin Beşiği” (s.319)<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Wiki-Wiki” (s.345)<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Falcı” (s.411)<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Peri ve İnci”(s.292)<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Aşk Şiirleri” (s.305)</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Beklenen”</span></div>
</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></b>
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Kitapta
bahsedilen belki hayali belki gerçek olan dergi ve gazeteler </span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">(Toplam 9):</span></b><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Transcontinental
Monthly”</span></div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“White Mouse” </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“The Globe”</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“The Northern Review”</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Warren’s Monthly”</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Mackintosh’s Magazine”</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“The New York Outview”</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“The Parthenor”</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Youth and Age”</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“The Billow”</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“The Acropolis”</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“The Hornet”</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“The Millenium”</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Romanda zaman zaman bilim
kurgusal/fantastik sahneler var, bir görünüp kayboluyorlar ve bu sahneler
kitabın genel doğasına aykırı bir görüntü sağlasa da bir yandan okuyucuyu
şaşırtarak düşündürtüyor da: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">-Tahiti’de kano yapan çocuk:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Orada öylece
ne kadar oturdu bilmiyordu ki kör kör bakan gözlerinin önünde uzun, beyaz bir
ışık çizgisi belirdi. Çok ilginçti. Giderek büyüyüp belli bir şekil almasını
izlediği ışığın, Pasifik’in dev beyaz dalgalarıyla tüten bir mercan resifi
olduğu ortaya çıktı. Sonra köpüklü dalgaların oluşturduğu çizgide mercanlara
yaklaşan küçük bir kano gördü; dıştan yan destekli bir kanoydu.” (s.404)</span></div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">-B.Higginbothem, H.Von Schmidt, C.
Hapgood’la olan sahne:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Marian
gittikten sonra bu olay üzerine derin derin düşündü ve kız kardeşiyle
nişanlısını, kendi sınıfıyla Ruth’un sınıfının mensuplarını; yani kendi küçük
hayatlarını dar kafalı küçük formüllere göre yaşayanları, bir araya toplaşmış
sürüler dışında var olamayan varlıkları, yaşamlarını başkalarının düşüncelerine
göre kalıplara sokanları, kölesi oldukları çocuksu kurallar nedeniyle gerçekten
yaşamayı ve birey olmayı beceremeyenleri düşününce bir iki kez acı kahkahalara
boğuldu. Onları adeta bir geçit törenindeymişler gibi tek tek gözlerinin önüne
getirdi: Bernard Higginbotham’la Bay Butler kol kola, Herman von Schmidt ile
Charley Hapgood yanak yanağa geçiyor, kitaplardan edindiği ahlak ve kavrayış
standartlarına göre Martin tarafından değerlendirilip azat edildikçe birer
ikişer gelip gidiyorlardı.” (s.302)</span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Cevap yerine
görümde hızlı bir dönüşüm yaşandı. Dar kenarlı şapka ile kare kesimli palto
gitti, yerine ılımlı giysiler geldi; yüzdeki katı ifade, gözlerdeki sert
bakışlar gitti, güzellik ve bilginin birleşimi olan bir zihinden ışıyan, ıslah
ve terbiye olup yumuşamış, arınıp temizlenip incelmiş bir surat geldi yerine.”
(s.303)</span></div>
Almelek Kitap Arşivihttp://www.blogger.com/profile/14645067684908521194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8245414459500493419.post-62415788765544205592014-12-07T12:53:00.002-08:002014-12-07T12:55:46.068-08:00Buket Uzuner - Balık İzlerinin Sesi<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEij6j0TcPin4iDmC0GkzHxcg-zdX6EK_DbVNjl5fxdRE5aTqxo1v_ly5UNP575Wd7TKqZUXYU_-gDiYbU9muggR6cF_GCJ_Csc9Iu1FerCDdfIH7d8f5XQtddXEEM-pO6HGtXYvgAqlBYw/s1600/Buket+Uzuner+kapak.jpg" height="320" width="224" /></div>
<br />
<br />
<br />
<div class="MsoNormalCxSpFirst" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<a href="https://www.blogger.com/null" name="_GoBack"></a><b>Balık İzlerinin Sesi,
Buket Uzuner [AAKA-908]<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>Okuduğum Tarih : 31-10-2013<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
Buket Uzuner’in
okuduğum ilk eseri. İncemsi bir eseriyle başlayayım diye tavsiyesiz olarak
(okuduğum kitapların büyük çoğunluğu gibi) aldım ve büyüsüne kapılıp gittim.</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
İlk başlarda ciddi
ciddi Birleşmiş Milletler’in “seçilmiş-üstün zekalı ya da üstün başarılı”
öğrencileri İsveç’te bir kampta topladığı bir seminer/okulun içinde yaşananlar
kaleme alınmış zannediyordum. Sonra karakterlerin dünya tarihinin önemli
insanlarıyla bütünleştiğini görünce anında uyanmasam da burasının bir kampus
değil de akıl hastanesi olduğunu idrak ettim. Türk kahraman Afife Piri gibi tüm
hastaların kendilerini tarihi karakterler zannettiklerini fark edince hem içim
cız etti hem de bir yandan çok farklı ve eğlenceli geldi roman. Bu romanın
kahramanları “Seçilmişlerin” programının yöneticisi Dr. Günnar’a özel bir
saygı/korku da besliyorlardı. Sonra onun akıl hastanesinin başhekimi olduğunu
anladım. Ancak kitabın hemen hemen yarısından itibaren hastalar dünyada
kimsenin bilmediği adaya kaçmaya başladıklarında onlar için içten içe sevinmeye
başlarken sonraki sahnelerde Dr. Günnar’ı bu sefer Cengiz Han olarak gördüğümde
iyice şüpheye düştüm. Ya Dr. Günnar’da hastalardan biriydi başından beri, ya da
doktor olduğu halde bu zararsız ama yüksek kültürlü ve sanatçı ruhla hastaların
suyuna gidiyordu. Tabii düştükleri/kaçtıkları adanın teknolojik boyutu, yaşayış
tarzları beni yine de düşündürdü; acaba hastalar kendilerine verilen
sakinleştirici/uyuşturucu hapların etkisiyle mi bu halüsinasyonları
görüyorlardı?</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
Neyin nasıl
olduğunu ve arkasındaki mantığı anlamaya çalışmadan yalnız konuya odaklanırsak;
</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
Afife Piri (anne
tarafından Afife Jale ve baba tarafından Piri Reis’in soyundan) geldiği
İsveç’teki kampüste Romain Gary’nin komşusudur. Diğer “Seçilmiş” katılanlar:
Jeanne (Jeanne D’Are), Carmen de Cervantes, Aurare Sand, Brooks Nin, Cyrans De
Bergeaj, Roni Chagal, Anders Grieg ile seminerlere katılırlar. Afife Romain’den
çok etkilenir. Romain önce ilgisini Jeanne’e yöneltse de (ki arada Afife de
müziğinden çok etkilendiği Grieg’e yaklaşacak hatta bir geceyi onun yatağında
geçirecekti.) sonra Afife’ye yaklaşacak ve aralarında müthiş bir aşk
başlayacaktır.</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
Sonra aralarından
birer birer katılımcılar kaybolmaya başlıyor. Korkuyorlar ve Romain’in kurduğu
planla son derece bilim kurgusal bir yolla bir adaya helikopterle kaçıyorlar.
Romain’de arkalarından geliyor ama fazla kalmıyor çünkü (gerçek hayatında
olduğu gibi) ‘normal’ hayata dönüp intihar etmesi gerekmektedir. Afife
ayrılışlarına çok üzülür.</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
Son bölümde de bir
çift denize karşı otururlarken ay ile yıldızların denize düştüklerini görürler
ve bu yüzden balıklarda ölür.</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>Gözlemlerim:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>*Bu romanın önemli temalarından biri Romain
Gary’nin yaşamı, etkileri. Bu kitabın bende bıraktığı etkiyle kısa zaman sonra
Gary’nin Emile Ajar takma adıyla yazdığı ‘Onca Yoksulluk Varken [AAKA-920]’
okuyunca Gary’nin Uzuner tarafından yapılan betimlemelerini daha iyi
duyumsadığımı düşündüm. Yazarın da Gary’e olan sevgisi ve hayranlığı hissediliyor:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Sağ
yanağında gülmesini beklemeyen aceleci bir gamzesi vardı. Çok şık bir adamdı.”
(s.5)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Sesinde
alaycı bir baharat kokusu vardı.” (s.6)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Komşum
Romain Gary, oldukça girişken, diplomat ruhlu, neşeli, bir bakışta saygıdeğer
etki yaratabilen, sihirbaz yetenekli bir adamdı. Çok nazikti, yine de bu
nezaketi hiç rahatsız etmiyor, yapay kaçmıyordu. Elinde daima yanan ve yanmayı
bekleyen ince purolar oluyordu. O sıralar komşumla ilgili tek sorunum, onun ne
zaman ciddi, ne zaman şakacı, hatta dalgacı olduğunu çıkartamamamdı. Öyle kelli
felli, oturaklı bir beyefendi görünüşü, öyle görmüş geçirmiş, yatıştırıcı ve
inandırıcı bir ses tonu vardı ki, değil dalga geçmek, onun şakalarının bile az
şekerli olduğunu düşünüyordu insan. Oysa göremediğim, yalnızca sezinlediğim bir
hınzır çocuğun ayak izleri, çılgın bir rüzgarın serseri uğultusu vardı
üzerinde.” (s.13)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Komşum
Romain Gary’nin, önceleri kişiliğine damgasını vuran ‘kadınlara mutlaka nazik
ve anlayışlı olmak gerekir,’” (s.15)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Ama
biraz karmaşık ve tuhaf yönleri vardı.” (s.16)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Sözlerinin
ve davranışlarının altından sessizce akan matrak bir nehir vardı sanki.” (s.16)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Bizler
nasılsa temelde birbirimize benziyorduk ve düşünce patikalarımız, davranış
mantıklarımız, ama en çok düşlerimiz ve beklentilerimiz akraba olduğu için
seçilmiştik.” (s.26)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Romain’in
umurunda değildi. Pervasızlık, tehlike, hınzırlık, matraklık onun hamurunda
vardı.” (s.26)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Romain’in
anısı oksijenle ilgiliydi. Yıllar önce bir sabah uyandığında hiç değilse
oksijeni kesebileceğini düşünüp, müthiş sevinmişti.” (s.27)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“İnan
ki yapacak bir şey yok Afife. Nina benim annemdir!” (s.36)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Romain
esrarengizdi ve gizeminin anahtarını asla kimselere vermeyecek insanlardandı.”
(s.79)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Sesinde
ve bakışlarında dolaşan hayranlık, rengarenk balonlar olarak odaya dağıldı,
başımızın üzerinde uçuştu.” (s.108)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Bir
ara ölümden kaçmaya çalışırken, kendime yirmi tane sahte kimlik kartı
çıkartmıştım.” Demişti Romain.” (s.108)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Kuzey
Amerika yıllarında Mösyö Gary, Fransa’nın Los Angeles konsolosuydu. Ah yani
demek, Romain aynı zamanda diplomatmış da…” (s.126) <b><i>Bende okurken merak ettim bu
çarpıcı adamın eserlerini..nitekim cevabını ‘Onca Yoksuluk Varken’de alarak
‘başyapıt’ listeme aldım. </i></b><i><o:p></o:p></i></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>*Belki de en önemli tema normal ile seçkin
insanlar arasındaki farklar. Seçkin insanlardan kasıt sanatla ve bilimle,
felsefeyle uğraşan insanlar ifade ediliyor. Bu çağlardan beri sanat, bilim ve
felsefeyle uğraşan insanların dışlanmasını/bilerek kendilerini dışlandıklarını
doğrulamıştır. Her ne kadar bu romanda dışlanmışlıklar akıl hastanesinin
ortamıyla özdeşleşmişse de bu metaforun arkasında ‘normal’ insanlarla ‘farklı’
insanlar arasındaki temel ‘beyinsel-davranışsal’ ayrımcılığın olduğunu
düşünüyorum: <o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraph" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Program
süresince <i>normal</i> kabul ettikleri
hiçbir kavram, biçim ve işlevle karşılaşmayacakları bir çalışma ortamı garanti
edilecektir.” (s.22)</div>
<div class="MsoListParagraph" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Bir yıl
süreyle <i>normal</i> insanların
dünyalarından yalıtılmak, onların değer yargılarından, yaşam tarz ve
kalitesinden uzaklaşmak özgürlüğünü bağışlayacaktı!” (s.22)</div>
<div class="MsoListParagraph" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpFirst" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Bizler
nasılsa temelde birbirimize benziyorduk ve düşünce patikalarımız, davranış
mantıklarımız, ama en çok düşlerimiz ve beklentilerimiz akraba olduğu için
seçilmiştik.” (s.26)</div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“<i>Normallerin</i> her gün oynadığı MIŞ GİBİ
oyununu çok iyi kavraması bir zorunluluktur.” (s.27)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“<i>Normal</i> insanların tersine, bizlerin
şaşırtmaya, şok yaratmaya ve beklenmedikle, bilinmediğin o metal renkli
heyecanına tutkun olduğumuz göz önünde tutulursa, Romain’in ne yapmak istediği
apaçık anlaşılacaktır.” (s.33)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Biz
seçkin öğrenciler, bütün normal insanlarda bulunan, ‘başkalarının özel
hayatıyla ilgilenmek’ genini taşımayız. Bu eksikliğimiz bir sakatlık olarak sık
sık yüzümüze vurulsa da, bizler meraklarımız konusundaki farklılığımızı,
doğanın bize verdiği bir armağan olarak bilmekte daima kararlı olmuşuzdur.”
(s.40)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Söylentiler
ve dedikodular <i>normal </i>insanların
uzmanlık alanı,” (s.41)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Çünkü,
‘<i>normal</i> erkekler’ in, kadınlar ve
çocuklarla kendi doğal sesleriyle konuşma alışkanlığı ve eğitim yoktur.” (s.47)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Zaten
sayısı çok az, tehlikesiz ve zararsız insanlarız. Savaşa, ayrımcılığa,
diktatörlüğe, faşizme, tembelliğe karşıyız. Elimiz silah tutmaz, yüreğimiz
yufkadır, disipline gelemeyiz, kan görmeye dayanamaz, en önemlisi, aşka ve
dostluğa inanır, şiir okuruz…” (s.60)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Dahası
hangimiz intihara öcü gibi bakıyor?” (s.61)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Bir
şeyler bulanlar genellikle kaçıklardır.” (s.63)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Bizim
gibi ‘seçilmiş özel öğrenciler’ le normal insanlar, saplantıların zorlanacak
sınırları konusunda ayrılırlar. Bizim sınırlarımız yoktur!” (s.68)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Tıpkı
normal insanlar gibi duyduklarıma şaşırır hale gelmiştim.” (s.73)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Beyaz
Hıristiyanlar, kendi modern ve uygar dünyalarının bilim ve sanat bahçesine
‘Üçüncü Dünya’lı dehaları kabul etmezler. Daha da ilginci, onları görmezden
gelme alışkanlığı genetik bir olgu haline dönüşmüştür artık.” (s.74)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Nerden
bulmuştum bu normal kadınlara özgü korunma kokulu, zavallı ses tonunu?” (s.75)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Neden
bizi olduğumuz gibi kabul etmiyorlar sanki? Korkuyorlar Afife, bizden
korkuyorlar.” (s.75)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Neden
her eylemin içinde ille bir güç ya da cinsellik unsuru olabileceği
saplantısıyla dünyalarını iyice daraltırlar?” (s.100)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Neyse
ki, bizler normal insanların MIŞ GİBİ oyunlarını oynayamadığımızdan, ‘suçluluk’
duygusuna da yabancıyızdır.” (s.105)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Normal
insanlar tarafından bir araya toplanıp, bilinçli ve sistematik bir
normalleştirme operasyonu için bir enstitüde hapsedildiğimiz anlaşılmıştı.
Türümüz ciddi bir yok olma tehlikesiyle karşı karşıyaydı.” (s.110)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Bizim
gibi seçilmiş özel insanlarda çok az bulunan savunma, sakınma ve gizlenme
güdülerim yok” (s.110)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Yok
oluyorlar. Tek tek ortadan kayboluyorlar. Bizi birer birer yok edecekler!
Türümüzü kurutacaklar ve dünyanın dengesi tamamen bozulacak!” (s.112)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Artık
dünyanın hiçbir yerinde bizi istemiyorlar. Soykırımının böyle uluslararası
örgütlenişindeki ustalık, ancak teknolojinin ilerlemesiyle açıklanabilir.”
(s.112)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“İkisinin
de çok kızgın olduğunu anlamam, durumun ciddiyetini kavramamı, yeryüzünün en
istenmeyen canlıları olduğumuzu algılamamı hızlandırıyordu.” (s.113)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Bu
bizim pasif, barışçıl, kimsenin işine burnunu sokmayan, ancak kendi kendisiyle
yarışan, yüzleşen özel evrenimizin yapısına tamamen uygun düşer.” (s.117)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Bilirsiniz,
normal insanlar için gösteriş ve saygınlık, işin aslından daima daha önemli
olmuştur.” (s.118)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Birleşmiş
Milletler’in kendi tarihinde ilk kez tam çoğunlukla uzlaşarak hazırladığı
dünyanın en seçilmiş özel insanlarını normalleştirme işlemi başladığından beri”
(s.146)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Öbürleri
gibi, ağlamak da oluşan koşulların yarattığı yeni duruma uyum sağlamaya, bedeni
fiziksel ve duygusal olarak rahatlatmaya yarar.” (s.153)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Normal
insan kültürleri, ağlamayı bir zayıflık ve zavallılık, ağlamaya direnmeyi
güçlülük olarak görmüşlerdir. Ve normal erkekler, zayıf ve zavallı yanlarını
göstermekten çok korkarlar. Halbuki normal erkeklerin hep güçlü görünmek
zorunluluğu gibi çok zayıf bir yanları vardır ve normal kadınlar için de
erkeğin normali makbuldür.” (s.153)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Belki
de, beynini düşünmek mutluluğundan yoksun bırakan ‘emir kulları’ndan biriydi…
İyi ama onlar yalnız normal insanların arasından çıkmaz mı?” (s.159)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Bugün
bir cennet parçasında normalleştirilmeden varoluşumuzu en çok ona borçluyuz.”
(s.160)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Biraz
yalnız kalmak istemiştim. Bizim gibilerin hava ve su kadar gereksindiğimiz
önemli bir şeydir.” (s.174)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Akrabalarımızın
çoğu, normal bulmadıkları için uzak dururlar bizden. Onlar için tuhaf, ne iş
yaptığı, neye yaradığı anlaşılmaz, utanılacak insanlarızdır. Ya bir kavram, bir
ses, ya bir renk, bir figür ya da bir formül, bir harf üzerine titizlenen,
bunları dert eden, soyut, belirsiz anlaşılmaz yaratıklarızdır..” (s.184)</div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
*<b>Dilbilime ithafen birçok sözcük ve kavram
roman boyunca ifade ediliyor. <o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>-İngilizce:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“True
Laundry” (s.10)</div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Greek
coffee” (s.20)</div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>-İsveçce:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Gir mer oppgave”</div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Ta mer tid”</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin-left: .05pt; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>-Fransızca<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Art Deco” (s.54)</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Bonjour Jeanne, ça va?” (s.57)</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“C’est ça!” (s.128)</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“J eme suis bien amuse. Au revoir et
merci.” (s.129)</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“C’est tres comic!” (s.139)</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“N’est pas Afife?” (s.142)</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Coup de foudre” (s.204)</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>-Latince:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Per fumum” (s.89)</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
-<b>Anadil:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“İnsanın en güzel sesleri asıl ana
dilinde kullanabileceğine inanıyorum ben.” (s.87)<b><o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>-Vuslat:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Aşk ayrılığının acısını yaşayanlar,
bilirler. Öldürmez ama müthiş üzer, bitap düşürür ve nöbetler halinde vurur.
Tek tedavisi ‘vuslat’tır. ‘Vuslat’ın başka hiçbir dilde tam karşılığı yoktur.
‘Vuslat’ en büyük ve en güzel kavuşmadır!” (s.154)</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>-Mahremiyyet:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Mahremiyyet” kavramının bazı dillerde
tam karşılığı bulunmadığının ayrımına varışım.” (s.174)</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>*Güzellik
teması estetiği ve sanatı ifade tarzıyla karşımıza çıkıyor:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Onu güzelliğinden çok, albenisiyle
tanımlamak en doğrusu olur. Çünkü güzellik gözleri doyurur. Albeni gözler
kadar, ruhu da okşar, bütün tene yayılır, ardından dokulara ve çok güçlüyse
kana bile giriverir…” (s.14)</div>
<div class="MsoNormalCxSpFirst" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Şiirin
tek tutkusu güzeldir ve amacı kendisidir.” (s.67)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“En
yetkin erkek güzellik tipi, şeytanın tipidir.” (s.67)</div>
<div class="MsoNormalCxSpLast" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>*Çeşitli
kavramlar yazar tarafından kitap geneline anlamlı açıklamalarıyla
serpiştirilmiş: <o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>-Yaşlanmak:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Yaşlılıkta öğrenilenler aslında daha
önce unutulanlardır.” (s.49)<b><o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
-<b>Albeni:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Çekici bir insan yaşlandığında da
etkileyicidir, çünkü albeninin reçetesinde mistik oranlarda akıl, zarafet,
sağduyu ve şeytan tüyü vardır.” (s.14)<b><o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpFirst" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Aşk
öncesi heyecanın doğal parlaklığıyla öyle güzelleşmiştim ki, hiçbir kozmetik
bir kadını böyle albenili kılamaz!” (s.89)</div>
<div class="MsoNormalCxSpLast" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
-<b>Bakmak,
Bakış:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Bakışları pek çok sözden daha
önemlidir. Her bakışın bir anlamı, anlamların sözden derin, eylemden geniş
etkileri vardır. Bazı bakışlar öyle gönendirir, öyle mutlandırır ki, her şeyin
eskidiği ve unutulduğu bir sayfada yalnızca o bakışın sevinci anımsanır. Kimi
bakışlarsa çok sivri köşelidir, batar, incitir, kanatır, yarası iyileşse de
acısı unutulmaz.” (s.77)</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>-Gülmek:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Gülümseyişlerimiz havada buluştu, nedense
biraz utangaç asılı kaldılar bir süre. Tuhaf bir titreşim oluştu onların asılı
kaldığı yerde. Yayıldı, bana ulaştığında, içim ürperdi.” (s.42)<b><o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“O gülünce,
serin ve yatıştırıcı bir rüzgar esti odada. Tıpkı, taze çikletin ağızda
yarattığı ferahlık gibi…” (s.106)</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>-Kadın-Erkek
ilişkisi:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Komşum Romain Gary’nin, önceleri
kişiliğine damgasını vuran ‘kadınlara mutlaka nazik ve anlayışlı olmak
gerekir,’” (s.15)<b><o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpFirst" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Ve
bir kadınla bir erkek arasında yaşananlar, bütün ayrıntıları binlerce kez
anlatılsa bile aslında tamamen o ikisi arasında gizlidir.” (s.16)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpLast" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Mantıklı,
sevecen, güvenilir bir erkeğin sakin, huzurlu, dost sıcaklığındaki sularında
dinlenen kadın beyninin keyifli doyumunu düşledim.” (s.78)</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
-<b>Alkol:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Kuzeyde alkollü içkiler ancak devletin
kontrol ettiği tekel dükkanlarında satıldığından ve bu dükkanların da erkenden
kapatıldığını bildiğimden,” (s.34)</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>-Sır:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Sırlar yani gizler, kendi uydurduğumuz
gizemlerdir aslında. Tek tek üzerinde düşünüldüğünde, gizliliği dışında pek
önemi, hatta anlamı da olmayan gerçekler yumağıdır onlar.” (s.34)</div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Sırlarda
hepimize ait bir heyecan, korku, merak ve gizliliğin baştan çıkartıcı tadı
vardır.” (s.35)</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>-Annelik:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Kendi annemi düşündüm. Sevgisiyle ve
ona her ters düşüşümde yüklediği yüksek dozlu ‘suçluluk duygusu’ yla, annemi
düşündüm.” (s.37)</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>-Ninni:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Ninnisiz büyüyenlerin apayrı bir
kültürü vardır.” (s.87)</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>-Algılamak:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Belki de bunları, olmasını istediğim
için böyle olmuşçasına algılıyordum. Sonuçta hemen her şeyi gözlerimizin
merceklerine göre ayarlayan kendimiz değil miyiz?” (s.25)</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>-Öfke:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Öfkesini ifade ederken seçtiği
sözcükler baharatlı bir koku bırakıyordu havada. Acısı bol…” (s.82)<b><o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>-Tanrı:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Tanrı benim için bir gönül
meselesidir.” (s.120)<b><o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
-<b>Müzik:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Görkemli senfonilerin ortasında bir
yerde beliriveren, yumuşacık bir flüt sesini beklemek gibi bir eğilimim
vardır.” (s.133)</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>-Keder:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Kederin asitli kokusunu duydum.”
(s.207)</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>*Roman
Afife ile Roman’ın aşkını da akıl hastanesinin tıbbi ortamının içerisinde saf
bir duyguyla işliyor. Aşkla ilgili çok güzel ve anlamlı benzetmeler var:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Ve bir kadınla bir erkek arasında
yaşananlar, bütün ayrıntıları binlerce kez anlatılsa bile aslında tamamen o
ikisi arasında gizlidir.” (s.16)<b><o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpFirst" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Beni
öyle çok seviyor ki, beni onun kadar çok sevecek bir başka kadına rastlamama
engel oluyor.” (s.35)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Gülümseyişlerimiz
havada buluştu, nedense biraz utangaç asılı kaldılar bir süre. Tuhaf bir
titreşim oluştu onların asılı kaldığı yerde. Yayıldı, bana ulaştığında, içim
ürperdi.” (s.42)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Aşk
öncesi heyecanın doğal parlaklığıyla öyle güzelleşmiştim ki, hiçbir kozmetik
bir kadını böyle albenili kılamaz!” (s.89)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Aşkın
asıl tanımı, hayranlıktır. Ve birbirinden farklı yüzlerce hayranlık çeşidi
vardır.” (s.96)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Sevginin
aşka yükseldiği yerde, sözcükler albenisini yitirir bazen.” (s.102)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Beynimin
yarattığı derin coşku, yanaklarımı pembeye, gözlerimi aşka boyamıştı.
Uçuyordum.” (s.103)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Çünkü,
aşk bütün zamanların en güçlü vatanıdır.” (s.109)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Sarıldım
ona. Ne güzel kokuyordu aşk!” (s.115)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Çok
güzel olduğumu hissederek, çok güzel gülümsedim. Aşk çok güzelleştirir!”
(s.118)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Sırılsıklam
aşık bir genç kadın gülünce, kikir kikir bir ses çıkar, öyle oldu; kikirdedim.”
(s.128)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Kuşkusuz
aşk, aşk kuşkusuz! Odur saran yüreği coşku</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Her
bakışta yaratılan o yaman duygu</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Ruhun
sıyrılıp karanlıktan</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Sevgilinin
göklerine yükselişi</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Yasemin
dallarından kayarak yüreğin en genç saatlerinde titreyişi</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Ve
ölümden zerre kadar sakınmayışı!</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Aşk,
kuşkusuz aşktır o!</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Soluklanarak
düş gücünün doruklarında</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
İçilen
yaşam suyu</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Ölümsüzlüğün
zehirli fısıltılarında</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Ve
sevgilinin öptüğü aslında</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Kuşkusuz
aşk, aşktır kuşkusuz</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Ancak
yüreği öpülürse,</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Öpülürse
yüreği duyulur sesi</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Ruhun
gizli sularında</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Sessizce
uyuyan derinde</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Aşk,
kuşkusuz aşktır o!</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Çıplak
bir iltifatın en latif</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Kıvrımlarında</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Harikulade,
saf ve zarif</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Bana
soracak olursanız tuhaf ve naif</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
En
olmazın oluru, kıyametin neşesi</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Aşk,
aşktır o, tanırsınız eninde sonunda…” (s.130-131)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Biz
birbirimizin yüreklerini öptük.</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Ancak
yüreği öpülürse,</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Öpülürse
yüreği duyulur sesi</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Ruhunun
gizli sularında</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Sessizce
uyuyan derinde…” (s.135)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Aşk,
en tehlikeli inançtır. Aşk çok cesur olmayı gerektirir ve cesareti daima sınar,
hep zorlar! Bu yüzden herkes aşık olamaz ve tehlikeye duyulan ilgi, gençlik
yıllarında daha yoğundur.” (s.148)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpLast" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Ve
henüz aşkın en erken saatinde, en tutkulu ve bütün öbürlerinden en farklısı
olduğu sanısındayken…” (s.150)</div>
<div class="MsoListParagraph" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Aşk ayrılığının acısını yaşayanlar, bilirler.
Öldürmez ama müthiş üzer, bitap düşürür ve nöbetler halinde vurur. Tek tedavisi
‘vuslat’tır. ‘Vuslat’ın başka hiçbir dilde tam karşılığı yoktur. ‘Vuslat’ en
büyük ve en güzel kavuşmadır!” (s.154)</div>
<div class="MsoNormalCxSpFirst" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Çünkü
bir sevgiliye kavuşmaktan daha güzel olan tek şey, sevgiliye kavuşmayı
düşlemektir! Düşledim, düşledim, düşledim…” (s.188)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Sımsıkı
sarıldık birbirimize ve yeni evimin çiçekli yeni çarşaflarına aşk bulaştırdık.”
(s.195)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Ama
en çok aşkı korumak gerekir Afife. Korunmayan aşk bozuluyor, çürüyor ve çabucak
yok oluyor.” (s.204)</div>
<div class="MsoNormalCxSpLast" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>*Yazar
şiiri de bir destekleyici tema olarak roman boyunca işliyor ve duyguların
ifadesinde ondan yeterince yararlanıyor:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Şiirin saati sabah değildir! Bu
şiirlerin tam saatiyse alacakaranlıktı.” (s.67)<b><o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Şiirin tek
tutkusu güzeldir ve amacı kendisidir.” (s.67)</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
-<b>Romanda
geçen şiirler (Yukarıdakiyle beraber):<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Ya ne yapmak lazımmış? (…) Şan olsun
diye, meşhur bir kitapçıya giderek, veresiye şiir dergisi mi bastırmalı?
İstemem eksik olsun! Acaba bulup bir alay sersem Meyhane köşesinde dahi olmak
mı hüner?” (s.115)<b><o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpFirst" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“İstemem
eksik olsun! Bir tek şiirle yer yer</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Dolaşıp
da herkesten alkış mı dinlenmeli?</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
İstemem
eksik olsun! Yoksa bir sürü keli</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Sırma
saçlı diyerek göğe mi çıkartmalı?</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Yoksa
ödüm mü kopsun bir Allahın aptalı</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Gazeteye
bir eleştiri yazacak diye her gün?</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
İstemem
eksik olsun! (..) Ve ta son nefesinde</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Bile
çekinmek, korkmak, benzi sararmak, bitmek</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Şiir
yazacak yerde, ziyaretlere gitmek,</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Karşısında
zoraki sırıtmak her abusun.</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Eksik
olsun istemem, istemem eksik olsun!</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Fakat
şarkı söylemek, gülmek, dalmak hülyaya,</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Yapayalnız
ama özgür yolculuk etmek aya.</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Gören
gözü, çınlayan sesi olmak ve canı</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
İsteyince
şapkayı ters giymek, karışanı</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Olmamak.
Bir hiç için ya kılıcına veya</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Kalemine
sarılmak ve ancak duya duya</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Yazmak,
sonra da (…) Varsın boyun olmasın söğüt kadar,</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Bulutlar
çıkmazsa yaprakları ne zarar?</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Kavaklar
sıra sıra dikilse de karşıma</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Boy
ver, dayanmaksızın, yalnız ve tek başına!” (s.116)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Tutup
ikinci yolu, açacağız önümüzü,</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Kendimize
özgü yetenek ve</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Yaratılarla
kurtaracağız kendi türümüzü</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Ah
ile, vah ile yitirilmemeli zaman</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Normallere
asla verilmemeli aman!</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Şu
tehlikeye gelince, dillere dehşet salan,</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Gülerim
kahkahayla, yüzüme kanlı gül çalan,</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Yalnızca
biridir bedellerinden,</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Farklı
oluşun normal diğerlerinden.</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Yüzyıllardır
ter bezlerimize tehlike,</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Alışkınız
yaşamaya birlikte.</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Değmez
düşünmeye uzun uzun,</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Dünyamız
çok farklı, yolumuz upuzun</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Son
olarak, tabii ki ONUR!</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Başımızdaki
görünmez tacın adı odur.</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Adıdır
ölümcül hastalığın yokluğu,</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Acımaz,
çökertir tüm bağışıklığı!</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Eğiliyorum
önünüzde, dünyanın en seçkinleri,</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Hanımefendileri,
Beyefendileri,</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Davet
ediyorum sizleri,</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Tehlikeye;
kalem ve kılıca şimdi,</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Koruyun
yaratıları, farklılıkları ve düşleri,</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Yeryüzünün
insanca zenginlikleri..</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Cyrano
yalnızdır, tektir.</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Tüm
dileği farklılığını sürdürmektir!” (s.120-121)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Biz
birbirimizin yüreklerini öptük.</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Ancak
yüreği öpülürse,</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Öpülürse
yüreği duyulur sesi</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Ruhunun
gizli sularında</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Sessizce
uyuyan derinde…” (s.135)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“En
derin saygılarımı</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Lütfen
kabul ediniz.</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Pirimsiniz</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Daima
ve sonsuza dek</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Doğruculukta</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Bunu
hep bildiniz!” (s.158)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>*Diğer temalardan biri de ‘Koku’. Yazar hem
genel olarak kokuyu hem de parfümün etkilerini çeşitli şekillerde işliyor: <o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
-<b>Koku:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Öfkesini ifade ederken seçtiği
sözcükler baharatlı bir koku bırakıyordu havada. Acısı bol…” (s.82)<b><o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpFirst" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Aşk
öncesi heyecanın doğal parlaklığıyla öyle güzelleşmiştim ki, hiçbir kozmetik
bir kadını böyle albenili kılamaz!” (s.89)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Parfüm
seçmek için zaman harcadığımı itiraf etmeliyim. Aslında ciddiye alınan parfümün
gizemli adından çok, kokunun kişiliğidir. Çünkü kokuların pek çok durumda
görsellikten daha önemli olan dokunma ve hayal gücü duyularıyla doğrudan
ilişkisi olduğu öğretilmişti bana.” (s.89)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Latince
anlamı ‘tamamen uçucu’ olan ‘per fumum’ dan,” (s.89)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Bir
kokunun yaratacağı çağrışımlarla, o sırada yaşanan ruh durumunun uyuşması
gereğini öğretmişti annem bana. Parfüm seçme sanatının en önemli koşulu buydu.
Parfümleri gerçekten anlayan kişinin kendini çok iyi tanıması, değişen ruh
durumlarına uyum sağlayacak birkaç kokuyu her olasılığa karşı- yanında
bulundurması gerekiyordu. Bir de kokuların göndermelerini iyi duyumsamak, bu
yetiyi geliştirmek şarttı.” (s.90)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Bu;
karmaşa ve coşku gibi birbirine ters iki durumun bir arada yaşanışındaki
baharatlı, tehlikeli bir kokuya karışan heyecan verici bir çiçek özünün tatlı
baygınlığıydı.” (s.91)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Parfümümü
de giyindikten sonra geceye katılmaya hazırdım.” (s.91)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Kokusunu
duydum o sırada, tanımadığım, hafif, taze, yüksek dağlardaki yanıl yeşillikleri
çağrıştıran, genç bir koku.” (s.98)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Kederin
asitli kokusunu duydum.” (s.207)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>-Parfüm:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraph" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Parfüm seçmek için zaman harcadığımı itiraf
etmeliyim. Aslında ciddiye alınan parfümün gizemli adından çok, kokunun
kişiliğidir. Çünkü kokuların pek çok durumda görsellikten daha önemli olan
dokunma ve hayal gücü duyularıyla doğrudan ilişkisi olduğu öğretilmişti bana.”
(s.89)<b><o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpFirst" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Latince
anlamı ‘tamamen uçucu’ olan ‘per fumum’ dan,” (s.89)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Bir
kokunun yaratacağı çağrışımlarla, o sırada yaşanan ruh durumunun uyuşması
gereğini öğretmişti annem bana. Parfüm seçme sanatının en önemli koşulu buydu.
Parfümleri gerçekten anlayan kişinin kendini çok iyi tanıması, değişen ruh
durumlarına uyum sağlayacak birkaç kokuyu her olasılığa karşı- yanında
bulundurması gerekiyordu. Bir de kokuların göndermelerini iyi duyumsamak, bu
yetiyi geliştirmek şarttı.” (s.90)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Bu;
karmaşa ve coşku gibi birbirine ters iki durumun bir arada yaşanışındaki
baharatlı, tehlikeli bir kokuya karışan heyecan verici bir çiçek özünün tatlı
baygınlığıydı.” (s.91)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpLast" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Parfümümü
de giyindikten sonra geceye katılmaya hazırdım.” (s.91)</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>*Romanın
karakterleri geçit töreni gibi önümüzden karakterlerinin ifadeleri
analizleriyle geçiyorlar: <o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>-Chagall:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Chagal’ın resimlerini kim bilmez, çoğu
baş aşağı, naif figürler… kocaman
buketler, melankolik palyaçolar, düşsel hayvanlar, uçuşan sevgililer ve cıvıl
cıvıl vitraylar…” (s.97)</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>-Afife
Jale:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Afife Jale, büyükannem, Piri Reis,
büyük büyük dedem…” (s.136)<b><o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Anneannem
hakkında her şeyi bilmiyorum. Bildiğim, cesur, asi, atılgan bir kadın
olduğudur. Bir sahne sanatçısıydı… duyarlı ve çok kırılgan…” (s.136)</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>-Piri
Reis:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Afife Jale, büyükannem, Piri Reis,
büyük büyük dedem…” (s.136)<b><o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpFirst" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Orada
doğan çocukların sudaki balıklar gibi büyüdükleri, beşiklerinin sandallar,
ninnilerinin dalgalar, topraklarının da denizler olduğu söylenir.” (s.138)</div>
<div class="MsoNormalCxSpLast" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>*Prometheus:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Ateşi Tanrılardan çalmak istediği
için, bir kayaya zincirlendiği ve bir akbabanın gelip onun karaciğerini yemeye
başladığı kesinlikle doğruydu.” (s.140)</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>*Sanat
üzerine de çeşitli benzetmeler açıklamalar var: <o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
*<b>Grotesk
Sanat:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Grotesk sanat en iyi protesto biçimidir.
İğrençliği, şiddeti, sefilliği olduğu gibi yansıtır, fazlasıyla, bütün
şiddetiyle!” (s.69)</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>-Sanatçı:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Sanatçı, işi ömür boyu kendini
kandırmak olan adamdır Afife. İşi gücü, neden var olduğunun yanıtını aramak
olan, ama bizzat kendisi acıklı bir soru cümlesi olan adam…” (s.201)</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>*Hayatın
bir parçası olan cinsellik şairane bir şekilde ifade buluyor yazarın üslubunda:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Biz sanki konuşmaya susamış,
birbirimizi tanıyabilmek için çılgınca sözsel bir sevişmenin içine
yuvarlanmıştık. Bu da bir sevişmedir; sözcüklerin dudaklardan akışının
müziğiyle yakalanan bir cinsellik. Bunun tadı, bunun kokusu başkadır.” (s.136)<b><o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>-Ağlamak:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Öbürleri gibi, ağlamak da oluşan
koşulların yarattığı yeni duruma uyum sağlamaya, bedeni fiziksel ve duygusal
olarak rahatlatmaya yarar.” (s.153)<b><o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>*Bu roman bana daha önce büyük heyecanla
okuduğum Ayn Rand’ın “Atlas Vazgeçti” romanını hatırlattı. Orada da
‘seçilmişler-üstün zekalarıyla büyük iş imparatorlukları kuran kişiler’ toplum
ve devlet baskısından kurtulmak için vadiye yerleşip yeni ve üst seviyede
teknolojik bir hayat kuruyorlardı. [AAKA-867-869-871]. Acaba Uzuner bu romandan
etkilenmiş olabilir mi? Bana bunu düşündürten bölümler s75, 110, 112’de.<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>*Romanda
programın 1 senelik olduğu söyleniyor:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
Acaba bu 1 yıllık bir tedavi mi demek?</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>*Romain
Gary’nin “MIŞ gibi” sunumu çok ilginçti:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Rol yapmazsanız, topluma uyamadığınız
söylenir. Rol yapma alışkanlığının yıllar boyu böyle kararlı ve sürekli biçimde
benimsenmesi, ‘MIŞ GİBİ’ oyununun ne denli </div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>*Diğer
karşımıza çıkan tarihten ünlü karakterler de romana değişik renkler katıyorlar:
Herman Hesse, Leonardo Da Vinci, Cengiz Han, Vivaldi, Mendelssohn, Thomas
Edison, Galileo.<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>*Enteresan
bir ifade:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Var olmak kendini yeniden
yaratmaktır.” (s.108)</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>*Balık
izleri buluşu çok ilginçti. Balıkların kumsalda bıraktıkları izler yüzünden
‘normal’ insanlar adadan uzak duruyorlar. Balıkların bıraktığı izler de
sanatçı-bilim insanları-filozofları ‘normal’ insanlardan ayıran bir metafor. <o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpFirst" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Kumdaki
izler, yerde dolaşan balıkların izleriydi. Tombul, yirmi-otuz santimetre
boyunda balıklar yan yata yata yürümüşlerdi ve arkalarında ayak izlerini
bırakmışlardı… Balık ayak izleri? Balık ayakları?.. Balık izleri… İzler..”
(s.171)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Küçük
sayılabilecek, belki de olgunlaştığında irileşecek, henüz erginleşmemiş, genç,
tombulca, yassı balık izleri uzayıp gidiyordu.” (s.189)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Bu
canım adayı normallerin işgalinden kurtaran kim? Onların bu adayı çok yıldızlı
otelleri, çokuluslu bankaları, gösterişli deniz atraksiyonu, sentetik cinsellik
servisi ve seri üretim gıda satışlarıyla nasıl olup da kirletmediklerini
düşündün mü hiç?” (s.208)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Normal
insanların bu adayı uğursuz bulup, şeytan adası diye anmaları, peri ve cin gibi
batıl bir açıklama yaratarak apar topar terk etmelerinin tek nedeni, sevgili
dostlarımız Balıkların İzleri Ve Balık İzlerinin Sesidir. B.İ.S.!” (S.209) </div>
<div class="MsoNormalCxSpLast" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>*Balıkla
Yüzleş Operasyonu.<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Balıkla Yüzleş” operasyonuyla
normallerin dünyasından kaçıp, bir soykırımından kurtulmuş olduk.” (s.161)</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>*Programdakilerin
‘hasta’ oldukları iması ilk olarak s.43 ten beri verilmeye başlanıyor:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Elinde bir tepsi, tepside de bir bardak
su ve bir tabak vardı. Tabakta iki tane pembe hap.” (s.43)<b><o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
<b>*Hapların
verilmesi:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Elinde bir tepsi, tepside de bir
bardak su ve bir tabak vardı. Tabakta iki tane pembe hap.” (s.43)<b><o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal" style="mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Dünyada
olmaz, benim uykum falan kaçmadı ki.. Hem sonra, uyku ilacı içmeye nasıl
zorlarsınız insanı, burası insan hakları konusunda dünyanın jandarması sayılan
Kuzey Avrupa değil mi?” (s.45)</div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
*<b>İnsanların
başkaları oldukları iddiası:<o:p></o:p></b></div>
<br />
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto; mso-mirror-indents: yes; text-indent: 0cm;">
“Siz ne onlar gibi başkası olduğunuzu
iddia ediyorsunuz,” (s.99)</div>
<br />Almelek Kitap Arşivihttp://www.blogger.com/profile/14645067684908521194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8245414459500493419.post-21390169335822837172014-05-21T04:54:00.000-07:002014-12-07T12:39:01.398-08:00Elif Şafak - Araf<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi7O1kcJjUdqFkjAG5KClsyymfN16I7kHs65boS1tzx6HzFSG5hz8f5mM2K4TT5F9UTsR0lMA8rC4EBBtoseJZKh5IIZWEFLvmIrINgRj2O7JDZvt0uobc2Mi5Gg8MxclzvBngNg8OPCoU/s1600/ARAF.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi7O1kcJjUdqFkjAG5KClsyymfN16I7kHs65boS1tzx6HzFSG5hz8f5mM2K4TT5F9UTsR0lMA8rC4EBBtoseJZKh5IIZWEFLvmIrINgRj2O7JDZvt0uobc2Mi5Gg8MxclzvBngNg8OPCoU/s1600/ARAF.jpg" /></a></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Okuduğum Tarih : Nisan 2013</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="text-indent: 35.45pt;">
Elif
Şafak’ın bu biraz uçuk, biraz duygusal, bir grup gencin kendileri için hem
hayatlarında hem de yaşadıkları Amerikan topraklarında yer elde etme, bir yere
ait olma gayretleri, her birisinin enteresan huyları hatta fobileriyle dolu
romanı okuyucuyu zaman zaman şaşırtıyor ve düşündürtüyor.</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="text-indent: 35.45pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="text-indent: 35.45pt;">
Roman,
Abed ile Ömer’in bir barda sabaha kadar içip (Aslında bir tek Ömer içmiştir)
sonra ayrılmalarıyla başlıyor. Ömer evine gidiyor ve yeni evlendiği Gail ile
tartışıyor. Abed de Piyu ile paylaştığı evine dönüyor.</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="text-indent: 35.45pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="text-indent: 35.45pt;">
Sonra
hikaye geçmişe Gail’in üniversite yaşamına fokuslanıyor. Önce Gail’in asıl ismi
Zarpandit olarak üniversite ortamında sosyalleşmekte ne kadar zorlandığını öğreniyoruz.
Yeni arkadaş edindiği Debra ile onun soranity’sinin bir parçası olmaya
çalışıyor ama çekingen halinden bir türlü vazgeçemiyor. Sonraki yıllar Debra
ile arkadaşlıkları ilerliyor ve beraber yaratıcı bir çikolata dükkanı
açıyorlar.</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="text-indent: 35.45pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="text-indent: 35.45pt;">
Ömer’de
ABD’ye siyasal bilimler konusunda doktora yapmaya gelmiş bir öğrenci olarak
oturacak ev ararken gazetede gördüğü ilandaki adrese giderek enteresan yeni ev
arkadaşları Faslı Abed ve İspanyol Piyu ile tanışıyor. Onların ‘Ev Arkadaşlığı
Testi’ni’ yaparak sarımsak merakı yüzünden ev arkadaşlığına seçiliyor. Üçü çok iyi
arkadaş oluyorlar.</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="text-indent: 35.45pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="text-indent: 35.45pt;">
Piyu
yine kendisi gibi Hispanik olan Alegre ile çıkıyor. Bir arkadaş yemeklerinde de
Gail ve Debra ile tanışıyorlar.</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="text-indent: 35.45pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="text-indent: 35.45pt;">
Abed’in
annesi Zehra bir süreliğine onları ziyarete geliyor. Abed’in Fas’tan eski kız
arkadaşı Safiye’nin mektuplarında Abed’e ‘seni daha fazla bekleyemem’ mesajı
vardır.</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="text-indent: 35.45pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="text-indent: 35.45pt;">
Ömer
sürekli kız arkadaşı değiştirse de bir süre sonra Gail’den çok hoşlanmaya
başlıyor ve bu tek taraflı aşka dönüşüyor. Sonunda dayanamayıp arkadaşlarının
da yanında Gail’e evlenme teklif ediyor. Gail kabul edince önce hep beraber
yaşıyorlar sonra Gail ile Ömer kendi evlerine taşınıyorlar. Arkasından da İstanbul’a
Ömer’in ailesiyle tanışmaya gidiyorlar.</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="text-indent: 35.45pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="text-indent: 35.45pt;">
İstanbul’da
harika vakit geçirdikten sonra dönüşte havalimanına giderken Boğaz Köprüsü’nde
trafikte durduklarında zaman zaman manikdepresif sıkıntılar yaşayan Gail’e yine
bir ölme düşüncesi geliyor. Ömer yanında Walkman’inde müzik dinlerken, Gail
arabadan inip eşi ve taksi şoförü arkasından yetişemeden kendini köprüden
boşluğa bırakıyor.</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="text-indent: 35.45pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle" style="text-indent: 35.45pt;">
<b>GÖZLEMLERİM:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*</b>Gerek gurbette olduklarından kendilerini yabancılaşmaya karşı
korumaya çalışan Amerikalı olmayan kitabın kahramanları : Ömer, Abed, Piyu ve
Alegrei gerekse Amerikalı olup da yine toplumun dışında kalmış ve çırpınan Gail
ile Debra bu romanın başlıca 6 karakterini oluşturuyorlar. Bu farklı
kişiliklerle gözlemlediğim bilgiler:</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*Ömer: </b>Türk. Çok yakışıklı. Doktora yapmaya gelmiş, bunu
yapabilecek zeka ve beceriye sahip olmasına karşılık tembel ve fokuslanamıyor.
Sürekli kulaklıkla müzik dinleyerek rahatlayabiliyor, hep İngilizce dinliyor,
her yere geç kaldığı için zaman mevhumu yok ama müzikle zamanı ölçüyor.
Parçaları arka arkaya defalarca dinleyerek bir yerden bir yere ne kadar zamanda
gideceğini hesap ediyor; müthiş kadın düşkünü bir Don Juan gibi ama ciddi
olmayacağı kişileri seçiyor, kendi ailesine karşı sürekli tepkili, evlendiğini
bile sonra haber veriyor.</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*Gail: </b>Yahudi. Amerikalı. Gerçek adı Zarpindat. Gail ismini de
başka bir isimden kısaltarak kendi kendine seçmiş, ruh haline göre isim değiştirebileceğini
düşünüyor, çok direkt konuşuyor, kreatif çikolatalar dizayn eden bir dükkanı
var, intihara meyilli, manik depresif, kaç kez intihara yeltenmiş başarısız
olmuş. (tren rayları, ip, fırın) Saçında her zaman gümüş kaşık taşıyor, gördüğü
belirtileri işaret olarak kabul edip moralini ona göre tayin ediyor (şapkasına
etrafta ağaç yokken bir yaprak düşmesi).</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*Abed: </b>Faslı. İyi kalpli. Biyokimya okuyor. Başarılı, gelenekçi,
Fas’ta Safiye ile evlenmek istiyor ama Amerika’dan kolayca ayrılamayacağını
bildiği için onu elinden kaçıracağını da biliyor, çamaşırhanede gördüğü annesi
yaşındaki kadına karşı cinsel istekle dolu ama gelenekçiliğini kıramıyor, korku
film hastası, sarımsak delisi.</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*Piyu: </b>İspanyol. Diş hekimliği okuyor. Başarılı. Aşırı titiz ve
temizlik hastası. Alegre ile çıkıyor, onunla evliliğe karar veremediği için
cinsel ilişkiye giremiyor. Sarımsak hastası.</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*Alegre: </b>Meksikalı. Harika bir aşçı, sürekli mutfakta olmayı
seviyor, yemek yemeyi çok sevse de Blumia hastalığı olduğundan yedikten hemen
sonra kusuyor. Öfke tepkileri ilginç.</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*Debra: </b>Kendisine mutlaka tam ismiyle hitap edilmesini istiyor.
(Debra Ellen Thompson) Amerikalı, lezbiyen ama kendini tam deşifre edemiyor.</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
*Birbirlerinden çok
farklı karakterler, hepsinin kendi mutluluk, var olma iksirleri ve takıntıları
var. Sanki hepsi Dante’nin İlahi Komedya eserinin Araf’ında kalmışlar.
Ruhlarından arınıp cennete ulaşmaya çabalıyorlar. Yani önleri belirsiz. </div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
*Gurbette yaşayan
öğrenciler üzerine kurulmuş bir eser. </div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
*Genel olarak yaşamın
zorlukları ve insan psikolojisi anlatılıyor.</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
*Bana Amerika’da okumak
için geçirdiğim 5 seneyi anımsatıyor (1990-1995). Elif Şafak da 3,5 sene
kalmış. O kadar değişik sahnede Amerika’daki yaşamımdan sahneler, enstantaneler
gördüm ki benim için nostaljik bir deneyim oldu bu kitabı okumak. İnsanın
geçmişini anlatan/yansıtan bir yazı okuması çok ilginç ve duygusal bir deneyim.
</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
*Ömer’in zamanla ilgili
sıkıntıları var, ne yaparsa yapsın her yere geç kalıyor. Enteresan olan bu
dakiksizliğini dinlediği şarkıların süreleriyle kompanse etmesi. Ömer’in
dinlediği müzikler Şafak’ın da favorileri midir acaba?</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*Ömer’in dinlediği şarkıcılar / gruplar :<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
Nick Cave, Roger Mc Quinn,
Stone Roses, Barry Adamson, Pixies, David Bowie, Patti Smith, Cypress Hill, System
Of A Down, Alabama 3, Queensryche, Lou Reed, Sugarcult, The Clash, Anita Lane,
Banco De Gaia, Joe Strummer, Nico, Skunk Anansie, The Ramones, The Smiths,
Portishead, Sex Pistols, Street Preachers, Chumbawamba, Elvis Costello, Don
Allison, Dead Kennedys, PJ Harvey, Iggy Pop Stooges, Toplam 30 şarkıcı ya da
grup. Roman sırasında bahsi geçen şarkı sayısı ise otuzdan fazla. Bu roman bir
nevi kişiyi bir plak dükkanına sokup orada çeşitli longplayler arasında
gezdiriyor. Bütün bu eserleri dinlemek isterseniz saatlerce vakit
geçirebilirsiniz. Artık günümüzün internet dünyasında bu eserlerin çoğunu
bulmak da mümkün (örneğin Spotify’da). </div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*Sarhoşluk:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Ne de olsa ayyaşların
sabaha her birini unutacakları envai çeşit saçmalığı yapma hakları vardı;”
(s10)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*Amerikalıların / Amerika’nın yaşamından, geleneklerinden, değer
yargılarından kesintiler roman boyunca aktarılıyor. Bu yorumların/gözlemlerin
tamamına ben de kendi tecrübemden dolayı katılıyorum. Gerçekten neredeyse her
birisini tek tek düşünmüşümdür:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>-Aşinalık:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Ne de olsa
Amerikalılar, hemen herkes gibi, aşinalık peşindeydi;” (s11)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Posta kutularına gelen ıvır zıvır mektuplar:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Her zamanki ıvır
zıvır; her yerden yağan indirim kuponları, duyurular, el ilanları, kredi kartı
teklifleri.” (s30)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Okulların bahçelerindeki sincaplar:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Sincaplar ile kızlar
benzer bir uyanıklık ve çeviklikle kampüs nüfusunu meydana getiriyordu.” (s49)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>’İlginç’ sözcüğünün sık kullanılması ve anlamını kaybetmiş olması:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Hep böyle derlerdi.
Ama o artık “ilginç” kelimesinin gündelik iletişim içinde dolaşımda olan bütün
sıfatlar arasında en kalın kabuklusu olduğunu öğrenmişti, kalın kabuklu demek
illa da içinde bir şey olduğu anlamına gelmiyordu. “İlginç” kelimesinin hiçbir
ilginç tarafı yoktu.” (s52)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Her şey için levhalarla uyarıların olması “Kar Kaygandır” gibi:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Herhalde sadece
Amerika’da KAR KAYGANDIR diye bir uyarıyla karşılaşabilir insan…” (s127)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Arap’lardan çekinmeleri korkmaları:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“O anda tek gördüğüm
seni nasıl gördükleri. Arap’a benzeyen şüpheli bir adam yaklaşıyor,” (s129)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Karla kaplı şehirler:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Zira sabah kalkar
kalkmaz bütün dünyanın karla kaplandığını görmenin insanlar üzerinde
sosyalleştirici bir etkisi vardır.” (s232)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Kar bütün faaliyeti
hareketleri, hırsları, tutkuları yavaşlatmıştı, herkesin üzerine bir şüphe
perdahı yağmış gibi.” (s235)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Noel’in insanlar üzerindeki etkisi:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Noel ne de olsa
insanın hayatında yinelenen şeylere son vermesi için yinelenen bir başlangıç
fırsatıdır.” (s249)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>-Vergi Dairesi:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Vergi Dairesi gibi bir şeydi, oraya cevabı olmadığından emin
olduğunuz sorularla gidip sorularınızı anlamsızlaştıran cevaplarla geri
dönüyordunuz.” (s255)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Şehir efsaneleri:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Şehir efsaneleri,
dünyanın özgür yurttaşlarıdır. Seyahat etmek için pasaporta, bir yerde kalmak
için vizeye ihtiyaç duymazlar. Temasa geçtikleri kültürün rengini alan dilsel
bukalemunlardır onlar. Hangi kıyıya ulaşsalar hemen yerlisi olurlar. Şehir
efsaneleri, kimseye ait olmayan ama herkesin malı olan özgür ruhlardır.” (s293)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*Romanın konusuyla direkt ilintili olmasa da temalarından biri hayvanlar
hakkında bilgiler:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>-Karga:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Diyor ki, karga
ailesi, muhterem kuş sülalesinin en muhterem fertleri sayılabilirmiş. Yeterince
yaşlı bir karga bulabilirsen şayet, ninenin ninesinin gözlerine bakmış dahi
olabilirmiş.” (s14)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Göçmen kuşlar:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Göçmen kuşlar, kuş
aleminin en tuhaf grubunu teşkil ediyordu. Önce uzak memleketlere göç etmek
için sürülerinden ayrılıyor, oraya vardıklarında da toplanıp sürüler
oluşturuyorlardı.” (s96)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Ringa balıkları:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Çocukken annesi ve
babasıyla Cape Cod’a yaptıkları bir yolculukta Gail gelgit esnasında nehrin
ağzındaki ringaları seyretmişti.” (s260)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Martı:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Martılar şaşırtıcı
ölçüde karmaşık kuşlardır ya da fazlasıyla basit. Çelişkilerle doludurlar. Tek
başlarına süzülürler ama daima bir topluluk oluştururlar. Kaba bir hantallıkları
ve çirkinlikleri vardır ama aynı zamanda kendilerine has asil bir zarafete
sahiptirler. Çöplerin arasında mideye indirebilecekleri bir şey aramak için çöp
kutularının yanına indiklerinde çok aptal görünürler; ama çatıların ya da
kayaların üzerinde, hiç kıpırtısız, kendi tefekkürlerinin ağırlığı altında
donmuş gibi dalgın dalgın denize baktıklarında o tumturaklı bilgeliklerinin
üzerine yoktur.” (s361)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*Amerikalı olmayan kişilerin gurbette yabancılaşma hisleri /
davranışları yine Amerika’da yaşayışım sırasında kendim de hissetmişimdir: <o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Kendi isminin telaffuzunun zorluğu:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Yine de mesele
yabancıların isimlerini ya da soyadlarını telaffuz etmeye gelince herhalde
yeryüzünde pek az millet Amerikalılar kadar kendinden emin davranırdı.” (s12)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“İsimlerin yabancı
memleketlere ayak uydurma sürecinde muhakkak bir şeyler eksilir; bazen bir
nokta, bazen bir harf ya da vurgu.” (s12)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>İki yabancının ortak dil olan İngilizceyle haberleşmesi:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Ne vakit bir yabancı
bir başka yabancıyla ikisine de yabancı olan ortak bir dilde sohbet etmeye
kalksa, konuşmalarının en iyi tarafı budur işte. İçlerinden biri bir kelimeyi
bulamadığında, öteki de bulamaz nasıl olsa.” (s17-18)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Türk kahvesi içmek:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Türk kahvesine ‘Yunan
kahvesi’ deseler de bir Yunanlının, diğer kahveler yerine Türk kahvesini tercih
etmesi…” (s24)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Memlekete ucuza telefon açmak:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Memlekete nasıl daha
ucuza telefon edileceği ya da kahvaltı için nereden kaliteli siyah zeytin
bulunabileceği türünden gündelik ayrıntılardan akademik ilgi alanlarını ve
kişisel dedikoduları paylaşmaya kadar.” (s95)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Sürekli kendisine nereli olduğunun sorulması ve Türkiye dediğinde
şaşkınlık, bilgisizlik:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Amerika’da sık sık ona
nereli olduğunu soruyorlar, cevabı aldıklarında da ya talimat formatına “Ha,
Türkiye!” ya da soru formatında “Ya, Türkiye?” cevabını yolluyorlardı, duruma
göre bu arada nazik bir merakla “Aman ne kötü!” ya da “O kadar kötü mü?”
dercesine yüzünü inceliyorlardı.” (s104)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>-İngilizce rüya görmeye başlamak:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“İngilizce rüya görmeye
başlamak bir eşiktir, daha büyük bir değişimin, insanın artık aynı kişi
olmasına izin vermeyecek kadar derinden bir değişimin yolda olduğunu gösteren
bir işaret.” (s147)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Uçak yolculuğunun yorgunluğu:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Yarım gün boyunca
çeşitli saat dilimleri üzerinden uçmak “kişinin bedenindeki biyolojik
ritimlerin bozulmasına” (uçuş yorgunluğunun sözlük karşılığı) neden oluyorsa,
insanın memleketinden temelli havalanıp çeşitli kültür dilimleri üzerinde
süzülmesinin de “kolektif hafızadaki zihinsel ritimlerin bozulmasına” (hüzün
için önerilen karşılık) sebep olabilir.” (s158)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>İngilizce konuşurken yapılan yanlışlar:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Ne de olsa bir dilin
yerlileri, yabancıların ürettiği mini minnacık yanlışları duymaktan hoşlanır.
Nadiren müdahale ederler, ettiklerinde de çocuklarının yaptıkları hatalardan
zevk alan ana babaların şefkatli ihtiyatı vardır hallerinde.” (s240)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*Ev arkadaşlarına sarımsak sevip sevmediklerini anlamak için test
yapılması romanın ‘uçuk’ fikirlerinden. Kendim sarmısağın tadından da
kokusundan da hiç hoşlanmadığım için bu gıda maddesinin seçilmesinde bir ironi
olup olmadığını çözemedim. Belki yazar da hoşlanmıyordur sarmısaktan? Ya da
tutkun derecesinde bağlıdır!? Her şekilde bir gıda ürününe göre böyle bir ‘ev
arkadaşlığı testi’ yapılması hem komik hem de uçuk. <o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Tebrikler! Sarımsak
testimizde en yüksek puanı aldın.” (s109)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Sarmısak burada adeta
kutsaldı.” (s110)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*Yabancı hissi:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“İnsan yabancı oldu mu
kendisi olamıyor artık. Başkalarının gözünde bir ulusal kimlikten ibaretim
artık.” (s130)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*İstanbul’un muhteşem bir şehir olmasına atıf yapılması hoşuma gitti: <o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“İstanbul bu fuzuli
kaygıların ötesindedir.” (s359)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Öyle tehditkar bir
yakınlığı vardı ki insan neredeyse nabzının atışını duyabiliyordu. Kirli, dar,
yılankavi sokaklar, pencereleri ardına kadar dışarıda zonklayan hayata açılmış
üst üste, iç içe, salaş evler, kimileri hayli bakımlı ve tıknaz, kimileri sefil
sürü sepet kediler; sadece uzun zaman önce sönüp gitmiş hayatların izleriyle
değil, daha doğmamışların işaretleriyle de kaplı tarih bulamacı. Buradan böyle
bakar bakmaz şehir pek çirkin görünmüştü Ömer’e.” (s360)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*Vapurdaki seyyar satıcılar küçüklüğümden beri Büyükada’daki
yazlığımıza gidiş gelişlerde hayatımızı dolduran öğelerden biri olmuşlardır: <o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Baylar bayanlar! Bir
dakikalık dikkatinizi istirham ediyorum. Karşılığında size hayatta ihtiyacınız
olan her şeyi sunacağım, belki bir sevgili hariç!” (s367)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Çingene seyyar satıcı
devasa deri çantasını yere koydu ve yumurta gibi parlak ve cırtlak sarı bir
plastik alet çıkardı, sivri kenarları ve tepesinde tuhaf bir kapağı vardı.
Herkes bu mucizeyi görebilsin diye şeyi havaya kaldırdı. Bunu takip eden üç
dakika içinde bir patates soydu, havuç ve salatalık dilimledi, bir limon bir
portakal sıktı, sularını dinleyiciler arasındaki birkaç talihliye ikram etti,
bir kurşunkalem açıp sivriltti, yaprak dolması sardı, bir turşu kavanozu açtı,
hepsi “bu inanılmaz Japon icadıyla”. Kimse ciddiye almadı.” (s368)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Osmanlı tuğrası, uzun,
narin, burmalı sapında kehribar taşı olan otantik bir gümüş kaşık. Kıymetli ve
eski görünüyordu. Bu üç kaşık setini alan şanslı müşteri için diye bağırdı
satıcı, bu paha biçilmez antika kaşık bedava!” (s369)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*Aşkı tanımlayan anlamlı cümleler: <o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Oysa belki de aşkla
beraber gelen değişim tek kurtarıcımız olacak hayatta.” (s32)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Aşık olmak sevgilinin
isimlerini kendine mal etmektir, aşkın bitmesi ise isimlerin iadesi.” (s32)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Aşk değil, hatta AŞK
bile değil AŞK!” (s277)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Aşkı ilan etmenin aşk
öznesi üzerindeki etkisi.” </div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Aşkı ilan etmenin
aşkın tanıkları üzerindeki etkisi.” </div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Aşkı ilan etmenin aşk
nesnesi üzerindeki etkisi.” </div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Aşkı ilan etmenin özne
Ömer Özsipahioğlu üzerindeki etkisi.” </div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Aşkı ilan etmenin
nesne Gail üzerindeki etkisi.” </div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Aşkı ilan etmenin
tanıklar Abed ve Piyu üzerindeki etkisi.” (s281)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Her aşk ilanı bir
bencillik bildirgesi değil midir?” (s290)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Aşk da beklentiler ve
inançlarla ilgili. İnsan kendisi için hala kurtuluş ümidi olduğuna ve günün
birinde özel birinin bunu mümkün kılacağına inanıyor.” (s297)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Velhasıl aşkın kör
olduğu zannı.” (s301)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Son sürat semanın
yedinci katına kanat çırpmakla meşguldüler.” (s301)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Tanımı gereği aşk,
sezgisel, akıldışı bir şey, bir nevi katlanılır delilik olduğundan.” (s305)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Arkadaki küçük oda
senin gümüş kaşık odan olur” dedi Ömer, herkes onları kutuların arasında
bırakıp gittikten sonra. “Sana binlerce gümüş kaşık alırız.” (s336)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Bulurum. Olmazsa şık
lokantalardan çalarım. Senin ebedi kaşık sağlayıcın olurum.” (s336)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*Doğum ve Ölüm için gelenek çakışması: <o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Yahudilerin tam da
ölüme ramak kala bir hastaya isim verme adetleri bu yüzden. Ölüm döşeğinde
yatanların isimlerini değiştirirlerdi, ikinci bir hayat şansı verebilmek için
onlara. Müslümanların tam da doğum sonrasında isimlendirme gelenekleri bu
yüzden. Yeni doğan bebeğin henüz açılmamış kulaklarına adını fısıldarlardı,
ruhuna iyice işlesin diye ismi üç kere tekrar ederek.” (s33)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*Evlilik üzerine yorumlar: <o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Başlangıçta
evlenirlerse hayatlarının biteceğini kuruntu ederler, bir kere evlenince bu
sefer de boşanırlarsa yaşayamayacaklarını zannederler.” (s302)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Evlilik bağının yazılı
olmayan kuralları, her kuşun kendi sürüsünden biriyle eşleşmesini şart
koşuyordu.” (s305)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Birkaç ay önceden dans
kursuna yazılın. Bir konuk defteri alın ve bütün konukların içine yazmasını
sağlayın. Aldığınız bütün hediyelerin ayrıntılı bir listesini yapın.” (s306)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Kadınlar kendilerine
en uygun erkekle evlenmezler.” Abed ağır ve ciddi bir edayla başını kaldırdı.
“En uygun erkeğe aşık olur, sıradaki ikinci erkekle evlenirler.” (s328)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*Gamalı haçın kökeni:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Hindistan’daki en eski
paralarda, Japon, Çin, Küçük Asya, İran, Yunanistan, Britanya, İskandinavya
hatta İzlanda resimlerinde görülüyormuş. Naziler gamalı haçın sahibi değil
yani. Hitler bunu saf bir Aryan işareti olduğu zannıyla almış.” (s320)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*Roman cinselliği de kendi doğallığında, gençlerin hayatlarının
vazgeçilmez bir parçası olarak işliyor: <o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“İnsanın daima özlemini
duyduğu o muhteşem, düzenli cinsel hayata kavuştuğu halde eski tempoda
mastürbasyon yapmaya devam etmekten duyduğu suçluluğa benzer. Doğrusunu
söylemek gerekirse daima özlemini duyduğu o muhteşem, düzenli cinsel hayata
kavuştuğu halde eski tempoda mastürbasyon yapmaya devam ediyordu, ama bundan
suçluluk duyduğu olmamıştı şimdiye değin.” (s31)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Sonra ellerini usulca
göğsünde, ne kadar uykulu olduğunu tartmak istercesine penisinde gezdirdi.”
(s38)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Connie onun memelerini
öpmekte, yalamakta, emmekte ve ısırmakta, tek gram fazla yağı olmayan vücuduna
hayran kalmaktadır.” (s118)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Bugün kocaman, siyah,
yaldızlı gözlerinde flört parıltısı fark ettiği için ayrıca mest olmuştu.”
(s161)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Gerçi dükkanda bir
tepsi halka çikolatayı almak için eğildiğinde memelerine bakmamış değildi, onu
öpmenin nasıl olacağını hiç düşünmemiş değildi, onunla yatmayı istemiyor
değildi.” (s241)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Bir kadın bir erkeğe
aşıksa ona kapının deliğinden bile verir” derler.” (s328)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Ömer’i kendisine çekip
şefkatle öptü, şefkat arzuya, arzu tutkuya dönüştü.” (s337)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*Toplum Psikolojisi/İnsan ilişkileri: <o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“İnsan toplulukları zıt
dinamiklerle işler. Son tahlilde herkes yana yakıla popülerlik peşinde olsa da
popüler olmayan, içe kapanık birine duyulan genel talep, popüler ve dışa dönük
birine yönelik genel talebi geçebilir. İçekapanık insanlar oksijen gibidir,
etrafta olduklarında belli bir değerleri yoktur ama olmadıklarında acilen
ihtiyaç duyulur varlıklarına.” (s72)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Sadece bir süreliğine
aynı göz seviyesinde karşılaşmış, sonra ayrı yönlere doğru harekete geçmiş iki
asansör gibiydiler.” (s260)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*Terapi / terapistler Amerikalı halkın yaşamının bir parçasıdır. Halk
terapiste gitmekten kendisi çekinmediği gibi, bunu az ya da çok tanıdığı
insanlarla da paylaşmaktan çekinmez:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Terapinin en kötü
tarafı buydu. Önce insanı hiç sakınmadan bol bol gevezelik etmeye teşvik
ediyorlar, sonra da insanın her söylediğini not edip ilerde yargılamak için
kullanıyorlardı. (s76)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Vajina Nemlendirici
Jel aramaktayken görmemelisiniz asla. Terapistler gündelik hayatın usul usul
döndüğü kamusal alana kesinlikle girmemelidirler, terapi-daşlar da.” (s138)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*Gazete okurları:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Okurlar, kendilerine
muhafazakar muamelesi yapılmasını istemeyen muhafazakar insanlardır.
Yazıştıkları kişinin değişmesinden hoşlanmazlar.” (s79)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*Annelik: <o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Annesi ona sarılıp
ağlarken, sorular sorup ağlarken, öpüp ağlarken, bağrına basıp ağlarken ve
sadece ağlarken, incecik ipek bir eşarp gibi onu sarmalayan o şerbetsi kokuyu
içine çekti Abed.” (s200)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Resmi rahip
giysilerinin kadın elbisesine benzediğini fark etmediniz mi? Rahipler inananlar
için anne işlevi görür. Rahipler de kadındır.” (s272)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*Tavuk suyuna şehriye çorbası hikayelerine atıf: <o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Muchas gracias ama
senin tavuk suyuna şehriye çorban annemin kurban standartlarına uygun değil”
diye homurdandı Abed.” (s223)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*Sigarayı bırakmak:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Sigarayı bırakmak için
en önemli sebebinizi yazın ve o cümleye sık sık bakın” (s263)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Sigarayı bırakmak için
bir gün tespit edip arkadaşlarınıza, ailenize ve iş arkadaşlarınıza söylemek
daima işe yarar.” (s263)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Odasına dönünce ilk iş
denizci mavisi broşürdeki numarayı aradı, otomatik kadının sigarayı bırakmak
için verdiği on ipucunu dinlemeye başladı ama ancak dördüncüye kadar tahammül
edebildi. Telefonu kapattı. Sonra annesini aradı.” (s325)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*Reiki:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Reiki’nin muhteşem
enerjisinin kendine has bir zekası, içgüdüleri vardır ve nereye gideceğini, ne
yapacağını bilir.” (s266)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*Romanda dilbilim önemli bir yer tutuyor. Romanın sonundaki söyleşide
de belirttiği gibi Şafak dilbilimini çok seviyor:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>-İsimler/Soyadları üzerine enteresan yorumları var:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Yine de mesele
yabancıların isimlerini ya da soyadlarını telaffuz etmeye gelince herhalde
yeryüzünde pek az millet Amerikalılar kadar kendinden emin davranırdı.” (s12)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“İsimlerin yabancı
memleketlere ayak uydurma sürecinde muhakkak bir şeyler eksilir; bazen bir
nokta, bazen bir harf ya da vurgu.” (s12)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Yabancı bir ülkede
yaşamanın birinci icabı, insanın en aşina olduğu şeye, ismine
yabancılaşmasıdır.” (s12)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Soyadının etiketlere
sığmayacak kadar uzun olmasına ve kaybolan noktalarına hayıflanmakla
geçirdiğini bilse acımasızca dalga geçer.” (s29)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“İsim kaybetmek söz
konusu olduğunda erkeklerin, isimlerin ne denli uçucu olduğunu daha küçükken
öğrenen, öğrenmek durumunda kalan kadınlara nazaran çok daha korkak çıktığını
söylerdi o her zamanki hafif, daimi ukalalığıyla.” (s29)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“İsimler insanların
varoluş kalelerine uzanan köprülerdir.” (s32)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Birinin adını öğrenmek
varoluşunun yarısını ele geçirmektir, gerisi parçalardan ve ayrıntılardan
ibarettir. Çocuklar bunu ruhlarının derinliklerinde bilirler. Bir yabancı
isimlerini sorduğunda içgüdüsel olarak söylemeyi reddetmeleri bundandır.” (s33)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Yahudilerin tam da
ölüme ramak kala bir hastaya isim verme adetleri bu yüzden. Ölüm döşeğinde
yatanların isimlerini değiştirirlerdi, ikinci bir hayat şansı verebilmek için
onlara. Müslümanların tam da doğum sonrasında isimlendirme gelenekleri bu
yüzden. Yeni doğan bebeğin henüz açılmamış kulaklarına adını fısıldarlardı,
ruhuna iyice işlesin diye ismi üç kere tekrar ederek.” (s33)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“İsimler böyledir işte,
bir insana dair ilk ve en kolay öğrenilen, ama aslında en zor sahip
olunabilen.” (s34)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Çocuk beklenmeye
başladığında hiçbir geniş kapsamlı çağrışımı olmayan başka isimler seçtiler,
bir çiçek ya da yıldız ismi, yeter ki sevimli ve parlak olsun, şüphe
uyandırmasın.” (s188)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Adımı Türkçe yazınca
noktaları koyuyorum. İngilizcede noktaları kaybediyorum. Kulağa salakça geliyor
farkındayım ama bazen noktalarımı kaybetmek beni üzüyor. Oradaki noktalar
benimkiler herhalde, onlara iyi bak.” (s243)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Bu sistemin kısa
soyadlı insanları kayırıp, uzun soyadlı insanları mağdur ettiğini savunuyordu
Ömer.” (s339)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Tercih şansı olsa,
daha hafif, narin, esnek ve portatif, her gittiği yere kolayca taşınabilen bir
soyadına sahip olmak isterdi Ömer, Mr. Ve Mrs. Brown gibi.” (s345)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>İngilizce öğrenme kitaplarında hep bahsedilen Mr. Ve Mrs. Brown’un
yapmacık yaşamları:</b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Dizisi boyunca en
basit faaliyetleri dahi en alengirli şekillerde yaparak sayfalarda kol
gezerler, bu arada genç okurlarının yaratıcılık ve hayal yeteneklerine nasıl
zarar verdiklerini bilmezlerdi.” (s346)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Sonraki haftalarda
çiftin öğretme teknikleri de gülüşleri ve giysileri gibi, nadiren değişmişti.
Her farklı sahnede Mr. Ve Mrs. Brown etraflarındaki her şeyi üç temel ölçüte
göre tanımlayıp öğretiyorlardı.” (s347)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Atasözleri tanımı:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Ama atasözleri safi
bilgeliktir. Saf ve sarih.” (s327)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Atasözleri
ferasetlidir.” (s327)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Deyimler:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Saksağan gibi gevezelik
etmek!” (s13)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Kemiğin köpekler, etin
erkekler için.” (s124)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Misafir umduğunu değil
bulduğunu yer.” (s207)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Deve kendi hörgücünü
görmezmiş.” (s213)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Şeytan ayrıntıda
saklıdır.” (s240)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Sütten ağzı yanan
yoğurdu üfleyerek yer.” (s292)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Aşkın kör olduğu”
(s301)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Kadınlarla çok yatmak
insanı kör eder.” (s327)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Kadınlarla hiç
yatmazsan gözün hiç görmez.” (s327)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Bir kadın bir erkeğe
aşıksa ona kapının deliğinden bile verir.” (s328)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Göz görmeyince gönül
katlanırmış.” (s329)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Fransızca:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Cherchez La femme!”
(s16)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Femme Fatale!” (s219)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Couche avec moi?”
(s274)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Ses efekti:</b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Ouaghauogh” Abed’in
hoşlanmayı reddettiği türlü türlü şey için toptan kullandığı bir ses
efektiydi.” (s19)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Örümcek kafalı:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Birisi zamanının çok
gerisinde, muhafazakar, eski kafalı, gelenekçiyse… ona örümcek kafalı deriz.”
(s21)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Türkçe / İngilizce arasında saati sorma farklılığı:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Türkçede zamanı
öğrenmek için insanlara “saat” sorulurdu. Halbuki İngilizcede zamanı öğrenmek
için insanlara “zaman” soruluyordu. İngilizcede insanın zamana sahip olduğu ya
da olabileceği hissi vardı, halbuki Türkçede zamanı ölçme aracına sahiptin ama
zamanın kendisine asla.” (s90)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>İspanyolca:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Los otras tias” (s156)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Tienes que hacer
concha hija” (s158)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Aguantar la vara como
venga” (s165)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Pobrecito! Ni perros o
piyus!” (s176)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Por favor” (s177)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Conversando,
charlando, chiflando, platicando, hablando, murmurando, turuquiando,
chinchorreando” (s178)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Enchiladas” (s179)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“A la mejor tia en el
mundo!” (s180)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Donde esta tu Piyu?”
(s181)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Vamonos” (s182)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Amigo” (s194)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Muchas gracias” (s223)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Mi morena cafe con
leche y mucha crema.” (s233)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Pasan el polo a
Alegre” (s244)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Hija coge mas frijoles
de olla!” (s245)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Lo comprendes
corazon?” (s279)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Con los hombres”
(s302)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Myosotis Alpetris,
caldo de queso, guisadosu.” (s341)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Sombrero” (s348)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Ruega por nosotros,
Santa Madre de Dios, para que seamos dignos de las promesas de Cristo.” (s383)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Karabasan:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Konuşma güçlerini
ellerinden alırlarmış. Kara-basan lafı da oradan geliyor!” (s319)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>İsa bana fazladan bir dolarınız olduğunu söyledi.<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Öte yandan Gail, <i>İsabanafazladanbirdolarınızolduğunusöyledi </i>Kadın’ın
da kendisinin farkında olduğundan şüpheleniyor.” (s191)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Arapça:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“La tetezevvec bi
ımraetin aynüha zerka’ velev kanet temlükü sandükan meliyen bizzeheb.” (s209)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Hıfmin beni adem
es-sakit.” (s213)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Habibi…” (s214)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“El-farah seb’ate eyyam
vel huzn tülül ömr.” (s228)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>-Çevirmenlik:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Zira her çevirmen
ister basit ister külliyatlı bir metni çeviriyor olsun, şöyle ya da böyle bir
hırsızlığın suç ortağıdır. Tıpkı kervanlarla bir yerden bir yere taşınan
kıymetli mallar gibi kelimeler de yolda yağmalanırlar, tepeden tırnağa karalara
bürünmüş sinematografik haydutlar tarafından değil, yazar, şair, yayıncı ve
özellikle çevirmen kılığına girmiş kültürlü şahıslar tarafından.” (s209)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Fal tarihçileri:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Eski fal tarihçileri,
hayli sıradan görünen metinlerin bile içrek mesajlar saklamaya muktedir
olduklarına şahadet eder.” (s212)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
*<b>İlgi çekici Türkçe sözcükler:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>-Kasvetengiz:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Yeni gelenlerin
kendilerini tanıtmasının istendiği o kasvetengiz an,” (s55)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Ama şevkleri uzun
sürmeyecekti. Çok geçmeden kasvetengiz dinamizmiyle hepsinin enerjisini
sıfırladı kış,” (s233)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Dehşetengiz:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Zarpandit’in ıstırapla
içeride hapis kaldığı sonucuna vardığı dehşetengiz an,” (s55)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Çarnaçar:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Çarnaçar fikrinden
cayıp, bir masanın üzerine koyduğu sandalyenin üzerine yığdığı ansiklopedilerin
üzerinden indi.” (s64)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>İlanihaye:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Doğuştan bana verilen
bir isme ilanihaye mıhlanıp yapıştığımı bilmek nasıl sıkmaz ki canımı,
hayattaki yegane tesellim kendim olmamayı başarabilme şansımken?” (s71)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Hamiş:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“İguanaya muhterem
Edgar Allen Poe’nun adını vermek de neyin nesi? Sen bu adamın doğru adam
olduğuna emin misin?” (s83)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Tahammülfersa:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Bu safhada başka
şeyler öğreniyordu Abed mesela. Ömer tabii ki onun tahammülfersa geveze
olduğunu, deste deste itirazlar, yorumlar ve neredeyse her konuda bulup
çıkardığı atasözleriyle dolup taştığını bilmiyordu.” (s111)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Serencam:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Böylelikle
bağımlılıklardan kurtulma serencamının beşinci gününde,” (s265)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Gailömer, Ömergail mutantı:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Mükemmel bir sıfır,
bir Gailömer ya da Ömergail mutantıydılar.” (s301)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*Ramazanda oruç tutmanın amaçları:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Temel amacın hırsı ve
arzuyu bastırma, sabretmeyi öğrenme olduğunu belirtti.” (s165)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*İstatistikler:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>-Yavaş konuşanların daha bilgili gözükmeleri:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Bir araştırma, yavaş
konuşan insanların aynı konuda hızlı konuşanlara nazaran yüzde 38 daha bilgili
göründüğünü kanıtlamıştı.” (s115)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Hayır işlerine gönüllü olanların işlerini daha çok sevdikleri:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Hayır işlerine gönüllü
olanların işlerinden yüzde 25 daha memnun olduğunu ve kendilerine daha fazla
saygı duyduğunu ortaya koymuştu.” (s115)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>-Umut ve rüyalarını kaybedenlerin daha başarılı olduğu:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Umutlarını ve
rüyalarını düzenli olarak bir günlüğe kaydedenlerin amaçlarına ulaşmasının
yüzde 32 daha muhtemel olduğunu kanıtlamıştı.” (s115)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Kadınların düğün sırasındaki mutluluk gözyaşları:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Güncel bir araştırmaya
göre kadınların yüzde 61 gibi bir çoğunluğu o özel günde mutluluk gözyaşları
dökmüş.” (s278)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Hamile olduğunu öğrenen kadınların yakınlarının davranışları:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Aynı araştırmaya göre
kadınların yüzde 61’inin yüzde 34’ünün kocalarının yüzde 52’si onlara sarılmış,
yüzde 36’sı şampanya patlatmış, yüzde 18’i annelerini aramış.” (s279)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*Romanın en garip özellikli kişisi Gail. Onun bazı enteresan özelliklerine
örnekler:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>-Gail’in saçına toka gibi kaşık yerleştirme merakı:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Onun her sabah saçına
bir kaşık iliştirmeyi nasıl başardığı Ömer’in halen fazlasıyla esrarengiz
bulunduğu bir soruydu, hele her gece saçının şeklini bozmadan aynı kaşığı nasıl
çıkardığı sorusu daha da şaşırtıcıydı.” (s37)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Saç demişken o
çalılığın içinden kaşığa benzer gümüş bir şey sarkıyordu.” (s162)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Bir anlığına üç ev
arkadaşı saçından sarkan kaşığa bakakaldılar. “Ne garip!” diye-üşündü Piyu, “Ne
saçma!” diye düşündü Abed, Ömer ise “Ne tatlı!” diye geçirdi içinden.” (s283)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Arkadaki küçük oda
senin gümüş kaşık odan olur” dedi. Ömer, herkes onları kutuların arasında
bırakıp gittikten sonra. “Sana binlerce gümüş kaşık alırız.” (s336)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Muzun içinde bir parçayı M harfine benzetmesi:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Muzun içindeki harf
M’ye benziyordu ki iyiye işaretti çünkü ona hemen “Muz” u hatırlatmıştı.” (s60)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Bir harfe göre sıfatlar bulması, mesela H’yi düşününce aklına Hoyrat,
Hain, Hapis geliyor.<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Ama M’nin kötü tarafı
H olabilme ihtimaliydi, “Hoyrat”, “Hain” ya da “Hapis” te olduğu gibi.” (s60)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Demek ki H idi muzun
içinde gördüğü harf. HÜSRAN! HÜSRAN! HÜSRAN!” (s61)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Hoyrat, hırçın,
huysuz…” Sırada H’yle başlayan başka bir kelime var mı görmek için durakladı.”
(s151)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Kibirli, küstah, kaçık
olduğunu söylemiştin… K’li kelimeler.” (s276)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Bazı olayları kendisine pozitif ya da negatif olarak belirtilerle
birleştirmesi, işaretlere bakması.<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“En yüksek dallardan
ayaklarının dibine bir atkestanesi düştü. Dikenli kabuğu çatlayıp, bir itirafın
eşiğinde miskin bir gülüşe zorlanmış bir ağız gibi açıldı. Kestanenin mesajını
bir alamet, kafasındaki soruya bir onaylama olarak aldı.” (s68)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“O seansın ortalarında
pencerenin kenarına bir karga tünedi ve Zarpandit durup bunun iyiye işaret olup
olmadığını düşündü. Bu kadar az veriyle bir karara varamıyordu.” (s70)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Kurumuş bir yaprak
düştü. Nereden geldiğini görmek için etrafına bakındı merakla ama yakınlarda
ağaç yoktu. Kuşkusuz bir işaret, diye düşündü kendi kendine.” (s262)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Gail çayının üzerinde
yüzen bir nane çöpünü seyrediyordu sükünetle. Nane döne döne, saat yönünün
tersine yüzüyordu. Bunu iyi bir işaret olarak almaya karar verdi.” (s272)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>*Bu romanın isminin Araf olmasından dolayı ve Dante’nin de İlahi
Komedya eserini okuduğum için ister istemez iki roman arasında bağlantı kurdum
ve benzerlikler yakalamaya çalıştım. Yazarın bu bağlantıları ve temaları
bilinçli kullandığını düşünüyorum ya da kendim İlahi Komedya’nın çok etkisinde
kalmamdan dolayı da bu algıyı geliştirmiş olabilirim. Bu şekilde baktığımda
Araf’ta olduğu gibi ruhların cennete ulaşabilme imkanlarının olması gibi bir
durum söz konusu olabilir. Romanda da Gail, Ömer, Abed, Alegre’nin daha iyi
olmaya çalışmalarını düşünebiliriz. Nitekim Gail intihar ederek başarısız
oluyor. Çünkü intihar etmek Allahın almadığı canı almak demek. Piya cennetlik
çünkü emin olana kadar Allegre ile cinsel ilişkiye girmiyor. Abed kendi
gelenekleriyle Amerika’nın özgürlükçü ve serbest ortamı arasında bocalıyor,
Ömer’de kendi karakterini oturtma konusunda bir bocalama içinde. Romanda
dini/arafa atıfta bulundurulabilecek bazı belirtiler mevcut: <o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>-Araf:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Martın on altısıydı.
Gülen Saksağan gecesi. Bunun ne denli uğursuz bir eşik olduğunu çok sonra fark
edecekti Ömer, o araftan sonra Gail ondan adım adım uzaklaşmıştı.” (s344)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Melek:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“İnsanın koruyucu
meleğinin şeytanla tartıştığını duymak gibi.” (s80)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“ABD’de sistematik
olarak ve kendi özür iradeleriyle, mandalar oluşturmak, taşlardan kutsal
halkalar dikmek, meleklerle iletişime geçmek,” (s256)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Cennet:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Yani cennette kendime
küçük güzel bir yer kapatıp, yukarıdan sana el sallayabilmek için debelenen
eski moda, bağnaz bir herif olduğumu düşünüyorsan yüksek sesle
söyleyebilirsin.” (s20)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Çocukken annesiyle
birlikte oynadıkları bir oyundu bu. Eskiden cennette Tanrı kendine alfabe
çorbası pişirmiş ve bunu devasa bir kaseye koyup mutfak penceresinin yanında
soğumaya bırakmıştı.” (s47)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Cennet Kasesi’nde
kalsalar oluşturabilecekleri kelimelere yerleştirilmek, eski manalarına
kavuşabilmek istiyorlardı.” (s48)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Elinin altındaki
harfleri Cennet Kasesi’ne boca etti ve harfler yeniden çığırından çıkana kadar
çorbayı karıştırdı.” (s83)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Cennetin dokuzuncu
katında bir nevi göksel karışıklık, hatta neredeyse adam kayırma cereyan
etmekteydi de kendisi bunca zamandır utanmadan bundan sebeplenmekteydi.” (s156)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Umarım hayatın cennet
olur” diye ekledi Marisol.” (s246)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Cennetin nesi var,
yeterince ilginç gelmiyor mu sana cennet?” (s323)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Kuran-ı Kerim’e göre
kitabı sağ eline verilen Cennet’te yüksek bir bahçe, meyveler ve nimetler
arasında saadet yaşayacak.” (s324)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Cehennem:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Piyu’yu azarlayıp
Alegre’nin ne cehennemde olduğunu sormuştu.” (s146)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Gerçi saçları cehennem
gibi kırmızı ve ancak çile çıkaran bir dervişinki kadar kısa, kollarındaki
çiller de Süleyman Peygamber’in ordusundaki kuşlar ile balıkların sayısını
aratmayacak kadar çok olsa da hoş birine benziyordu.” (s209)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Yani cennet aslında
cehennemdir.” (s246)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Bana İslam’daki
cehennem tasvirlerini anlatabilir misin?” (s323)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Cehennem ateşinde
yanacak.” (s324)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Bu cehennemi tarrakayı
önüne katıp götürmek istermiş gibi.”</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Hades:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Geçmişin zehriyle
yüklü ve esrik, dipsiz bir azapla düşüyordu Hades’in derinliklerine Gail.”
(s326)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Şeytan:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“İnsanları koruyucu
meleğinin şeytanla tartıştığını duymak gibi.” (s80)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Şeytan bile cinler
kadar sinir bozucu değildir.” (s216)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Şeytan ayrıntıda
saklıdır.” (s240)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Bir ülkede kaybolup
diğerinde beliren ve her gittikleri yerde panik ve kargaşa yaratan tonlarca
Şeytan hikayesi vardır.” (s294)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
-<b>Tanrı / Tanrıça:<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Tanrıça resmi, birisi
sakallı” (s27)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Eskiden cennette Tanrı
kendine bir alfabe çorbası pişirmiş ve bunu devasa bir kaseye koyup mutfak
penceresinin yanında soğumaya bırakmıştı.” (s47)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Bazen Tanrı böyle
zorluklarla inancımızı sınar.” (s168)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Tanrı’ya duydukları
sevgiyle coşmuş, derin düşüncelere dalmış, kendilerinden geçmiş, transa
girmişlerdi.” (s169)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Zira Tanrı’nın
yarattığı hiçbir mahluktan bir dilim ekmek ile bir bardak suyu
esirgememelisin.” (s219)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Cık-cıkladığı şey
yukarıdaki güneşse semavi bir ricada bulunuyor, belki Tanrı’dan çatısız
gökyüzünden aşağı bakıp, onu içinde bıraktığı kaosu görmesini rica ediyor
olabilirdi.” (s229)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Ne? Ha şu!” dedi Gail
içtenlikle. “Tanrıça İştar.” (s271)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Sanki çift gül gibi
geçinip gitse de her gece onlar derin uykuya daldıklarında tanrıları sabaha
kadar cenk edecekti.” (s305)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Yan duran bir Tanrıça
işareti ve tepetaklak duran bir Tanrı işareti var.” (s319)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Tanrı’nın merkezi her
yerde, çeperi hiçbir yerde olan bir çember teşkil ettiğinde inanıyorum, çok çok
eskiden bir simyacı filozofun dediği gibi.” (s323)</div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b>-Sufiler:<o:p></o:p></b></div>
<br />
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
“Sufiler daima iç
anlamın dilini konuşurlardı. O sözleri söylediklerinde bambaşka bir ruh hali
içindeydiler.” (s169)</div>
Almelek Kitap Arşivihttp://www.blogger.com/profile/14645067684908521194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8245414459500493419.post-67962716661152115572014-05-08T01:31:00.000-07:002014-05-08T01:32:41.799-07:00Kemal Tahir - Bir Mülkiyet Kalesi<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<b><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhio0YiWa-YfXIX4VPNXp5ulkVHghdsbU25BmfgyzyhNj4mFR-Ydh9cjQ_7qt525wtxQLUMX7NuuzsnFrgGLnqXL6dMtEK9yGf0t57sON2KC-KpyPkCNOERNbZYD6XTxvpx5bpT8Hql_Kc/s1600/Bir+m%C3%BClkiyet+kalesi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhio0YiWa-YfXIX4VPNXp5ulkVHghdsbU25BmfgyzyhNj4mFR-Ydh9cjQ_7qt525wtxQLUMX7NuuzsnFrgGLnqXL6dMtEK9yGf0t57sON2KC-KpyPkCNOERNbZYD6XTxvpx5bpT8Hql_Kc/s1600/Bir+m%C3%BClkiyet+kalesi.jpg" /></a></b></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> </span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> </span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Okuduğum
Tarih: Ekim 2011<b><o:p></o:p></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Tahir’in
güçlü bir romanı daha… Keyifle okudum ve bir çok şey öğrendim.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Marangoz
Mahir Efendi, Abdülhamid’in hususi marangozlarındandır ve çok saygı
görmektedir. Evlenmeye karar verince yine sarayın cariyelerinden bakire Canseza
ile başgöz edilince geriye bir tek ev edinmek kalır ki onu da sarayın ve Padişahın
yardımıyla ve izniyle Vezneciler’de kagir bir ev alarak tamamlarlar. Bu eve
geçişleri de olaylı olur. Çünkü bir binbaşı da evle ilgilendiği için Mahir
Efendi ev için bir nevi onunla savaşmak zorunda kalır. Evi de aslında karısının
üzerine tapulandırması gerekirken son anda ataerkil toplum baskısıyla kendi
üzerine çevirir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Meşrutiyetin
ilanıyla Abdülhamit tahttan indirilince Mahir Efendi’nin Yıldız Sarayı’ndaki
işi sona erer ve emekliye sevkedilir, o da eviyle ilgilenir arada da oğlu Murat
dünyaya gelir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Mahir Efendi
mesleğine bir marangozluk dükkanında devam ederken savaş çıkınca Balkan ve
Çanakkale’de asker olur. Savaştan dönünce bu sefer yeni yönetimle evine büyük
bir vergi çıkınca evi devlete iade etmemek için Hayriye isimli bir hanımdan
faiz ödemek şartıyla borç almak zorunda kalır. O zaman evi eşinin üstüne
yaptırmamış olmasının cezasını çektiğini anlar ve pişman olur. Hayriye Hanıma
da borç ödeyebilmek için evlerini kiraya verip daha küçük bir eve, Kasımpaşa’ya
taşınırlar.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Bu arada
yabancı milletlerin işgaline karşı Mahir Efendi de gizli faaliyetlere katılır
ve sonunda Anadolu’ya geçerek aradaki bazı köylere büyük faydası dokunur. Arkasından
ailesini de yanına aldırtır, bu arada ikinci oğlu Cemal dünyaya gelir.
Anadolu’da önce Nazilli’de, sonra Burdur’da (hastanede) yaşarlar ve savaştan
dönen perişan Türk askerlerinin durumlarına şahit olurlar, bir yandan da
savaştan istifade eden çıkarcılarla uğraşırlar. Oradan Aydın’a geçerler. Sonra
İstanbul’a döndüklerinde Kasımpaşa’daki oturdukları evin tümden çıkan mahalle
yangınında yandığını öğrenince çok zor durumda kalırlar. Mahir Efendi yine de
kalan tüm borcunu Hayriye Hanım’a öder ve kendi evlerinden aldıkları kiralarla
hayatlarına devam ederler.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Bir gün bir
Fransız subayının yanında Türk kadın gören Mahir Efendi, ikisini de vurup
öldürür. Sonra tekrar Anadolu’ya oradan da Ankara’ya geçer. Ankara’da bir süre
kaldıktan sonra büyük Kurtuluş Savaşı’na katılır ve bölüğünde tüm gücüyle
savaşır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Savaş
sırasında Selami isimli bir subayla ahbap olur, Selami kollarında ölür. Mahir
Efendi de başından ve kolundan yaralanınca hastaneye kaldırılır. Orada
gözlerini kaybeden bir subayla ahbap ve dert ortağı olurlar.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Arkasından
Mahir Efendi İstiklal Madalyası ile ödüllendirilip İstanbul’a evine döner ve
mutlaka Selami’nin vasiyetini yerine getirmek ve Selami’nin isteği
doğrultusunda oğlu Murat’<st1:personname productid="la Selami" w:st="on">la
Selami</st1:personname>’nin kızı Ayşe’yi tanıştırmak için onların evini
araştırıp ziyarete gider ve karşısında fakir ve mülayim bir aile beklerken, bir
büyük konak ve Abdülhamit yanlısı paşa ailesi görünce çok şaşırır. Yine de
görevini yapar ve Murat ile Ayşe arkadaş olurlar. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Mahir Efendi
İstanbul’a alışırken bir gün çıkan bir yangın yüzünden Vezneciler’deki evini
kurtarmak için gittiğinde alevlerin içine atılıp kendi başına söndürmeye kalkar
ve damdan düşerek çok kötü yaralanır ve hastaneye kaldırılır. Karısı Canseza
hastanede başucuna geldiğinde ondan evlerinin tümden yandığını öğrenince
karısına tez elden marangozluk takımını hazırlamasını söyler ama bunlar son
sözleridir hemen arkasından vefat eder.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">GÖZLEMLERİM:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Filmi
çevrilecek kadar akıcı ve anlamlı bir roman. Hikayenin sonunda Marangoz Mahir
Efendi’nin vefat edeceğini beklemediğim için şaşırdım, hatta üzüldüm de. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Mahir
Efendi’nin Vezneciler’deki kagir ev için onca çaba sarfetmesi o dönemde ev
sahibi olmanın zorluklarını ve değerini anlatıyor bize. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Kahramanın
Kurtuluş Savaşı’na katkı için yaptıkları heyecan vericiydi. İnsanın
milliyetçilik duygularını kamçılayan ve bir yandan da romanın heyecanını
artıran maceraları okuduk. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Zamanın
mahalle süpüren büyük yangınlarından biri -Allah korusun!-yaşamışçasına romanda
anlatılıyor. Nitekim bu yangın Mahir Efendi’nin de yaşamına mal olacaktır.
Semtlerin evlerinin neredeyse hepsinin ahşap inşa edilmesinin sonucu olarak
yangınlar başladığında semt sakinlerinin hiç umudunun olmaması anlaşılabilir
bir durum, yine de ellerinden gelen var güçle bu yangınları söndürmeye gayret
ediyorlar. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Romanda geçen şiirler havayı hem
yumuşatıyor hem de anlamlaştırıyor:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Kapılar
kalındır, komşuları hanımdır,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Esef etme
sevdiceğim, Eda benim canımdır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Sevdiceğim
aman Allah! Yosmacığım aman Allah!<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Şıkır şıkır
şıkırdama sen bana gel!<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Aaaah! Oooof!
Şıkır şıkır şıkırdama sen bana gel!” (s8)<b>
<o:p></o:p></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Karga da
seni tutarım aman!<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Kanadını
yolarım aman<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Yelpazeler
yaparım aman!<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Hanımlara
satarım aman! E, E, E!...” (s67)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Ben yolculuk
etmeyi sevmem tek başıma<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Bir ikindi
vakti can yoldaşıma<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Dedim ki:
Geldik. –Dedim ki: Bak!<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Gülmeğe
başladı bir adım geride ağlayan toprak” (s319)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Baki kalan
bu kubbede bir hoş sada imiş…” (s390)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Neyleyim
takdire tedbir uymuyor” (s392)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bin atlı
akınlarda çocuklar gibi şendik<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Bin atlı o
gün dev gibi bir orduyu yendik” (s393)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Seçin ağalar
seçin!<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Koç yiğit
olana kefenler biçin!<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Yeğin atlar
besledik kara gün için<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Binip dizgin
etmemize ne kaldı?” (s434)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Öküz aldı
koşamadı,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Yiğit oldu
yaşamadı,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Namusuma zor
geliyor,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Kız o, seni
boşamadı.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Ayva ile nar
istiyor,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Yandı yürek
kar istiyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Tez gel Hacı
Bey’im tez gel,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Küçük karın
er istiyor.” (434)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Elimin
emeği, gözümün bebeği yar,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Mihnet ile
kazandım, soframın ekmeği yar.” (s445)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bir mendil
işle yolla!<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Ucun gümüşle
yolla.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">İçine beş
elma koy,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Birini dişle
yolla!” (s446)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Gamından
derde düştüm kılmadın tedbirü dermanım,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Ne dersin
rüzgarım, böyle mi geçsin güzel canım,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Gözüm, canım,
efendim, sevdiğim, devletli sultanım!..” (s499)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Derdin sana
nale ile izhal etmez.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Feryadına hiç
kimsenin yetmezsin!<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Feryad ki
feryad sana kar etmez.” (s505)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Müjganımı ey
şem’-i Güher bar etme,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Pinhanda gamı
aleme izhar etme,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Aşk ehline
zulümdür vefa eylememek,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Zinhar bu
zulmü zinhar etme!” (s505)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Harem geleneği, yaşayışı, gelenekleri
her zaman okuyucunun gözünde gizemini korumakta. Orada neler oluyor, içeride
yaşayan kadınlar o kadar güzeller mi, Padişah’ın bu hanımlarla ilişkisi ne
boyutta gibi sorular baki:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“…yol
halılarından başka bir yere bakmadan harem bahçesine çıktı.” (s11)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Harem adabı
üzre sırtlarını binaya dönüp çömelmişlerdi.” (s11)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Onlar hareme
girerken mahsustan öyle giyiniyorlar. Senin gibi budalalar aşık olmasın diye…” (s49)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Haremde karpuz hikayesi harem
hanımlarının toplumdan ne kadar izole yaşadıklarının bir yerde acı bir ifadesi:
<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Duyduğuma
göre karpuzu kabuğuyla beraber uzun müddet görmemişsiniz de, sonunda efendimiz
bunu duyup içeriye kabuklu karpuz verilmesini irade edince bayram etmişsiniz.” (s53)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Abdülhamit’in yaptırdığı gizli kapı
haremi ve dolayısıyla padişahların yaşadıkları sarayları gözümüzde maceralı ve
gizemli bir hale sokuyor, merakımızı cezbediyor, aklımıza türlü türlü iyi-kötü
fikirler sokuyor: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Günlerden
bir gün efendimiz, altı köşeli salonuna bir gizli kapı yapılmasını ferman
etmişti. Gizli kapı yaptırmayı nedense pek seviyordu.” (s14)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Askerlik geleneği ve savaş insanların
hayatlarının bir parçası olduğu için vatandaşların doğal olarak tepkileri de bu
şekilde filizlenmiş:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Askere gidip
üç sene mektubu gelmeyen adamın “şehit” (!) olduğu, karısının dilerse
evlenebileceği” (s19)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Arada sırada
asker kaçaklarını asıyorlardı” (s168)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Asker demek
ne demek? Bir abam var atarım, nerde olsa yatarım” (s227)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Galiba her
zaferin başında böyle yalınayaklar, bitten harap olmuş deriler, aç mideler ve
kocaman, hayasız yalanlar var.” (s382)<b><o:p></o:p></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“-Buyur.<br />
-Evin var mı?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-Ne evi?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-Bayağı…Başını
sokacak bir ev…<br />
-Çocuk musun Mahir Efendi? Bu anda galiba vatanım bile yok…” (s396)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İnsanların
neye boğuştuklarını anlamaktan ziyade nasıl olup da senelerce
boğuşturulduklarına akıl erdirmek müşküldü.” (s214)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Canı sıkılmak:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Can
sıkılması, kaybedilmiş bir şeyin hasretinden ibaret olsa gerekti.” (s36)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Mahalle bekçisi geleneği o dönemde
insanların kendilerini evlerinde güvende hissetmeleri açısından faydalı bir
uygulamaymış, bugün belki de bekçilerin yerlerini hırsıza karşı elektronik
alarm sistemleri almış durumda: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bir de
mahalle bekçisi… Geceleri herkes uyurken sopasını taşlara vurarak dolaşan fakir
adam…” (s47)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Evlilik üzerine yapılan yorumlar
aklıma Oscar Wilde’ın evlilik üzerine olan fikirlerini getiriyor, Kemal Tahir,
Wilde okumuş olabilir mi?<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Oğlum,
evlenmek bal dolu bir kavanoza benzer. İçindeki sinekler dışarı çıkmak
isterler, dışarıdaki sinekler içeri girmek… Anladın mı?” (s51)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Galiba o
zamanlar nikahta hakikaten keramet vardı(!)” (s56)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Erkek kısmı
kırk senede bir kere karı sözü dinleyecek. Ben de işte senin sözünü dinliyorum.
Şu duvara yaz… Tam kırk sene sonra bir sözünü daha tutacağım…” (s60)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Kadın kaç
paralık şeydi ki evin iki direği mutlaka üstüne çevrilmeliydi!” (s62)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Eve yorgun
argın, somurtkan döndüğü bir akşam, terliklerini, gecelik entarisini hazırlayıp
kocasının ayaklarını yıkadıktan sonra…” (s64)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Erkek her
zaman haklıydı.” (s101)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Çünkü
kusurun erkekte olduğunu, kadın başkasına varıp çocuk dahi doğursa kabul etmek
yoktur.” (s103)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Galiba, sahici
büyük aşklar, sonuna kadar güvenmekten ileri geliyorlar.” (s109)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Burdurlular
düğünlerde geline adeta işkence ediyorlardı. Kızcağız gözlerini kaldırıp
etrafına bakmasın diye, üst gözkapaklarına altın pullar yapıştırılıyor, eğer
ailede yoksa, ince kangalları, beşibirlik dizisi, taç kiralanıp biçare kız,
“Perşenk” haline getiriliyordu. Bu yüklenmiş haline acımadanbir iskemle üzerine
çıkarıp ayakta tutuyorlar, zorla ağlatmak için ne kadar acıklı mani, koşma
varsa söylüyorlardı.” (s181)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Çerkezlerin
her misafir için –daha doğrusu misafir vesilesiyle bizzat kendi kendileri için-
derhal kuruverdikleri “Düğün”ün hiç değişmeyen malzemesi.” (s347)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Evlenirse
karısından fazla güzellik aramasın,<br />
-Neden?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-Çok güzel
kadınlar ekseriya, ahmak olurlar. Ahmak karıdan bir erkeğe hiçbir zarar
gelmeyebilir ama, güzelliğiyle mağrur olmayan kadınlar, başka meziyetlerle bu
noksanlarını kapatmak isteyeceklerinden işe yararlar. Daha iyi ana olurlar.” (s391)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Dört karı
alma müsaadesi, cariyelerini istifraş etmek… Bunlar hep o kızgın güneşin,
baharlı yemeklerin marifeti değil de nedir?” (s436)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Toplumda kadın-erkek ilişkileri:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Kadınla
beraber arabaya binmek şiddetle yasaktı.” (s73)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Kahveye
girmek teklifi harp içinde İstanbul’dan iki buçuk sene uzakta kalmış bir kadın
için en ağır hakaretlerdendi.” (s238)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Aşk:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Galiba,
sahici büyük aşklar, sonuna kadar güvenmekten ileri geliyorlar.” (s109)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Akordeon,
tuhaf bir güzelliği olan uzun burunlu Abaza kızının yüreğindekileri, bir parça
nazlı, biraz şımarık, birçok da işveli sesiyle hikaye ediyordu.” (s351)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Sonra onlar
daha avludan çıkmadan bir koşu, akordeonu aldı. Bu artık gece delikanlıları
oynatan, neşeli çalgı değildi. Körüklerinin içi, sanki ağzına kadar keder ve
hasret ve korkuyla doldurulmuştu. Iptidai insanın doludizgin hisleriyle
ağlıyordu. Mahir Efendi, yolun dönemecinde arkasına bakıp kızı son defa gördü.
Kapıya dayanmıştı. Hiç kimseden utanmaksızın aşkını ilan ediyordu. Zaten bu
hali ayıplamak da mümkün değildi.” (s352)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Duvara resim asmak günah olduğundan
bulunan ilginç yol:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Fotoğraf,
boru gibi bükülmüş olarak ya bir sandıkta muhafaza edilir, yahut da duvardaki
çivilerden birisine asılır.” (s111)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*I. Dünya Savaşı’nın başlangıcı:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Sırbistan’da
Avusturya-Macaristan veliahtının öldürüldüğü havadisi duyuldu. Sonra dünya,
kudurmuş gibi evvela birer birer, sonra ikişer üçer birbirlerinin gırtlağına
sarıldı.” (s137)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Yalnız yaşamanın zararları:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İnsanlar tek
başlarına yaşaya yaşaya canavar oluyorlar…” (s143)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Sinemanın tanımı ne güzel verilmiş: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Alman
gavurunun sinema diye bir şey icat ettiği söyleniyordu. Allah beterinden
saklasın! Perde üzerinde canlı insanlara olmadık habaset yaptırılıyormuş.
Muharebeyi bile perdeye çekmişler.” (s156)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Saraylıların Anadolu’da yaşayan halkı
nasıl gördükleri:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Laf arasında
o da diğer birçok İstanbullular, bilhassa saraylılar gibi “Kaba Türk” derdi.” (s162)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Murat’ın ergenlik hisleri:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Etini
gıcıklayan müphem bir şeyler hissetti ve ayıp olduğunu bildiğinden, gördüğünü
evde söylemedi.” (s170)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Burdur gölü:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bir tepeyi
kıvrılınca Burdur gölü, toprakta unutulmuş büyük bir ayna gibi göründü.” (s173)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Haşhaş:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Çiçekler
döküldükten sonra kozalağını hususi bir bıçakla çizip bırakıyorlar, birkaç gün
geçince siyahlaşan usareyi topluyorlardı. Haşhaş tohumu kavrulup yeniyor,
bununla çörek yapılıyor, küspesi hayvanlara veriliyordu.” (s180-181)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Zenginlik:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Şeyhler
zengindir hanımcığım. Zengin olanlar, insanlara hiç acımazlar…” (s193)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Hasta adam Osmanlı İmparatorluğu:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İmparatorluk
darbeleri öldürecek yerlerinden yemişti. Bir düşerse kalkmak olmadığını
bildiğinden ayakta duruyor, daha doğrusu ayakta sallanıyordu. Vücudunun bütün
muvazenesi bozulmuştu. Artık çalınan hiçbir zilin cevap vereceği emin değildi.”
(s194)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Padişahlık
Abdülhamit Efendimizle beraber öldü… Padişahlık dünyadan çekildi. Gölgesi
kaldı.” (s325)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Bolşevikliğin tanımı:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“-Bolşeviklikte
ev borcu ödemek yok mu?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-Bolşeviklikte
o kadar büyük ev sahibi olmak yok.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-Üst katları
yıktırıyorlar mı?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-Hayır!
Hepsini elinden alıyorlar da sana münasip bir ev veriyorlar.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-Ben razı
olmam…<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-Daha iyi ya…
O zaman kafanı koparırlar… Yallah!<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-Rusya’da
böyle mi yaptılar?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-Böyle
yaptılar.” (s254)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*İstanbul’un işgali:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İstanbul’da
yabancı bandıralar bir misli çoğalmış, kepazelik diz boyunu geçmişti. Kışlalar,
meyhaneler, kerhaneler, yabancı askerlerle, denizler yabancı gemilerle
doluydu.” (s302)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Politika:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Hem de
sıkışık sıralarda verilen vaatlerin kıymeti yoktur.” (s333)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Hayvan
hayvanken tehlike sezince çobanın etrafında toplanır.” (s397)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Abaza gelenekleri:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Abaza
adetlerini bildiği için henüz evin büyüklerini görmediğine şaşmıyordu.
Yaşlıların yanında, oturmak, cigara içmek ayıp olduğundan misafirleri rahatsız
etmek istemiyorlardı.” (s345)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Zafer üzerine ilginç bir gözlem:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Galiba her
zaferin başında böyle yalınayaklar, bitten harap olmuş deriler, aç mideler ve
kocaman, hayasız yalanlar var.” (s383)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Eğitim:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Mektep,
insanı adam etmez. Adam olma yollarını gösterir… Marifet mektepten sonrasını
başarmakta…” (s407)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Mutluluk:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İnsanlar
saadetleri kaybettikten sonra idrak ederlermiş.” (s408)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Borçlanmak:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“’Borç’
müstesna… Borçlu adam haysiyetsiz oluyor kardeşim.” (s391)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Kardeşlik:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Murat ne
olursa Cemal de öyle olur. Ağabeysi doğru olan kardeş, doğru olmaya mecburdur.”
(s391)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*O dönemin Ankara’sı:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Ankara’da ev
sıkıntısı varmış…” (s354)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Ankara’yı
görmemek görmekten iyiydi. Bütün memleketin kurtuluş beklediği yer burası mı?
Burada ne var bakalım? Toz, toprak, delirmiş gibi telaşlı yahut cenazeden
dönüyor gibi ölüm düşünen insanlar ve tahtakuruları…” (s360)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Kitap Atatürk’ten çok bahsediyor ve
hakkında değerli bilgiler içeriyor, Kurtuluş Savaşı döneminin bir resmini
çiziyor ve bunu Mahir Efendi’nin Padişahçılık ile milliyetçilik arasında kalan
deneyimleri ve ruh halini okuyucuya başarılı bir şekilde aktarıyor:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Muharebe
Enver Paşa tarafından kazanılmış olsaydı, Mustafa Kemal ismini memleket belki
hiç duymayacaktı.” (s256)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Anafartalar’da
sarı yağız, gök gözlü, zayıf bir adam! Fazladan asabi… Gözünü budaktan sakınmaz
bir delifişek…” (s257)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Mustafa
Kemal Paşa, Hacıbayram Camii’ne, bir sürü hocanın, şeyhin, dervişin arasında
geldi. Sırtında siyah bir ceket, bacağında çizgili siyah pantolon vardı. Gene
Anafartalar’daki sarı yağız, zayıf adam. İlk bakışta, Mahir Efendi’nin gözü bu
paşayı gene pek tutmadı…. Mustafa Kemal Paşa’nın, sapsarı incecik ensesini
uzaktan görüyordu.” (s361)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Mustafa
Kemal Paşa, yüzüne bir şey söylenmediği halde, arkasından “Acaba!” denilen bir
adam…” (s413)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Mustafa
Kemal Paşa kadar taarruzdan hoşlanan asker yoktur. Ne hazin talih! Her zaman
müdafada kalmaya mecbur oluyor.” (s421)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Askerler
aldıkları terbiye iktizası, siyaseti ekseriya yüzlerine gözlerine
bulaştırırlar. Fakat Gazi bu cinsten değil… Ama, küçük rütbeli zabitken de
disiplini arkadaşları gibi anlamazmış. Onda, sivil ihtilalci tarafı, üniformalı
kumandan tarafından fazla… Daha doğrusu bu iki meziyetten de istifade etmesini
biliyor. Anlatamadım. Bu iki meziyet zaman zaman birbirine mütekabilen tesir
ediyor. Bir büyük ve kati neticeli meydan muharebesi idare etmek ve bunu
kazanmak, bir Millet Meclisi’ni, birkaç düzine valiyi ve silahsız halk
kitlelerini istediği hedefe götürmek hususunda insana elbette birçok tecrübeler
ve kolaylıklar verir. Kumandan, muharebeye tutuştuğu anda, insan hayatını, kanı
görünce başı dönen bir sivil politikacı gibi hesaplanamaz. Bu alışkanlığı,
inkılaplara tatbik ettiğini düşün… Ama, bütün muvaffakiyet, devri iyi kontrol
etmeye bağlı. Bir gün gelir, ihtiyar bir politika kurdunun yumuşak sinirleri,
insanı çileden çıkaran müsamahası lazım olur. Bu herhalde, “Kafalar
kesilecektir” demekten daha zordur. Tarihte asker ihtilalcilerin yüzde doksan
beşinin kaybetmesi işte bundan… Mustafa Kemal Paşa, pek hoşuma gidiyor. Kafa
kesmekten ciddiyetle bahsettikten sonra müzakere edilen mevzuda, uzun izahat
vermesi, bilhassa Hoca Mustafa Efendi’ye: ”Biz meseleyi bir başka noktai
nazardan mütalaa ediyorduk. Artık tenevvür ettik” dedirtmesi şaheser… Uzun
izahat vermeyebilirdi de… Yumruğunu masaya, ayağını döşemeye vurur, kararı
yazdırtırdı. Hayır! Yapmadı.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-Ne fark var?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-Çok büyük
bir fark… Karşısındakilere, yaşama imkanı bırakıyor. Şereflerini, haricen de
olsa kurtarma imkanı…” (s515)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Ama bütün
bunların faydasını, bir zümreye mal etmek var, doğrudan doğruya fakir halk
kitlelerine vermek var. Asıl büyük meydan muharebesini Mustafa Kemal Paşa o yol
ayrımında verecek.” (s516)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“En zor
yerine geldi. Karşıda belli başlı bir düşman olursa, insan ona karşı ister
istemez sağlam durur. Artık karşısında cephe yok. Şimdiden sonra çete harbine
başlayacak… İnsanları, tek tek, aile aile, mahalle mahalle, köy köy, kasaba
kasaba fethetmek lazım.” (s531)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Mustafa
Kemal Paşa bütün bir düşman dünyasına karşı bir başına kalacak.” (s532)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Halide Edip Adıvar’dan büyük bir
hayranlıkla bahsediliyor. Genelde onu gören askerlerin ağzından bilgi veriliyor:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bir karı
zuhur edivermişti. Çarşaflı bir karı. Kocaman kocaman siyah gözleri var. Dünya
ve ahret hemşiremiz olsun! Siyah bayrağı çekmiş mi efendim, siyah bayrakları…
Umum karı milletini de bir güzel başına toplamış… “Adalet!” diye bağırıyor,
“Müsavat” diye bağırıyor. Karı feryat ediyor, nemize lazım, korkmadan feryat
ediyor. Karı bile karılığıyla feryat ederse… Yazık bizim erkekliğimize…” (s307)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bir karı ile
beş altı herif geçirdik.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-Karı da mı
Ankara’ya gidiyordu?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-İyi bildin
Ankara’ya gidiyor.<br />
-Ne yapacakmış? Marangozluk mu?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-Karı
kitapçıymış… Kitap yazarmış… Koca koca kitaplar…” (s320)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İstanbul’da
da bir karı türemiş. Düşman memleketi basılınca, biz erkekler girecek delik
aradıktı. Karı, karşılığı ile bayraklar yaptırmış. Osmanlı sancakları ama, bezi
kırmızı değil… Siyah bez üzerine bayraklar! “Yüzümüzün karası bayrağa vurdu”
demek mi istedi, yoksa “Biz bu lekeyi bir gün temizleriz mi?” demek istedi.
Elbet bir manası olacak. Düşman bile üzerine varamadı. Meydanda feryat etmiş:
“Hey erkekler, nerdesiniz? Vatanı, milleti kime bıraktınız diyerek…<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-Dur bakalım…
İşte dediğim karı o karı…<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-Yok canım!
Adil Usta tarif etti. Koca gözlü bir kadınmış.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-Tamam! Koca
gözlü… Babayiğit…<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-Şimdi
inandım. O karı otuz tane tabur kumandanına bedel bir karı…” (s321)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Demek,
Sultanahmet meydanına kara bayraklarla çıkıp koca Dersaadet’i velveleye veren
hatun, Yayalar köylüyü şaşırtan aynı hatundu.. Karı bir orduya bedeldi
vesselam!” (s336)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“-Kadın ne
diyor bu esnada?..<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-Ne diyecek.
Gülüyor halime biteviye!<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-Hayvana iyi
biniyor muydu?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-Çerkez
süvarileri gibi… Kadın değildi canım! Bir orduydu. Görürsün, Yunan’a çok işler
açar o, benim gördüğüm kadın! Kitap yazıyormuş! Şu devri hayırlısıyla
atlatalım. İstanbul’a gideceğim. On lira olsa, kitaplarından birisini alacağım.
Okurum da aklım açılır.” (s344) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Anadolu’nun türküleri:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bizim
Anadolu’da üç tane esaslı türkü cinsi var: Oyun havası, eşkıya havası, bir de
ağıt!” (s433)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Seçin ağalar
seçin! / Koç yiğit olana kefenler biçin! / Yeğin atlar besledik kara gün için /
Binip dizgin etmemize ne kaldı?” (s434)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Anadolu’nun
türküleri de, mani ve koşmaları da ağzına kadar hasretle dolu.” (s445)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Yaşamak - paylaşmak:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Yaşamak bir
şeyler biriktirmek ve biriktirdiklerimizi götürüp bir sevgiliye takdim
edebilmekten ibarettir. Yalnız bundan ibaret…” (s445) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Karagöz-Hacivat’ın oyunlarından biri
(s464-471) sayfaları arasında sanki gerçekten karşımızda oynanıyormuş gibi
anlatılıyor, sanıyorum Kemal Tahir bu bölümü yazmaktan çok keyif almış.<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*”Bir Mülkiyet Kalesi” 495. sayfadan
başlayan bölümün ismi olarak aynı zamanda kitabın ismini de almış.<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Hümanist, sevmek:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bir adam,
bütün dünyadaki insanları sevmezse kendi insanlarını da sevmez.” (s518)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*İki karşıt fikri ve durumu anlatmak
için iki kızkardeşin Çömlekçi ve Bahçıvanla evliliklerini anlatan fıkra:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Herifin
birinin iki kızı varmış. Birisini çömlekçiye, birisini bahçıvana vermiş. Bir
gün kızlarını görmeye gitmiş. Çömlekçinin karısı ‘Baba, demiş bu hafta hava
güneşli giderse yaşadık.’ Oradan bahçıvanın karısına uğramış. O da: “Babacığım,
demiş, bu hafta yağmur yağarsa yaşadık…’ Anladın mı?” (s532)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Çocuğun gözünden hediye:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“-Cuma günü
Ayşe kardeşine ne götüreceksin?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Murat bir an
düşündü. Sonra hayatında yapabileceği en büyük fedakarlıktan birisini teklif
etti.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-Bir tane Nat
Pinketron hikayesi götürürüm.” (s545)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Mahir Efendi tamamen geleneksel bir
yapıdan geliyor (günahlar/dini bütünlük/ataerkil) ve modern Türkiye’yle beraber
yavaş yavaş değişiyor. Bu açıdan da değerli bir eser bu roman. Padişah yanlısı
bir kişinin nasıl Cumhuriyetçi oluşunun gerçekçi hikayesi.<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Marangozluk mesleği hakkında zaman
zaman bilgi veriliyor. Marangozluk mesleğini icra eden/hobi olarak yapan
kişiler, Mahir Efendi’nin, hatta romanın başında bu konudaki tutkusu ve
yeteneği bilinen Sultan Abdülhamid’in bu meslek üzerine tecrübe ettiklerini
okumaktan keyif duyacaklardır.<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Mahir Efendi karakteri çok oturmuş,
dünya görüşü zamanın şartlarına göre değişse de genel prensiplerinden ödün
vermeyen değerli bir Türk vatandaşı.<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> <o:p></o:p></span></b></div>
Almelek Kitap Arşivihttp://www.blogger.com/profile/14645067684908521194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8245414459500493419.post-69302753207764716452014-05-06T05:18:00.002-07:002014-12-07T12:49:01.497-08:00Halikarnas Balıkçısı - Uluç Reis<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>ULUÇ
REİS</b><o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><!--[if gte vml 1]><v:shapetype
id="_x0000_t75" coordsize="21600,21600" o:spt="75" o:preferrelative="t"
path="m@4@5l@4@11@9@11@9@5xe" filled="f" stroked="f">
<v:stroke joinstyle="miter"/>
<v:formulas>
<v:f eqn="if lineDrawn pixelLineWidth 0"/>
<v:f eqn="sum @0 1 0"/>
<v:f eqn="sum 0 0 @1"/>
<v:f eqn="prod @2 1 2"/>
<v:f eqn="prod @3 21600 pixelWidth"/>
<v:f eqn="prod @3 21600 pixelHeight"/>
<v:f eqn="sum @0 0 1"/>
<v:f eqn="prod @6 1 2"/>
<v:f eqn="prod @7 21600 pixelWidth"/>
<v:f eqn="sum @8 21600 0"/>
<v:f eqn="prod @7 21600 pixelHeight"/>
<v:f eqn="sum @10 21600 0"/>
</v:formulas>
<v:path o:extrusionok="f" gradientshapeok="t" o:connecttype="rect"/>
<o:lock v:ext="edit" aspectratio="t"/>
</v:shapetype><v:shape id="_x0000_i1025" type="#_x0000_t75" style='width:129pt;
height:225pt'>
<v:imagedata src="file:///C:\Users\Alihk\AppData\Local\Temp\msohtmlclip1\01\clip_image001.jpg"
o:title="uluc_reis-172x300"/>
</v:shape><![endif]--><!--[if !vml]--><!--[endif]--><o:p></o:p></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEglbMP5t-6dEKSS0GoydqvbA2UQfxniHCH5Cz_V09Y9Z3z83U3PSYY8RXUAigDL-9cAIwHydPn_rlUUHjcx1k35Y4oJhMVOGtaJnSVh6gkb2wQ_gDotDNO6DiLODzZLl590HlGEbTRgED8/s1600/ulu%C3%A7+reis+resim.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEglbMP5t-6dEKSS0GoydqvbA2UQfxniHCH5Cz_V09Y9Z3z83U3PSYY8RXUAigDL-9cAIwHydPn_rlUUHjcx1k35Y4oJhMVOGtaJnSVh6gkb2wQ_gDotDNO6DiLODzZLl590HlGEbTRgED8/s1600/ulu%C3%A7+reis+resim.jpg" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">Okuduğum
Tarih: Şubat 2013<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">Böyle
büyük, usta, romantik bir yazarın son romanını da okuduktan sonra içimde hem
kıvanç hem de hüzün oluştu. Turgut Reis romanından sonra Uluç Reis'de 16. yyın
deniz savaşlarını, ayakta kalmak için mücadele veren Türk korsanlarının
hayatlarını, yaşantılarının kurallarını, duygularını, aşklarını öğrenmek büyük
bir keyifti.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">Roman/Biyografi
Uluç Reis’in sayıca az olmasına rağmen, düşman gemilerine saldırıp onları
yenmesiyle (çocukları öldürmelerinden dolayı intikam alıyor) başlıyor. Sonra
Uluç Reis’in annesinin yaşamıyla roman başlıyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">Perçim,
annesinin Frappa adlı bir İtalyan tarafından İtalya’da Likastro'ya
kaçırılmasıyla dünyaya geliyor. Perçim büyüyüp genç kız olduğunda, orada Ali
isimli yaralı bir korsanla tanışıp ona aşık oluyor, ondan gebe kalıyor. Ali
öldürülüyor, kesik başını görünce Perçim kendini üzüntüden kaybediyor ama yine
de oğlunu doğuruyor. Oğlunun ismini Aliyuzzo koyuyor. Frappa ona bu arada çok
kötü davranıyor. 7 yaşına gelince annesinin de ölümüyle denize duyduğu tutku
Ali’nin kıyıdan açılmasını sağlıyor ve bu şekilde bir korsan gemisine rastlayınca
onlara katılıyor. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">Bu
geminin kaptanı Kara Yusuf Reis’tir. Ali, onlarla gemiciliği öğreniyor. Kara
Yusuf’un gemisi İspanyollara çok zarar veriyor. Seferlerden dönünce tüm
korsanlar gibi Cezayir’de konaklıyorlar, ailelerine kavuşuyorlar. Ali’yi orada
bırakmak istiyorlar ama o bir casusun ortaya çıkmasını sağlayarak Hızır
Reis’ten ödül olarak gemilerde kalmasını kabul etmelerini talep ediyor, kabul
ediliyor. Tekrar sefere çıktıklarında büyük bir İspanyol donanmasıyla savaşmak
zorunda kalınca bir tek Ali kurtuluyor, kalan korsanlar ölüyorlar. Ali, esir
olarak Don Luis’in şehrine götürülüyor ve orada hristiyanlaştırılmaya çalışılıyor.
Kaldığı şatonun sahibinin kızıyla ilk cinsel temasını yaşıyor. Sonra kaçıp
dağlara çıkıyor. İlk eşi Zehra ile tanışıyor, limandan çaldığı gemiyle ve
kurtardıkları Türk forsalarla kaçarken Zehra ölüyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">Ali,
Cezayir’e kaçıyor gemisiyle, orada Turgut Reis’le karşılaşıyor ve ona ne kadar
parlak bir gelecek vaat ettiğini ispat ediyor. Sonra da ona bir geminin
reisliği veriliyor. Cezayir’de bir kızla tanışıp aşık oluyor, kız düğünden önce
ortadan yok oluyor. Meğerse kız kılık değiştirerek, korsan gibi Uluç Ali’nin
gemisine biniyor ve bir savaş sırasında Uluç Ali’nin hayatını kurtarıp
kendisini ona ispat ediyor, evleniyorlar.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">Ali
sonra Preveze Savaşı’na katılıyor, Türkler kazanıyor. Dönüş yolunda ele
geçirdiği bir gemide Arabella ile tanışıp onunla evleniyor. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">Bu
arada Turgut Reis, Cenovalılara esir düşüyor sonra Barbaros’un baskısıyla
serbest bırakılıyor. Barbaros emekliye ayrılıp İstanbul’a dönüyor ve iki yıl
sonra ölüyor. Sokullu Mehmet Paşa, Kaptan-ı Derya oluyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">Daha
sonra Lepanto Deniz Savaşı oluyor. Arkasından Uluç Ali, Kaptan-ı Derya oluyor
ve Kılıç Ali Reis lakabını alıyor. O yaşında da Emilia ile tanışıyor ve
evleniyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>GÖZLEMLERİM</b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">*Kitap
adeta bir gemicilik/denizcilik sözlüğü olarak görülebilir. Çok sayıda gemicilik
kelimesini kullanım sırasında okuyabilirsiniz. Bu açıdan gemiciliği ve
denizciliği seven kişileri motive edebilecek değerli bir rehber.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">*Yazar
belli ki Akdeniz’e aşık, onunla ilgili birbirinden güzel tasvirleri,
betimlemeleri, güzellikleri romanın çeşitli yerlerine serpiştirmiş:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Ali,
Akdeniz’in ay ışığı içinde ayışığı olup gitmişti.” (s41)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Savaşsız
geçen bir ayın bir başka eğlencesi de geceleri denizin parlaması idi. Akdeniz o
mevsimde her zaman parlardı; fakat o yıl bir değil, bin parlamaya koyulmuştu.” (s92)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Uluç
Ali’ye apaydın denizi göstererek ‘İşte oğlum, bunun için Araplar bu denize
Bahri Sefid, yani Türkçede Akdeniz dediler’dedi.” (s93)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Artık
önlerinde Akdeniz, bütün mavi şanıyla parlıyordu.” (s213)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Yaz
mevsiminde Akdeniz’in çok yerinde olduğu gibi burada da rüzgar, hafif hafif
karadan esiyordu.” (s216)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Ertesi
günü, Akdeniz’in cehennem gibi kaynayan bir eyyam-ı bahur günüydü.” (s224)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Bütün
Akdeniz, ay ışığında gümüş bir çarşaf gibi ışıldıyordu.” (s270)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Yeni
doğan güneşle kıpkızıl çakan Akdeniz’e havale ettiler.” (s274)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Parlak
ve hakim bir Akdeniz mavisinde eriyip kayboldu.” (s293)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Mavi
Akdeniz doğuya doğru uçuşan bembeyaz dev kelebeklerle süslenmişti.” (s308)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Bu
karaların eteklerinde deniz mavi ve berrak usul usul fısıldamakta idi. Yıl 1538
ve Akdeniz’in en güzel mevsimi eylül ayıdır.” (s329)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Akdeniz’in
her köşesinin iklimini, mevsimine, gününe ve hatta saatine göre esecek
rüzgarları –pek az buçuk bir yanlışlıkla- bilen Barbaros..” (s330)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Kızın
gülümseyişi Akdeniz güneşi gibi sıcaktı.” (s348)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Fakat
Akdeniz’de çokluk rastgelindiği gibi güzellikleri dolayısıyla sanki o kış
günleri, kıştan çok yaz mevsimine aittiler.” (s365)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Akdeniz’in
o fırtınalar imparatoru keşişleme fırtınası güney doğudan sağnak sağnak esmeye
koyuldu.” (s405)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>*Haçlı
Seferleri’nin sonuçları/etkileri:</b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b><br /></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“-Avrupa’dan
ne kadar haydut ruhlu gangster istidatlı insan varsa hepsinin Haçlı seferlerine
iştirakiyle Avrupa temizlenmiş." Bu yorum tamamiyle Avrupa'nın lehinde
olmakla birlikte Haçlı Seferlerinin düzenlendiği şanssız ülkelerin başına
gelenlere ışık tutmaktadır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Haçlı
seferleri dolayısıyla Avrupa daha yüksek bir uygarlıkla sınırdaş olmuş ve kendi
uygarlığına esas teşkil edecek bilgiler elde etmiştir.” (s30) Bu yorum bu kadar
kanlı bir savaşın Avrupa'ya faydalarını ifade etmesi açısından ilginçtir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>*Uluç
Ali’nin gemicilik ve korsanlığa karşı sevgisini/gücünü/yeteneklerini ifade eden
bilgiler: </b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b><br /></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“’Orada
kapkara bir kaya var; sonra bir girinti görüyorum. Herhalde bir liman olacak’
deyince adam, ‘Amma da keskin gözler!’ dedi.” (s59-60)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Uluç
Ali, sevinçten çıldıracak bir halde idi. Tahta çıkan bir imparatorun sevinci,
basbayağı, karaya sıçrayan Uluç Ali’ninkine kıyasla solda sıfır kalırdı. Siftah
olarak bir korsan sıfatıyla karaya çıkıyordu. Dünyaya yeni gelmişe döndü.”
(s61)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“O
kılıcı Uluç Ali, tam on sekiz sene sonra –yani 538’de- siftah olarak Preveze
deniz savaşında kullanacaktı.” (s81)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“’Oğlum
Ali kaç mil uzakta dersin? diye sordu. Ali, ‘On altı mil kadar tahmin ediyorum.
İşte gene gözüktü… Kaptan Ali’ye, ‘Aferin bre yavrum; ben dürbünle
göremiyorum.’” (s98)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“İnsanın
gözleri bir, yalnız bir yöne bakmak üzere yaratılmıştır. Bazıları karaya,
bazıları denize bakar. Bu çocuk, denize açılmazsa –eh kendimden pay biçiyorum-
ölür demem, ama paçavraya döner. Onun yaratılışı böyle.” (s167) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Çadır
altında Turgut Reis yanındakilere, ‘Bu, artık rastgele değil, böyle ateşe
düşman mı dayanır? Doğrusu aferin delikanlıya!’dedi.”<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Bu
delikanlı, bir eşi daha bulunur bir nişancı; eğer denizciliği ve savaşta olsun,
barışta olsun gemi kullanmaktaki ustalığı nişancılığına denkse, eh deme
gitsin.” (s225)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Hemen
o anda, korsan adetlerine uyularak İskender’e kırlangıç reisliği ve Uluç Ali’ye
de kırlangıçta topçubaşılık töreni yapıldı.” (s226)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Genç
bir Türk esirini gördüğünü ve çok acıdığı için ona cesaret vermek üzere yüzüne
‘Allah!’ diye lafza-i celali çağırdığını söylemişti.” (s244)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Uluç
Ali, ‘Taksimli ateş’ diye icad ettiği bir ateş tarzını tatbik ediyordu. Yani
her top, düşman gemisinin muayyen bir noktasını hedef seçiyordu.” (s271)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Uluç
Ali göreceği çoğu işin yarısını gece ve yarısını gündüz görürdü. Baskın ve
akını ekseriya gece yapardı. Fakat hep kitap ve kurtuluş akçesi meselelerini
gündüze bırakırdı.” (s319)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Bu
yaşta böyle, bizim yaşımızda kimbilir ne olur?” (s334)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“O
zamanın deniz töresine göre hareket ederek birbirini top ve tüfek ateşi ile
karşıladılar. Turgut ve Uluç Ali filosunun törene ait manevralarda gösterdiği
hız, ustalık ve düzen resmi donanma denizcilerine parmak ısırttı.” (s370)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Şu
halde Uluç Ali 1551 yılından itibaren Türkiye filosunda kumandanlar arasına
girmiştir.” (s371)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“İşte
bu görev, Uluç Ali Reis’in değerini resmi Türk donanmasına tanıtan parlak bir
başarıya neden olacaktı.” (s377)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Uluç
Ali artık bir kadırga veya birkaç kadırga kaptanı değildi. Fakat bir deniz
fırkası kumandanı idi ve hayatının yeni bir devresine giriyordu.” (s384)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Uluç
Ali, İskenderiye Beylerbeyi olarak Mısır donanmasıyla ve iki bin leventle
Malta’ya geldi.” (s388)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Uluç
Ali altmışında olduğu halde Sen Jan’a atlayanların başında idi.” (s401)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Bu
gibi olaylardan anlaşılıyor ki, eğer Türk donanması o yıl Uluç Ali’nin
tavsiyesine uyarak savaşmasa idi, Frenk donanması kendiliğinden dağılır
giderdi.” (s428)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Uluç
Ali on iki düşman gemisini denizin dibine göndermiş” (s454)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Hatta
batının en taraflı tarihçileri bile Uluç Ali’nin o büyük savaştaki
haraketlerini, gizleyemedikleri bir hayret ve hayranlıkla anlatıyorlardı.” (s455)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Bu
sıralarda Uluç Ali Paşa Kaptan-ı Deryalığına tayin edildi. Yazılan fermanda
‘Uluç’ yerine Kılıç sözü kullanılıyordu.” (s459)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Uluç
Ali, baştardasında İkinci Sultan Selim’le senli benli konuşuyordu.” (s462)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Uluç
Ali elinde kum saati olarak gemilerin ne kadar zamanda savaşa hazırlandığını
tespit ediyordu.” (s463)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Adım
bu kılıç kadar temiz ve parlak kalacaktır ve gene bana kara Yusuf tarafından
verilen bu kılıç dolayısıyla adımın Uluç değil fakat Kılıç olarak anılmasını
istedim” (s470)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>*Uluç
Ali’nin aşkını anlatan anlamlı ve romantik pasajlar: </b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b><br /></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“’Evet!’
diye cevap verdiği zaman sesi, koynunun en özünden kopup gelen bir ilanı aşkın
vahşi denilecek kadar samimi ateşini taşıyordu. Sanki iki gencin gözleri
dudakları idi; bakışlarıyla dudak dudağa geliyorlardı.” (s35)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Genç
bir ağaçtan birkaç kere çift çift kirazlar kopartıp, bir tekini Ali’ye ikram
ettikten ve bir tekini kendisi yedikten sonra, ağaçta kalan bir tek kirazı kız
ağzına attı ve hemen; “A, ne fena ettim, sana kiraz kalmadı. Bu ağzımdaki
kirazın yarısı senin, yarısı da benim. Şimdi senin olan yarım kirazı sana
vereceğim! Isır!” dedi ve ağzındaki kirazı dudaklarının ucuna getirerek Ali’nin
dudaklarına doğru uzattı.” (s198)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“O
anda yeryüzünün o kuş uçmaz kervan geçmez ücra yerinin bütün yıldızları,
dağları, ormanları, akarsuları, çimenleri ve gecenin bin bir çeşit böcekleri o
kızı o erkeğe, o erkeği de o kıza çeken, iten, kışkırtan seslerle dolup
taşıyordu.” (s209)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Çünkü
demincek ilk çekingenlik ve korkuları geçtikten sonra iki genç birbirini,
birbirine öyle mükellef bir ziyafet olarak çekmişlerdi ki; onun sevinci kızın
gönlünde dinmeyen bir müzik gibi süzülüyordu.” (s212)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“İşte
tam o sırada kız, gözlerini aşağıya eğdi. İkisi de bakış bakışa geldiler ve
ikisinin de gözbebekleri ötekininkine tutuştu. Uluç Ali, çift cehennemler gibi
yanıp yalvaran ve yakan gözleri gördü. Sanki kız, gökten yıldızları topluyordu
ve o dakikada avuçlarını açıp Ali’ye uzatıyor ve hepsini de ona veriyordu.
Kızın ise o dakika gözlerinde cennet ve yüreğinde cehennem yanıyordu.
Kasıklarında bir eriyiş ve çözülüş vardı. Yüreği, göğsünde varyoz gibi
çarpıyor, başı sevinçler içinde fırıl fırıl dönüyor, tepeden tırnağa
titriyordu. İki genç birbirine dudaktan bir şey söylemediler. Zaten söylemeye
ne gerek vardı? Bakışları, her şeyi, sözden çok daha açık anlatmıştı. Kızın ilk
önce benzi atmış, gözleri mor harelenip çukurlaşmış, sonra yüzü renkle
harlamıştı.” (s259-260)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Uluç
Ali, sanki havayı ve bulutları adımlıyordu, sevincinden göklere uçuyordu, ne
tarafa yürüdüğünü umursamıyordu.” (s263)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Gözleri
Hatçe’nin gözleriyle ilk buluştuğu anda, gönlü doğunun daha da doğusundaki bir
enginden sanki dev bir şafak söküyormuş gibi büyük bir musikiyle titreyip
vıngıldamıştı.” (s265)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“En
ateşli şair, yirmi bin mısrada bile Hatçe’nin yüz öpücükte anlattığını
anlatamazdı.” (s281)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Ali,
bir kadın yüreğinin icabında –ve bazı kadınlarda- ne derinliğe varabileceğini
anladı. Bu, öyle bir sevgi idi ki gövdede bitmiyor, ruhuna derinliyordu.” (s283)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Kızın
gözleri çil çil parlıyordu, bakış bakış değil, bir çağırıştı; kızın gözlerinde
Ali’nin tatmak istediği bir tatlılık vardı; kız bakışını ve tatlılığını
gözleriyle Ali’ye, ‘Al’ Al! Bu senindir! Hep seninim!’ diye haykırarak
veriyordu.” (s348)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Kendisinin
Uluç Ali tarafından zevceliğe istendiğini duyar duymaz, kızın gözleri ve yüzü,
yüreğinde çarpan sevinçle ışıklandı.” (s473)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>*Turgut
Reis’in Avrupa’da çocukların rüyalarına girmesi:</b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b><br /></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Aradan
hemen hemen beş yüz yıl geçtiği halde, bugün bile İtalya ve İspanya’da yaramaz
çocukları korkutmak için ‘Viene Dragutte/ Turgut geliyor’ denilirdi.” (s365)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>*Cezayir:</b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b><br /></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Cezayir
dünyada beyaz olarak –ister kar, ister deniz köpüğü- hepsinden de beyazdı.” (s156)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>*Deyimler/Söyleyişler:</b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b><br /></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Havada
bulut, sen onu unut” (s14)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Sözünün
burasında kendini güm güm yumruklayarak…” (s161)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Düşmanın
pire ise, o sanki deve imiş gibi hazırlan.” (s447)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>*Cervantes
ve Don Kişot:</b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b><br /></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Orada
Servantes iki kere yaralandı ve sol elinin hareket kabiliyetini tamamen
kaybetti. İşte bu adamdır ki, Lepanto’da iki tarafın ölülerinin acısını duydu
ve Donkişot’u yazdı.” (s457)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Servantes
genç yaşında başını bu hayali masallarla doldurmuştu. O da okuduğu kahramanlara
benzer kahramanlıklar yapmak için Don Juan’ın filosundaki savaşçıların arasına
katılmıştı.” (s458)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>*Kadınları
tasvirleyen enteresan yorumlar: </b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b><br /></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Kadın
gönlünü anlamak, düşmana top atmaktan çok daha güç.” (s286)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Kadınları
hiç boş bırakmayın; hep gebe bırakın ki fesatlık düşünmeye vakit bulamasınlar”
(s318)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>*Şövalyeler:</b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Korsanlar
şövalyelerin uzun saçlı olduğunu bilmiyorlardı.” (s318)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>*İspanya’da
‘yıkanmama’ geleneği garip. Biz Avrupalıları daha medeni sayarken onlar ise
bizi hayal kırıklığına uğratıyorlar: </b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Çünkü
ancak doktorun hastaya tavsiyesi üzerine banyo edilebilirdi.” (s104)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>*İspanya’da
cellatların insanları yakması insanoğlunun şiddete ne kadar eğilimli oluşunun
acıklı bir ispatı: </b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Cellatlar
yanmaya mahkum olan adamın ağzına ölüm armudu denilen bir tıkacı soktular. Ölüm
armudu yananların bağırmalarına mani oluyor, nazik kulaklı seyircilerin
kulaklarını çirkin seslerden koruyordu.” (s51)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Engizisyon
tarafından kafirlerin yakılmaları merasimine ‘Otto da fe’ adı veriliyordu.” (s189)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Büyük
şenlik oldu. Kafirler ateşe verilirken meyhaneler, kerhaneler müşterilerle
dolup dolup boşandı. Şehre oluk gibi para aktı.” (s191)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>*İspanya’da
evlilik Osmanlı İmparatorluğu’nda ve bugünün Türkiye’sinde bile geleneklerin
devamını ifade ediyor: </b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Fakat
İspanya asilzadeleri arasında, kız veya erkek çocukların küçüklük çağlarında
nişanlanmaları, asırlardan beri devam edegelmiş bir adetti.” (s196)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>*Ağlayıcı
kiralama fikri ne kadar yaratıcı ve bir o kadar da trajikomik bir gelenek: </b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Birisinin
ölüsüne para ile ağlayıcı mı kiralanacak?” (s161)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>*Kitap
Türk korsanlığı hakkında ansiklopedik bilgiler içeriyor:</b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Türk
korsanlığı, canını savunma kabilinden tabii bir tepkiydi. Yakındoğu’ya karşı
korsanlık, Ortaçağ’ın başlarında Filistin’e giden Haçlılarla başladı. Ve bu
Haçlı seferleri bu nam veya başka bir nam altında on dokuzuncu yüzyılın başına
kadar devam etti.” (s30)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“O
zamanlar korsanlığın belli başlı vasıflarından biri delikanlılıktı. Aydın
kıyılarının gençliği, o meydan okuyuculukları, gözlerini budaktan
sakınmazlıkları, ihtirasları ve şana susayışlarıyla berkendenin kıç kasarasında
mükemmel olarak temsil edilmişti.” (s42)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Bütün
bu işlerin gürültü ve patırtısı nöbet nöbet savaş havasını çalan mehterin davul
ve zurnaların gürleyişi arasında, bazen işitilir, bazen işitilmez oluyordu.”
(s100)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Türk
korsan gemilerinde temizliğe çok riayet edilirdi. Çünkü gemide namaz kılındığı
için orası adeta bir cami sayılırdı. Bundan başka bir gemi bir şehadet meydanı
idi; dolayısıyla pis ve mundar olmaması lazımdı.” (s103)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“İşte
bu temizlik kaygısı dolayısıyladır ki, güverteye tüküren bir korsan, korsan
yasasına göre falakaya yatırılır, ceza olarak ayak tabanlarına on kere sopa
çalınırdı.” (s104)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Savaş
sırasında birisi yaralandı veya şehit oldu muydu, korsanlar onu hemen ambara
taşırlardı. Amaç, arkadaşlarının öldüğünü görerek öteki korsanların morallerinin
bozulmamasıydı.” (s109)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Türk
bahriyesini asıl kuranlar ve idare edenler korsanlardı. Onların bir sürü
yasaları vardı. Türk resmi bahriyesine öğüt olarak kırk nasihat veyahut kaide
kaleme almışlardı. Bu kaidelerin yirmi altıncısı şöyledir: ’26) Bey
gemilerinden Türk olmayan yüzer forsa çıkarılıp yerlerine tersane gemilerinden
çıkarılan küreğe mahkum Türkler konulmalıdır. Buna muhalif olan biri çıkarsa
hemen onu gemi dışarı etmelidir. Çünkü çok defa Frenk forsaları bey gemilerini
basıp girmişlerdir.” (s113)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Himmet’in
cenaze töreni yapıldı. Şehit olduğu için naşı yıkanmadı. Çünkü şehit, kanı ve
üst başıyla gömülürdü. Kendisine yelken bezinden bir kefen dikildi. Kefenin
ayak tarafına büyük topun on beş okkalık bir güllesi bağlandı. Kefenin üzerine
ziftle bir ‘Hüve-l-Hallak-ul Baki’ yazıldı; cenaze namazı kılındı.” (s115)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Felemenk
gemilerinin yapıcıları –ora sularının ekseriya sığ bulunması dolayısıyla-
gemilerinde mümkün mertebe az su çekimiyle en çok manevra ve seyir kabiliyetini
birleştirme amacını güderlerdi. İspanyol taraka, barça, karavela, olaka ve
borton gibi kalyon takımı yelkenlilerinde ise muayyen bir mesefanin içine
mümkün mertebe çok top tıkmak amacını güderlerdi. Kara Yusuf’un kumanda ettiği
Türk korsan gemilerinde ise –berkende, kalita, kadırga vesairede- geminin küreğe
geldiği kadar, fırtınaya dayanıklı olmasına dikkat edilirdi; çünkü kışın da
sefere çıkarlardı.” (s118)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Ne
olacak, korsanın varı yoğu yanında sallanan babacan palasıdır.” (s122)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“biliyor
ve gün gibi ay ışığı dolayısıyla görmüş bulunuyor idiyseler de, yine sormak ve
parola almak adetinden vazgeçmiyorlardı. Çünkü parola sayesinde birçok tuzaktan
kurtulmuşlardı.” (s125)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Afrikalı
kardeşlerimiz savaşa iştirak ederlerse, korsanlık kaidelerine göre, ganimetten
pay alırlar.” (s140)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Kara
yakınsa şehitler, denize değil, karaya gömülürlerdi.” (s144)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Korsanların
yurtları denizdi. Her karaya gelişlerinde yürekleri burkulurdu: Acaba denize
bir daha açılacaklar mıydı?” (s147)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Korsanların
karada bir bağlarının bulunmaması bir bakımdan iyi ama bir bakımdan da fena oluyor.
Herife, nerelisin diye sırmuşlar; karımın köyündenim, demiş.” (s149)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Bütün
Avrupa ‘Utrecht’de toplanıp, korsanlığın meşru sayılmasına ve İspanya’dan
yapılacak talanların, talancı Avrupa devletleri arasında paylaşılmasına karar
veriyordu.” (s154)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Kimdir
o insan ki, hayatının bir aşamasını kaparken üzüntü duymasın? Gemide Kara
Yusuf, odabaşı Selim, serdümen Yaşar, baş yelkenci İmdad’ın Halil, selsireci
Karadayı Mahmut, Koca Murat, Necmeddin, topçubaşı Deli Davut, ihtiyar Emin,
delikanlı Celal, Kilizmanlı Cafer, Kuşadalı Hurşit, Foçalı Mesut, marangoz
Mümin Usta ve daha birçok korsan vardı.” (s168)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Korsandılar.
İçlerinden kabaran sevinç, bir deniz zaferi sonunda uzaktan duyulan gülbanklar
gibi içlerinde homurduyordu. Dayanamadılar! İçlerindeki sevinç türküsü fırlayıp
boşandı. Bütün berkende halkı, bir heyamola (eyyam ola!) tutturdu.” (s169)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Gemi
zengin bir av idiyse ondan kaçtıkları takdirde korsanlar birbirinin yüzüne
bakmaktan utanacaklardı.” (s170)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Gemi
böyle giderken güvertelerin üzerine deniz suyu ve –ayaklar kaymasın diye de-
kum döküldü.” (s173)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Korsan
gemisinde mehter susmuştu. Çünkü mehteri çalanlar, elde silah çarpışıyorlardı.”
(s177)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Hemen
o anda korsan adetlerine uyularak İskender’e kırlangıç reisliği ve Uluç Ali’ye
de kırlangıçta topçubaşılık töreni yapıldı.” (s226)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“’Havada
kafir var’ korsan dilinde, yakın mesafede muhtemel bir av, bir düşman gemisi
var demektir.” ( s227 )<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Genellikle
savaşa hazırlanma işareti davul çalınarak verilirdi.” (s232)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Zaten
korsanlar, pek darda kalmayınca piştova davranmazlardı; ekseriya onları, bir
son çare olmak üzere kuşaklarına sokulu bırakırlardı. Korsanlara göre savaş
denilen oyun, silahların sultanı, kısa ve geniş yalın denizci palası, veya kısa
denizci yatağanıyla oynanırdı.” (s243)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Korsanlar,
bugün yaptıkları gibi, her ne zaman şehre akın ederlerse konfesiyonal
(günahların itiraf edildiği kafesli yer) hiç olmazsa bir ay için, akşama kadar,
arı kovanı gibi dolar, boşanır. Gelenlerin hepsi de kadındır; hepsinin de
itiraf ettikleri günahlar aynı günahtır. Mesela, korsanlar geldi, -Allah
belalarını versingelirler a. Sonra bu herifler erkek. Eh olurlar a. Zaten insan
dediğin ya erkek, ya kadın olur- dilim söylemeye varmıyor; nelerin olup bittiğini
sen anlıyorsun değil mi?” (s245)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Fransa’nın,
İspanya’nın, İtalya’nın Akdeniz kıyılarında Yakınşark’ın çok badem gözlülerine
rastgelinir. Akdeniz ırkları çok karışmıştır. Fakat bu hale asıl Yakınşark
korsanlarının sebebiyet vermiş olduklarına dair kuvvetli vesikalar vardır.”
(s246)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Uluç
Ali ‘Taksimli ateş’ diye icad ettiği bir tarzını tatbik ediyordu. Yani her top,
düşman gemisinin muayyen bir noktasını hedef seçiyordu.” (s271)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Korsanlar,
Sen-Jan şövalyeleri ve yeniçeriler gibi, kendilerini dini bir teşekkülün
üyeleri saydıkları için derviş usulüyle, yeni sağ ellerini göğüslerine ve
yüreklerinin üzerine koyarak ve eğilerek selam verirlerdi.” (s285)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Uluç
Ali, her korsan gibi, iş dışında bulduğu her yarım saat veya çeyrek saatlik bir
vakit süresinde bir şekerleme kestirebilirdi.” (s289)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Kadınlara
ve silahsız olanlara saldırmayız.” (s305)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“O
zamanki savaş kanunlarına göre kendi sularında yakalanan silahsız tüccar
gemilerinde bulunanlara yapılabilecek en ağır muamele onları esir etmekti.
Onları öldürmek cinayet sayılırdı.” (s343)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Kızla
nikahlarının kıyılmasını istedi. Odabaşı da nikahı kıydı. Haber gemide
duyulunca korsanlar toplanarak üç kere gülbank çektiler.” (s352)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“O
zamanın deniz töresine göre hareket ederek birbirini top tüfek ateşi ile
karşıladılar. Turgut ve Uluç Ali filosunun törene ait manevralarda gösterdiği
hız, ustalık ve düzen resmi donanma denizcilerine parmak ısırttı.” (s370)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“O
zaman denizlerde töre olduğu üzere yabancı gemi Turgut Reis’in savaş gemisine
rasgelince yelkenlerini stinga etmesi ve orsaalabandaya pruva çevirerek savaş
gemisinin süvarisini münasip bir hediye ile ziyaret etmesi lazımdı.” (s371)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Türk
siperleri bir Türk icadı olan toprak yürütmek, yani kaza kaza yanaşmak
suretiyle” (s383)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Ve
belki de deniz tarihinde bir misline daha rast gelinmeyecek bir keşif hareketi
yapmıştır. Düşman limanına girmiş ve gemileri bir bir saymış ve teknelerin de
çeşidini tespit etmiştir.” (s420)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Denizde
Türklerle karşılaşmak deliliktir. Denizde onu yenmek mümkün değildir.” (s422)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Yalnız
yeniçerilerde tüfek vardı, öteki savaşçılar uzaktan yakından balta, pala ve
yatağan kullanıyorlardı.” (s424)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Bütün
deniz subayları selsirenin tiz ötüşüyle, titreyişiyle, davudi bir ses
çıkarışıyla emirlerini verirlerdi.” (s439)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Türklerin
Akdeniz egemenliğini ancak büyük bir zeka ve cesarete sahip olan korsanlar
kurmuştu. Bu korsanlar yüzyıllarca sonra Avrupalılara ve özellikle İngilizlere
örnek olmuşlardı.” (s446)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Deryada
küffar donanmasına rastgelinse bizim donanma Rumeli veyahut Anadolu sahillerine
yakın düşman donanması açıkta olsa, çatmaya heves etmemelidir, görmemezliğe
gelerek geçip gitmelidir. Fakat bizim donanma açıkta düşman kenarda olursa veya
bir iki donanma enginde olursa düşmana çatmak caizdir.” (s447)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>*Kliring:</b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“On
beşinci asrın başından on sekizinci asrın sonlarına kadar, esirler için
kurulmuş kliring müesseselerinin en büyükleri Amsterdam’da idi. Bütün devletlerin
korsanları vardı.” (s122)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>*Korsanların
savaş/sosyal coşkularını göstermek için ‘gülbank’ çekmelerini okumak bende hoş
bir duygu bırakıyor, coşkularını hissediyorum: </b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Piştov
tarrakaları ve çelik şakırtılarıyla beraber göklere korsanların gülbankları
(savaş nidaları) yükseldi.” (s144)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Korsanlar,
yukarıya tırmanırken gök kubbesini sarsan bir gülbank çektiler.” (s250)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Gemiden
bir gülbank nidasıdır yükseldi.” (s293)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Düşman
güvertesine hırıldayan ve gülbank çekerek gürüldeyen kalabalık bir insan seli
aktı.” (s345)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Yeniçeriler
hücumlarından önce gülbank çekiyorlardı.” (s389)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Türk
donanmasındaki yeniçerilerin Hacı Bektaş gülbangı duyuldu.” (s415)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>*Gülbank
gibi Heyamola da insanı neşelendirip, takım ruhunu canlı tutuyor:</b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Demir
kaldırılırken, gemiler karaya çekilirken koro halinde söylenen ‘heyamola’ların
söyleyeni oydu.” (s45)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Korsandılar.
İçlerinden kabaran sevinç, bir deniz zaferi sonunda uzaktan duyulan gülbanklar
gibi içlerinde homurduyordu. Dayanamadılar! İçlerindeki sevinç türküsü fırlayıp
boşandı. Bütün berkende halkı, bir heyamola (eyyam ola!) tutturdu.” (s169)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>*Dilbilim:</b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Di
Levante: Venedikliler onlara ‘doğudan’ anlamına gelen ‘di levante’ derlerdi. Levent
tabiri bundan galattı. (s155)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Ole!:
Ole nidası raksederken Arap kızlarının Allah! Diye çağırmalarından kalmadır.
(s188)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Oto
da fe: Engizisyon tarafından kafirlerin yakılmaları merasimine denir. (s189)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-İtalyan
atasözü: “Che isa Francia O Spenin basta che si mangia” (elverir ki yiyecek ekmek
olsun, isterse Fransa, isterse İspanya bize hakim olsun) (s21)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-İspanyolca:
“Vive guin?” (s217)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">
“Alesta! Tiramola!” (s220)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 35.4pt;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">
“Abajo, abajo!” (s346)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">
“Madre mia!” (s350)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Köftehor:
“Karısı tarafından kendisine boynuz takılmasına aldırmayan erkeğe derlerdi.”
(s465)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Sözler:
“Çoğalacağım” hamileliği ifade ediyor: <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Çoğalacağım,
sen şu develere bak!” ( s17 )<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">
“Ruhi akıntı”<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Biraz
önceden beri çocuğun ve ona bakanların gözleri arasında ruhi bir akıntı gidip
gelmişti.” (s43)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>*Kitapta
geçen şiirler: </b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Murat
Reisin gemileri seksen direkli,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"> İçinde tayfalar, korsanlar aslan yürekli,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"> Enginden bir kuş geldi, kondu ay gemiye,
serene,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"> Beş Mısır hazinesi vereyim görene.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"> Murat Reisin gemileri çamdır, dayanmaz.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"> İçinde tayfalar ağalar uyur, uyanmaz.” (s45)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Atılsın
toplar ve kurşunlar, çekilsin oklar bir bir!<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"> Bezensin, kızıl kesilsin düşman kanıyle derya.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"> Duralım kahraman gibi düşmana karşı hışmiyle<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"> Olup ateş saçan gemilerimiz tıpkı ejderha<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"> Tam altmış sene bezm-i vegada olduk amade,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">Yine
amadeyiz cenge Neriman ile biperva<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">Eğerce
sureta piriz ve lakin bezmü rezm içre,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">Şu
cenge görmüşüz kim görmemiştir dide-i derya” (s45)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>*İşkence:</b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Teslim
edilecek esirlerin ilk önce işkence edilerek ve burnu kulağı kesilerek hepsinin
öldürüldükleri öğrenildi. Bu işkenceleri Bragadino emrettiği için, aynı
işkenceler ona yapılarak adam idam edildi.” (s412)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>*Preveze
Deniz Savaşı’nın savaş tarihindeki önemi: </b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Siftah
olarak Preveze savaşında ateşli silahlar kullanılarak, savaş gemileri bir deniz
harbinin gerekli parçası oldular.” (s335)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>*Zamanın
kum saatiyle ölçülmesi:</b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Yoldaşlara
yarım kum saati izin veriyorum.” (s297)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Uluç
Ali elinde kum saati olarak gemilerin ne kadar zamanda savaşa hazırlandığını
tespit ediyordu.” (s463)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>*Protokol:</b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Şarlken’in
elini uzatması ve Dorya’nın da uzatılan eli öpmesi gerekti.” (s278)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>*Savaş
istatistikleri:</b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Andrea
Dorya altı yüz savaş teknesini kumanda ediyordu.” (s325)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Tarihin
en büyük deniz savaşlarından biri başlamak üzereydi.” (s326)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Keşif
filosu – Don Juan di Kadrona – 7 gemi,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"> Öncü filosu – Jan Dorya kumandasında – 52
gemi,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"> Merkez filosu – Don Juan d’Otris – 64 gemi,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"> Artçı filo – Agostino Barbarigo – 46 gemi,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"> İhtiyat filosu – Don Alvarado Bazan – 37
gemi.” (s431)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>*Tiyatro:</b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Tiyatrolarda
perde arkasında vurulan üç sopa darbesi, piyesin başlayacağına işarettir.”
(s329)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>*Kürek
çekmeye mahkum olanlar:</b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Para
cezası görenler veyahut şu kadar sopa yemeye mahkum olanlar da para
vereceklerine veyahut kötek yiyeceklerine kürek çekmeyi tercih ediyorlardı.”
(s323)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>*Lepanto
Savaşı:</b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">Türkçe’de
“İnebahtı” olarak bilinir. (s432)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>*Denizde
Türklerle savaşma korkusu:</b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">“Denizde
Türklerle karşılaşmak deliliktir. Denizde onu yenmek mümkün değildir.” (s422)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><b>*Yazar
diğer kitaplarında olduğu gibi inanılmaz bir yaratıcılıkla ‘doğa seslerini’
önümüze getiriyor:</b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Çatır
çutur (s13)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Çatır
çatır (s56)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Pat
pat (s30)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Şıpır
şıpır (s43)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Cık
(s46)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Cık
cık (s46)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Güm
güm (s47, 88, 161, 220, 275)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Cayır
cayır (s47, 106, 186, 237, 279, 357, 430)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Şak
şak (s50)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Cıııız…zzz
(s63)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Cart
curt (s63)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Fışıldata
fışıldata (s65)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Zangır
zangır (s69, 102, 345, 474)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Zıp
zıp (s69)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Ciyak
ciyak (s69, 178)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Güldür
güldür (s74)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Çat
(s78)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Küt
(s78)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Fışıyu…fışıyu
(s81)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Tıs
(s100, 118)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Fi…i…şş
(s116)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Güm…fi…ş,
güm! Fıı…şşşş (s116)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Paldır
küldür (s117, 311)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Çimdik
çimdik (s118)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Brugr!
Bugurg! (s124)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Ki….r
hu…urru (s129)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Diling!
Dlung! (s145)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Pır
pır (s145)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Cız!
(s147)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Cııız!
(s148)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Püf
(s151)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Çıt
(s151, 167)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Tık!
Tak! (s156, 166)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Ss…ıss,
s…ıss! (s169)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Cız…z..zzz!
(s183)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Çil
çil çıngıldayıp (s190)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Gıcırdata
gıcırdata (s200)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Gürül
gürül (s201, 355, 427)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Şapıl
şupul (s203)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Sıssstt
(s204)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Cıyık!
(s212)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Şapır
şupur (s214)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Takırtı
tukurtu (s216)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Fişuuuf
fişuu (s237)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Cızır
cızır (s244)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Şrak
şrak (s258)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Tintin
(s261)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Şişşş!
Şııışşş! (s261)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Vıngıldamıştı
(s265)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Gürr!
(s268, 355)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Bangır
bangır (s276, 427)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Tırak!
Tırak! (s280)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Pat
pat! (s280, 281)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Şişşş
(s280)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Şak,
şuk! (s298)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Pııırt!
Puu….rrt! (s299)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Şırrak!
(s301, 470)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Zıngır
zıngır (s314)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Çın
çın (s316)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Zır
zır (s320)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Çatır
çutur (s333)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Mır
mır (s346)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Fırıl
fırıl (s355)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Gırr…rr!
(s402)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Çatır
çatır (s454)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt;">-Patpat
(s464)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
Almelek Kitap Arşivihttp://www.blogger.com/profile/14645067684908521194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8245414459500493419.post-41066206873150820202014-01-23T01:01:00.000-08:002014-01-23T01:01:38.853-08:00Oscar Wilde - Dorian Gray'in Portresi<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYGZ6ZetTF58gSHnz2mVcwpdmQqHhqQqgob7TF5NUgLn6w68YVBujqd0qFkbyX-J0I-HSbu-ajuywg4wMbTPTN_0oACb8MwBf9VNxpUKiaaEX1lNZB2oKGw7sJ7roKfOAhGKdm71giMvg/s1600/AA-KA-939-Oscar+Wilde-Dorian+Portre.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYGZ6ZetTF58gSHnz2mVcwpdmQqHhqQqgob7TF5NUgLn6w68YVBujqd0qFkbyX-J0I-HSbu-ajuywg4wMbTPTN_0oACb8MwBf9VNxpUKiaaEX1lNZB2oKGw7sJ7roKfOAhGKdm71giMvg/s1600/AA-KA-939-Oscar+Wilde-Dorian+Portre.jpg" height="320" width="204" /></a></div>
<br />
<br />
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Okuduğum
Tarih : Ocak 2014<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Oscar Wilde’nin okuduğum ilk eseri.
Çok çok beğendim. Wilde’in hayat üzerine görüşleri adeta bir filozofun eseri
gibi. Bir çok konuda değerli ve düşündürücü fikirleri mevcut. Çoğundan
etkilendim.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Bu eser genç kalmak isteyen bir
insanın ruhunu şeytana satıp sonra bunu canıyla ödemesini ifade ediyor. Bu konu
dünya edebiyatı klasiklerinde sık işlenen bir konu.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Ressam Basil Hallward kendisine bir
süredir modellik yapan olağanüstü yakışıklı Dorian Gray’in portresini bitirir ve
hem ona hem de yakın arkadaşı Lord Henry’e gösterir. Lord Henry bir yandan yeni
tanıştığı Dorian’dan çok hoşlanır ve onu keskin zeka ve gözlemci ruhuyla
etkilemek Dorian’ın ruhuna nüfuz etmek ister.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Dorian portreyi görünce resimdeki
güzelliğinin harikulade bir şekilde resmedilmesinden endişeye kapılır ve bir
dilekte bulunur: Resimle yer değiştirsin, kendisi hep yakışıklı kalsın ama
resim çirkinleşsin. Bu uğurda ruhunu bile satabileceğini söyler arkadaşlarına. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Basil portreyi Dorian’a hediye eder
ve şimdiye kadar yaptığı en iyi sanat eseri olduğunu söyler. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Lord Henry ile Dorian arkadaş olurlar
ve Basil’den zamanla uzaklaşırlar.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Dorian bir süre sonra küçük bir
tiyatroda oyuncu olan güzel Sibyl Vane’e aşık olur. Bunda Sibyl’in tiyatro
yeteneğinin de payı büyüktür.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Sibyl, Dorian’ın ismini bilmediği
için onu Tatlı Prens olarak çağırmaktadır. Dorian onunla evlenmeye karar verir.
Sibyl’in abisi ise (James) kız kardeşine bir şey olmasından endişelidir.
Kendisi gemici olarak uzun bir yolculuğa çıkacağından kız kardeşini gereği gibi
koruyamayacağını düşünmektedir. Kız kardeşine bir zarar gelirse zarar vereni
öldüreceğini açıklar annelerine.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Dorian hem sevgilisiyle tanışmaları
hem de sahnede izlemeleri için Basil ve Lord Henry’i oyuna davet eder. Sibyl
ilk kez o gece çok soğuk bir tavırla ve önemsemeden öyle kötü bir performans
sergiler ki üç arkadaş şok olurlar. Dorian da büyük bir hayal kırıklığıyla
soyunma odasına gittiğinde Sibyl ona ilk kez Dorian’a duyduğu aşkın hisleriyle
isteyerek tiyatroyu dışladığını anlatır. Ancak Dorian onu dinlemeyerek aşkının bittiğini
söyleyip onu terk ettikten sonra evine gider.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Dorian evine dönüp de portresine
baktığında gördüklerine inanamaz. Portrede kendi ağzının duruşunda zalim bir
ifade oluşmuştur. Sabah uyanıp da bir daha baktığında aynı şeyi gördüğünde
paniğe kapılır ve portreyi kendisinden başka kimsenin görmemesi için saklar.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Lord Henry gelip de Sibyl’in intihar
ettiğini söyleyince Dorian şok olur başta ama sonra umursamaz. Basil de
Dorian’ı daha sonra ziyaret edip ona portresini yaparken aslında kendi ruhunu,
benliğini de kattığını ve bunun da Dorian’a duyduğu sevgiden kaynaklandığını
anlatır. Dorian bu itirafla Basil’in kendisine karşı hissettiği aşkı duyumsar.
Romanda homoseksüelliğin yerli yersiz belirtildiği tek yer (s.144,145,148).<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Gün geçtikçe portredeki Dorian daha
da çirkinleştiği ve ifadesi de zalimleştiği için sonunda Dorian portreyi evin
üst katında bulunan küçüklüğünde kendisini sevmeyen rahmetli dedesinin eski
püskü eşyaların bırakıldığı tozlu odaya kaldırır ve kapıyı kilitli tutar.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Dorian Lord Henry’nin kendisine
hediye ettiği kitabı okuyor ve çok etkileniyor, ruhu bu kitapla daha da
çürüyor, eser adeta şeytanın kitabı gibi (s.158,159,160,183).<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Aradan 18 yıl geçiyor. Dorian iyice
karanlık bir tip olmuştur, insanlara yalnızca uğursuzluk getirmiştir. Çok
değişik ilgi alanları edinmiştir. Parfüm, müzik, mücevherler, işlemeler,
kıyafetler gibi. Portresi’ de gün geçtikçe çirkinleşmiştir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Bir gece evine Basil gelir ve bütün
bu skandallara karşı Dorian’ın korunma sağlaması gerektiğini söyler ona. Bunun
üzerine kızan Dorian ilk kez birisine, Basil’e portreyi dedesinin odasında
gösteriyor. Basil şok oluyor. Dorian da bulduğu bir aletle Basil’in arkası
dönükken ona saldırıp onu öldürüyor. Sonra da tıp bilim adamı arkadaşı Alan’i
çağırıp onu da bir gizini açıklamakla tehdit ederek (homoseksüellik olabilir,
belki ikisinin önceden bir ilişkisi vardı ya da başka bir şey) cesetten
kurtulmak için yardım etmesini istiyor. O da mecburen kezzapla cesedi imha
ediyor. Basil den kimse haber alamadığı gibi polis de çözemez olayı.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Dorian izbe yerlere gidip kaçak
afyon alırken bir gece bir barda birisinin kendisine Tatlı Prens diye hitabını
o sırada tesadüfen orada bulunan denizci James Vane (Sybil’in abisi) duyunca
yıllardır aradığı kız kardeşinin katilini bulduğunu düşünerek Dorian’ı barın
dışında yakalayıp tam öldürecekken Dorian yüzünü göstererek kurtulur. Çünkü
yüzü halen 18 yıl önceki halidir. Neredeyse çocuk yüzlü bir adamın 18 yıl
önceki Tatlı Prens olması imkansız gözükmektedir. Adam duraklayınca Dorian kaçar,
bir bar kadını ise James’e yaptığı yanlışlığı aktarır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Bundan
sonra Dorian ölüm korkusu ile yaşamaya başlar. Her yerde James’i gördüğünü
zannetmektedir. Lord Henry ve avcı bir tanıdıkları olan Geoffrey Cloustan ile bir
gün beraberlerken Cloustan bir tavşanı avlayayım derken yanlışlıkla bir adamı
vurur. Dorian adamın James Vane olduğunu görünce kaderin bu oyununa minnet
duyup çok rahatlar. Bunun kendisi için bir işaret olduğunu düşünüp karar verir
ki, artık insanlara kötülük yapmayacak. Hatta genç bir kızla yatmayıp da onu
lekelemediği için ruhunda bir temizlik nüksettiğini düşünür. Bunun etkilerini
görmek umuduyla evine gelip de portresine baktığında ise hiçbir şeyin
değişmediğini sonsuza dek lanetlendiğini anlayınca artık son perdeyi oynayıp
resmi imha etmeye karar verir ve resmin ortasına bıçağı var gücüyle saplar. O
anda evden tüyler ürpertici bir çığlık duyuluyor. Gelenler kapıyı kırıp
bakıyorlar ki yerde yüzü kırış kırış olan yaşlı ve iğrenç yüzlü bir adam
yüreğine saplanmış bir bıçakla yatmaktayken karşısında ise olağanüstü
güzellikteki genç bir adamın portresi durmaktadır. Ancak bol kullanmaktan
hoşlandığı parmaklarındaki yüzüklerinden teşhis edebiliyorlar Dorian Gray’i.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">GÖZLEMLERİM:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Sanatçı:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Sanatçı güzel
şeyler yaratandır. (s9)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Londra:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Londra’nın hafif uğultusu uzaktaki
bir org melodisinin pes sedasını andırıyordu.” (s11)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Londra bir gün senin dediğin gibi;
iğrenç günahkarları ve şahane günahlarıyla bizim bu gri, canavar Londra’mız,
herhalde bana sunacak bir şeyler saklıyordu.” (s67)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Londra’mız buna benzer garip sahneler
yönünden çok zengin doğrusu.” (s264)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Wilde
müthiş zeki bir yorumcu, kara mizah, ince mizah yaparak yamanın her evresiyle
ilgili ‘nüktelerini’, ‘gözlemlerini’ okuyucuya Lord Henry aracılığıyla veya
anlatıcı olarak aktarıyor. Keskin zekasından çok etkilendim. <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Dedikodu:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Şu dünyada, dillerde gezmekten daha
kötü bir şey varsa o da dillerde gezmemektir.” (s12)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Portre:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Hissedilerek çizilmiş her portre
ressamın bir portresidir, modelin değil. Modelin orada bulunması yalnızca
resmin yapılmasına yol açan rastlantı, bahanedir.” (s16)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Portrede benim öz benliğimden çok şey
var, Harry, gereğinden çok!”<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Gerçi benden bir ay daha genç diye
kıskanıyorum ama itiraf etmeliyim ki bayılıyorum bu portreye.” (s75)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Resim
yapmak:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bu resmi sergilemekten kaçınmamın
nedeni şu ki resimde kendi ruhumun gizini ele vermiş olmaktan korkuyorum.”
(s16)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Çok doğrudur, ben çalışırken hiç
konuşmam, söylenenleri de dinlemem. Zavallı modellerim için müthiş sıkıcı olsa
gerek. Yalvarırım kal.” (s29)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Hallward fırçasının o şahane, cüretli
vuruşlarıyla çalışıp duruyordu. Bu fırça vuruşları hiç değilse sanatta yalnızca
güçten doğan o gerçek olgunluğa, o kusursuz inceliğe sahipti.” (s32-33)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Ressamın kendi ruhunda harikulade bir
göz açılmıştı ve harikulade şeyler ancak bu göze gözükür. Böylece eşyanın en
basit çizgileriyle örnekleri incelenip yücelerek simgesel bir değer
kazanmıştı.” (s53)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bildiğim şu ki bu portre üzerinde
çalışırken beliren her boya zerresi, her renk tonu benim gizimi ortaya serer
gibiydi.” (s145)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Sanatçı:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bilirsin ya , biz zavallı sanatçılar
arada bir sosyete saflarında boy göstermek zorundayızdır, salt herkese birer
yabani olmadığımızı anımsatmak için.” (s17)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Sanatçı dediğin güzel şeyler yaratmalı,
ama bunlara kendi özel yaşamından hiçbir şey katmamalı.” (s23)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Sevgili çocuk, Basil kişiliğindeki
tüm sevimli yönleri uğraşına aktarır. Sonuç olarak da yaşamı için kala kala
önyargıları, ilkeleri, bir de sağduyusu kalır.” (s75)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İyi sanatçılar yalnızca ürünlerinde
var olurlar, bunun sonucu olarak da kişilikleri silik kalır. Büyük şair,
gerçekten büyük olan şair, tüm yaratıkların içinde şiirden en uzak olanıdır.”
(s76)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Ruh ve beden, bedenle ruh: Nasıl da
gizemliydiler! Ruh hayvanlaşabiliyor, beden de sırasında ruh kesiliyordu.”
(s78)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Vicdan:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Vicdan ve ödleklik aslında aynı
şeydir, Basil. Vicdan şirketin piyasada bilinen adıdır, hepsi bu.” (s17)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Açık
artırma:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Zaten açık artırma çığırtkanları
sattıkları mala ne gözle bakarsa, Leydi Brandon da konuklarına öyle davranır.
Onları ya bir açıklamayla temelli ortadan siler ya da haklarındaki her şeyi
ortaya döker, insanın öğrenmek istediği dışında her şeyi.” (s19)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Düşman:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Kişi düşmanını seçerken ne denli
dikkatli olsa azdır. Benim bir tane bile aptal düşmanım yoktur. Tüm
düşmanlarımın zihinsel melekeleri güçlüdür, bu yüzden de benim değerimi
bilirler.” (s19,20)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*İnsan
kusurları:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Gene de akrabalarımdan nefret etmemek
elimde değil. Kendimizdeki kusurları başkalarında görmeye hiçbirimiz dayanamayız
da ondan olsa gerek.” (s20)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Fikir:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Kişi gerçek bir İngilize bir fikir
yürüttüğü zaman… Ki zaten tehlikeli iştir ya… Fikrinin doğrumu yanlış mı
olduğunu düşünmeyi aklından bile geçirmez. Önemli saydığı tek şey bu fikre
kendinin inanıp inanmadığıdır. Şimdi, bir fikrin değeri ile bunu ileri süren
kişinin içtenliği arasında hiçbir bağlantı yoktur. Doğrusunu istersen, büyük
bir olasılıkla, kişi ne kadar içtenlikten uzaksa, ileri sürdüğü fikir de o
oranda saf bir zihinsel değer taşıyacaktır, çünkü o kişinin ihtiyaçlarının,
arzularının ve de önyargılarının rengini kapmamış olacaktır.” (s20,21)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Sanat:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Sanatın ifade edemeyeceği hiçbir şey
yoktur.” (s21)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Sanatın eylem üzerinde etkisi
yoktur.” (s268)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Aşk:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Aşkta sadık olanlar aşkın yalnızca
uçarı yönlerini bilirler; aşkın trajedilerini bilenlerse vefasızdırlar.” (s25)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Aşk bile salt fizyolojik bir
sorundur. Bizim öz irademizle hiç ilişiği yoktur. Gençler sadık kalmak
isterler; kalamazlar; yaşlılar sadakatsizlik etmek isterler, edemezler.
Söylenecek söz bundan ibaret.” (s44)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Sevgili yavrum, ömürlerinde tek bir
kez sevenlerdir asıl sığ olanlar.” (s68)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İnsan aşık olduğu zaman hep kendi
kendini aldatmakla işe başlar, başkalarını aldatmakla sona erdirir.” (s71)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Onu görebilmek için acıkıyorum sanki.
Hele o fildişi bedende gizli olan harikulade ruhu düşündükçe sanki huşu
duyuyorum.” (s73)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Tutkusunun zindanı içinde özgürdü.
Kendi masal şehzadesi, Tatlı Prens şimdi yanı başındaydı. Sibyl, prensini yanı
başında canlandırsın diye belleğe başvurmuştu. Bellek de prensi alıp ona
getirmişti. Prensin öpüşü genç kızın dudaklarını yakıyordu gene. Soluğu kızın
göz kapaklarının üstünde sıcacıktı.” (s81)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Gönlündeki aşk dudaklarında kahkaha
olup titreşiyordu.” (s86)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Aşık olmak demek insanın kendi
kendini aşması demek.” (s89)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Sonra sen geldin, benim güzel
sevgilim… Ruhumu zindanından kurtardın sen.” (s111)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Etkilemek:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İnsanın birini etkilemesi demek ona
kendi ruhunu vermesi demektir de ondan.” (s30)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Kişinin yarattığı her etki kişiye bir
düşman kazandırır. Toplumda gözde olmak için orta karar olmak gerekir.” (s243)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Yaşam:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Yaşamanın amacı kişinin kendini
geliştirmesidir.” (s30)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Korku:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Toplum korkusu ki ahlakın temelidir,
bir de dinin püf noktası olan Tanrı korkusu: Bizi yöneten iki şey işte bunlar.”
(s30)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Hepimiz başkalarına iyilik kondurmayı
severiz, çünkü hepimiz de kendi kellemizden korkarız. İyimserliğin temeli
katıksız korkudur.” (s97)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Şeytan:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Şeytandan kurtulmanın tek yolu
şeytana uymaktır.” (s31)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Güzellik:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Güzellik de bir tür dehadır, hatta
dehadan daha yücedir çünkü açıklama gerektirmez.” (s35)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Deha:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Güzellik de bir tür dehadır, hatta
dehadan daha yücedir çünkü açıklama gerektirmez.” (s35)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Mantık:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İnsana mantıklı hayvan, tanımını
yakıştıran kimdi acaba? Dünyanın en zamansız aceleyle yakıştırılmış tanımı bu.
İnsanoğlu şöyle ya da böyle olabilir, gelgelelim mantıklı değildir.” (s42)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Kıyafet:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Lord Henry dalgın dalgın, “Evet,”
diye yanıtladı. “On dokuzuncu yüzyılın kılığı gerçekten iğrenç. Öylesine iç
karartıcı, öyle karamsar ki!” (s43)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Sadakat:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Aşk bile salt fizyolojik bir
sorundur. Bizim öz irademizle hiç ilişiği yoktur. Gençler sadık kalmak
isterler; kalamazlar; yaşlılar sadakatsizlik etmek isterler, edemezler.
Söylenecek söz bundan ibaret.” (s44)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*İngiliz
– Amerikalı :<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İngiliz kadınları geçmişlerini
saklamakta nasıl ustaysalar, Amerikalı kızlar da ana babalarını saklamakta o denli kurnaz
oluyorlar.” (s50)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Amerikalılar:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> “Diyorlar ki iyi Amerikalılar ölünce Paris’e
giderlermiş.” (s55)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Amerikalılar son derece ilginç bir halk.
Tümden akılcı kişiler.” (s56)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Gerçek:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Gerçeğe giden yol çelişkiden geçer.
Gerçeği sınamak istiyorsak ilkin cambazın ipi üstünde görmemiz gerekir.
Doğruları ancak cambazlaştıkları zaman ölçüye vurabiliriz.” (s56)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Acı:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Çağımızın acıya karşı gösterdiği
yakınlıkta son derece hastalıklı bir şeyler var.” (s57)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Romantizm:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Romantizm denen şeyi canlı tutan
yinelenmektir; yinelenmek de bir iştahı sanata dönüştürür.” (s243)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Gençlik:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Eski günlerinizde yaptığınız büyük
bir hata anımsayabiliyor musunuz, düşes? diye sordu. Korkarım pek çok! Lord
Henry, Öyleyse bunları yeniden yapın, diye ciddilikle yanıtladı. İnsanın
gençliğini yeniden kazanabilmesi için çılgınlıklarını yinelemesi yeterlidir.”
(s58)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Ne var ki gençlik hiç neden olmadan
da gülümser. Onun en çekici yönlerinden biridir bu.” (s202)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Hata:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İnsanın pişman olmadığı tek şey
hatalarıdır.” (s58)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Makyaj:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Şimdi görüyorum ki iki tür kadın var,
renkli ve renksiz.” (s66)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Genç görünmek çabasıyla boyanırlar.
Ninelerimiz parlak konuşmalar yapabilmek çabasıyla boyanırlardı.” (s66)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Şair:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İyi sanatçılar yalnızca ürünlerinde
var olurlar, bunun sonucu olarak da kişilikleri silik kalır. Büyük şair,
gerçekten büyük olan şair, tüm yaratıkların içinde şiirden en uzak olanıdır.”
(s76)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Ötekilerse, yani gerçek şairler
hayatta gerçekleştirmeyi göze alamadıklarını şiir olarak yazarlar.” (s76)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Edebiyat:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Yazın sanatı tutkularla ve zihinle
doğrudan doğruya haşır neşirdir.” (s77)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Romanlarda kullanabiliriz bu
duyguları. Ama zaten romanlarda kullandığımız şeyler gerçek yaşamda
kullanmadığımız şeyler değil midir?” (s102)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Çok şık giyindiği zamanlarda da kötü
bir Fransız romanının <i>de luxe</i>
basımını andırıyor.” (s220)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Deneyim:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Deneyim denen şey etik yönden bir
değer taşımıyordu. İnsanların hatalarına verdikleri bir addan ibaretti.” (s78)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Günah:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Şu var ki deneyimde itici güç yoktur.
Oynadığı etkin rol vicdanın rolü kadar önemsizdi. Ortaya koyduğu tek gerçek,
geleceğimizin de geçmişimize eş olacağıydı; bundan önce bir kez, tiksinerek
işlediğimiz günahı bundan böyle birçok kez işleyecektik, hem de seve seve.”
(s78)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Güzel günahlar da, güzel nesneler
gibi, zenginlerin harcıdır.” (s102)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Tiyatro
oyunculuğu:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Sonra tiyatro oyuncularında ikinci
huy olup çıkan o yapay jestlerden biriyle onu kucaklayıp bağrına bastı.” (s82)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bilsen nasıl oynayacağım Juliet’i!
Jim, bir düşünsene, aşık olmak ve Juliet’i oynamak!” (s89)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Tiyatro oyunculuğuna bayılırım.
Gerçek yaşamdan çok daha sahicidir.” (s104)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*İyilik:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Hepimiz başkalarına iyilik kondurmayı
severiz, çünkü hepimiz de kendi kellemizden korkarız. İyimserliğin temeli
katıksız korkudur.” (s97)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İyi insan olmak demek insanın kendi
kendisiyle uyum içinde olması demektir,” dedi. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Uyumsuzluk da insanın başkalarıyla
uyum içinde olmaya zorlanması demektir.” (s101)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Ahlak:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Çağdaş ahlak çağın ölçüsünü
benimsemekten ibarettir. Bence herhangi bir kültürlü kişinin yaşadığı çağın
ölçüsünü benimsemesi en kabasından bir ahlaksızlıktır.” (s102)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*İnsan:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İlginç ve çekici olan topu topu iki
tip insan vardır: Her şeyi bilenler, hiçbir şey bilmeyenler.” (s109)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Venedik:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Biraz sonra Venedik üstüne yazılmış
olan o güzelim dörtlükleri buldu.” (s204)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Çalışmak:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Sabahleyin erkenden kalkıyorlar,
çünkü yapacak pek çok işleri var; akşamleyin de erkenden yatıyorlar, çünkü düşünecek
hiçbir şeyleri yok.” (s218)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Skandal:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Her skandalın dayanağı ahlakdışı bir
güvendir.” (s253)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Uygarlık:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Kent dışında herkes uslu oturur.
Baştan çıkarıcı bir şey yok ki orada. Kent dışında yaşayan kimselerin
uygarlıktan iyice uzak olmaları da bu yüzdendir ya. Uygarlık, ulaşılması hiç de
kolay olan bir şey değildir. Kişi ancak iki yoldan ulaşabilir uygarlığa. Biri
kültürlü olmak, öbürü de ahlaksız olmak. Kent dışında yaşayanlar bunların
ikisine de fırsat bulamadıkları için durgun sular gibi yosun tutup giderler.”
(s258)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Ruh
romanın sık kullanılan bir teması:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bu resmi sergilemekten kaçınmamın
nedeni şu ki resimde kendi ruhumun gizini ele vermiş olmaktan korkuyorum.”
(s16)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İnsanın birini etkilemesi demek ona
kendi ruhunu vermesi demektir de ondan.” (s30)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Ruhun acısını ancak duyular alır,
nasıl ki duyuların acısını alabilecek tek şey de ruhtur.” (s33)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Onu görebilmek için acıkıyorum sanki.
Hele o fildişi bedende gizli olan harikulade ruhu düşündükçe sanki huşu
duyuyorum.” (s73)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Ruhu sığındığı gizli yerden çıkmış,
arzu da onu yarı yolda karşılamıştı.” (s74)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Sonra sen geldin, benim güzel
sevgilim… Ruhumu zindanından kurtardın sen.” (s111)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bu portre onun için aynaların en
sihirlisi olacaktı. Nasıl ilkin bedenini gözlerinin önüne sermişse şimdi de
ruhunu gözlerinin önüne serecekti.” (s135)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Ruhunun iğrenç çürüyüşünü ne diye
seyretsin?” (s154)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Kendi güzelliğine gitgide daha
sevdalanıyor, ruhundaki çürümeyle gitgide daha yakından ilgileniyordu. Kırışmış
alnının üstünü dağlayan, o dolgun, şehvetli ağzın kenarlarında oynaşan
çizgileri sonsuz bir dikkatle ve ürkünç insanlık dışı bir kıvançla
inceliyordu.” (s161)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Benim ruhumun yüzü bu.” (s196)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Ruh müthiş bir gerçek. Alınıyor, satılıyor, takas edilebiliyor. Ruhu
zehirlemek de, yüceleştirmek de olası. Hepimizin içinde bir ruh var. Ben
biliyorum bunu.” (s265)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Yazar
sosyete temasıyla hem İngiliz halkına hem de evrensel olarak sosyete insanına
yergide bulunuyor:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bilirsin ya, biz zavallı sanatçılar
arada bir sosyete saflarında boy göstermek zorundayızdır, salt herkese birer
yabani olmadığımızı anımsatmak için.” (s17)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Lord Fermor kendini, aristokrasinin o
şahane sanatını, yani tümüyle boş gezme sanatını ciddi olarak incelemeye
adamıştı.” (s46)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Ben de, siz sosyete züppeleri saat
ikiden önce yataktan kalkmaz, beşten önce göze görünmezsiniz sanırdım.” (s47)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Özel uşağı içeri girerek, akşam
yemeği için giyinme zamanının geldiğini bildirdi.” (s79)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Parka sadece sosyetik kişiler
gidiyor.” (s84)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Gene her zamanki gibi mevsim boyunca,
sosyete gençlerinin başına yağmur gibi yağan kartvizitlerden, yemek
çağrılarından, özel gösterim biletlerinden, yardımlaşma konserlerinin
programlarından oluşma bir yığın.” (s119)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Burada sosyeteye ilk adımını bir
skandalla atmaya hiç gelmez. Skandalları saklayıp yaşlılığında ilgi çekici
olmak için kullanacaksın.” (s125)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İnsanın kendi sevgilisini yitirince
başkasınınkini kapması. Kibar sosyetede bu, bir kadını her zaman temize
çıkartır.” (s130)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Kibar bayların yararlı bir iş
yaptığını görmekten zerrece hoşlanmayan Mr. Hubbard’ın aşırı saygılı
itirazlarına karşın Dorian arada onlara yardım etmek için elini uzatmak zorunda
kalıyordu.” (s153)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Sosyete en azından uygar toplumların
sosyetesi, hem zengin hem çekici hem de ilginç olan kişiler aleyhinde
söylenenlere inanmaya asla gönüllü olmaz.” (s178)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Soylular almanağına göreyse on yıl,
sanıyorum.” (s225)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Dilbilim:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-Fransızca:
<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Grande passion” (s67)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“les grand-peres ont toujours tort.”
(s68)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Madame, je suis tout joyeux” (s173)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“fleur de lys” (s174)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“du supplice encore mal lavee” (s204)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“monstre charmant” (s206)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“chaud-froid” (s219)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“decolletee” (s220)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“de luxe” (s220)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“trop de zele” (s221)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Trop d’audace” (s221)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Fin de siecle,” (s222)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Fin du globe” (s222)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-Latince:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“arbiter elegantiarum” (s163)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“taedium vitae” (s181)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Kişilik
görünüş analizleri:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-Lord
Henry:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Sen durmadan değişen birisin.” (s24)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Lord Henry’nin sesi de ne güzeldi.”
(s30)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Lord Henry’nin o alçak, uykulu
sesinde insanı iyice büyüleyen bir şey vardı. O serin, beyaz, çiçeğe benzer
elleri bile tuhaf bir çekicilikteydi.” (s34)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Lord Henry bu fikirle oynadıkça daha
da coşuyordu. Fikri havaya atıp değişime uğratıyor, elinden kaçmasına izin
vermişken yeniden yakalıyor, fantezilerle süsleyip yanar dönerleştiriyor,
üzerine çelişkiden kanatlar takıyordu.” (s58,59)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Böylece o da kendi kendini mikroskop
altına koyarak incelemekle işe başlamış, sonunda başkalarını didikleyip inceler
olmuştu. İnsan yaşamı: Lord Henry’nin gözünde incelemeye değer olan tek şey
buydu. Gerçi inceleyen kişi yaşamı acılarla sevinçlerin karışımıyla dolu olan
deney tüpünün içinde gözlemlerken, yüzüne camdan maske takamıyor, zehirli
buharların beyni etkileyerek imgelemin garip fanteziler, şekilsiz hayallerle
zonklamasını engelleyemiyordu. Öylesine sinsi zehirler vardı ki; insanın onların
niteliklerini ayırt edebilmesi için onlarla zehirlenmesi gerekti. Gene de bu
inceleme en sonunda insana nasıl da şahane bir ödül veriyordu!” (s76,77)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Lord Henry çok tehlikeli olmanın
çekiciliğine sahipti. Öylesine aşırı zeki, aşırı alaycıydı ki insan onu sahiden
sevemiyordu.” (s146)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Tanıdığım herkes sizin çok hınzır
olduğunuzu söylüyor, dedi.” (s221)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-Dorian
Gray:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Yüz yüze geldiğim bu insanın salt
varlığı öylesine büyüleyiciydi ki, izin verirsem benim tüm benliğime, ruhuma,
giderek sanatıma el koyabilirdi.” (s17)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Dorian arada bir budalalık yapmaktan
kaçınmayacak kadar akıllıdır, azizim Basil.” (s95)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Dorian’da herkesin gönlünü çelen
şeytan tüyü vardı.” (s152)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bu genç, bir an başını çevirip o kaba
çizgili, alımsız yüzünde bir inanmazlıkla Dorian’a baktı. Ömründe böylesine
harikulade birini görmemişti.” (s156)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Dorian’ın canı istediğinde
uyandırdığı o anlatılmaz çekim gücü.” (s206)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Birçokları gibi onun gözünde de
Dorian Gray dünyadaki şahane ve büyüleyici olan her şeyin simgesiydi.” (s207)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İşte şeytanın satın aldığı adam!”
(s234)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Diyorlar ki yüzü güzel kalsın diye
ruhunu şeytana satmış.” (s238)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Başkalarını şeytansı etkilemiş ve
bundan korkunç bir haz duymuştu.” (s271)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Nasıl korkunç bir kibir ve tutku
dakikasında yakarmıştı, geçen günlerin yükünü portresi taşısın da kendisi
sonsuz gençliğin lekesiz görkemini koruyabilsin diye!” (s271)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-Basil
Hallward:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Çok doğrudur, ben çalışırken hiç
konuşmam, söylenenleri de dinlemem. Zavallı modellerim için müthiş sıkıcı olsa
gerek. Yalvarırım kal.” (s29)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Sevgili çocuk, Basil kişiliğindeki
tüm sevimli yönleri uğraşına aktırır. Sonuç olarak da yaşamı için kala kala
önyargıları, ilkeleri, bir de sağduyusu kalır.” (s75)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Lord
Henry’nin romanda şeytanı temsil ettiğini düşünüyorum. Bir nevi Dorian’ı
şeytanlıklar yapmaya iten Lord Henri’nin kışkırtmalarıdır. <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Lord Henry’nin o alçak, uykulu
sesinde insanı iyice büyüleyen bir şey vardı. O serin, beyaz, çiçeğe benzer
elleri bile tuhaf bir çekicilikteydi.” (s34)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Lord Henry de Dorian Gray’e onu
simgelemeye çalışacaktı. Ona egemen olmaya çalışacaktı, zaten yarı yarıya
olmuştu bile, daha şimdiden. O güzelim ruhu kendine mal edecekti.” (s53)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Anlatmamak elinde değil ki, Dorian.
Ömür boyu yaptığın her şeyi bana anlatacaksın sen.” Evet, sanırım öyle olacak
Henry. Her şeyi sana anlatmamak elimde değil. Tuhaf bir etkin var üzerimde.”
(s70)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Dostlar
hakkında bilgi edinmek tabiri aklıma bugün bunun için sosyal medyayı kullanma
imkanını aklıma getirdi (Facebook, Linkedin gibi).<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Yeni edindiğim dostlara ilişkin
bilinecek ne varsa bilmek isterim oldum olası,” (s51)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Romanda
müzik-enstrumanlar kullanılarak yapılan romantik betimlemeler var:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Onunla konuşmak nefis bir kemanı
çalmaya benziyordu. Çocuk yayın her dokunuşuna, her çekilişine ses veriyordu.”
(s52)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Ya sesi! Ömrümde böyle ses
duymamıştım ki ben! İlkin çok yavaş çıkıyordu, insanın kulağına sanki tane tane
dökülen, derin, yumuşacık notalar. Sonra biraz daha yükselince bir flüte
benzedi ya da uzaktan duyulan bir obua sesine.” (s69)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Sonradan zaman zaman bir kemanın
başıboş ihtirasıyla çınladığı oldu.” (s69)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bu kişilerden keman gibi ses alıyor
o. Tinselleştiriyor onları.” (s106)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Shakespeare’in müziğine daha zengin,
daha kıvanç dolu bir seda veren bir saz.” (s131)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Her
edebiyatçı gibi kendi halkı olan İngilizler / İngiltere’ye karşı eleştirilerde
bulunmaktan kaçınmamış yazar: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Dünya halkları arasında edebiyatın
güzelliğinden en az anlayan halk İngilizlerdir.” (s60)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Aziz dostum, unutma ki bizler
ikiyüzlülüğün anavatanı olan bir ülkede yaşıyoruz.” (s189)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İngiltere’nin kötü yönleri olduğunu
bilmez değilim. İngiliz toplum yapısı da temelden bozuk.” (s189)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İngiltere’mizi bugünkü durumuna
getiren, bira, İncil ve yedi ölümcül erdem olmuştur.” (s241)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İngiliz toplumu konuştuğu konuyu üç
aydan önce değiştirirse ya da buna ek, fazlalık bir konuyu ele alırsa, bunun
zihinsel stresine dayanamaz! (s260)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Londra’mız buna benzer garip sahneler
yönünden çok zengin doğrusu.” (s264)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*İngiliz
edebiyatına atıflar: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Dünya halkları arasında edebiyatın
güzelliğinden en az anlayan halk İngilizlerdir.” (s60)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Altı buçuk ha! Ne tuhaf bir saat! Çay
yerine et suyu içmek gibi bir şey ya da İngiliz romanı okumak.” (s75)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Evlilik
teması taşlamalardan nasibini alan önemli konulardan: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Hiç evlenme, Dorian. Erkek, yorgun
düştüğü için evlenir, kadın merak duyduğu için. İkisi de hayal kırıklığına
uğrarlar.” (s65)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Evlilikteki gerçek sakınca kişiyi
evcil yapmasıdır. Evcil kişiler de renksiz olur. Bireysellikten yoksundurlar.
Öte yandan evliliğin, tersine karmaşıklaştırdığı kişiler de vardır. Bu gibiler
bencilliklerini korurlar da üstüne daha bir sürü başka benlikler eklerler.
Birden çok yaşam sürmeye zorlanırlar. Daha iyi bir organizasyona kavuşurlar.
Bana kalırsa bu, insanın varoluşunun amacıdır.” (s97)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Erkekler kadınlara evlenme teklif
etmez. Evlilik teklifi her zaman kadından gelir.” (s100)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bir kadının bir erkeği yola
getirmesinin tek bir yolu vardır. Öyle canını sıkar ki, onu yaşamından tümüyle
bezdirir.” (s127)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Kadınların yeniden evlenmeleri ilk
kocalarından nefret ettikleri içindir. Erkeklerin yeniden evlenmeleriyse ilk
karılarına tapındıkları içindir. Kadınlar şanslarını denemek uğruna yaparlar
bunu, erkeklerse şanslarını yitirmek pahasına.” (s222)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İnsanlar mutlu evlilik konusunda
nasıl da saçmalarlar! dedi. “Bir erkek herhangi bir kadınla mutlu olabilir,
yeter ki onu sevmesin.” (s223)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İngiliz toplumu konuştuğu konuyu üç
aydan önce değiştirirse ya da buna ek, fazlalık bir konuyu ele alırsa, bunun
zihinsel stresine dayanamaz!” (s260)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Kadınlar
da Wilde’ın sivri dilinden kurtulamamışlar: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Kadınlar süs için yaratılmış bir
cinstirler. Hiçbir zaman söyleyecek bir şeyleri yoktur, ama pek tatlı söylerler
bunu. Kadınlar fiziğin zihin üstündeki yengisini simgelerler, nasıl ki erkekler
de zihnin ahlak üstündeki yengisinin simgeleridir.” (s66)<b><o:p></o:p></b></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Sızlanmaya başladı. Kadınlar
kendilerini saldırı yoluyla savunurlar, bazen de, ani, anlaşılmaz teslim
oluşlarla da saldırıya geçerler.” (s84)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Kadınlar olağanüstü pratiktirler,
diye mırıldandı. Bizden çok daha pratik. Bu gibi durumlarda bizler evlilikten
söz açmayı çok zaman unuturuz da onlar hep aklımıza getirirler.” (s100)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Kadınlar bizde başyapıtlar yaratma
isteği uyandırırlar, sonra da her keresinde buna engel olurlar.” (s103)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Hem zaten kadınlar çile çekmeye
erkeklerden daha yatkındılar. Duygularıyla beslenirdi onlar. Salt duygularını
düşünürlerdi. El altında biri olsun, karşılıklı bir şeyler yaşayabilsinler diye
sevgili edinirlerdi.” (s117)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bir kadının bir erkeği yola
getirmesinin tek bir yolu vardır. Öyle canını sıkar ki, onu yaşamından tümüyle
bezdirir.” (s127)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Ah, kadının o müthiş belleği! Ne
korkunç şeydir o!” (s129)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İçgüdüleri olağanüstü ilkeldir
onların.” (s130)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Birilerinin dediği gibi biz kadınlar
kulağımızla severiz, nasıl ki siz erkekler de gözünüzle seversiniz, yani
severseniz eğer.” (s243)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Romanda
geçen şiirler:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Aziz yolcu, haksızlık ediyorsun sen
ellerine,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Çünkü ellerdedir Tanrı selamı.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Azizler elleriyle kutsarlar yolcuları,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Avucun avuca değmesidir bacıların
öpüşü…” (s107)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Biliyorsun, gecenin maskesi var
yüzümde,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Yoksa genç kız pembesi boyardı
yanağımı<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Bu gece sana söylediğim sözler
yüzünden…” (s108)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Değişip duran renkler cümbüşünde<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Göğüsleri ışıldayarak incilerle<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Adriyatik Denizi’nin Venüs’ü<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Pembe beyaz bedeniyle çıkar sulardan.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Kubbeler suların mavisinde yansır,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">İzleyerek tertemiz bir duyuyu.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Bir aşk iç çekişiyle yükselen<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Yuvarlak göğüsler gibi kabarır<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Bir direğe palamarını bağlayarak<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Sahile bıraktı beni kayık,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Mermer basamaklarında<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Pembe cepheli bir biranın.” (s204)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bir hüznün resmi gibi,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Kalbi olmayan bir yüz.” (s264)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Portreyle
ilgili sahneler hem fantastik hem de çarpıcı ve gerilim yüklü:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Sonunda gene döndü geldi, yaklaştı,
portreyi inceledi. Krem renkli ipek güneşliklerden zar zor sızan loş ışıkta portrenin
yüzü biraz değişmiş gibi geldi ona. İfade başka görünüyordu. Ağzın duruşunda
hafif bir zalimlik olduğu söylenebilirdi. Tuhaf şeydi doğrusu.” (s116)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Gel gör ki değişim gerçekti, vardı,
oradaydı. Tuval üzerinde bir araya gelerek rengi ve formu oluşturan kimyasal
atomlarla Dorian’ın içindeki ruh arasında gizli bir bağıntı mı vardı yoksa? Bu
ruhun düşündüklerini o atomların kavrayabilmesi olası mıydı? Yoksa daha başka,
daha müthiş bir neden mi vardı?” (s122)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Demek Sibyl Vane’in ölüm haberini
resim ondan önce almıştı. Dorian’ın hayatındaki olayları oldukları sırada
öğreniyordu. Ağzın o güzel çizgisini çirkinleştiren gaddarlık, hiç kuşku yok,
kızcağızın zehri içtiği anda belirmişti. Yoksa portre sonuçlara karşı kayıtsız
mıydı? Ruhun içinde olup bitenleri mi kavrıyordu yalnızca?” (s133)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bu portre onun için aynaların en
sihirlisi olacaktı. Nasıl ilkin bedeninin gözlerinin önüne sermişse şimdi de
ruhunu gözlerinin önüne serecekti.” (s135)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Portrenin kendince bir hayatı oluyor
sanki.” (s147)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Ruhunun iğrenç çürüyüşünü ne diye
seyretsin?” (s154)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Ama yok olacak şey değildi bu. Tuval
üstündeki o şey saatten saate, haftadan haftaya yaşlanıyordu.” (s155)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Kendi güzelliğine gitgide daha
sevdalanıyor, ruhundaki çürümeyle gitgide daha yakından ilgileniyordu. Kırışmış
alnın üstünü dağlayan, o dolgun, şehvetli ağzın kenarlarında oynaşan çizgileri
sonsuz bir dikkatle ve ürkünç insanlık dışı bir kıvançla inceliyordu.” (s161)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Kimi zaman portreye ve kendi kendine
karşı içi tiksintiyle doluyordu.” (s176)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“O loş ışıkta tuvalden kendisine
sırıtan iğrenç yüzü görünce ressamın dudaklarından bir dehşet ünlemi koptu. Bu
yüzün ifadesinde içini tiksinti ve ürpermeyle dolduran bir şey vardı.” (s194)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Sen benim gözümde öylesine bir
idealdin ki daha asla bulamayacağım. Oysa bu bir iblisin yüzü.” (s196)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Benim ruhumun yüzü bu.” (s196)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bunun gözleri şeytan gözü.” (s196)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İçten içe depreşen bir tuhaf yaşamla
günahın cüzam yaraları, resimdeki yüzü yavaş yavaş kemirmekteydi.” (s196)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Nasıl korkunç bir kibir ve tutku
dakikasında yakarmıştı, geçen günlerin yükünü portresi taşısın da kendisi
sonsuz gençliğin lekesiz görkemini koruyabilsin diye!” (s271)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Yalnızca gözlerde bir kurnazlık
ifadesi ve ağızda ikiyüzlülüğün çizgisi vardı. Portre hala iğrençti hatta
eskisinden daha bile iğrenç, eli lekeleyen o kızıl çiy taneleri de eskisinden
daha canlı duruyor, yeni akmış kana eskisinden daha çok benziyordu.” (s273)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">*Şeytan
temasını işleyen arşivimin diğer kitapları:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-Faust [AAKA-800]<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-Dr. Jeykll ve Mr. Hyde [AAKA-819]<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoListParagraph">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">-Zamanımızın Bir Kahramanı [AAKA-922]<o:p></o:p></span></div>
Almelek Kitap Arşivihttp://www.blogger.com/profile/14645067684908521194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8245414459500493419.post-79826895837491470592013-12-11T01:14:00.001-08:002013-12-11T01:15:32.768-08:00Antoine de Saint-Exupery - Küçük Prens<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUvQfFHTwsKGfiACWS9tlWx48eGhMAHN9LZtrYdjp2uhRu3hCMmglOM7GjSY02OTrsAYp4nhNf68GP-FSO71Q41Z6tZP9plfsXUl6CAK1fAWgkLhH22EyfVQY9mnhYVeOF1RIfqVA3bVc/s1600/k%C3%BC%C3%A7%C3%BCk+prens+1.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUvQfFHTwsKGfiACWS9tlWx48eGhMAHN9LZtrYdjp2uhRu3hCMmglOM7GjSY02OTrsAYp4nhNf68GP-FSO71Q41Z6tZP9plfsXUl6CAK1fAWgkLhH22EyfVQY9mnhYVeOF1RIfqVA3bVc/s320/k%C3%BC%C3%A7%C3%BCk+prens+1.JPG" width="193" /></a></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Okuduğum Tarih: Kasım 2013</span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Bu kitabı ödeten beri kitapçılarda
kasa önünde görürdüm. Bir ara okuyayım diye düşünürdüm; arkadaşım Jak Penso
bana ağırlıklı Fransız yazarları okuduğum bu dönemde Saint-Exuper’i tavsiye
edince artık zamanıdır diyerek aldım.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Tahmin ettiğim gibi büyükler için
yazılmış bir masal, küçüklere de hitap ediyor, tabi ki büyüklerin hayat
tecrübesiyle algıda farklılıklar olacaktır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Yazar/Anlatıcı Büyük Sahra Çölü’nde
uçağı bozulunca inip çölde vakit geçirmek tamirle uğraşmak zorunda kalır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Bir gün çölde Küçük Prens’le
karşılaşır. Kendilerinden başka kimse yoktur. Küçük Prens ona koyunla
başlayarak değişik resimler çizdirir. Böylelikle sohbete, arkadaşlığa
başlarlar. Küçük Prens önce ona kendi gezegenini anlatır. Gezegeni bir ev
büyüklüğündedir. Bir tek çiçeği vardır. Gezegeni Küçük Prens her gün zararlı
ağaçlardan temizler (Baobaplar), volkanlar vardır, onları da temizler,
gezegeninde Küçük Prens tek başınadır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Küçük Prens gezegeninden kaçmaya
karar verir. Arka arkaya 7 gezegene gider. 1. Kralla görüşür, onun
diktatörlüğünden sıkılır. 2. Kendini beğenmiş ile tanışır, onu sevmez. 3.
Ayyaşla tanışır, ona acır. 4. İşadamıyla tanışır ama onu garip bulur. 5.
Fenerci ile karşılaşır onu çok beğenir çünkü fenerci kendisi için değil
başkaları için çalışmaktadır. 6. Coğrafyacıyla tanışır ama ona da alışamaz. 7.
Ve son gezegen Dünya’dır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Dünya’ya gelince önce yılanla
karşılaşır. Yılan istese onu sokarak Küçük Prens’i gezegenine geri
döndürebileceğini söyler. Çiçekle karşılaşır, ondan insanlar hakkında bilgi
alır. Dağa çıkar kendi sesinin yankısını anlamaz, monoton bulur. Güllere
rastlayınca çok fazla sayıda oluşlarından dolayı değerlerini az bulur. Tilkiye
rastlar ve tilkinin ısrarıyla onu evcilleştirir ama sonra ayrıldıklarında ikisi
de (özellikle tilki) üzülürler.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Sonra da Anlatıcı ile karşılaşır ve
ona hikayesini anlatır. Bir yılı dolunca yıldızının (gezegenin) tam indiği yere
geleceğini bildiği için üzülerek Anlatıcıdan ayrılır ve evine döner. Anlatıcı
da okuyucuya yani bize yıldızlara bakmamızı ve koyunun çiçeği yiyip yemediğini
kendimize sormamızı tavsiye eder. Anlatıcı da çok üzgündür ama Küçük Prens için
de mutludur.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">GÖZLEMLERİM:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;">·<span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: 7pt;">
</span></span><!--[endif]--><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">İyi/kötü bitkiler (insanlar)<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İyi
bitkiler ve kötü bitkiler vardı. Dolayısıyla da, iyi bitkilerin iyi tohumları,
kötü bitkilerin kötü tohumları olurdu. Ama bu tohumlar gözle görülmezdi.” (s22)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;">·<span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: 7pt;"> </span></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[endif]--><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Boa yılanları, <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Boa
yılanları avlarını bütün olarak, çiğnemeden yutarlar. Sonra da, yerlerinden
kıpırdayamazlar ve altı ay süren sindirim boyunca uyurlar.” (s9)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> </span><span style="font-family: Arial, sans-serif;"> </span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;">·<span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: 7pt;">
</span></span><!--[endif]--><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Büyüklerin sorunları / çocuklardan
farklılıkları,<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Büyüklere
her şeyi açıklamak gerekir zaten.” (s10)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Büyükler
hiçbir şeyi asla kendi başlarına anlayamıyorlar; onlara her şeyi açıklayıp
durmaksa, çocuklar için gerçekten çok yorucu…”
(s10) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Büyükler
rakamlara bayılırlar.” (s19)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Çocuklar
yetişkinlere daima büyük bir hoşgörü göstermeli. Neyse ki, yaşamın anlamını
bilen bizler için, rakamların hiç önemi yok.”
(s20)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Gözlerini
benden ayırmadan, “Tıpkı büyükler gibi konuşuyorsun!”... (s28)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Kendini
beğenmiş kişiler, övgüden başka bir şeye kulak vermezler.” (s43)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Şu
büyükler kesinlikle çok tuhaf oluyorlar,” dedi kendi kendine.” (s44)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Büyükler
size hiç inanmayacaklardır. Onlar çok daha geniş bir yer kapladıklarını
sanırlar.” (s59)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Gökyüzüne
bir bakın. Sonra da kendinize sorun: “Koyun çiçeği yedi mi, yemedi mi?”
Göreceksiniz, her şey nasıl da değişecek…<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Ve
hiçbir yetişkin insan, bunun ne kadar önemli olduğunu asla anlamayacak!” (s93)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;">·<span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: 7pt;">
</span></span><!--[endif]--><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Küçük Prens’in gezegeni hakkında
bilgiler,</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Geldiği
gezegen, en fazla bir ev kadar büyüktü!”
(s18)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Her
sabah kendinize çeki düzen verdikten sonra, gezegeni de köşe bucak
temizlemelisiniz. Küçükken gül fidanına çok benzeyen baobapları fark eder
etmez, söküp atmak gerekir. Bu çok sıkıcı bir iştir, ama çok da kolaydır…” (s24)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Küçük
Prens’in gezegeninde, çok sade, tek sıra taç yapraklı çiçekler vardı hep. Fazla
yer kaplamıyorlar ve kimseye rahatsızlık vermiyorlardı.” (s30)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Etkin
volkanların bacalarını özenle temizlemişti. Tam iki tane etkin volkanı vardı ve
bu sayede sabah kahvaltısını kolayca ısıtabiliyordu. Bir de sönmüş volkanı
vardı. Ama “Ne olur, ne olmaz!” (s34)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Benim,
her gün suladığım bir çiçeğim var,” dedi. “Ayrıca, her hafta temizlediğim üç
volkanım. Sönmüş volkanı da temizliyorum çünkü. Ne olur ne olmaz. Bu
yaptıklarım, volkanlarımın işine yarıyor, çiçeğimin de… Ama sen yıldızların
işine yaramıyorsun…” (s49)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Ama,
o tek başına hepinizden daha önemli, çünkü, benim suladığım gül o.” (s72)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;">·<span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: 7pt;">
</span></span><!--[endif]--><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Dostluk </span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İnsanın
dostunu unutması çok acı bir şey. Herkesin dostu olmaz.” (s20)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;">·<span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: 7pt;">
</span></span><!--[endif]--><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Büyüklerin rakamlara olan düşkünlüğüne
eleştiri</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Büyükler
rakamlara bayılırlar.” (s19)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Onlara
denilmezi gereken şudur: “Milyonluk bir ev gördüm.” İşte o zaman, “Ah, ne kadar güzel!” derler
size.” (s20)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Neyse
ki, yaşamın anlamını bilen bizler için, rakamların hiç önemi yok!” (s20)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Hayatında
tek yaptığı şey, rakamları toplamak. Bütün gün senin gibi, ‘Ben çok ciddi bir
adamım! Çok ciddi bir adamım ben!’ diye söyleniyor.” (s29)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;">·<span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: 7pt;">
</span></span><!--[endif]--><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Bahsedilen Türk lideri kim?</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Dediği
dedik bir Türk lider, karşı çıkanları ölüm cezasıyla tehdit ederek, halkının
Avrupalılar gibi giyinmesini şart koştu.” (s19)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;">·<span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: 7pt;">
</span></span><!--[endif]--><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Çizimler/resimler bahsedilmesi
hikayeye sanat katıyor,</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bana
bir koyun çizer misin, lütfen!” diyordu ses.” (s11)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İşte,
bunca zaman sonra, en iyi çizebildiğim resmi bu.” (s12)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Küçük
Prens’i elimden geldiği kadar aslına uygun çizmeye çalışacağım elbette.” (s21)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İşte
Küçük Prens’in tarifleriyle bu gezegenin resmini yaptım.” (s24)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bu
resim üzerinde bu kadar uğraşmamın nedeni, benim gibi, farkında olmadan uzun
zamandır bu tehlikeyle burun buruna yaşayan dostlarımı uyarmak.” (s24)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Koyununa
bir ağızlık çizerim. Çiçeğin için de bir çit. Hatta…” (s30)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;">·<span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: 7pt;">
</span></span><!--[endif]--><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Neredeyse her sayfada resimlerin
olması kitaba masalsı, çocuksu, naif bir duygu yüklüyor.<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;">·<span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: 7pt;">
</span></span><!--[endif]--><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Çiçekler</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Çiçeklerin
bir anları bir anlarına uymuyor. Bense, onu sevmeyi bilemeyecek kadar gençtim o
zaman.” (s34)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;">·<span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: 7pt;">
</span></span><!--[endif]--><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Kralcılık/diktatörlük,</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Kralların
gözüne her şeyin ne kadar basit göründüğünü bilmiyordu ki. Tüm insanların
onların uyruklarıydı krallar için.” (s37)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Kral
huzurunda esnemek protokol kurallarına karşı gelmektir.” dedi kral. “Esnemeni
yasaklıyorum.” (s37)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Çünkü,
otoritesine saygı gösterilmesi, kral için her şey den önemliydi.” (s39)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Herkesten
verebileceği kadarını istemek gerek. Otorite her şeyden önce mantık ister.” (s40)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;">·<span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: 7pt;">
</span></span><!--[endif]--><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Yargılamak</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“O
halde, kendi kendini yargılarsın sen de,” diye yanıt verdi kral. “En zoru
budur. Kişinin kendi kendini yargılaması, başkalarını yargılamasından çok daha
güçtür. Kendi kendini yargılamayı beceriyorsan, hakikaten bilge bir kişisin
demektir.” (s41)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;">·<span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: 7pt;">
</span></span><!--[endif]--><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Kendini beğenmişler</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Çünkü,
kendini beğenmiş kişiler, herkesin kendilerine hayran olduğunu sanırlar. (s42)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Kendini
beğenmiş kişiler, övgüden başka bir şeye kulak vermezler.” (s43)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;">·<span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: 7pt;">
</span></span><!--[endif]--><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Fenercilik</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Fenerini
yaktığında, bir yıldız ya da bir çiçek daha doğuyor sanki. Fenerini
söndürdüğünde de, o çiçek ya da yıldız uykuya dalıyor. Çok güzel bir meslek bu.
Güzel olduğu içen de yararlı.” (s50)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Ama,
şimdiye kadar bana gülünç gelmeyen tek kişi o. Belki de, kendisi dışında bir
şeyle uğraştığı için.” (s53)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;">·<span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: 7pt;">
</span></span><!--[endif]--><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Coğrafya</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Coğrafya
kitapları, tüm kitaplar içinde en ciddi olanlarıdır. Zaman geçse de,
geçerliliklerini kaybetmezler. Bir dağın yer değiştirmesi, çok ender görülen
bir olaydır. Bir okyanusun sularının boşalması da ender görülür. Biz sonsuza kadar var olacak şeyleri
yazarız.” (s56)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;">·<span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: 7pt;">
</span></span><!--[endif]--><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Hikayenin
başındaki şapka resmi testini de çok beğendim. Ben de o resmin yazar gibi bir
hayvan olduğunu düşünmüştüm.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;">·<span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: 7pt;">
</span></span><!--[endif]--><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">İlginç istatistikler<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Dünya
öyle sıradan bir gezegen değildir! Orada tam yüz on bir kral (tabii, zenci
krallar da dahil), yedi bin coğrafyacı, dokuz yüz bin işadamı, yedi buçuk
milyon ayyaş, üç yüz on bir milyon kendini beğenmiş adam, kısacası, yaklaşık
iki milyar yetişkin bulunur.” (s58)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Elektriğin
icadından önce, altı kıtanın tümündeki sokak fenerlerini yakmak için, tam dört
yüz altmış iki bin beş yüz on bir kişilik fenerci ordusunun işbaşında olması
gerekiyordu.” (s58)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;">·<span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: 7pt;">
</span></span><!--[endif]--><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Mizah<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Mizah
yapayım derken, bazen azıcık yalan da söylüyor insan.” (s59)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;">·<span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: 7pt;">
</span></span><!--[endif]--><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">İnsan</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Rüzgarlar
gezdiriyor onları. Kökleri yok zavallıların, bu yüzden de çok eziyet
çekiyorlar.” (s62)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İnsanların
hiçbir şey öğrenecek vakitleri yok artık. Her şeyi satıcılardan hazır
alıyorlar.” (s69)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;">·<span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: 7pt;">
</span></span><!--[endif]--><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Evcilleştirme/alıştırmak,</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Başka
bir ayak sesi duydum mu, yerin altına kaçmam gerekir. Ama seninki, tıpkı bir
müzik sesi gibi, beni inimden dışarı çağırır.” (s69)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Çok
sabırlı olmak lazım,” dedi tilki. “Önce, az ötemde oturacaksın, şöyle, otların
üzerine… Ben sana göz ucuyla bakacağım; ama, sen hiçbir şey demeyeceksin. Dil
bütün yanlış anlaşılmaların kaynağıdır. Ama, her gün, birazcık daha yakınıma
oturmalısın…” (s70)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bir
şeyi evcilleştirdin mi, sorumluluğu sana ait olur. Gülünden sorumlusun yani…” (s74)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Gülünü
senin için bu kadar önemli kılan, ona harcadığın zamandır.” (s74)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;">·<span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: 7pt;">
</span></span><!--[endif]--><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Yüreğiyle görmek</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“En
iyi, yüreğiyle görebilir insan. Gözler asıl görülmesi gerekeni göremez.” (s74)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;">·<span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: 7pt;">
</span></span><!--[endif]--><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Çocuklar</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Büyükler
hiçbir şeyi asla kendi başlarına anlayamıyorlar; onlara her şeyi açıklayıp
durmaksa, çocuklar için gerçekten çok yorucu…” (s10) <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoListParagraphCxSpLast">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Yalnızca
çocuklar ne aradıklarını biliyorlar,” dedi Küçük Prens. “Bezden bir bebekle
saatler geçirebilirler, her şeyleri o bebektir sanki; biri onu ellerinden
almaya kalkarsa da hemen ağlayıverirler…” (s75)<o:p></o:p></span></div>
Almelek Kitap Arşivihttp://www.blogger.com/profile/14645067684908521194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8245414459500493419.post-77110519945134281002013-12-11T00:57:00.002-08:002013-12-11T01:00:00.384-08:00Aziz Nesin - Gol Kralı<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjIKH5ime99xbo_Mp8X4IrBTaYZBYBKQ8uEramTazYXjmkPfqpQOmbpPxD7onb7zQWE99oSksuh0ao1cJ8VX3q2kUGpR7sHvWtlWl9U3FEdnEHShO4uJ3vydUTzfLKU13JtaTwUjmCK8F8/s1600/Aziz+Nesin+Gol+Kral%C4%B1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjIKH5ime99xbo_Mp8X4IrBTaYZBYBKQ8uEramTazYXjmkPfqpQOmbpPxD7onb7zQWE99oSksuh0ao1cJ8VX3q2kUGpR7sHvWtlWl9U3FEdnEHShO4uJ3vydUTzfLKU13JtaTwUjmCK8F8/s320/Aziz+Nesin+Gol+Kral%C4%B1.jpg" width="215" /></a></div>
<br />
<br />
<div class="MsoNormalCxSpFirst">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Okuduğum
Tarih</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">: </span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><b>Temmuz
2012 </b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Aziz Nesin’in futbol dünyasını yeren
önemli bir yapıtı. Özellikle sonlara doğru kitabın tansiyonu arttıkça okumanın
da keyfi aynı oranda arttı.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Sosyetik Kerkenez </span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">Sevim,
</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Tozkoparan futbol
takımının oyuncularıyla yatıp kalkmakta ve sık sık kürtaj olmaktadır. Sonunda
karşısına yolunacak kaz olarak mirasyedi Sait çıkınca onu tavlamayı üstüne
alır. Nişanlanırlar ama Sevim’in annesi Mehcure hanımın görgüsüzlüğü yüzünden
bir türlü ev bitmediği için evlenemezler. Bu arada sürekli aldatılan, enayi
yerine konulan Sait uyanmaya başlar ve eski arkadaşı Dr. Refik ile yeni
arkadaşı Antrenör Tomson’un yardımlarıyla futbol öğrenmeye başlar. Bir süre
sonra gol kralı da olunca Sevim’e hiç yüz vermez ve Sevim’in sevgilisi Duvar
Ahmet’i de alt ederek Tozkoparanlı takımının azılı rakibi Hacetbabalı takımında
bir yıldız gibi oynayıp takımı birinci yapar. Ancak 1 gün sonra sporu bırakır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormalCxSpMiddle">
<br /></div>
<div class="MsoNormalCxSpLast">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Gözlemlerim :<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpLast">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><br /></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Rıfat Ilgaz’ın mizah romanlarında
olduğu gibi kahramanların komik takma adları var: Kerkenez Sevim, Kayış Suat,
Duvar Ahmet, Dubaracı Dündar, Tüyü bozuk, Safranzade, Kıvır Kadri, Haltyedibaşı
Emine, Ferferik, Büyük Sevim, Kababut Sevim, Çiklet Sevim, Belgeli Sevim, Kora
Naci, Çivi Mustafa, Kazık Özer, Yeonu Atilla, Domuz Murat, Kadın Budalası,
Temiz Aile Kasabı Turan, Biber Osman, Zırnık Bekir, Küçük Ali, Transfer Kuşu,
Madik Salih, Ağları Yırtan Haydar, Hopsayit, Fingo Ömer<i><o:p></o:p></i></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Bugünün ezeli</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"> futbol takımı</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> rakipleri gibi bu romanda</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"> da
başrolde</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Tozkoparanlı ve
Hacetbaba</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"> VAR.</span><i><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“……. Kırk yaşındaydı, yani erkeğin en
olgun çağı.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">6)
bana 41 yaşında olduğum için ilginç geldi.<i><o:p></o:p></i></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Ermeni aksanlı sözler:<i><o:p></o:p></i></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Ka nerdesin Sait Beyim, maraktan
gözümü uyku tutmamıştır… dedi.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">45)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Habar da vermediyseniz, maraktan
çatloordum…” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">45)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Duvar Ahmet’siniz, yoksam
benzetooorum? diye sordu?” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">58)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Ağnamoorum, dedi, Sait Bey kayboldu
deor, ne deor…” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">188)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">* </span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Sosyete teması :</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Sosyetede iyi bir mevkii olan bir
kocaya artık ihtiyacın var.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">21)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Kerkenez Sevim, Sait’in yüksek sosyetedeki
yerini öğrenince, avucuna gelmiş olan büyük bir kelepiri nasıl kaçırdığını
anladı.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">49)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Dalton Otelinde büyük bir nişan
yapılacak ve bütün yüksek sosyetenin kalburüstü kişileri ve kaymak tabakası
çağrılacaktı.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">78)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Sosyeteden de hiçbir şey
gizlenmiyordu.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">199)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Futbol </span></b><b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">dünyasına </span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">taşlar</span></b><b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">-</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Futbolcuların herkes tarafından
tanınmaları:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Kendi çevrelerini bütün bir dünya
sanan ünlüler gibi, Duvar Ahmet de, Sait’in kendisini tanımamasına gerçekten
çok şaşmıştı. Böyle bişey başına ilk geliyordu.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">58)</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">-</span><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Futbolcular
biliniyor ama devlet adamları bilinmiyor :</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bin kişiye sorsan Duvar Ahmet kim
diye, sana bi tamam hayatını anlatır, belki içlerinden bitek bilmeyen çıkar.
Bir de hükümetten birini sor bakalım, bin kişiden bir kişi bakanlardan birinin adını
bilecek mi?” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">161)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Evet, dedikleri gibi, yediden yetmişe
herkes Duvar Ahmet’i biliyordu da hükümette kimler var bilmiyordu;” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">168)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">-</span><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Sevim’in
futboldan başka hiçbir şey bilmemesi:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Futbol, yani daha çok futbolcular,
bir de kötü film artistleri dışında akıl almaz ölçüde bilgisiz olan Kerkenez
Sevim,” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">83)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Nişanlısının futbol bilgisinin
derinliğine şaşıyordu. Brahms’ı bilmiyordu ama, ünlü spor yazarı "Erol
İpkıran’ın durmadan yanlışlarını çıkarıyordu.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">99)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">-</span><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Takımın
başarılı olması :</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bir futbol takımının başarısı, yani
maçlarda zaferi, lig şampiyonu olması, yabancı takımlarla maçları kazanması
için, ne futbolcu ne antrenör önemliydi; bunlardan çok daha önemli üç şey
gerekiyordu: Kurnaz bir idareci, iktidardaki partinin çok ileri gelenlerinden birini
kulübe başkan yapmak, bir de zenginleri kulübün delisi haline getirmek… Bu üçü
bir araya geldi mi, futbolcunun da, antrenörün de en iyileri bulunur ve takım
başarıdan başarıya koşardı.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">91)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">-</span><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Spor
yazarlığı :</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bu spor yazarlığı öyle bişey ki
ağabeycim, bu işte tutunabilmek için ya spor yapamayacaksın, yada yapsan bile
beceremeyeceksin… Çünkü, bir insan bir işi yapmazsa, o işin lafını yapar… Öyle
dii mi abicim?...” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">128)</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Amerika’nın tarihe geçmiş bütün
yazarları, benim gibi her işe girip, ama hiçbir işte dikiş tutturamayarak yazar
olmak zorunda kalmışlardır. Yazım çirkin ve imlam da bozuk olduğundan, ayrıca
Türkçeyi de iyi bilmediğim için, beni tercihen spor yazarı yaptılar.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">129)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Gazetecilerle arası çok iyidir, çünkü
bütün dümenlerini gazetecilerle yürütür. Kulüpten bir muhalifinin canına okumak
istediği zaman, bütün gazetelere o adamın mesela yüz bin lirayı nereye
harcadığını sordurtur. Basında bir gürültüdür kopar:” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">131)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Ben böyle bir haber uydurdum mu,
Duvar Ahmet de cezadan kurtulur.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">138)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Evet… Türk futbolunun profesörü…
Çünkü, bu futbol denilen dalganın bütün dalaverelerini, hilelerini herkesten
iyi o bilir…” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">138)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Basın bir futbolcuyla ilgilenmeye
başladı mı, isterse onu yıldız yapar, isterse bir yıldız oyuncuyu da madara
ederdi.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">230)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">-</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Hakeme sövmek :</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Üstelik Duvar Ahmet hakeme de söver.
Bizim futbolcular içinde en çok ceza alan Duvar Ahmet’tir.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">137)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">-</span><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Faul
Yapmak :</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Futbolun kurdu olduğundan, yaptığı
faulleri en dikkatli hakemlere, hatta on binlerce seyirciye bile yutturuyordu.”
(</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">170)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Yaradana sığınıp, herifin kuyruk
sokumu budur diye bir şiddetli şut çekeceksin ki, neye uğradığını şaşırsın; o
sırada gözü kalede olduğundan yuvarlanmayı akıl edemez. Sen ondan atik
davranıp, etinden et koparılmış gibi bağırarak kendini yere atıp debelenmeye,
kıvranmaya başlayacaksın. Saha çamursa çamura, topraksa toza batıp beleneceksin
yuvarlanmaktan… Bu bir futbol hüneridir arkadaş, herife tekmeyi savurmakla
kendini yere atman gözle kaş arasında olacak ki, kimin kime tekme attığı
anlaşılmasın; bunu bir cenab-ı mevlam, bir sen, bir de tekmeyi yiyen herif
bilecek… Sen kendini yere atıp bağırarak yuvarlandın mı, bizim seyircinin
huyudur, yenilene, dövülene acır ve yenene, dövene kızar. Çünkü, dayak atanı
hep haksız, dayak yiyeni de hep haklı sanır. Neden?” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">177)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Çünkü ikinci yarıda oyuncular toptan
daha çok birbirlerine vurdular.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">212)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">-</span><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Seyirciler
arasında Alman, Fransız, İngiliz ve Türklerin kıyaslanması :</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Almanlar bizim seyirciye hiç
benzemez. Bizim seyirci düşene acır, Alman seyirci düşene kızar. Bizim seyirci
dayak yiyenden yana olur, Alman seyirci dayak atandan yanadır,” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">178)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Fransız seyircisi bizim seyirci gibi
değildir, numarayı yutmaz, şıp diye çakar herife tekmeyi atıp yere
yuvarladığını… Eğer bu numarayı hakeme yutturabilirsen seni alkışlar, ‘Aferin
herife, iyi numara yaptı,’ diye… Yoo, hakeme yutturamazsan, ‘Tüh, beceriksiz
herif!’ diye seni yuhalar, eline geçirirse yüzüne de tükürür.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">178)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İngiliz seyircisi yutmaz. Sen daha
herifin arkasından koşarken senin içinden geçen niyetini okur,” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">178)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">-</span><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Maçta
yaralanma taklidi :</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Herifler seni paçavraya çevirdiler. O
zaman, en yakınından geçen birine şöyle bir sürünüp kendini yere atarsın…” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">180)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">-</span><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Sahaya
seyircilerin mısır koçanları, gazoz şişeleri atmaları :<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Sahaya mısır koçanları, ayva
kozalakları, gazoz şişeleri yağmaya başlamıştı.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">210)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">-</span><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Seyircinin
daha önce çok tuttukları bir oyuncuyu yıldızı söndükten sonra yuhlamaları </span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Seyirci denilen yığının nasıl kıyıcı,
acımasız olduğunu onun kadar iyi bilen çok azdı.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">266)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">-</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Taraftarlar arasında çıkan şiddet
eğilimli kavgalar:</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Elbet Hacetbaba kazanır Allahın
izniyle…” demiş, bu yüzden bıçaklanmıştı. Haberi veren gazetenin bildirdiğine
göre, yaralı köylü hastanede,” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">271)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">-</span><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Karaborsada
fahiş fiyatlara satılan biletler:</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Her zaman olduğu gibi bu bildiri,
bilet karaborsasını büsbütün alevlendirmişti.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">271)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">-</span><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Futbolseverlerin
geceden battaniyeleriyle gelip sabaha kadar bilet kuyruğunda beklemeleri</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Normal fiyatla bilet almak isteyen
dar gelirli futbolseverler, daha bir gece önceden sırtlarında paltoları,
battaniyeleriyle stadyum kapısına dayanıp, gişelerin açılmasını beklemeye
başlamışlardı.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">279)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">-</span><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Maç
kazanılırsa bir kunduracının tüm takım oyuncularına bir çift kundura hediye
edeceğini vaad etmesi. (</span></b><b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">273)
aklıma </span></b><b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">son yıllarda
bir in</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">şaat firması </span></b><b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">sahibinin </span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">her oyuncuya birer daire söz vermesini
getirdi.</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Gazetelerin yazdığına göre bir
kunduracı, maçı kazanırsa, Tozkoparan’ın bütün oyuncularına, yöneticilerine ve
hepsinin ailesine birer çift iskarpin yapacağına söz vermişti.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">273)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Dündar Dubara, galip gelirse
Tozkoparan oyuncularına onar bin lira vereceğini söylüyordu.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">273)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">-</span><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Futbol
maçı izlemenin psikolojik olarak insanları rahatlatması ve söverek, bağırarak
kendilerini rahatlatmaları<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bu maçların, insanlara boşalmaları,
kızgınlıklarını kusmaları, söyleyemediklerini söylemeleri için yardımı, yararı,
oluyordu.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">290)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Gerçekte onlar boşalıp rahatlamayı
gereksiniyorlardı. Ama kime, kimlere sövmeleri gerektiğini bilmediklerinden,
bilseler de onlara sövmeleri olanaksız olduğundan, şu zavallılar umarsızlık
içinde birbirlerine, hakeme, karşı takım oyuncularına sövüp bağırıp
rahatlıyorlardı. Halkta birikmiş ve çıkış yolu bulamayan coşkuların, böylece
tehlikesizce boşalmasıysa, yönetmenlerin, politikacıların işine geliyordu.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">291)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Futbolcuların satışa çıkarılması</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">
konu edilen temalardan. Bununla ilgili yazar taşlamalardan çekinmiyor. <br />
<br />
*<b>Sosyete Dünyasına Taşlar:</b><br />
<br />
-</span><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Sosyetede
evde misafir ağırlamak :<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Kim gelirse gelsin, misafir olarak
özel biçimde karşılanmaz, sanki aileden biriymiş gibi davranılırdı. Onun için
Sait, bu evde umursanmamaya alışmıştı. Duvar Ahmet, Dündar Dubara yada
başkaları için de aynı şeydi. Bunlar eve girer, rahatça istedikleri yerde
oturur, içkilerini bardaklarına kendi kor, karınları açsa mutfakta ne
bulurlarsa yerler, hatta yorgun yada uykusu olan biyana yatar uyurdu.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">108)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">-</span><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Kadınların
kocalarına kötü davranmaları :</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Sanki kendisi de babasına çok daha
kötü, çok daha kaba davranmıyor muydu? Haftada üç dört kez, “Ben artık seninle
yapamayacağım herif… Dayanamam, katlanamam sana!... Defol, gözüm görmesin
seni!” diye bağırmıyor muydu! Böyle söyleyince de babasında hoşafın yağı
kesilip, annesinin ayaklarına kapanıp yalvarmıyor muydu! “Bunca yıllık mutlu
aile yuvamızı yıkma karıcığım,” diye ağlamıyor muydu!” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">117)</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">-</span><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Sonradan
görmelik:</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Mehcure Hanım, yapılan, alınan
hiçbişeyi beğenmemekle, görmemiş insanların, çok görmüş, çok bilirmiş geçinme
numarasını yapıyordu. Böylece hem kızını hem kendisini ağıra satacaktı.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">159)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Zaten bütün bunlar hep senin yüzünden
başıma gelmedi mi? Yok, koltukların rengi açık, yok hela fayansının rengi koyu…
Görmemişliğin sonu bu işte…” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">281<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Eski İstanbul töreleri:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">-</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Kız istemeye gidilmesi/evlilik:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bir eve kız beğenmeye görücü gitti
miydi, adettir, kahveyi evin kızı getirir. Ne kadar zengin, görmüş aile olsa,
evde on hizmetçi de olsa yine bu böyledir.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">64)</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bir eve kız istemeye gidildi miydi,
görücü kadın bir yolunu bulup ayakyolunu görecek ki, evin kızının hanımlığını,
hamaratlılığını anlasın… Ayakyolu temiz paksa, artık evin öbür yanları da
temizdir. Ayakyolu temiz olan evin kızını, hiç korkma, hemen al… Yook, ayakyolu
kirliyse, artık başka hiçbişeye bakmadan, ağzını da açmadan, dön gel…” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">65)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bende bir kutu kestane şekeri
götürdüm. Şekerciye, “Paketi sıkı bağla, ipe de bir kördüğüm at!” dedim. Bir
kızın, tutumlu olup olmadığı, paketi açarken belli olur. Eğer, paketin ipini
kesmeden, düğümünü çözer, sonra ipi yumak yapıp biyana saklarsa, işte o kız tutumlu
bir ev hanımı olacak demektir. Yook, ipi keser de atarsa, o kızla evlenecek
erkeğin vay haline…” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">66)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Mehcure ile nişandan, hatta nikahtan
önce gezip tozmalarına engel olmuşlardı da, Hasip2 "Ferferik aşk ateşiyle cayır
cayır yanmıştı,” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">79)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">-</span><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Evdeki
problemlerin dışarıya aksettirilmemesi:</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Eski İstanbul ailelerinin töresine
uyarak, Berrin Hanımefendi de ev içi dertlerini elbet dışarıya yansıtmayacak,
kimseye yakınmayacaktı.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">124)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">-</span><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Klişe
“Abicim” hitabı:</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Küçük büyük herkese, her cümlesinin
başında “abicim” demeye ve böylece kolay yakınlık kurmaya alışkın olan Erol
İpkıran</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">...</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">”
(</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">126)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*Romanda geçen deyimler: </span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Sakla samanı, gelir zamanı” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">66)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Aşk, adamı deli deli söyletir.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">70)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür.”
(</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">106)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Kaçan kovalayandan hızlı koşar” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">215)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Demir tavındayken dövülür…” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">221)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Her horoz kendi çöplüğünde öter.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">262)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Kurt kocayınca köpeklerin maskarası
olur.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">265)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Sağlam işkembe iri göbekte bulunur.”
(</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">272)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Solcu:</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">
</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> “Yabancılardan para aldığından hiç kuşku olmayan
bu solcu yazar, kendi kalesine gol atan Duvar Ahmet’i kutlayarak, şerefli Türk
sporcularına leke sürmek istiyordu.” (Sayfa 218)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bu ancak solcuların işidir.” (Sayfa
250)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Çobanın kadın fıkrası:</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Kadınla hiçbir ilişkisi olmayan bir
çoban, günün birinde bir kadınla evlenmek ister. Evlenmek istediği kadının
topal olduğunu söylerler. Çoban “O’ssun!” der. Bir gözünün kör olduğunu
söylerler. Çoban, “O’ssun!” der. “Ama sağır da…” derler. Çoban yine, “O’ssun!”
der. “Sırtında kamburu da var…” Çoban yine, “ Va’ssın o’ssun!” der. “Çok yaşlı
yahu, yerinden kalkamaz o…” “Va’ssm, o’ssun..” “O karı delidir be…” “Va’ssın
o’ssun canım…” Şöyle derler; böyle derler, ama ne deseler çobanın kabulü.
Sonunda, kadını o kadar çok yererler ki, gözü kararmış olan çoban, “Canım, karı
o’ssun da, n’olussa o’ssun yahu!” diye bağırır.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">80-81)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Brahms</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">
<span lang="EN-US">gerçekten böyle miydi?</span></span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Brahms’ın da otuz yaşını geçinceye
kadar sakalı çıkmamıştı. Yirmi beş yaşına gelinceye kadar bir incecik kızdan
fark edilmezdi, utangaç ve beceriksizdi. O da mavi gözlü ve sarışındı. Küçük
bir kız çocuğu görünüşlü olduğu için, Sait’in şimdiki yaşındayken Brahms’ı
Baden-Baden kentinin gazinosuna almamışlar, bu yüzden Brahms arkadaşlarının
alay konusu olmuştu. Uzmanlar, Brahms’ta gelişme bozukluğu olduğunu söylüyorlardı.
Sait’e göre, belki de bu yüzden Brahms hiç evlenmemişti. Ama sonradan, Brahms
kırk yaşını geçtikten sonra, onda büyük bir değişiklik olmuş, sakalları
çıkıvermişti, gövdesi erkekleşip kalınlaşmıştı.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">83-84)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Bulgar
bir kimseden yedek bacak takılan Rasim’in yorumları:</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Ahlata armut aşılar gibi, Bulgar’ın
sağlam bacağını bizim Rasim’e takıyor. Hatta bu Rasim, yanımızdan bir Bulgar
birliği geçerken sol bacağını zor tutardı; sol bacağı Bulgarlara doğru
giderdi.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">90)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Sait
ile ilgili psikolojik yorumlar</span></b><b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">/analizler:
</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“O gerçek bir dünyada değil, kurgusal
bir dünyada yaşıyordu.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">118)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Oysa Sait’i bir ruh hastası olduğunu
kendisine bildirmeden tedavi etmek istiyordu.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">142)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Dinamik ruh hekimliğine, yani
psikanaliz ekollerine göre, bu hastalık bilinçdışı saplanmalara ve erken
yaşlardaki bazı çatışmalara bağlı komplekslere bağlanmakla birlikte, buna
paralel olarak şartlı refleks mekanizmalarının etkisinde görülebilir.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">171)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Çünkü, hastalığı, iyileşmekten üstün
tutarlar. Bu hastaların hastalıklarını uzatmaları bir çeşit hastalığa sığınma
ve bilinçdışı olarak, bir güçsüzlük duygusuna karşı kendi kendini cezalandırma
duygusudur, buna gereksinirler. Gizli korkuları iradelerine üstün gelir.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">171)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Büyüdüğü zaman da, psikolojik korku
ve fizik güçsüzlükle oynamaktan, yaşının gereğini yerine getirmekten çekinmiş,
ama bu duygu içinde tatminsiz bir özlem olarak kalmıştı.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">186)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Rakı:</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İçkinin hası, kurban olduğum rakı…
Rakının kulak mezesi de alaturka sazdır, şarkıdır efendim…” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">147)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Matematik:</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Matematik demek… Öyle bişey ki bu…
Hani nasıl dünya öküzün boynuzunda duruyor derlerse, işte matematik de öyle.
Bütün bilimler matematiğin şeyinde durur… Matematik bütün bilimlerin esasıdır,
temelidir… Hayır… Matematiğe söz söyletmem…” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">153)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Şiir:</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Gönül sana tapalı<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Kapın bana kapalı<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Şaşırmışım yolumu<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Bu sevgiye tapalı<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Geceme güneş olsan<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Kalbimi görmüş olsan<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Unuturdum cihanı<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Bana bir gün eş olsam” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">154)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Sevim için psikolojik analiz:</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Onun, elinden kaçırdığı şeyin
arkasından koşan bir tip olduğunu hiçbiri anlayamıyordu.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">234)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Öz Tozkoparanlar Grubu bana </span></b><b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">bir zamanlar çıkan turizm seyahat otobüs şirketlerini
taklit eden benzer isimleri anımsattı:</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Tozkoparan’ın genel kongresine bir ay
kala, bir yeni grup daha ortaya çıktı: “Öz Tozkoparanlılar Grubu…” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">243)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*Aşk</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Ahtapot durumunda sarmaş dolaştılar.”
(</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">274)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Futbolun
tanımı:</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Futbol takımı bir saate benzer.
Saatin çarklarından biri kendi başına hoplayıp zıplamaya başlarsa, o saat
delirmiş demektir.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">288)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Aziz Nesin’in Gol Kralı’nı yazmaktaki
amacı:</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Yaşadığım çağ Türkiye’sinde amacından
saptırılmış spor denilen yozluğu Gol Kralı romanımda anlattım.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">302)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*Kadınlar:<br />
</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Kitap gibi kadın,
çevir çevir oku.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">275)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Köşklerin yıkılıp yerine apartmanların
yapılması:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Ama teyzeciğim, bu önünde durulmaz
bir akım… Bakın, eskiden çevremizde, buralarda hep bizimki gibi köşkler vardı,
hiçbiri kaldı mı? Hepsi yıkılıp yerine apartman dikilmedi mi?” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">276)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Hiçbir
şeyde dikiş tutturamayan kişilerin yazar olmak zorunda kalmaları:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Saygı
duruşlarının ne zaman biteceğine kim karar verir?</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Saygı duruşuna Dündar Dubara
geçirdiğine göre, yine onun işaretiyle saygı duruşu sona erecekti ama, bitürlü
işaret vermiyordu ki, herkes yerine otursun. Bir dakika oldu, üç dakika oldu…”</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"> </span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">(</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">255)<o:p></o:p></span></div>
Almelek Kitap Arşivihttp://www.blogger.com/profile/14645067684908521194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8245414459500493419.post-21288859612830271502013-12-10T04:01:00.001-08:002013-12-10T04:10:44.807-08:00Nikolay Vasilyeviç GOGOL - Müfettiş<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj2XG_Qv3odqJQOnPLMc3X0w4YICvs3kxNXDvZkYxi41nz-ucNz8ueUQIqmK7uh2SRmcTLxnJrSCiFxljQlLl0jsdh06iZQ9CvFYFne2OFNaQzxQp8NcfHe5mCwxEnNA1pZmO7jvnJlieU/s1600/M%25C3%25BCfetti%25C5%259F.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj2XG_Qv3odqJQOnPLMc3X0w4YICvs3kxNXDvZkYxi41nz-ucNz8ueUQIqmK7uh2SRmcTLxnJrSCiFxljQlLl0jsdh06iZQ9CvFYFne2OFNaQzxQp8NcfHe5mCwxEnNA1pZmO7jvnJlieU/s1600/M%25C3%25BCfetti%25C5%259F.jpg" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: Arial, sans-serif;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: Arial, sans-serif;">Okuduğum Tarih:</span><span style="font-family: Arial, sans-serif;"> Kasım 2013</span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Gogol’un bu
ünlü oyununu okumaktan büyük keyif aldım. Film izler gibi eğlendim. Müfettiş,
bir kentte bulunan ileri gelen memurların rüşvetle/despotlukla sürdürdükleri
yaşamın ve ayıbın karşısında sıkışıp da zor durumda kaldıklarında paçalarını
kurtarmak için neler yapmak zorunda kaldıklarını anlatıyor. Bunu anlatma tarzı
öyle eğlenceli ve komik ki aslında bir trajedi olabilecek bir hikayeyi gülerek,
gülümseyerek okuyoruz.<o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Kaymakam St.Peterburg’dan kimliği
gizli birisinin, bir müfettişin geleceği duyumunu aldığında paniğe kapılıyor ve
kentin ileri gelenleri olan yargıcı, lise, hastane, postane, yoksulları koruma
kurumları </span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">MUDURLERINI</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">
ve komiseri çağırıp kurumlarına çeki düzen vermeleri gerektiğini anlatıyor.<o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Öte yandan hana St.Petersburg’dan
uşağı Osip’le beraber kalmaya gelen bir devlet memuru </span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">olan </span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">İvan Aleksandroviç Hlestakov</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">,</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> kumarda kaybettiği paraları yüzünden
sıfırı çekmiş vaziyettedir, yemek yiyecek parası dahi kalmamıştır. Son yemeğini
hancının acıması yüzünden yerken onu müfettiş zanneden Kaymakam gelir. Nereden
gelip nereye gideceği belli olduğundan bahsedilen müfettişle de tıpa tıp
uyduğundan şüpheleri yoktur. Yaptıkları onca uygunsuzluğun korkusuyla
soruşturmak akıllarına bile gelmez.<o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Kaymakam Hlestakova’ya o kadar iyi
davranır ki Hlestakov hemen uyanmaz ama şaşırır. Kaymakam Anton Antonoviç
Skvoznik-Dhumanovk, Hlestakov’u evinde kalmaya davet eder. Kaymakam’ın eşi Anna
Andreyevna ve kızı Marya Antonovna ile tanışan Hlestakov onlara da büyük
komplimanlar düzer. Hatta iyice abartır kendisini övmeyi. Karşısındakiler
sonradan görme olduklarından fark etmezler bile. Sonra Hlestakov odasında
dinlenmeye çekildiğinde uşağı Osip bahşişleri götürür, o da renk vermez.<o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Kaymakam şehrin ileri gelenlerini
çağırır. Müfettişi tavlamak için her müdürün onunla rüşvet seansını ayrı
yapmasının iyi olacağında karar kılarlar.<o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Sonra sırasıyla Yargıç Ammos
Fyodoroviç, Postane Müdürü Şpekin, Lise Müdürü Luka Lukiç Hlopov, Yoksulları
Koruma Kurumları Müdürü Artemi Filippoviç ve zengin esnaflardan Bobçinski ile
Dobçinski Hlestakov’a nakit olarak sözüm ona borç para verirler.<o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Hlestakov bu yanılsamadan son derece
memnundur (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">"</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Beni
bir devlet görevlisi sandılar galiba. Dün akşam gözlerini epey korkuttum
herhalde.</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"> s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">86</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">)</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Uşağı Osip artık oradan ayrılmaları gerektiğini
söylemektedir. Hlestakov bir gün daha kalacağını söyler ve St. Petersburg’daki
yazar arkadaşı Tryapiçkin’e durumu anlatan bir mektup yazar. Ona bunu gazetede
yayınlamasını önerir. Bu mektubu postaneye yollarlar.<o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Hlestakov kaymakamın evinde kızı
Marya’yla karşılaşınca ona ilanı aşk eder. Sonra o diz çökmüşken annesi Anna
odaya girer ve Marya’yı yollar, bu sefer Hlestakov Marya’nın annesine Anna’ya
ilanı aşk eder. Diz çökmüşken kızı Marya odaya girer ve işler karışır. O sırada
kaymakam da gelince Hlestakov Marya’yı babasından ister ve kabul edilir</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">. </span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Nişanları kente ilan edilir.<o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Bu arada kentin esnafı Hlestakov’a
Kaymakamın despot ve çıkarcı tutumunu şikayet ederler. Hlestakov ani bir işi
olduğunu bahane ederek kendisine tahsis edilen şık bir arabayla yola çıkar.<o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> Arkasından kaymakam nişan için
tebrikleri alırken Posta Müdürü gelip Hlestakov’un</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"> <span lang="EN-US">gayri kanuni bir şekilde </span></span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">mühürünü bozup açıp okuduğu mektubu herkese gösterir.
Mektupta Hlestakov tüm ileri gelenlere giydirmekte, onlarla alay etmektedir.
Bunu duyunca kaymakam ve diğer memurlar sinirden köpürürler.<o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"> O anda jandarma gelip müfettişin
handa olduğunu ve kendileriyle görüşmek istediğini bildirir. Herkes şoka girer.<o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Gözlemlerim :<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Türkler </span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Türklerle
savaşacağız herhalde.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">10)</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"> Türklerle
Rusların ezeli savaş ve rekabetleri halkın konuşma biçimlerine de riayet etmiş.
</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*Fransızca Bölümler
Rus edebiyatının o dönem romanlarında olduğu gibi halkın Fransızların etkisi
altında olduklarının bir ifadesi. Hele üst tabaka Fransızca konuşarak sosyetik
tatmini sağlıyorlar. </span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif;">“Comprenez
vous” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: Arial, sans-serif;">s</span><span style="font-family: Arial, sans-serif;">58)</span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Moveton” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">125)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Sarhoşluk<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İnsan içti
mi, içindeki her şeyi dışarı döker; yüreğindeki her şey diline vurur. Biraz
atar elbette; ama atmadan da konuşulmaz ki.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">65)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">St.Petersburg’a
“Peter” denmesi hoşuma gitti. </span></b><b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">(s25)
Sanki bir arkadaştan bahseder gibi. Şehre duyulan sevgiyi ifade ediyor.<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"> *</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">St. Petersburg<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Peter’de
yaşamak çok daha iyi tabii. Paran olsun yeter; paran varsa daha rahat, daha
güzel yaşarsın. Tiyatrolar mı dersin, dans eden köpekler mi, ne görmek istersen
karşına gelir… Soylular kadar olmasa da herkes kibar konuşur, balık pazarına
bile gitsen satıcılar “Beyefendi” derler; (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">26)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Ama ansızın
bütün kent, Peterburglu görünüşüm ve kılık kıyafetim yüzünden beni general,
vali gibi bir şey sanmaya başladı. (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">121)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Müfettiş
için kenti ‘düzeltiyorlarmış’ izlenimi yaratmak.<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Sonra
ayakkabıcının yanındaki eski çiti hemen yıktırıp, yerine sarı işaret kazıkları
diktirin de, sanki yol çalışması varmış gibi görünsün.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">20)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Hlestakov’un
‘onu başkomutan zannettikleri ‘ hikayesini Kaymakama anlatarak aslında bilmeden
tüyo vermesi.<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Hatta bir
defasında beni başkomutan bile sanmışlardı; askerler nöbet yerlerini bırakıp
ellerinde silahlarıyla beni selamlamaya çıkmıştı. Dostum olan subayları
sonradan “Ya kardeş, gerçekten başkomutan sandık seni,” demişti.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">59)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><u><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Mizahi takılmalar :<o:p></o:p></span></u></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Rusya’nın
büyüklüğü<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Buradan
kalkıp üç yıl boyunca yürüsen bile başka bir ülkeye varamazsın.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">5)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Hastane/hastalar<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Hastalar da
her zamanki gibi evcil hayvana ya da demirciye benzemesinler.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">5)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Hastayı ne
kadar kendi haline bırakırsanız o kadar iyi olur. Hiç pahalı ilaç kullanmayız.
İnsan basit bir varlıktır zaten: Ölecekse ölür, iyileşecekse iyileşir.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">6)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Mahkeme
<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İnsanların
oturması gereken bekleme salonunda mübaşirleriniz kaz yetiştiriyor, yavruları
da ayakaltında dolaşıyor.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">6)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Postane<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bana akıl
vermeyin, bu zaten yaptığım bir şey. Ama tedbir olsun diye değil, daha çok
meraktan yapıyorum. Dünyada neler olduğunu öğrenmeye bayılıyorum. Gerçekten çok
ilginç şeyler var mektuplarda. Kimileri öylesine keyifle okunan… öyle öğretici
parçalar ki anlatamam. “Moskova Haberleri” gazetesinden bile iyidirler!” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">11)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Köylü<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Senin patron
köylü olduğu için bir gün yemek yemeden durabilir, ama herkesi kendisi gibi
sanıyor.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">30)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Yüksek
rütbelilerle konuşma korkusu<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Öyle ama,
yüksek rütbeliler konuşurken biraz ürküyorsunuz.” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">50)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span></b><b><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Rüşvet<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormalCxSpLast">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Bence
herkes, onun karşısına birer birer çıkmalı ve açıkgöz davranıp işi halletmeli;
hem böyle yaparsak birbirimizden hiç haberimiz yokmuş gibi olur. Örgütlü
toplumlarda böyle yapılır işte!” (</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">s</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">72)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Rüşvet yiyen devlet büyükleri için
harika bir taşlama.</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;"> Bu açıdan bakıldığında evrensel bir roman ve hikaye.
Tevekkeli değil bu kadar ünlenmiş olması. </span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Gogol adeta Rusya’nın Aziz Nesin’i. </span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">Aziz
Nesin’in kıvrak ve sivri mizah zekasını Gogol’un benzetmelerinde de buluyor
gülümseyerek, gülerek okuyoruz. </span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-left: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">*Bu
roman a</span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">klıma Orhan
Kemal’in Müfettiş romanını getirdi. Müfettişler Müfettişi [AAKA-316], Müfettişler
Müfettişi-2 [AAKA-321]</span><span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; mso-ansi-language: EN-US;">. Orhan Kemal’de romanında benzer bir yanılsamayı
işlemiş ve bunu iki kitaba yayarak oldukça geniş bir perspektifte tutmuştu. Kemal’in
müfettişi Türk kültürünü, geleneklerini anlatıyor ve başarılı bir mizahla
eleştiriyordu. </span><span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">İstanbul<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div>
<br /></div>
Almelek Kitap Arşivihttp://www.blogger.com/profile/14645067684908521194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8245414459500493419.post-52554145969210501122013-11-21T23:54:00.000-08:002013-11-21T23:54:18.611-08:00Halid Ziya Uşaklıgil - Mai ve Siyah<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhaHfAnLn4JJmFAzfRShF2P7p1zfxwV-NAtDw5huRI9yhpB_YbK55sPWgHUB-ki4leNR-ANDvdj90xXVaoYn-HpRGMU7zBYPeABWgdgT6MiUSgZqBDtJmlm3lkm7_Q3zDCMiTVVAQR9qI8/s1600/indir+(1).jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhaHfAnLn4JJmFAzfRShF2P7p1zfxwV-NAtDw5huRI9yhpB_YbK55sPWgHUB-ki4leNR-ANDvdj90xXVaoYn-HpRGMU7zBYPeABWgdgT6MiUSgZqBDtJmlm3lkm7_Q3zDCMiTVVAQR9qI8/s320/indir+(1).jpg" width="206" /></a></div>
<br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>Okuduğum Tarih: Ağustos 2010</b></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><br /></b></span>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Halid Ziya’nın bu değerli eserine hayran oldum. Eser, Ahmet
Cemil’in başından geçenleri hayata baktığı iyimser ve kötümser açılardan
işleyerek okuyucuya sunuyor ve hayata tutunmak için çok önemli dersler
içeriyor. </span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>Romanın Özeti:</b></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">Ahmet Cemil, babası vefat ettikten
sonra hayatın gerçekleri ile, para kazanma ihtiyacıyla karşı karşıya kalmış
şair ruhlu bir gençtir. Her ne kadar annesi ve kız kardeşi İkbal’e karşı
görevlerini yerine getirip evi geçindirecek kadar para kazanabilecek noktaya
gelse de “hülya”larının hayatını yönetmesini engelleyemeyerek gerçeklerden
kaçar ve sonunda acısını fazlası ile öder.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">İlk hatasını kız kardeşini çalıştığı
gazetenin sahiplerinden birinin oğluna vererek yapar. Kocası vahşi, kötü
karakterli bir kişi olduğu için hem İkbal’e kötü davranır hem de patron babası
çalışamayacak kadar hastalanınca matbaanın yöntemine el koyarak gazeteyi kötü
bir şekilde yönetir ve bunun sonucunda işi büyütmek uğruna Ahmet Cemil’in işini
ipotek ettirir.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">Öte yandan da Ahmet Cemil, hem sınıf
hem de yakın arkadaşı olan Hüseyin Nazmi’nin kız kardeşi Lamia’ya tutulur.
Aralarındaki ekonomik sınıf farkının evlilik ile kapanacağını hayal etse de
kendi işlerinin düzelmeyip tam tersine bozulması yüzünden ve bu hayalleri gerçekleşmez.
Lamia’dan ilgi aldığını düşünse de sonunda Lamia başkası ile evlenir.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">İkbal hamile kalmıştır ve Vehbi tüm
aileye çok kötü davranmaktadır. Ahmet Cemil köşeye sıkışmıştır. İkbal fena
halde hastalanınca Ahmet Cemil bir kere daha gerçeklerle yüzleşmek zorunda
kalır ama bu ona çok pahalıya mal olur çünkü kız kardeşini kaybeder ve bu arada
Vehbi de onu matbaadan kovacak noktaya gelir.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">Ahmet Cemil iyicene depresyona girer
ve hayatını belki de ilk kez tam anlamıyla değerlendirip İstanbul’u terk etme
kararı alır, annesiyle beraber vapura binip giderler.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><b>Gözlemlerim:</b></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;"><b><br /></b></span>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Çok güçlü bir roman. Çok etkilendim ve Halit Ziya’nın
anlatım gücüne hayran oldum.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 16.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="line-height: 115%;"> <o:p></o:p></span><span style="line-height: 115%;">*Ahmet Cemil’in kendi eserini edebiyatçılardan oluşan bir
gruba sunduğu bölüm çok etkileyici. Şiir genel olarak romanın her tarafına
sinmiş durumda. Ayrıca doğu ve batı şiir ekollerinden de sık sık bahsediliyor.
Nef’i, Fuzuli, Nedim, Verlaine, Lamartine, çok bahsi geçen şairlerden.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="line-height: 115%;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Romanın büyük kısmı küçük çapta bir matbaada geçtiği için
kendi mesleğimle olan bağlantısı beni heyecanlandırdı. On sekiz yıldır bilfiil
ve öncesinde de çocukluğum boyunca matbaa-ambalaj sektörünün havasını soluduğum
için kendimi romanda geçen matbaada evde gibi hissettim. Ayrıca dizgi,
litografi, harf baskısı gibi terimleri okumak hoşuma gitti. </span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Eski İstanbul’un semtleri hikaye boyunca gözümüzün önünden
geçti. Şehzadebaşı, Direklerarası, Galata, Beyoğlu, Vezneciler, Erenköy,
Taksim, Boğaziçi bölgesi, Cihangir…</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Aslında Ahmet Cemil’in önüne romanın başında ona model
olabilecek bir karakter konulmuştur: Raci. Ahmet Cemil’in eserlerini hep
eleştiren bir kişi olarak Raci, kendi evliliğini ve oğlunu takmayıp sahip
olduklarının değerini bilmeyerek sonunda sefalet içinde yataklara düşüyor ve
ölüm döşeğinde yapmadıklarının vicdan azabını
çekiyor. </span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>*Şiir</b><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Şiirin nasıl bir lisana muhtaç olduğunu bilseniz” (s22)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>*Mai ve Siyah</b><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Şurada –beynini gösteriyordu- bir şey var, bir şey duyuyorum
ama rüyalarda tutulamayan şekiller gibi parmaklarımın arasından kaçıyor. Bilir
misin, nasıl bir şey? Bak şu semaya, ne görüyorsun, mailiklerden mürekkep bir
derya. Gözlerinle onun içine girmeye çalış; o mailikleri yırtmak için uğraş, ne
görüyorsun? Mai… Daima mai… Değil mi? Sonra, bak ayağımızın altındaki toprağa,
ne buluyorsun? Donmuş siyah bir renk… Of!... O siyah tabakaları parçalayarak
içeriye bak; in, in, in, ne kadar inebilmek mümkünse o kadar in; ne buluyorsun?
Daima siyahlık değil mi? İşte öyle bir şey yazmak istiyorum ki yukarı bakılsa
mai daima mai; aşağı bakılsa siyah daima siyah…” (s61-62)</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>*Matbaa ile ilgili tasvirler:</b><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“İdare memurunun kalem çıtırtısıyla müdürün öksürüğü matbaa
makinesinin demdarlarıdır.”(s15)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Sade harf değil, hatta bir de taş makinesi ister, o vakit
bir matbaa hakikaten bir matbaa olur, para kazanmak ne demek olduğunu o zaman
anlarız..”(s237)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Vehbi bey şimdi tasavvurlarını izah ediyor, matbaayı
büyütüyor, liralarla oynuyor, makineleri petrolle işletiyor, bütün devair
evrakını iltizam ediyor, matbaa şubeleri açıyor; bir kitaphane, bir
mücellithane vücuda getiriyordu.” (s238) <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Litografya (Taş baskı) makinesi ta dipte üzerine yelken
bezinden örtüsü çekilmiş duruyordu. Ahmet Cemil en evvel onu bir muhabbet
nazarı selamladı: “Dünyada yegane servetim!” diyordu. İlerledi; buraya ne vakit
girse yağ, petrol, kağıt mürekkep kokusundan toplanma ekşi havasından garip bir
haz duyardı, ciğerinin bu havayı teneffüse muhtaç olduğunu, bu alemden çıkacak
olursa kanının kuruyacağını zannederdi.” (s315)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>*Okumak:</b><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Okumak lazım, ben hizmetçilik etmeye mecbur olayım, fakat
onu ileride uşaklığa mecbur olmaktan kurtarmak lazım değil mi?...” (s115)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>*Ahmet Cemil ve Hüseyin Nazmi’nin dostluğunu anlatan
bölümler;</b><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“İki arkadaş küçüklükten beri hissiyat ve efkar teşrikine
(duygu ve fikir ortaklığına) o kadar alışmışlardı ki yekdiğerinden
(birbirlerinden) birkaç gün iftirak etseler (ayrılsalar) manevi tamamiyetlerine
nakısa (ruhsal bütünlüklerine eksiklik) gelmiş zannederler.” (s 121) <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ahmet Cemil’in ağzında bu tebrik şu iki arkadaşın hayatını
teşkil den tezat (hayatını oluşturan karşıtlık) zincirinin artık son halkası
hükmünde idi. Birbirine söyleyecek bir şey kalmamıştı…”(s394)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>*Ahmet Cemil’in hülyaları:</b><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Arkadaşını dinledikçe kalbine bir merhamet hissi duyuyordu.
Niçin? Bu merhametin mahiyetini pek iyi takdir edemiyordu, belki Ahmet Cemil bu
hülyalara (hayallere) esir olduğu için…Hakikatin daima hülyanın dununda
(Geçeğin her zaman hayalin altında) kaldığını bilirdi, onun için o söyledikçe
vicdanında hafi (gizli) bir sesin: “Zavallı çocuk!” dediğini işitiyordu.”
(s135)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ahmet Cemil rüyalarının şu sefil hakikatinden (acı
gerçeğinden) tam bir hafta kaçtı.” (s190)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Birden bire hiç intizar olunmayan (beklenmeyen) bir zamanda
zihne çarpıvermiş hakikatler vardır ki senelerden beri katre katre, muhtelif
zamanlarda döküle döküle birikmiş emarelerin küçük küçük, başlı başlarına
manasız nişanelerin (belirtilerin) birdenbire doğuveren neticesidir. Bir hiç,
fikirden geçen bir rüzgâr, o manasız emareleri, nişaneleri açıverir; bunlar,
aralarında mani cidarlar (engel duvarlar) kalkıvermiş zerreler gibi yekdiğerine
iltihak eder (bir diğerine katılır), birbirini bulur, onlardan bir küme
teşekkül eder ki görmemek mümkün olmayan bir hakikat hükmünü alır… Şimdi Ahmet
Cemil’in zihninde o deliller toplanıyor, birbirine sokularak güya birer aşina
selamıyla buluşuyorlar.” (s275)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Zavallı hülyaları!.. Onlar bu sefil hakikatlerden (zavallı
gerçeklerden) ne kadar uzak kalmışlardı!..” (s314)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“En küçük sebepleri en büyük hülyalara kâfi addetmiş,
kendisine sahte esaslar üzerinde kurulmuş bir hayat vücuda getirmiş idi. İşte
şimdi hakikatin insafsız rüzgârları üzerinden geçtikçe o hülyaları hep birer
birer düşürmüş, onu şuracıkta en küçük bir yaşamak arzusundan tam bir
mahrumiyet içinde bırakmış idi.” (s381)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>*Vicdan hesabı:</b><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Fena bir şey yapmakta olduklarını hissedecek olurlarsa
mutlaka en evvel vicdanlarını susturacak bir sebep bulurlar. Kötü işler sahibi
olanlara sorunuz, hepsinde kendi kendilerince icat edilip itina ile takviye
edilmiş sebeplere tesadüf edersiniz.”(s154-155)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>*Aşk:</b></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Sevmek bu muydu?.. İnsanı güya gene içinde sıkıp sıkıp da
birisinin ayakları altında ezik, bitik, can çekişerek atmak isteyen öldürücü
bir şey, sevmek bu muydu?..” (s225)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Lamia o beyaz tül örtüyü açsaydı; Ahmet Cemil’in uzun kumral
saçlı başını o kıvırcık gür <b>siyah</b>
saçları arasına çekseydi, o kadar ki saçları birbirine karışarak siyah ve
kumral bir memzuce teşkil etseydi (karışım oluştursaydı), sonra o tül şu bir
çift baştan mürekkep (oluşan) sevgi levhasını gizleyip o küçücük kırmız
şemsiyede bu şiiri sahranın yalnızlığından bile esirgeyerek yakuttan bir büyük
taç şeklinde örtseydi…” (s226)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>*Mai ve Siyah romanında özellikle 3 rengin üzerinde yazar çok
durmuş:</b><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><span style="line-height: 115%;">Mai</span></b><span style="line-height: 115%;"> hayalciliği simgeliyor:<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Hele <b>mai</b> bir
cübbesi vardı ki pek yakışırdı.” (s48)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Kendi kendisine: “Uyu zavallı çocuk, yeşil eski çuhalı
yazıhanenin kenarında, karanlık çamurlu sokaklarda, küçük nazlı çocuğun daima
esneyen çehresi geçen o meşakkatli ve mihnet (yorgunluk) saatlerinden sonra şu
sıcak temiz yatağın içinde, münevver <b>mai</b>
(ışıklı, mavi) bir semanın (gökyüzünün) baran-ı elması (elmas yağmuru) altında,
tuluunu (doğmasını) beklediği ümit güneşini görmeye çalışarak; derin, uzun bir
tesliyet (avunma) uykusuyla uyu!..diye içinden bir ninni söyler gibidir.”
(s103-104)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Hüseyin Nazmi’nin her şeyi soğukkanla tetkik etmekten ibaret
olan felsefesine iştirak edemiyordu; bahis burada bitmiş gibi göründü, Hüseyin
Nazmi <b>mai</b> kurşun kalemiyle risalenin
(derginin) matbaa müsveddelerini tahsis ederken (düzeltirken) onun gözleri ile
kameriyenin sarmaşıkları arasında yer yer açılmış aralıklardan birer zümrüt
pencere buldu, biraz iskemlesine yaslanarak gurubun (güneşin batışının) bir
esmer ve şeffaf tül gibi semanın ipek sathına (yüzeyine) gerilen gölgelere
daldı, son ziya bakiyeleri (son ışıklar) bir taraftan küçük bir bulut
parçasının kenarına oyalar talik ediyor (asıyor), güneşin son demlerinden
(soluklarından) çıkan bir nefes gibi serin, hafif bir hava bu uzun ve sıcak
günden sonra sahralardan kalkan akşam buğuları üzerinden hafif darbeciklerle
kanatlarını silkerek geçiyor, sabahtan beri güneşin bu sahranın üzerinden
çektiği ılık kokuları tekrar arza (yeryüzüne) serpiyordu.” (s 127-128)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bahçe tenha idi; henüz yapraklanmış bir ağacın altında <b>mai</b> şemsiyesini açmış, alçak ökçeli
potinlerini önüne çektiği bir iskemlenin kenarına dayamış, gözlüklü ihtiyar bir
İngiliz mürebbiyesi (eğitmeni); biraz beride ellerinde küçücük küreklerle
bahçeden kum toplayarak mini mini kovalara doldurmak mühim (önemli) işiyle
etrafı görmeye vakitleri olmayan iki çocuk, saçları rüzgarlara savrularak,
başlarından kaymış hasır şapkaları arkalarında çırpınarak, uzun konçlu düğmeli
potinleri kumlara temesa etmiyormuşçasına bir çeviklikle koşarak çemberlerini
çeviren bir örnek esvaplı (elbiseli) iki kız, hayatının en uzun yorgunluklarını
bir gazetinin tefrikasında (yazı dizisinde)</span></span><span style="font-size: 16.0pt; line-height: 115%;"> </span><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">dinlendiren bir ihtiyar, ötede beride
tek tük zümreler (topluluklar) koşuşan bağrışan çocuklar, daha sonra Ahmet
Cemil’in gözleri bunlardan ayrılarak, bayırın üstünde uçuyor, mütebessim
elvanıyla (gülümser renkleri ile), manzaralarının ivicaçlarıyla (eğri büğrü
olmaları ile) yeşil tepelere doğru tırmanmış yahut <b>mai</b> sulara doğru akıvermiş gibi duran binaları ile Boğaz’ın sakin
levhasına (görüntüsüne) dikiliyordu.” (s204-205)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bu aralık ta yanı başında koşan bir kız kumların üzerinde
yüzü koyun düştü Başını çevirdi, çocuk iri <b>mai</b>
gözleri ile istimdat ederek (yardım isteyerek) ona bakıyordu, yerinden kalktı,
çocuğun ellerinden tuttu, kaldırdı…” (s207)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ta hülya hülya hayatının başlangıcında, ümitlerinin incilası
(parlaklığı) zamanında Tepebaşı Bahçesi’nde Haliç’e bakarak seyrettiği <b>mai</b> gece ile o baran-ı elmas tahattur
etti (o elmas yağmurunu hatırladı).”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Siyah gerçek hayat ve
realizmi simgeliyor hatta kötümserliği çağrıştırıyor: <o:p></o:p></span></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Öyle bir yaşta, gençliğin öyle hassas bir devresinde ki
fikir, münevver bir semann baran-ı elması (elmas yağmuru) altında parlak hülya
alemlerinde kanatları kırılmış birkuş gibi henüz topraklara düşmemiş; gözler
ziyada (ışıklı) bir hayal ufkunun envarı (nurlarıyla) dolu iken bir perde
altında <b>siyah</b> bir köşenin açılmak
üzer olduğunu henüz görmemiş; yalnız münevver, mübtehiç (ışıklı, sevinçli) bir
sabahın rüyasına dalmış; ümit güneşinin üzerine ta uzaklarda bir ufkun içinde
hazırlanan bulutların dökülmeye müheyya (hazır) olduğunu anlamamıştı.” <b><o:p></o:p></b></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ta mektepte bir kimya kitabının üzerine başını dayayarak,
gözleri ötede <b>siyah</b> tahtanın unutulmuş yarım kalmış cebir muadelesine
(matematik denklemine) dalarak, fikri bir hayal rüzgarı üzerinde, meçhul
emeller fezasında (bilinmez arzular göğünde) uçtuğu zamanlardan beri bütün
varlığını istila eden (saran) emel, iştihar (ünlü olma) arzusu değil miydi?”
(s39)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Hocası da ona musallat olmuştu, daima onu tahtaya çekerdi;
biçare kaç kereler o iki yüz kadar ehemmiyetli görünen seksen arkadaşının
karşısında, <b>siyah</b> tahta başında
perişan, mahcup (utanmış), mahvolmuş, kendisini kaybetmiş, yavaş yavaş
ağlamıştı…” (s49-50)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“O vakit bu ana kadar ağzından her kelimeyi müteakip (her
kelimenin ardından) ağlamak arzusuna mağlubiyetinden (yenilmekten) korkarak;
bazen köşede büzülmüş, <b>siyah</b> mağmum
(kederli) gözlerini annesine dikmiş bakan İkbal’e; bazen göğsü kabara kabara
duran Ahmet Cemil’e bakarak, baktıkça tıkanarak; bazen da hiçbirisine bakmaya
kuvvet bulamayarak, perişan, bir tertibe uymaz, birbirini tutmaz, yarım yarım
cümleler ile babalarından bir şey kalmadığını, kalan ufak tefeğin biraz sonra
bitmek üzere olduğunu söyleyebildi.” (s67)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ahmey Cemil artık gözlerini kapadı, sanki dün süt ile
beslediği çocuktan bugün ekmek isteyen bu ananın perişan halini görmek
istemiyordu, İkbal’in üzerinden birbulutgeçen <b>siyah</b> gözleri, indi.”(s68)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“O, yalnız dinliyordu,
da onun kadardı, derin kırkılmış <b>siyah</b>
ve sert saçlarının altında küçük başı, nahif (zayıf) çehresinde parlayan
gözleri, henüz terlemeye başlayan bıyıklarının altında ince donukça
dudaklarıyla, güzel ve zeki oldu için sevimli bir genç idi.” (s74)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“O <b>siyah</b>-nur çeşmi
berk-efşan<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">(O şimşek saçan gözün siyah nuru)” (s119)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Daha sonra ümit güneşi o kırılmış kalbin emel enkazına hazin
(istek yıkıntılarına üzgün) bir veda nazarı ile süzülüp gidiyor: O vakit
neticenin <b>kara</b> bulutları…(s 129)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Şimdi gözlerinin önünde, ötede, beride bacaları, çatıları
yükselen köşklerin, bahçelerin, duvarların parmaklıkları arasında irili ufaklı,
küme küme, şurada burada karanlıklar içinde birbirine sarılan, öpüşen, yahut
uzaktan uzağa başları ile kollarıyla birbirine selamlar gönderen ağaçların,
sanki karanlıkları yerinden oynatarak, harekete gelerek şu <b>siyah</b> gece zemini içinde titreyen bu siyah levhanın, bütün bu
titrek gölgelerin şiirini temaşaya mevkuf olmuş (seyre dalmış) duruyordu.” <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bir şiir ki lisanı yok, belagati (sanatsak güzelliği) yalnız
işte şu <b>siyah</b> titremeden ibaret…” <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Sema (gökyüzü); bu <b>siyah</b>
levhanın üzerinde, ötesinde berisinde beyaz münevver (ışıklı) pullar serpilmiş,
ara sıra muhtelif noktalarında uçan beyaz tüller harekete gelmiş sırma işlenmiş
bir örtü gibi eteklerini görünmez ufuklara salıvermiş, zulmetlerin sevda dolu
göğsüne dökülüvermiş idi.” (s140)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Şimdi sema (gökyüzü) lacivert bir şişeden süzülen ziyaya
benzeyen hafifçe bir su halinde yarı şeffaf, ötede beride yıldızlar hemen hemen
beyaz idi; bacalar, çatılar, ağaçlar, demin birer <b>siyah</b> kütle olan bütün bu eşya şimdi parıltılı bir su ile yıkanıyor
gibiydi. (s143)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Henüz kalabalık yoktu, bir iki masanın başında vapurunun
limanda bir gecelik meksinden (kalışından) istifade ederek Beyoğlu’nda şu zevk alemine
düşmüş <b>siyah</b> tırnaklı, ateşin
karşısında kavrulmuş simalı bir ateşçi, iki genç, galiba dükkanları erkence
kapanmış civar tuhafiyecilere mensup iki satıcı, bir kenarda hizmetçi kızla-
kırklık şişman bir karı, fakat hizmetçi kızlar hangi yaşta olursa olsun daima
hizmetçi kızdır.- tenhalıktan cesaret alarak şakalaşan, pervasız, teklifsiz,
tavrına, kahve sahibinin gözü önüne mülatefeden (şakalaşmaktan) çekinmeyişine,
iri iri kahkahasına, hatta masalar arasında kızı kovalayışına bakılırsa
kahvenin alışık müşterilerinden biri olduğu anlaşılan kır saçlı bir adam!..”
(s161)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bakınız o siyah peçenin, siyah çarşafın, siyah saçların
altında parlayan siyah gözlerden bir şey akıyor, güya <b>siyah</b> bir nur ki baş döndüren ateşli bir sevda havası ile vücudunu
sarıyor, yakıyor, fakat okşayan bir ateş, bir ateş ki sıcak bir buse (öpücük)
gibi…”(s206)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ahmet Cemil birden gözlerinin önünde siyah peçesi çenesinin
altından iğnelenmiş bir çehrenin <b>siyah</b>
parlak gözleriyle kendisine baktığını gördü, içinden bir şey sarsılarak sanki
göğsüne çarptı.” (s 218)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Lamia o beyaz tül örtüyü açsaydı; Ahmet Cemil’in uzun kumral
saçlı başını o kıvırcık gür <b>siyah</b>
saçları arasına çekseydi, o kadar ki saçları birbirine karışarak siyah ve
kumral bir memzuce teşkil etseydi (karışım oluştursaydı), sonra o tül şu bir
çift baştan mürekkep (oluşan) sevgi levhasını gizleyip o küçücük kırmız
şemsiyede bu şiiri sahranın yalnızlığından bile esirgeyerek yakuttan bir büyük
taç şeklinde örtseydi…” (s226)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ahmet Cemil şimdi <b>siyah</b>
gecesinin levhasını tasvir ederek semaları şimşeklerle tutuşturmakta, bulutları
yıldırımlarla parçalamakta iken…” (s260)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bir aralık dalıyordu, belki bir müddet uyudu: şimdi sanki o
ateşle yanan şakaklarının, o içinden bir taş çöken başının üzerinden bir şey
dökülüyor, bir <b>siyah</b> tufan
boşalıyordu.” (s267)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Gecenin donuk <b>siyah</b>
rengi içinde mütehaşşit (birikmiş) birer kütle şeklinde daha <b>siyah</b>, daha kesif (koyu) görünen komşu
evlere, yakın duvarlara baktı. Bu <b>siyahlıkları</b>
yutmak, ratip bir makber (nemli bir mezar) nefesi gibi simasına barit, müncemit
(yüzüne soğuk, donmuş) ölü dudaklarla raşe verici buseler (titretici öpücükler)
konduran bu zulmeti (karanlığı) kase kase, tesliyet (teselli) veren bir adem
kevseri (yokluk içkisi) gibi kana kana içmek istedi. (s293)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Burada, pencerenin kenarında, gözlerini bu zulmetlerle
doldurarak, birbiri ardına yığılmış <b>siyah</b>
duvarlar şeklinde imtidat eden bu fezanın sinesinde (uzayan bu uzayın
göğsünden) çıkan sükuta benzer uğultuyu dinleyerek ötede beride bu zulmet
zemini içinde birer sarı leke şeklinde parıldayan münevver pencerelerden,
birkaç mutecip ziya (utangaç ışık) parçalarından gözlerini ayırmaya çalışarak,
artık önünde dehhaş (korkunç), geniş bir uçurumun azim (çok büyük) ve korkunç
ağzını açıp kendisini yutmaya müheyya (hazır) olduğunu görüyordu.” (s293-294)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Şimdi onun hatırasıyla bütün fıtratının metaneti
(yaradılışının bütün dayanıklılığı) bütün mesai azmi (çalışma kararı) canlandı;
şurda –elinde bu defter, kalbinde kesif bir zulmet (yoğun bir karanlık) içinde
yalnız bir ümit feri (ışığı)- karşısında sonsuz bir adem fezası (yokluk
boşluğu) şeklinde imtidat edip (uzayıp) giden şu <b>siyah</b> semayı istişhat ederek (şu siyah gökyüzünü şahit tutarak)
Lamia’ya malik (sahip) olmak için kendi kendisine yemin etti.” (s295)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bu muzlim (karanlık) gecenin sinesinden sanki bir nefes
çıktı, onun bu aşk busesini bir <b>siyah</b>
mevce (dalga) içinde tesit etti (kutladı). (s296)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Sonra birden arkadaşının, iki hafta içinde büyük bir
hastalıktan çıkmış gibi duran zayıf, çökük çehresini altlarında birer <b>siyah</b> daire beliren gözlerini,
musibetin kahrıyla hırpalanarak ihtiyar olmuş görünen bu vücudu Ahmet Cemil
karşısında gülmek değil, ağlamak lazım geleceğini hissederek durdu.” (s358-359)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Birer yeşil sütun gibi uzanan iki servinin fevkinde
(üstünde) süzülerek, elenerek muhteriz (çekingen), güya bu loş sükün köşesine
bir hayat tebessümü yollamaktan utanarak perişan güneş kırıntılarını
toparakların <b>siyah</b> ratıp (nemli)
rengine dökülmüş, güya bu mahrum gençlik yatağının üzerine pullu bir tesliyet
sütresi (bir teselli örtüsü) çekmek istemişti.” (s373)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Güneş görünmüyordu, yalnız tutuşan menfez (yarık) etrafından
bulutlar bir kan tufanına boyanmış duruyor, biraz yüksekte <b>siyah</b> bir küme o yangının üzerinde gittikçe koyulaşan esmer bir
kubbe kuruyor; kenarlardan pembe, kırmızı, al, sarı rişeler ( püsküller)
sarkıyor; bir taraftan ermiş bir yakut deresi ince kıvrıntılı bir hat ile yol
açarak akıyordu.” (s396)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bir saniye sonra yine değişti, bulutlar bu yakut kümeleri
ile dolu tabak üzerine parça parça dökülmeye başladı, nihayet büsbütün örttü,
artık hiçbir şey görünmüyordu, orada <b>siyah</b>
bulutlardan bir dağ yükseldi.” <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bu <b>siyah</b> bir gece
idi…” (s397)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“O vakit denize baktı: <b>Siyah</b>
bir deniz..”(s398)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Karanlığın içinde geminin kenarında esmer bir köpükle
kaynaşarak firar eden o <b>siyahlıkları</b>
görüyor, altında mahuf, muhiş (korkunç), adem vehmi (yokluk düşüncesi) veren <b>siyahlıktan</b> başka bir şey görmüyordu.” (s398-399)<o:p></o:p></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Birden
bu <b>siyah</b> gecenin karşısında aklına
başka bir gecenin hatırası geldi.” (sayfa 398)<o:p></o:p></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“İşte,
işte görüyor, gözlerinin önünde yağan bu <b>siyahlıklar</b>,
denize döküldükçe birbir sekerat zemzemiyle (son nefes ezgisi ile) boğulan bu
zulmetler, işte bunlar o hülya hayatının üzerine çekilen bir kefen değil
miydi?’’ (sayfa 398)<o:p></o:p></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Oraya
gitmek, bu <b>siyahlığın</b> içine, bir
daha çıkılamaz, avdet olunamaz (dönülemez) derinliklere gitmek…”(sayfa 399)<o:p></o:p></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bunların
<b>siyah</b> kucağına atılmak, yarın
doğacak olan o güneşin hayatın sefaletleriyle istihza eden ziyasından (güneşin
yaşamın yoksulluklarıyla alay eden ışığından) kaçmak, bu siyahlıklar içinde
sonsuz bir yoklukla mesut ve müsterih (mutlu ve rahat) yuvarlanıp
gitmek…”(sayfa 399)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> “İniyor, bitmeyen bir
sukut (düşüş) ile, zulmetleri tabak
tabaka yararak, şu <b>siyah</b> dalgaları
kütle kütle sırtına alarak, yavaş yavaş, muntazam bir ahenkle (düzenli bir uyum
ile), ademe (yokluğa), tam bir teslimiyet ile iniyordu. Evet, bir karar
hamlesi, yalnız küçük bir hareket, nasipsiz geçen hayatı ile şu faydasız vücut
arasında bu denizin bütün <b>siyah</b>
tabakalarını set silsilesi gibi bırakarak ta şu ummanın (okyanusun) bir türlü
sonu bulunamayan derinliklerine kadar inecekti.” (s399)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“O vakit ayağa kalktı: Geliyordum, anne!..” dedi ve hayatta
bir ümidi kalmamış bu çocuk, yavaş yavaş, bu <b>siyah</b> geceden, şu kendisini çekip aldiyetini (varlığını) daha
kuvvetle çeken bu sese uyarak, annesini takip etti..” (s400)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><br /></b></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>*Siyah ile Mai’nin beraber kullanıldığı bölümler: </b><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bir rüya içinde yahut sihir alemi karşısında idi; kemanların
titreyen eninleri (inleyişleri) flavtanın kahkahaları, sanki bu aletlerden,
bütün bu kirişlerle tahta veya bakır parçalarından sihirli bir nefes ile
canlanarak, kanatlanarak uçuşan küçük küçük nağmelerle birbirlerine atılıyor;
birinden ötekine bir hicran (ayrılık) sedası, ötekinden bir ıstırap enini,
şundan bir tahassür (özleyiş) nalesi, diğerinden bir ümit cevabı çıkarak, bütün
biçare insan ruhuna mahsus acılıkların tatlılıkların hazinesi taşıyor, <b>mai-siyah</b> kelebekler, gibi uçuşarak,
birbirleriyle dudak dudağa bir visal (kavuşma) içinde dağılıyorlar,
yükseliyorlar, sonra bunlar o parlak semanın mailiklerine, şu muzlim (karanlık)
denizin siyahlıklarına serpiliyorlar; işte işte bu aşağıya süzülen, şu yukarıya
uçuşarak siyahlara bürünen soluk ziyalar! Baran-ı elmas…” (s36)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Üzerinde bir sema ki geceden kalma <b>siyahlıklara</b> gündüzün ilk şaşaalarının imtizacından mürekkep
(parıltılarının karışmasından oluşan) esmer bir renkle gözleri taltif eder
(okşar), bir müphem (belirsiz) renk altında <b>mai</b> bir atlas (kumaşın) halinde görünen semanın derin bir köşesinde
Zühre’nin (Venüs’ün) beyaz handesi ( gülüşü) hala görünür, bakir (yeni) bir
saffetle münevver (ışıklı) bir göz gibi bakmaktadır…” (s38)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Şurada –beynini gösteriyordu- bir şey var, bir şey duyuyorum
ama rüyalarda tutulamayan şekiller gibi parmaklarımın arasından kaçıyor. Bilir
misin, nasıl bir şey? Bak şu semaya, ne görüyorsun, mailiklerden mürekkep bir
derya. Gözlerinle onun içine girmeye çalış; o mailikleri yırtmak için uğraş, ne
görüyorsun? <b>Mai</b>… Daima mai… Değil
mi? Sonra, bak ayağımızın altındaki toprağa, ne buluyorsun? Donmuş <b>siyah</b> bir renk… Of!... O siyah tabakaları
parçalayarak içeriye bak; in, in, in, ne kadar inebilmek mümkünse o kadar in;
ne buluyorsun? Daima siyahlık değil mi? İşte öyle bir şey yazmak istiyorum ki
yukarı bakılsa mai daima mai; aşağı bakılsa siyah daima siyah…” (s61-62)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Şurada <b>mai</b> ve <b>siyah</b>, yukarıda ve aşağıda birer
levhanın, bir garam visaliyle (sevda kavuşmasıyla) kucaklaştıklarını gördü.”
(s141)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Küçük bir kahkaha zapt etti (tuttu), sonra Ahmet Cemil’in
perişan cevabını dinlemeyerek siyah güderi eldivenler içinde daha ince görünen
parmakları ile peçesini indirdi, “Efendim!..” dedi. Ahmet Cemil küçük bir
hareket bile etmeyerek duruyordu; bütün hayatı, bütün ruhunun emel zübdesi
(arzusunun özü) işte şu <b>siyah</b>
nazenin heyula (şu siyah ince hayal), işte şu ipek çarşafın dalgaları içinde
vücudunu ihtizazı (titreyişi) hissedilen seyyal ve mevvaç (akıcı ve dalgalı)
hayal şeklinde kaybolup giderken, Ahmet Cemil orada, elinde çar-pareler ile
başında <b>maili</b> kırmızılı külahı
(başlığı) ile gelip geçenleri gülerek seyreden soytarının istihza nazar (alaycı
bakışları) altında elinde şiirlerinin defterini kıvırarak duruyordu.” (s204)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“O zaman hayalinin makesinde guruba tesadüf etmiş (hayalinin
aynası güneşin batışına rast gelmiş) bulut parçası gibi kırmızılara <b>mailere</b>, yeşillere, sarılara boyanan bu
lehaların içinde Lamia’yı-evvel küçük, şu kadarcık, kıvırcık saçları başının
beresinden dışarı taşarak, Hüseyin Nazmi ile gezmeye çıktıkları vakit yanı
başında iki elleri ile eline yapışarak,
muhaverelerinin (konuşmalarının) arasına “Bu ne? Niçin? Nasıl? Ne vakit? ”
sualleriyle her dakika karışarak; bir dakika sonra sekiz on yaşında bir kış
gecesi mesela iki arkadaş cehren (sesli olarak) bir şiir okurken halının
üstünde daima gülümser <b>siyah</b>
gözlerini anlamayarak yüzlerine dikmiş, yahut kendisine mahsus bir mütalaa (konu)
ile meşgul oluyor zannını vermek için ciddi bir tavır ile elindeki musavver
mecmuaya (resimli dergiye) dalmış-görüyordu.” (s205-206)<o:p></o:p></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Gözlerinin önünde o mai gece ile bu siyah
gece tekabül etti (karşılık oldu): <b>Mai</b>
ve <b>siyah</b>”(sayfa 398)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ah!
Biçare hırpalanmış, ezilmiş hayat!.. <b>Mai</b>
bir gece ile <b>siyah</b> bir gece arasında
geçen nasipsiz, bahtsız (talihsiz) ömür!.. (sayfa 398)</span><span style="font-family: Calibri;"><o:p></o:p></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Beyaz nötr bir renk
olarak mai ve siyahın dengesini tutmaya çalışıyor;<o:p></o:p></span></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Sonra birden ağacın bütün üst tarafı <b>beyaz</b> bir yangın içinde kaldı.” (s143)<o:p></o:p></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Şimdi
sema (gökyüzü) lacivert bir şişeden süzülen ziyaya benzeyen hafifçe bir su
halinde yarı şeffaf, ötede beride yıldızlar hemen hemen <b>beyaz</b> idi;
bacalar, çatılar, ağaçlar, demin birer siyah kütle olan bütün bu eşya şimdi
parıltılı bir su ile yıkanıyor gibiydi.”( sayfa 143)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Kırmızı kiremitlerin üzerinden bir nur çizgisi göründü,
çıkıyor; üzerinden, altından, etrafından nazenin hıramına (nazik yürüyüşü için)
döşenen <b>beyaz</b> bulut kümeleri
arasından bütün müdebdeb şaşası ile (debdebeli görkemi ile) çıkıyordu.” (s144)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Sanki semanın lacivert ipeğine gerilmiş bir <b>beyaz</b> atlas ki –birdenbire tahrip edici
bir nefesle parçalanıvermiş, kopuvermiş, ensicesi (dokuları) çözülüvermiş-
havanın keyfi raks (dans) ile dağılıyor, serpiliyordu.” (s145)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bitmez
tükenmez <b>beyaz</b> bulut parçalarını küçük küçük şamarlarla oraya sevk
ediyor, sanki bir kamçı ile bütün ufuklardan bütün bulut kırıntılarını püskürterek
oraya gönderiyordu.”(s145)</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Şimdi ay küçük <b>beyaz</b>
bulutların, öbür tarafında yığılmış küme küme beyaz atlasların arasında, sanki
yatağında gecikerek baygın bir sevda nigahı (bakışı) ile..” (s148)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Kar gibi <b>beyaz</b>
kenarı gerile gerile iğnelenmiş hatta örtülü sedir, yerde üstünde pembe
şatrançlı (kare motifli) dokuma çekilmiş şilte, annesinin en sevdiği yer; küçük
dört ayaklı iskemle, İkbal’in yeşil gaz boyamalarından yaptığı sade fakat belki
onun için zarif, hoş kalpağı altında lamba, duvarlardan babasından yadigar
(hatıra) olarak kalmış biri kufi, biri talik iki güzel levha, pencerelerden
muşamba perdelerin üzerinde yaza mahsus <b>beyaz</b>,
ince sarı kornişlere küçük küçük kıvrıklarla iliştirilmiş perdeler, o kadar…”
(s185)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“İşte muharrik (motor) bir canavar gibi homurdanmaya
başlıyor, işte kayışlar birer uzun yılan gibi matbaayı baştan aşağı sarsıyor;
makinenin, o siyah dev karnından, bakınız, <b>beyazlıklar</b>
peyda oluyor (görünüyor); çelik dişlerim, üstüvanelerin (silindirlerin)
üzerinden, arasından kayarak, akarak, bükülerek bir alay <b>beyaz</b> kuşlar, kanatlarını gererek, çırpınarak uçuşuyor, bir
rüzgarın bütün bu irfan mahluklarını (bilgi varlıklarını) dünyanın her tarafına
atacak, parça parça öteye beriye serpecek, bunlar sizin işte şu iki
parmağınızın arasında sıkarak fikir doğurmaya mecbur ettiğiniz şakaklarınızın
içinden fırlamış, canlanmış şeyler..”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Zihnen o
dehlizdeki tesadüften sonra <b>beyaz</b> gölgeyi takip ediyor, yemek odasına
götürüyordu.”(s271)</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Kulaklarında
makinelerin tarrakası (gümbürtüsü), gözlerinin içinden binlerce, yüzbinlerce <b>beyaz</b> kağıtların delice uçuşu hüküm
sürüyodu.” (s243)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bu fasılanın arasında gözleri <b>beyaz</b> bir gölge fark eder gibi oldu.” (s260)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ahmet Cemil o <b>beyaz</b>
gölgeyi bir daha görmedi.” (s261)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Geçerken dehlizin bahçe kapısına yakın bir yerinden mütelaşi
(aceleci) bir kumaş hışıltısı işitti, kendisini zapt edemeyerek (tutamayarak)
gözlerini çevirdi; o vakit ufak ve muhteriz (çekingen) bir kahkaha ile <b>beyaz</b> bir gölgenin yanından hemen
sürünerek silip geçtiğini fark etti.” (s264)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Öyle zannediyordu ki o <b>beyaz</b>
gölge artık boş kalan yemek odasına iltica etmiş (sığınmış), beklenmeyen bir
tesadüften (rastlantıdan dolayı) oraya kaçmış idi.” (s264-265)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bu akşam oraya oturup da eline defterini alınca bir müddet
onu açamadı, kalbi <b>beyaz</b> gölgenin
hayali ile dolu idi.” (s 270)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> “<b>Beyaz</b> gölge bir tehlikeden kaçıyormuşçasına kapıyı kapayarak oraya
iltica ediyor (sığınıyor), sonra o defter gözüne ilişiyor.”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“<b>Beyaz</b> gölgenin
küçücük bir kalbi var ki bu defteri görünce çırpınıyor.” (s271) <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ahmet Cemil annesinin karşısında o söyledikçe bazen mumun
hafif oynak ziyası ile titreyerek duvarların üzerinden kaçışıyor, ta orada, her
türlü münevver rüyaların incilası (parlayışına), o küçük yatağın <b>beyazlıkları</b> arasına sokuluyor görünen
gölgelere dalıyor; bazen ta boğazında bir ağlama düğümüyle gözlerini süzerek,
iskemlenin üzerinda ara sıra dalgalanıyor, mevhum fakat müteneffis (hayali
fakat nefes alan) bir serim gibi şişiyor, kabarıyor, kamilen (hep) uçuyor
görünen; daha sonra birden yine toplanarak küçülen, zayıflaşan; ağlamış gözleri
ile, solmuş çehresiylei bütün meyus heyetiyle (ümitsizce) duran annesine
bakıyordu.” (s286-287)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bu bulutçuklar, halkalar, şeritler evvela odanın rakit
(durgun) görünen havasında fersiz <b>beyazlıkla</b>
teveccüh noktasını (yöneleceği yeri) tayin edemeyerek mütereddit (kararsızca)
sallanıyor, sonra o münevver sütunun telatum-ı cazibesi (çekiciliğinin
dalgalanması) bir halkanın kenarına ilişiyor, suya düşmüş ince bir kağıt gibi o
duman tabakasının üzerinde perişan bir dalga geçiyor, güya ensicesi (dokuları)
çözülüyor, parça parça dağılıyor, daha sonra üzerine bir bulut gölgesi isabet
etmiş bir kar satihası (yüzeyi) şeklinde bir donukluk bırakıyor; o vakit o yüz
binlerce şenaverlerin, rakkaselerin her an mütebeddil mütemevvic raksında
(değişlken ve dalgalı dansında)daha seri (hareketli), daha oynak bir faaliyet
(etkinlik), taze bir hayat buhranı uyanıyordu.” (s297-298) <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ahmet Şevki Efendi bir nezaret ve intizam takayyüdüyle (bir
gözetim ve düzen bağlılığıyla) odasında bir kısmı muattal duran (kullanılmayan)
bir dolabın alt katını küçük bir kiler haline getirerek buraya sofra örtüleri,
peşkirler, su kadehleri, tabaklar, çatallar, bıçaklar koymuş; her gün öğle
üzeri küçük bir yuvarlak masanın üzerine o <b>beyaz</b>
örtülerden birini örterek sofrayı hazırlamayı adet etmişti.” (s311)<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ahmet Cemil acı bir hande (gülüş) ile bakıyor, şimdi esmer
bir kül tabakası şeklinde duran bu kağıdın üzerinde bir <b>beyazlıkla</b> beliren yazılara bakıyordu.” (s383)<o:p></o:p></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Daha sonra beybabann vahşet içinde kaybolmuş birer kafile
şeklinde öbek öbek hurma ağaçları, muz fidanları görülüyor; çıplak vücutları
ile kumluğun ortasında bu tenha ve asude ( ıssız ve rahat) hayata tesliyet
(teselli) gönderen bir selam ile yeşil başlarını kaldırırken uzaktan develer, o
kum deryalarının (denizlerinin) evladı, yorgun ve aksak yürüyüşleriyle süzülen
bir bulut şeklinde ilerliyor, ötede kumların sinesinden fışkırıvermiş bir <b>beyaz</b> rüzgar dalgası şeklinde bütün
beyaz görünen atların üstünde <b>beyaz</b>
harmaniler (pelerinleri) uçuşarak geçen süvari zümresi (topluluğu)…” (s388)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></span></div>
Almelek Kitap Arşivihttp://www.blogger.com/profile/14645067684908521194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8245414459500493419.post-54170968916047173872013-11-20T06:16:00.000-08:002013-11-20T06:16:26.651-08:00Yakup Kadri Karaosmanoğlu - Hep O Şarkı<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj7cGhnXDgS7Uu7wwtLm7tJJtKhTB2EhaJ82ZuN2ge6uiHT5D8yZurXn4EqtI96i63-M6TFLL3eG8pQvEWL7eprmpzAzCIZh7bCi6-LcUdDqFOdpThRylmecangdPMP9dkk2HGGytpqizI/s1600/indir.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj7cGhnXDgS7Uu7wwtLm7tJJtKhTB2EhaJ82ZuN2ge6uiHT5D8yZurXn4EqtI96i63-M6TFLL3eG8pQvEWL7eprmpzAzCIZh7bCi6-LcUdDqFOdpThRylmecangdPMP9dkk2HGGytpqizI/s320/indir.jpg" width="218" /></a></div>
<b><br /></b>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>Okuduğum Tarih: Ekim 2009</b></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%; text-indent: 35.4pt;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%; text-indent: 35.4pt;">Yakup Kadri’nin bu romanından büyük keyif aldım, hikaye
acıklı olsa da İstanbul’un bir döneminin yaşayışına, geleneklerine ve politik
olaylarına uzaktan da olsa değiniyor.</span><br />
<b style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%; text-indent: 35.4pt;"><br /></b>
<b style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%; text-indent: 35.4pt;">Romanın Özeti:</b><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%; text-indent: 35.4pt;">Münire ve Cemil, iki komşu yalıda oturan ailelerin
çocuklarıdır ve küçüklüklerinden beri birbirlerini sevmektedirler. Cemil
sevdiği kızı ailesinden istemiş olsa da Münire’nin babasının Cemil’i
haşarı-çapkın bulmasından dolayı reddedilir.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%; text-indent: 35.4pt;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%; text-indent: 35.4pt;">Akabinde Münire, Rüknettin bey
konağına gelin gider. Kocasını hiç sevmez üstüne üstlük kocasının konağın
hizmetçilerinden birini hamile bıraktığını da öğrenir. Kocasının ilk kez
kendisini aldattığını öğrendiğinden beri kendisine yaklaşan Cemil ile Zeyrekli
Fatma Hanım’ın evinde gizlice görüşmeye ve aşkını tazelemeye başlamıştır.
Kocasının da bir hizmetçiyi hamile bırakmasını fırsat bilerek Münire baba evine
geri döner ve arada sırada ziyarete gittiği halasının yalısında Cemil ile
görüşmeye devam eder. Bu arada da Cemil’e de saraydan bir kız uygun görülmüş
fakat o reddettiği için Padişah kendisini ve ailesini doğuya sürmüştür. Bunun
üzerine yirmi beş yıl görüşemezler.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%; text-indent: 35.4pt;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%; text-indent: 35.4pt;">Roman yirmi beş yıl sonrasında Münire’nin
anlatması ile devam eder. Halasıyla komşularına saz faslı dinlemeye
gittiklerinde Münire, Cemil ile bunca yıl sonra tekrar karşılaşır ve daha birbirlerini görmeden Cemil’in ona eski aşklarını
ifade eden -zamanında ona bununla serenad yaptığı- şarkıyı icra edişini
dinleyince kahrolur. Cemil de arada Anadolu’da yaşarken evlenmiş ve iki erkek
çocuğu olmuştur. Ancak hayat ışığını kaybetmiş, şişmanlamış, çökmüş yalnız
hayatını oğullarına adamıştır. Hayat iki sevgiliyi büsbütün ayırmıştır. Münire
de hiç evlenmeden yaşlanmıştır.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%; text-indent: 35.4pt;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%; text-indent: 35.4pt;"><b>Gözlemlerim:</b></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%; text-indent: 35.4pt;"><b><br /></b></span>
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*Yakup
Kadri’nin romanını bir kadın karakterin ağzından anlatmasını sevdim. Çünkü bir
erkek romancının bir kadın profilini karakterize etmesi ilginçti.</span></span><br />
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="line-height: 115%;">*Romanın
birbirinden ayrı ve çok uzun iki zaman diliminde geçmesi de hikayenin kurgusuna
renk kattı.</span><span style="line-height: 115%;"> </span></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="line-height: 115%;"><br /></span></span>
<div class="ListeParagrafCxSpİlk">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="line-height: 115%;"><b>*Romanın
ana temalarından olan Cemil Bey’in ilan-ı aşk ettiği;</b> </span></span></div>
<div class="ListeParagrafCxSpİlk">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="line-height: 115%;">“O
şarkı” Münire’nin sık sık ruh hallerini anlatmak için dile getiriliyor. </span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Çünkü o
akşam Cemil Bey bana bir şarkı söylemişti.” (s28)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%;">“Bu ses
bana, gecenin ilerlemiş bir saatinde el etek çekildikten sonra, pes perdeden,
hep o şarkıyı söylemekte devam ediyordu.” (s31)</span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“O bana
ilk defa böyle hitap ediyordu ve onun tarafından hiç alışmadığım bu samimilik,
bu laubalilik beni kızdıracağı yerde, tam tersine bir takım tatlı hislere
daldırıvermişti. Öyle hisler ki, hep o şarkıyı dinlerken duyduklarımdan
farksızdı.” (s69)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Kalbim
türlü türlü ümitler ve arzularla doluydu ve kulaklarımı Cemil Bey’in şarkısı,
Cemil Bey’in sesi sanki ilk defa olarak okşuyor gibiydi.” (s85)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Hem bu
sefer, eskisi kadar nezaret altına alınamayacağına göre, geceleri pencereden
pencereye fısıldaşmak, sabahları gözümü onun yüzüne bakarak açmak ve ara sıra
da-kim bilir belki- yatağın içinden o şarkıyı dinlemek eskisine nispeten çok
daha kolay olacaktı.” (s108)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Mehtap
alemlerinin sonuna doğru o şarkıyı doya doya, kana kana dinlediğim oluyordu.” (s109)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“– O
şarkınızı kulağıma söyler misiniz?” dedim.” (s115)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bir de
o esnada, o şarkı, bizim şarkımız söylenmeye başlamasın mı?” (s124)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Benim
şarkım söylenip bittikten sonra bütün bunların ne hükmü var?” (s142)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Hızla
yürümeye çabalayarak, sünnet düğünü gecesi, sedefi feracemle oturup Cemil Bey’in şarkısını ilk defa dinlediğim
taraçanın bulunduğu noktayı aramaya başladım.” (s146)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Fakat,
ben bunu kendi nefsimde tecrübeye kalkışınca içimde o eski şarkının ta
uzaklardan, ta derinlerden gelen aksi sedasından başka bir şey işitmiyordum.”
(s152)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Zaten
uzunca bir ut taksiminden sonra o şarkı da başlamıştı işte.” (s159)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<b><br /></b>
<div class="ListeParagrafCxSpİlk">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>*Dönemin
politik olayları ve hareketleri de romanın akışına destek oluyor:<o:p></o:p></b></span></span></div>
<br />
<div class="ListeParagrafCxSpSon">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%;">-Sarayın
israfları ve hazinenin çöküşü;</span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Devlet
hazinesi öyle kolay kolay tükenir mi?” (s62-63)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<b>-</b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Feriye Vakası;</span><br />
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Feriye
vakası olduğu vakit ben otuzunu boylamış bir kadındım” (s134)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%;">-Moskof Savaşı;</span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ben bu
haldeykendir ki, Moskof muharebesi oldu.” (s140)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%;">-Yalı yangınları ve sürgün cezası</span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>*İşin
içine biraz mistizm katılarak Bektaşilikten bahsediliyor.</b></span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>*Münire
karakteri romanı kendi ağzından “ roman yazan bir kişi” sıfatıyla yazdığı için
“roman” sözcüğü sık sık geçiyor. Adeta yazar roman içinde roman yaratıyor:</b></span></span></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%;">“Bende
bu roman okuma merakı bende pek genç yaşımdan beri başlamıştır” (s11)</span><br />
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Hatta
söze bazı hissi romanların bazılarında görüp beğendiğim üzere şunlara benzer
bir takım cümleler ile başlamak hevesine düştüm.” (s12-13)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Her
romancı mutlaka kendi başından geçenleri yazmaz veya kahramanlarına mutlaka
yakından tanıdıklarının hüviyetini
vermez ama, bahsettiği vakalarla insanları bize, -ne bileyim ben
nasıl-hakikatte olmuş şeyler ve görülmüş kimseler gibi anlatmayı bilir.” (s14)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Kış
gelip çatıp da konağa taşındığımız günden itibaren, hazin sergüzeştlerini
Avrupa romanlarında okuduğu, manastıra kapatılmış kızlardan bir farkım
kalmazdı.” (s42)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Hey
acemi romancı; hikayenin sonunda söyleyeceğin şeyleri gene başa aldın. Hele
dur; şu cehennem dediğin Nafi Mollalar’ın konağında neler gördün, neler
geçirdin onları anlatmağa başla bakalım.” (s45)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Canım;
böyle de roman mı olur? Böyle hissi roman mı yazılır?” (s52)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bir
roman ya hazindir, ya komik.” (s53)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ah,
nerede ise size romanımın sonunu açıklayıverecektim.” (s54)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Dikkat
edin, asıl romanım şimdi başlıyor.” (s67)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Romanlar
ise bana, yoldan çıkan kadınların er geç büyük bir hüsrana uğradıklarını
gösteriyordu.” (s75)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Kahvaltımı-
gerçi hiç lüzumunu hissetmeden ve tadını almadan- orada ediyordum ve bir
müddet, uzun, uzun bir müddet denize, bahçeye, bahçenin yıkık rıhtımına
baktıktan sonra elime romanımı alıp okumaya çalışıyordum.” (s129)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bundan
üç dört yıl evvel, bir yaz sabahı, bilmem neden, bilmem hangi hisse kapılarak
–serde romancılık var ya- halamın yalısından bir sandala atlayarak o yangın yerini
görmeye gittim.” ( s144)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Roman,
kanaviçe.” (s148)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“ Bir
aşkın, bir uzun aşkın böyle bir hayal sükutu ile bittiği nerede, ne zaman, hangi
romanda görülmüştü?” (s168)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Benim
romanım zaten kendi kendimle böyle bir konuşma halinde başlamamış mıydı?” (s169)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>*Dönemin
bildiğim az tanıdığım İstanbul semtlerinin sözü sık sık geçiyor:</b> </span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Beykoz,
Kanlıca, Bebek, Kandilli, Emirgan, Baltalimanı, Laleli, Vefa, Bağlarbaşı,
Beşiktaş, Şehzadebaşı, Divanyolu, Çarşıkapısı, Beyazıt, Direklerarası,
Cihangir, Sarıyer, Çamlıca, Adalar, Kanlıca, Çubuklu, Hisar, Fazlıpaşa, Galata,
Mahmutpaşa, Sütlüce gibi. Bir nevi roman İstanbul rehberi gibi. </span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<b><br /></b>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>*Dönemin
mektuplarındaki hitaplar ve yazılar ilginç;</b></span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Muhterem
hanımefendi hazretleri, emirleri veçhile hareket olunacağını arz eder, eteklerinizden
öperim.” (s117)</span><span style="font-size: 16pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Münire
Hanımefendi’ye ihtiramatı faikamın iblağını (üstün saygılarımın iletilmesini)
rica ederim.” (s171)</span><span style="font-size: 16pt;"><a href="" name="_GoBack"></a><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="ListeParagraf">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></span></div>
Almelek Kitap Arşivihttp://www.blogger.com/profile/14645067684908521194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8245414459500493419.post-75550796632680515402013-10-28T04:17:00.002-07:002013-10-28T04:18:51.246-07:00 Samuel Sullivan Cox- Prinkipo’da Tatlı Yaşam ve Prens Adaları<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgNJGnZJbgfy6sdQwsb6RX8SCwVhtpp54-fFGTcxvNir4yf5w4g-dknDZ5tSyQaE_5tgqzjf6KOlq5IIFeNN-kbyR9oCYyJ-_p6YiSXKOqAMqkgFz2VL_oP7tZl2BniNU2jlxaoiTDdF-4/s1600/Prinkipo-8217-da-Tatli-Ya_166323_1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgNJGnZJbgfy6sdQwsb6RX8SCwVhtpp54-fFGTcxvNir4yf5w4g-dknDZ5tSyQaE_5tgqzjf6KOlq5IIFeNN-kbyR9oCYyJ-_p6YiSXKOqAMqkgFz2VL_oP7tZl2BniNU2jlxaoiTDdF-4/s400/Prinkipo-8217-da-Tatli-Ya_166323_1.jpg" width="286" /></a></div>
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Okuduğum Tarih: Eylül
2013</span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Büyükada’da belki 25
yılı aşkın süredir yazlıkçı olup ada ile ilgili kitaplar okumanın müthiş keyfi
ile bu eseri bitirmekten dolayı çok memnunum. Cox’un bu okuduğum ilk eseriydi.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Samuel Sullivan Cox, Amerikan
Büyükelçisi olarak görev yaptığı dönemde, 1886 yazını eşiyle beraber Prinkipo’da
(Büyükada’da) geçiriyor ve o yaz yaşadığı ada hayatını doğasıyla, olaylarıyla,
yaşananlarla anlatıyor. Dili çok keyifli; yazısını esprilerden eksik etmiyor. Anıları,
Büyükada ağırlıklı olmak üzere diğer adalarla beraber o dönemin alışkanlıklarını,
kurallarını, politik ve sosyal olaylarını ve ansiklopedik sayılabilecek
bilgileri içeriyor. Cox kendini o kadar iyi yetiştirmiş dolu dolu bir diplomat
ki, okuyucuya bu kitapta adaların ve Türkiye’nin yaşantısının çok ötesinde de
birbirinden çok farklı konularda çok enteresan bilgiler iletiyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Gözlemlerim:</span></b><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">*Kitapta geçen şiirler: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“Kibarca gamzeleştirir,
yanağını okyanusun<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Yansıtır ışık tonlarını
birçok tepenin<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Yakalar gülen akıntılar,
yıkarken<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Bu Doğu dalgalarının
cennet bahçesinde” (s.18)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">*Adalar ve İstanbul hakkında dönemin
bilgileri: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"> “Belgrad ormanlarını üne kavuşturan ise
kocasının elçiliği sırasında burada yaşamış olan Lady Mary Montagu’nun parlak
tavsiyeleridir.”(s.21,22)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“36 milyon olarak tahmin
edilen nüfusunun yarasından çoğu Türk değildir.”(s.25)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Dalyan: “Bu isim,
yöntemi bölgede ilk kez uygulayan ‘Italyan’ balıkçılardan dönüşerek
kalmıştır.”(s.64)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“Sonradan da Çankaya
adını alan mahallenin kurucusu ve ad vereni.”(s.83)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“100.000 kişinin ibadet
etmesine uygun Aya Sofya hala duruyor.”(s. 228)<b><br clear="all" style="mso-special-character: line-break; page-break-before: always;" />
</b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“Tam karşılarındaki
Bosphorus ve Altın Boynuz ile çevrelenmiş topraklarının muhteşem güzelliğini ve
halen de kullanılmakta olan benzersiz limanını göremeyip Kadıköy’e
yerleştirdikleri için kör oldukları düşünülmüş.”(s.306)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">*Manastırlar: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“Antik dönem
Yunanistan’ında, modern Yunanistan’da ve Prens Adaları’nda manastırlar hep
yükseltiler üzerindedir.”(s.125)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“Manastırlar her zaman
en tepeye yerleşmiştir. Bu durum hem devlet için uygundu, çünkü hapishane veya
sığınak olarak kullanılabiliyorlardı. Hem de kilise için uygundu çünkü
herkesten uzakta Rum prensip ve öğretisi gibi dini işlere yoğunlaşmak mümkün
oluyordu.”(s.172)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“Sürüsünü otlatmakta olan
bir çoban uyuya kalmış. Uykusunda bir rüya görmüş. Rüyasında kendisine, üzerinde
yatmakta olduğu noktayı kazması ve ‘yararına olacak bir şey duyacağı’
söylenmiş. Kazmış ve boynunun etrafında çanlar asılı çok güzel beyaz bir savaş
atı ve üzerindeki süvarisi ile karşılaşmış. Süvari de ona kazma emri vermiş.
Verilen buyruk üzerine uyanarak tarif edilen yeri kazmaya başlamış. Sonunda bir
resme ulaşmış. Resimdeki, rüyasında gördüğü süvari imiş. Hatta atın boynunun
etrafındaki çanlara varıncaya kadar tüm ayrıntılar varmış.”(s.130)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“2. Mehmed, Constantinopl’u
ele geçirdiğinde Rum kilisesine birçok ayrıcalık tanıdı ancak çan çalınmasını
yasakladı. Çan diğer dinlere bağlı olanları rahatsız ediyordu. Ancak prens Adaları’ndaki
manastır ve kiliselerde çan çalınmasına izin verdi.”(s.137)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">*Levantenler: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“Levantenler İtalya, Malta,
Fransa ve diğer batı ülkelerinin karışımı bir halktır. Levantenler Frenk olarak
da adlandırılır. Onlar eski dönemlerdeki Haçlı Seferleri’nden Kırım savaşına
kadar geçen dönemin çocuklarıdır.”(157)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">*Diğer Adalar: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">*Heybeliada: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“Halki adası adını antik
çağlarda burada var olan bakır madeninden almakta. Adanın düzlük kısmının iki
ucunda yer alan iki tepe bir atın sırtının iki yanına yerleştirilmiş heybeleri
andırdığı için bu isim verilmiş.”(s.166)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“Halki’de at arabalarına
izin verilmiyor. Tek ulaşım yaya veya eşek sırtında.”(s.171)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“Halki, Prinkipo ile
sağlık ve yazlık mekanı olarak yarışır ama üst sınıf insanların tümü
Prinkipo’yu seçmiş. Zengin insanlar ve büyük villalar Prinkipo’da.”(s.185)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“Rıhtıma yanaşan
tekneler eğer beş dakikadan fazla kalırlarsa bir mecidiye ücret ödemek
zorundaymış.”(s.189-190)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">*Burgazada:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“Türkeler adaya, bir
zamanlar tepesinde var olan ancak şimdi kalıntıları bile kalmamış olan kaleden
esinlenerek, kaleli ada anlamında ‘Burgazada’ ismini uygun görmüşler.”(s.187)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">*Kınalıada: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“Bu isim adada bir
zamanlar bolca bulunan biley taşının Rumca’sı olan accona’dan gelmekteymiş.
Türkler ise adaya kırmızı ada anlamında Kınalıada der.”(s.193)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">*İstanbul yangınları: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“Yangını gördüğünde bir
yandan kocaman davulunu vuruyor, bir yandan da ‘Yaan-gınn-vaaar’ diye
bağırıyor. Yangın gündüz olmuşsa kulelerin tepesinden dalgalandırılan
bayrakların farklı renk ve dizilimleri ile yangın yeri belirtiliyor.”(s.191)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">*Osmanlı döneminde adalar: </span></b><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"> <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“Rum yönetiminin o eski
güzel günlerinde(!)gözler yakılarak kör ediliyordu.”(s.197)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">*Erkekler: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“Erkek zaten yarı yarıya
kendi köşesinde yaşayan bir canlıdır. Zamanının neredeyse yarısından çoğunu
içine kapanık geçirmeyi tercih eder.”(s.222)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">*Osmanlı dönemi hakkında: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"> “Kendi çocuklarını satması da onur kırıcı bir
davranış olarak görülmezdi. Bu işlerde amaçlanan Türkiye’de iyi bir hareme
eşini veya çocuğunu yerleştirebilmekti. Türk haremlerinin karı ve annelerini
çoğu da onlardan oluşurdu. Ayrıca bu kadınlara Türkiye’de çok iyi bir eğitim ve
dini bilgiler verilirdi. Yaşam koşulları daha düzgün hale gelirdi.”(s.238)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“Hiçbir Sultanın
Abdülmecid kadar uygarlığın ülkede yerleşmesini sağlayacak fedakarlıklar ve
idari reformlar yaptığını zannetmiyorum.”(s.200)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">*Diplomat olmak: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“Son söz olarak; bir
yabancı elçinin geçimli ve keyif almayı bilen bir adam olmaması durumunda işini
de iyi yapamayacağını söylemem gerekir. İşinin yarısını keyif almak için
yaptığı işler sırasında yürütür. Düşüncelerini, hem de hiç belli etmeden ve de
en iyi şekilde, balolarda, yemeklerde, toplantılarda ve eğlence amaçlı
partilerde yayabilir.”(s.247)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">*Türk gelenekleri: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Ada Bekçileri: “Görevi
ormanları keçi, yaygın ve serserilerden korumaktı. Ağaçlar rahatsız
edilmemelidir!” (s.28)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Ada Evleri: “Burada gece
yatarken ev kapılarını kilitleyen insan sayısı bile çok azdır.”(s.29)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Ada Evleri: “Mutfak evin
dışında ve eve bir köprü ile bağlı. ’Şey! Biz buna iç çekme köprüsü diyoruz.”
(s.52)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Hamallar: “600-700
pound(272-317kg,ç.n) ağırlığında ev eşyası ve diğer yükleri yokuş yukarı tek
bir kılları titremeden taşıyan sırt hamallarının kopyasıdır.”(s.31)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“Fransızca dili en çok
zenginler ve resmi görevliler tarafından konuşuluyor.”(s.104)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“Vapurlar Altın Boynuz
üzerindeki köprüden günde birkaç kez hareketle bir buçuk saatte adalara
varıyor. Türkler evlerindeki ve kollarındaki saatlerini güneşe doğru
ayarlarlar.”(s.35)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"> “Uzanmak veya tütün içmek için fazlasıyla
çekici bir salon burası. Doğu’daki şehirlerde sokağın üstüne doğru taşan bu
cumbalı pencereleri inşa etmek yaygın bir uygulama. Hemen her gün öğleden sonra
dört-beş gibi bu cumbalar çay, Türk kahvesi içen, tatlı, meyve yiyen şen
insanlar ile dolar. Burada ya misafir kabul edilir ya da dış dünya izlenir ve
yürüyüşe çıkmış olan insanlar göze çarpan her şeyleriyle ilgili çekiştirilir.
Genç sokak satıcılarının tiz sesleri ile uzata uzata bu sebzelerin bazılarını
bağırarak satmaları oldukça eğlendirici. Tüm sebzeler ve eşyalar ‘çığlıklarla’
satılıyor.”(s.59-61)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“Tahtırevan içinde inen
aristokrat bir bayan ile sıkça karşılaşıyoruz. Constantinople’un hala
kullanışsız ya da terkedilmiş sayılmayan bu eski adetten vazgeçmek konusunda
isteksiz olduğu belli.”(s.103)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"> “Kırmızı fesini giyer. Bu itaatin de
simgesidir. Ancak görünen onu severek giydiğidir.”(s.158)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"> Erkekler: “Akşam eve dönerken aile üyelerine
küçük armağanlar götürmek.”(s.264)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"> “Daha sonraları, bir Türk bayan sokağa
çıktığında giydiği ve bileğinde büzdüğü çok geniş pantolonunu özel eşyalarını
da yanında taşımak için kullanmaya başladı.”(s.338)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“Bir yandan da telaffuz
ya da tercüme edemeyeceğim tuhaf bir ses çıkararak eve bir gavur erkek
geldiğini ve kadınların gizlenmesi gerektiğini haber veriyor.”(s.357)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“Türk yasalarına göre
Müslüman kadınların sokakta yabancı bir erkek ile, hele bir Hıristiyan ile
birlikte dolaşmaları yasaktır.”(s.359)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">*Rumlar: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"> “Prens Adaları da harç karşılığı Rum halka
bırakıldı.” (s.20)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"> “İstanbul’da yaşamakta olan 250.000 Rum’un
120.000’i ‘reaya’,yani Türk vatandaşıdır.”(s.43)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"> “Rum papazlarının makas ya da ustura kullanma
izninin olmadığını biliyor. Sakallarını seyreltmek için tek yapabilecekleri
kılları tek tek yolmak. Bu eski bir Yahudilik kuralı.”(s.154)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"> “Yunanistan’daki Hıristiyan kadınlar arasında
bugün bile yaygın olan bir adet, hamile kaldıklarında klasik dağın fazla eğimli
olmayan bir yamacından aşağı kaymaktır. Mutlu bir doğum için bir adağı yerine
getirmek anlamına gelir. Kayarken bir yandan da Rumca tuhaf bir adı şarkı
söylerler. Gelecekleri ile ilgili, daha doğrusu doğacak bebeğin kaderi ile
ilgili bir şarkı bu.“(s.318)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“Bu yazdıklarında
tamamen samimi çünkü Rum kadını drahomasını ya da çeyizini gerçekten de
üzerinde taşır. Böylelikle hem varlığını koruma altına almış, hem de kendisini
süslemiş olur. Evleneceği kızın mal varlığı hakkında bilgi sahibi olmak isteyen
damat adayına da büyük kolaylık sağlamış olur.”(s.333)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“Rumlar ne zaman bir
kilise önünden geçse ya da bir aziz resmi görse diz kırarak haç
çıkarır.”(s.342-343)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">*Adalarda doğa ve hayvanlar: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Cırcır Böceği: “Bu
huzuru bölmek için ısrarcı, inatçı, cırtlak, kulak tırmalayan cırcır böceğinin
monoton sesi ortaya çıkıyor.”(s.89)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Cırcır Böceği: “Akşam
olduğunda yavan bir cicala şakıdı’ Böceği asla göremezsiniz. Üzerinde cırladığı
ağaçla aynı renktedir.”(s.90)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Eşek: “Bilmeniz gerekir
ki adada neredeyse tüm taşıma işleri bu sefil hayvanlar tarafından gerçekleştirilir.
Sabırları, çalışkanlıkları ve uysallıkları için onları savunmaya her zaman
hazırım.”(s.91)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Eşek: “Erkek dişiyi bir
mil veya daha da uzaktan selamlarken; seslenerek, dikkat çekerek kur yapma
döneminde iken.”(s.92)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Eşek: “Adanın asıl
eğlencesi eşek ile gezmektir. Rum eşekçi eşekleri kurnazca kuyruğundan
yöneterek yavaşlatır, hızlandırır.”(s.45)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Eşek: “Tüm yollar
eşeklerin. Arabalara izin yok. Eşeklere binerek adaya yayılıyoruz.”(s.190)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Bülbül: “Bu kadar tatlı
bir sesle ve uzun süreli makara çeken kuş bir bülbül olmalıydı. Gerçek bir
doğulu gibi güle aşkını ilan ediyordu. Tepe yamaçlarından havayı yararken bağların
içinden fırlarken, çamların arasında uçuşurken, asla yere kondukları
görünmüyor. Oldukça evcil ve korkusuzlar. Karatavuklar geldi ve adanın
kokularını ele geçirdi. Burada küçük karga olarak da biliniyorlar ve oldukça
zarar yol açıyorlar.”(s.101)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Leylek: “Eylülün ilk
günü büyük sürüler halinde gelirler. Daha şimdiden öcüleri gelişlerini
müjdeledi.”(s.102)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">*Kitapta çok sayıda fotoğraftan en
beğendiklerim:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">-s.33 Harita<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">-s.65 Et satıcısı<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">-s.72 Dondurmacı<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">-s.79 Sucu<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">-s.111 Fayton<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">-s.127 Manastır<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">-s.159 Simitçi<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">-s.173 Halki<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">*Adalarda bitkiler:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">-Lepia (s.89)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">-Çam reçinesi:
“Birincisi; o kadar da uzak değil. Elçilik ofisime Prinkipo’daki evimden iki saatte
ulaşabiliyorum” (s.47)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“Çam yapraklarının
dokularında çok miktarda reçine ve yağ içerdiğini bulmuş. Lifleri
ayırmış.”(s.48)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">*Dönemin
gelenekleri/alışkanlıkları:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">*Aşk ilanı: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“Bir aşık sevdiği kadını
onurlandırmak istediğinde, kafe sahibine gizlice fısıldayarak, bedeli ödenmek
üzere, bilmem kaç tane madah yaktırır ve’ta içine, her yerine yerleşmiş olan o
güzelin mükemmeliyetini onu aydınlatarak hem herkese gösterir hem de
şereflendirirdi. Aşık kalkar ve kara gözlü güzelin önünde Doğu usulü selamlamasını
yapardı.”(s.118)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">*Dilbilim:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">-Latince: Facile
princeps; Te Deum Laudamus; Horresco referens; Tigrides indomitea, rugiuntque
leones; Carthago delenda est; Qıid debeas Roma, Neronibus Testis Metaurum
flumen et Hasdrubal Devictus; Punik; İncognita; Deus ex machina; Meum et tuum;
Animo revertendi.”(s.34-122-270-277-292-293-294-295-340-360-362)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">-Fransızca: A force de
malheurs’ ane est interessant.”(s.97)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">*Mitolojide Cox’un çok
sık başvurup betimleme yaptığı bir kaynak, özellikle Homeros’un eserleri.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">*Yazarın eserlerini sık sık kaynak olarak
gösterdiği yazarlar:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">-Schlumberger, Gibbon, Murray,
Hoinby, Taylor, Arnold, Byron, Gautier<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">*Yazarın aktardığı ilginç hikayeler: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">*Cox’un ada berberinde
berberle yaptığı diyalogda hangi memleketten olduğu anlaşılmasın diye farklı
dillerde cevaplar verdiğini anlattığı hikaye çok komik.(s.104-110 arası). (13
dil): Danimarkaca, Almanca, İtalyanca, Macarca, Bohemyaca, Fransızca, Portekizce,
Rusça, Romence, Çince, Arapça, Japonca, İngilizce.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">*Macerada yarışına(yüzme-bisiklet-koşu-yürüme)
katıldığımız bu dönemde, Ali Oraloğlu’yla oluşturduğumuz takıma ‘Prinkipo’
ismini verirken arada bu kitabı okumam anlamlı oldu.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">*Kaplanlarla ilgili
yazarın 27 kuralı (s.278-282) hem eğlenceli hem de ilginç.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“Gelen taze kokulu bir
cilt ekleniyor ve ben de onu gözlerden uzak bir tembellik içerisinde dikkatle
okuyorum.”(s.285)<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“Pek tabi ki var benim
sevgili şirin ve acımasız okuyucum.”(s.345)<o:p></o:p></span></div>
Almelek Kitap Arşivihttp://www.blogger.com/profile/14645067684908521194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8245414459500493419.post-74532656682948244312013-10-28T03:06:00.000-07:002013-10-28T03:06:21.520-07:00Dostoyevski - Budala<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiG3Ly1A-Gt0ckuiPygY0oJfXvxm9fWmoOiNwNh72Kaa2aMV1rh8bgefzg0EHAJQp94Y3duKtYqui_TGbL-z8B-t3V4oO9_KrMSXT-Y3Mkx1RfK3fPOclhEtm5IJOb6V0x6Vo23lUmuvaM/s1600/budala-dostoyevski.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiG3Ly1A-Gt0ckuiPygY0oJfXvxm9fWmoOiNwNh72Kaa2aMV1rh8bgefzg0EHAJQp94Y3duKtYqui_TGbL-z8B-t3V4oO9_KrMSXT-Y3Mkx1RfK3fPOclhEtm5IJOb6V0x6Vo23lUmuvaM/s400/budala-dostoyevski.png" width="277" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">AKKA-890<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Okuduğum
Tarih: Eylül 2013<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Bu değerli romanı belki 20 sene ya da daha önce okumuştum ve o zaman da
heyecanlandığımı hatırlıyorum. Gözlemlerimi yazmadığım için maalesef aklımda
bir şey kalmamıştı. Şimdi tekrar okuduğum için çok memnunum.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Romanın
Özeti:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Roman aristokrat olan Prens Lev adlı saralı 27 yaşındaki bir gencin
İsviçre’deki tedavisinden sonra Rusya’ya St. Petersburg’a dönüp orada iki güzel
kadın arasında bocalarken bir yandan da sosyeteye ayak uydurmaya çalışmasını
anlatıyor. Prens Lev saflık derecesindeki iyi niyetiyle, sara hastalığının
belirtisi ile beraber sık sık çevresi tarafından ‘Budala’ damgasını yiyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Prens Lev, St. Petersburg’a gelirken trende bir zenginin küstah ve
olağanüstü hırslı çocuğu Rogojin ile
tanışıyor. Konuşmalarına kulak misafiri olan Lebedev, Rogojin’e dalkavukluk
ediyor yol boyunca.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Prens trenden inince akrabası olan Yepaçin’lerin evlerine ilk kez gidiyor.
Onlara kendisini tanıtıyor ve sempatilerini kazanıyor. Hatta aile reisi General
İvan, prense hem katiplik işi buluyor hem de kendi asistanı Gavrila’nın
ailesinin yanında ona pansiyonerlik de ayarlıyor. Prens generalin üç kızı (Adalide,
Aleksandr, Aglaya) arasında Aglaya’nın güzelliği ve kişiliğinden etkileniyor.
Aglaya ile Gavrila arasındaki belirsiz ilişkiye de tanık oluyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Prens, Gavrila’nın evine yerleşmeye gidiyor ve onun çılgın babası emekli
general, Gavrila’nın kardeşleri Varvara ve Kolya ile annesi Nina ile tanışıyor.
Oradayken inanılmaz güzellikteki Nastasya Gavrila’yı görmeye geldiğinde prens ondan
çok etkileniyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Arkasından Prens Nastasya’nın evinde verdiği doğumgünü partisine aynı
akşam davetsiz olarak gidiyor. Gece Nastasya’ya deli gibi tutkun olan ve
babasının vefatıyla yeni ve büyük bir servete konan Rogojin eve baskın yapıyor.
Sebebi Nastasya’nın o gece Gavrila ile evlenip evlenmeme kararını açıklamasıdır.
Nastasya ne yapması gerektiğini Prense sorar Prens Lev de evlenmemesini tavsiye
edince ortalık karışır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Prens de vefat eden bir yakını sayesinde bir servete kavuşmuştur, Moskova’da
miras işleriyle uğraşırken bir yandan Rogojin’le de görüşür. Nastasya ise Rogojin’in
kendisiyle evlenmek istemesine yönelik çılgın tutkusuna karşı çıkmakta ondan
hep kaçmaktadır. Prensin ara ara sara hastalığı belirtileri nüksetmeye
başlamıştır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Prens bir ara oteline döndüğünde Rogojin ile karşılaşır ve arkadaşının
elinde bir bıçak vardır ama Prense saplayacakken berikinin sara hastalığı krizi
gelir ve Prens merdivenlerden yuvarlanırken Rogojin ortadan kaybolur.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Prens iyileşince Pavlosk’a Lebedev’in yazlığında kalmaya gider. Orada
Yepaçinlerle görüşmeye devam eder.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Prens bir gün yazlıkta herkesle beraberken kendisi hakkında çıkan bir
gazete haberi okunur. Orada mirasını hak etmediği asıl vefat edenin öz oğlunun
hak ettiği yazmaktadır. O kişi Yepaçinler gibi o sırada Lebedev’in evine
gelmiştir. Prens ise Gavrila’nın yaptığı
araştırma sonucu elde ettiği açıklamalarıyla beraber yanlarında bulunan kişinin
vefat edenin oğlu olmadığına dair foyasını ortaya çıkarır ama yine de ona para
vereceğini duyurur. Ancak adam reddeder ve evi terk eder. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Davet sonrası dışarı çıktıklarında bu sefer oradan bilerek geçen
Nastasya, aralarında bulunan iyi yürekli bir genç olan Yevgeniy’e iftira atar.
Rogojin’de bu arada iyice Nastasya’nın piyonu hale gelmiştir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Prensin doğum günü için yapılan sürpriz bir partide Agalaya’nın prense
olan ilgisi ön plana çıkmaya başlar. Aglaya’nın annesi Lizyeta (Prensin de
akrabası) kızlarını ve dolayısıyla Aglaya’yı korumaya çalışmaktadır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Bu buluşmalarda genç veremli İppolit de bir keresinde herkese kendi
anılarını/ itiraflarını okur. Hastalığı çok ilerlemiştir. Sonra kendini
öldürmeye çalışır ama rezil olur.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Nastasya ise aralarda yazlık yerin etrafında sık sık belirmekle hepsinin
kafalarını karıştırmaktadır. Bu yüzden Prens Nastasya’ya vurmaya yeltenen bir
subayın elini tuttuğu için az kalsın düelloya davet edilmekten son anda başka
birinin araya girmesiyle kurtulur.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Zaman zaman parkta ikili gizli görüşmeler ayarlanır. Nastasya ile Prens
yada Aglaya ile Prens arasında. Herkes Aglaya ile Prensin evlenmesiyle
uğraşıyor gibidir. Gizli mektuplaşmalar devreye girer. Bu mektuplaşmalara
örnekler: Prens ve Rogojin veya Nastasya ve Aglaya.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Aglaya ile Prens arasında yakınlaşmalar artar, Aglaya Prense bir kirpi
yollar. Prens bu hediyeyi neye yoracağını bilemez. Yepaçinlerin evlerindeki
sosyetenin davet edildiği bir partide Prens kendisini konuşmalarıyla rezil eder
daha önce Aglaya’nın içine doğarak uyarmasına rağmen salonda bulunan değerli ve
antika bir Çin vazosunu düşürür ve kırar.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Aglaya Prensi Nastasya ve Rogojin’in olduğu eve götürür orada iki kadın
çok kötü kavga ederler. Aglaya orayı ağlayarak terk eder. Nastasya Rogojin’i
evden kovar. Prens bayılan Nastasya’nın yanında kalır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Nastasya Prensle evlenmeye karar verir ancak düğün günü gelinliğiyle Rogojin’le
ansızın kaçar. Aglaya da zaten ailesiyle kışlığa dönmüşlerdir. Aglaya artık Prensle
ilişkiyi kesmiştir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Prens St.Petersburg’a Rogojin’in evine gelir ve onu bulmak için hergün
evinin etrafında dolanır. Bir gece Rogojin onu evin içine alır. Orada Prens Nastasya’nın
Rogojin tarafından bıçaklanıp öldürüldüğünü görür. Sabaha polisler gelip
Rogojin’i tutuklayana kadar beraber otururlar.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Rogojin 15 yıl hapis için Sibirya’ya sürgüne yollanır. Prens hastalığı
ciddileştiği için İsviçre’ye tedaviye gönderilir. Yevginiy ona göz kulak olur.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Aglaya kendini kont olarak tanıtan ama aslen göçmen olan birisiyle kötü
bir evlilik yapar. Bu arada hem İppolit hem de Gavrila’nın babası delilik
mertebesine gelmiş general vefat etmişlerdir. Prensin de durumu ciddidir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Gözlemlerim:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Önemli
karakterler ve özellikleri:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Prens: Saf, dürüst (Budala), saralı.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Nastasya: Çılgın(deli), güzel, isterik, kendini mutluluğa layık
görmüyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Rogojin: İhtiraslı karanlık ruhlu, zalim.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Aglaya: Gururlu, güzel, şımarık<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Genelde karakterler uçlarda yaşayanlardan yaratılmış. Aglaya güzel ve
şımarık ama bir o kadar ihtiraslı, diğer yanda güzelliğiyle insanın başını
döndüren Nastasya hırsıyla ortalığı karıştırmaya çalışıyor, bir başka yanda da
Nastasya’nın kulu kölesi ve sonunda katili olmayı seçen Rogojin’in kendi içini
kemiren dünyası. Bunların arasında Prens naif bir köprü kurmaya çalışan ama
kendi duygularına da doğal olarak kapılan bir zat. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Karakterlerin
tam isimleri:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">-Prens Lev Nikolayeviç Mışkin<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">-Parfyon Rogojn<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">-Gavrila Ardalionoviç<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">-Nastasya Filippovna<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">-Aglaya Yepançin<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">-General İvan Fyodoroviç Yepançin<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Prense
‘budala’ damgasını vuran pasajlar:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Sık gelen nöbetler neredeyse bir budala yapmıştı onu. Profesör
budalalık, delilik gibi hastalıkları kendince bir metotla, soğuk su ve
jimnastikle iyi ediyormuş.” (s.32)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Öykümüze başladığımız o sabah da acınacak bir budala, nerdeyse sadaka
dilenen bir yoksul gibi.” (s.60)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Herkes nedense bir budala olduğumu düşünüyor. Evet, bir zamanlar çok
hastaydım, bir budaladan farksızdım.” (s90)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Bir şey bilmeden gevezelik ediyorsunuz…’kendi kendine söyleyendi’
budala!” (s97)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Nasıl oluyor da siz (içinden ’budala!’ diye eklemişti...” (s109)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Ah! Kahrolası budala!(kendinde değilmiş gibi öfkeyle bağırmıştı. Yoksa
öylesine küçümsediği bu ‘budala’nın her şeyi çok iyi anladığını ve yeterince
iyi anlattığını fark ederdi.” (s110)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Ne budala şey bu! Nereye gidiyorsun? Kim geldi diyeceksin?” (s128)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Açıklama yaparken açık açık ’budala’ diye fısıldadığını bile duymuştu.”
(s132)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Sizin budala olduğunuzu da nereden çıkardım ki? Başkalarının hiç fark
edemediği şeyleri fark ediyorsunuz.” (s152)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Prense birilerinin tuhaf bir biçimde neden budala dediğini
anlayamadığını, kendisinin de hiçte öyle düşünmediğini, prensin çok aklı
başında biri olduğuna inandığını söyledi.” (s174)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Bir buçuk milyonu var, hem prens, hem de söylediklerine göre bir
budala… gerçek şimdi başlıyor işte!” (s214)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Budala olmasına budala, ama bir şey elde etmenin en iyi yolunun
karşısındakinin pohpohlamak olduğunu çok iyi biliyor; çok ilginç biri!” (s216)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Adını kimsenin bilmediği genç ve budala bir prensten söz ediyorlardı
kentte.” (s228)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Çünkü ’o çocuk biraz şey olsa da’ bunu hak ediyordu ama ‘budala’nın
yaptığına ne çok sevindiği de yüzünden belliydi.” (s233)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Aklın körelmesi, ruhun kararması, budalalık bu ’yüce dakikaların’ gayet
açık sonuçları gibi geliyordu ona.” (s287)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Öykümüzün kahramanı gibi ya bir budala olarak büyümüş yada budalalık
tedavisi gördüğü (evet, tam öyle!) İsviçre’den malum insanların bahtı açıktır.”
(s332)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Ne var ki küçük soylu çocuk her soylu çocuğu gibi bir budalaymış.” (s333)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Soylu bir aileden geliyordu, milyonerdi, budalaydı…” (s334)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“İsviçre’de budalalık hastalığım için tedaviye dünyanın parasını akıttı.”
(s335)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Birçok kişinin budala olduğumu düşündüğünü biliyorum.” (s349)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Evet, bir budalayım ben, su katılmamış bir budala!” (s351)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Bu budalanın yarın onların yanına koşacağını, dostluğunu ve parasını
onlara sunacağını bilmiyor sanki…” (s361)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Cizvit, aşırı tatlı ruhlu, budala iyilik budalası milyoner…” (s380)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Budalalıklarınıza ailemizi de karıştırdığınız için seviniyorsunuzdur
şimdi…” (s381)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Nasıl oluyor da budala diyorlar size, aklım almıyor!” (s395)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Oysa ‘biçimsiz şey’ , ’budala’ diyordu senin için.” (s404)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Ama bir budalaya böyle yazılamayacağını düşünemedi, sonuç da böyle
oldu…”(s410)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Ve sonra, şu iğrenç prens bozuntusu, şu pis budala ortaya çıkınca her şey
birbirine girmiş.” (s.418)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Tanrım, iyi ki bir budala o ve… ve… yabancımız değil!” (s420)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“İyi ki böyle bir budalayla oynaşıyor.” (s440)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Bir tıp adamı mıdır, yoksa her şeyi sezinleyebilen olağan üstü zeki
biri mi? (Ama sonuçta bir ‘budala’ olduğu da kesin.)” (s493)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“O zamanlar tam bir budalaydı. Doğru dürüst konuşamıyor, kendisine ne
sorulduğunu bile anlayamıyordu.” (s535)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Şu prens bozuntusu koca bir budalaydı, sonra ne sosyeteden haberi
vardı, ne de sosyete kendine bir yer edinebilmişti.” (s643)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Sonra yavaş yavaş açılmıştı, hatta prensin hiç de ‘aptal’ olmadığını,
aslında hiçbir zaman da olmadığını.” (s644)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Tanrım! Böyle… sizin gibi… beyinsiz biriyle bir şeye kalkışmak ne de
hoşmuş!” (s667)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Benim gibi bir budala… dayanılacak gibi değildim o zamanlar…” (s684)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Bu genç prens varlıklı sayılırdı, biraz aptalcaydı.” (s727)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Birileri sizin için budala olduğunuzu söylediğinde kabul etmiyorum
bunu, hatta nefretle karşılıyorum.” (s734)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Çok ilginç… zavallı budala! Kim bilir daha neler gelecekti başına?”
(s740)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Böyle olduğunu söyler, elini sallayıp o zaman söylediğinin aynısını
söylerdi: ‘budala!’” (s775)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Yevgini Pavloviç zavallı ’budala’nın durumuyla çok yakından ilgilendi.”
(s776)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Eşek:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Kısa süre sonra anladım ki, eşekler son derece yararlı canlılardı,
çalışkandırlar, güçlüdürler, sabırlıdırlar, pahalı değillerdir,
dayanıklıdırlar.” (s67)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Yazar
okuyucusuyla zaman zaman bağlantı kuruyor, hitap ediyor, okuyucuyla kurduğu bu
mesafeli diyalog romanı bir sohbet havasına da sokuyor arada bir:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Öykümüzün akıcılığını aksatmış olmayız sanırım.” (s44)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Öykümüze başladığımız o sabah da acınacak bir budala, nerdeyse sadaka
dilenen bir yoksul gibi.” (s60)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Öykümüzün ilk bölümünün sonunda anlattığımız...” (s227)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Öykümüzde kahramanımızın ikinci kez sahneye çıkmasından hemen önce
oluyordu bütün bunlar. Ancak öykümüzün devamına girmeden bir başka şeyi daha anlatalım.”
(s236)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Yanında okuyucunun önceden tanıdığı Lebedev’in yeğeni.” (s328)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Ve nihayet, yukarıda söylediğimiz gibi...” (s401)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Uyuyup da büyüsün, sırmalı giysiler içinde bir general olsun!
Gelgelelim, bu arada gereksiz konulara girdik.” (s413)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Öykümüzün şimdiye kadar okuyucuya yeterince açıklamadığımız (itiraf
ediyorum bunu) kahramanlarından; Birinci grup dar kafalılar, ikinci grup ‘biraz
daha kafası çalışanlar’. Birinci gruptakiler daha mutludur.” (s585)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Şunu da unutmayalım, insan davranışlarını yönlendiren nedenler,
genellikle zannettiğimizden daha karmaşık ve çeşitlidir, bu yüzden sonradan
olanları nadiren kesin olarak açıklayabiliriz.” (s612)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Size şunu da söyleyeyim, ömrümde onun kadar temiz yürekli, dürüst ve
her şeye çabucak inanan bir insan tanımadım ben. Onu dinledikten sonra, isteyen
herkesin onu kolaylıkla aldatabileceğini, kendisini aldatan herkesi aradan bir
süre geçtikten sonra bağışlayabileceğini öğrendim ve işte bunun için de sevdim
onu…” (s720)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Kendimizi daha da sahteci konumuna düşürmemek için iyisi mi, durumu bir
örnekle açıklamaya çalışalım; bakarsınız, iyi niyetli okur özellikle neyi
anlatmakta zorlandığımızı anlar.” (s727)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Kahramanımızı okurun gözünde temize çıkarmak değil amacımız.” (731-732)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Neler konuştuklarını bilmiyoruz. Bir saat sonra barışmış, mutlu.”
(s750)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Prensin
sara hastalığı nüksettiği zaman okucuyu şaşırtmakla kalmıyor aynı zamanda
romana da yön veriyor, olayları etkiliyor. Özellikle Rogojin onu öldürecekken
Prense sara nöbetinin gelmesi hayatını kurtarıyor:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Ama uzun zamandır kendini kaptırdığı, o zamana kadar bütünüyle
bilinçsiz olarak yaptığı bu hastalıklı hareketinin farkına varır varmaz hemen
onu son derece ilgilendiren bir başka şeyi hatırlatır. Nöbetlerin başladığı
zamanlardaki gibiydi. Böyle anlarda çok dalgın olduğunu, çok dikkatli bakmazsa
eşyaları ve yüzleri birine karıştırdığını biliyordu.” (s285)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Bu arada o sıkıntıların, bunalımların sara hastalığının tam nöbet
gelmeden önce(nöbet uyanıkken geldiyse) bir aşaması olduğu, gerilim sırasında
beyninin bir anlığına aydınlandığı, yaşam gücünün olağan üstü güçlendiği
gelmişti aklına.” (s286)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Muhammed’in sara nöbeti sırasında Allah’ın katına çıkıp, devrilen
testinin suyu boşalmadan döndüğü o an gibi bir andı bu.” (s287)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Herhalde sarası giderek güçleniyordu.” (s288)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Yine karıştırmaya başladım gibi geliyor bana… ne tuhaf! Başım dönüyor
gibi…” (s289) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Hem hastalığı geri geliyordu, hiç kuşkusu yoktu bundan. Belki de o gün
kesinlikle gelecekte nöbet. Nöbetin yakın olmasındandı belki de tüm o karanlık,
o ‘düşünce’ de belki ondandı… “ (s290)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Uzun zamandır gelmeyen sara nöbeti gelmişti. Bilindiği gibi sara
nöbeti, özellikle düşüren dedikleri çeşidi bir anda gelir. O anda saralının
yüzü çarpılır, özellikle gözleri kayar. Tüm bedeninde, yüzünde kasılmalar olur.
Anlatılamaz, hiçbir şeye benzemeyen korkunç bir çığlık kopar göğsünden. Bu
çığlıkta insana özgü her şey bir anda yok olur gider. Sara hastalarının nöbet
anındaki görünüşü birçok kimseyi handiyse mistik bir yanı olan anlatılamaz bir
dehşete düşürür.” (s297)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Prensin
saf iyi niyetli duyguları, naif kişiliği:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Bunu söylerken Prensin bakışı öylesine sevecen, gülümsemesi de gizli
bir kırgınlık duygusunun her türlü gölgesinden bile olsun öylesine uzaktı ki,
birden duraladı general, değişik bir biçimde baktı konuğuna.” (s.29)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Prense bir bakışta insanın bütünüyle rahatlaması olasıydı.” (s.38)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Göründüğünüz gibi içten, temiz yürekli bir insansanız, ileride aramızda
herhangi bir tatsızlık çıkmayacaktır.” (s.41)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"> “Prensin masum bir şaka
karşısında bile tertemiz bir genç kız gibi kızardığına bakılırsa, bence dürüst
bir genç olarak onun kalbinde son derece soylu, övülesi duygular yer etmiştir.”
(s179)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Prens benim için hayatımda güvenilirliğine, sadakatine inandığım ilk
insandır. İlk görüşte inandı bana, ben de ona inanıyorum.” (s.198)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Prensin gurur ve vicdan konularında herkesin bildiği şövalyece
duygusunu hesaba katıyordu.” (s.356-357)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Paranızı ve dostluğunuzu öylesine ustaca önerdiniz ki, soylu, dürüst
bir insanın bu önerinizi kabul etmesi şu anda olanaksız. Ya çok safsınız ya da
çok kurnaz… Elbette siz daha iyi bilirsiniz bunu.” (s358)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Bu budalanın yarın onların yanına koşacağını, dostluğunu ve parasını
onlara sunacağını bilmiyor sanki…” (s361)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Cizvit, aşırı tatlı ruhlu, budala, iyilik budalası milyoner…” (s380)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Ah prens, dünyaya ne temiz, aydınlık, masum gözlerle, nasıl desem, bir
çoban gibi bakıyorsunuz!” (s392)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Böyle bir saflık, böylesine bir temiz yüreklilik insanlığın altın
çağında bile görülmüş, duyulmuş şey değildir. Ansızın derin bir psikolojik
gözlem gücüyle ok gibi giriyorsunuz insanın ruhuna.” (s393)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Bakın, yalnızca size söyleyeceğim gerçeği, çünkü insanın ruhunu
okuyorsunuz.” (s396)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Ah ne saf, ne alıksın sen! Herkes aldatıyor seni, tıpkı… tıpkı…”
(s.406)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Herkes aptal yerine koyuyor seni, aldatıyor!” (s.407)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Sizin gülünç karakteriniz sebebiyle yüzüm kızararak da olsa uyarmak <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">istedim sizi.” (s.455)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Eşsiz bir insansınız, yani adım başı yalan söyleyenlerden değilsiniz,
belki hayatınız da hiç yalan
söylememişsinizdir; bana da dost ve akıl hocası olarak gerekli bir insansınız.”
(s.468-469)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Bence son derece dürüst, doğru bir insansınız, herkesten daha dürüst,
herkesten doğrucusunuz. Sizin için aklınızın biraz… yani arada bir aklınızdan
hastalandığınızı söylüyorlarsa da haksızlık bu…” (s542)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Prens! O kadar iyisiniz, o kadar safsınız ki, bazen acımak geliyor size
içimden. Ama yine de prens onun haz duyarak, hatta zevkten kendinden
geçercesine yalan söyleyenlerden, ama duydukları zevkin doruğundayken bile
söylediklerine karşısındakilerin inanmadığından, inanamadığından kuşku duyanlardan
olduğunu hissediyordu.” (s638)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“O harika içten saflığınızdan alay etmek küstahlığını gösterdiysem.”
(s655)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Vay! Söyledikleri kadar saf değilmişsiniz.” (s659)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Tertemiz yüreğinin heyecanından tıkanıyordu.” (s685)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Size şunu da söyleyeyim, ömrümde onun kadar temiz yürekli, dürüst ve
her şeye çabucak inanan bir insan tanımadım ben. Onu dinledikten sonra, isteyen
herkesin onu kolaylıkla aldatabileceğini, kendisini aldatan herkesi aradan bir
süre geçtikten sonra bağışlayabileceğini öğrendim ve işte bunun için de sevdim
onu…” (s720)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Giyotin:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Giyotin denen bir makineye yerleştiriyorlar, büyük, ağır ve yassı bir
bıçak yukarıdan aşağı hızla düşüyor… Kafa göz açıp kapayıncaya dek bedenden
kopup uzağa fırlıyor. Ama olayın hazırlık olayı çok kötü. İdam edilecek kişiye
karar okunuyor, sonra özel bir giysi giydiriyorlar, gözlerini bağlıyorlar ve
idam sehpasına çıkarıyorlar.” (s24)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“İşte başını giyotinin altına koyuyorsun, kocaman bıçağın yukarıdan
aşağı nasıl kayarak geldiğini duyuyorsun… işte saniyenin o dörtte biri olan
süre en korkuncudur…” (s25)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Orada kadınların idamları izlemelerinden hiç hoşlanmıyorlar. Hatta bunu
yapan kadınları ertesi gün gazeteler dillerine doluyor.” (s76)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Başı giyotinin altındayken son çeyrek saniyeye kadar düşünür mahkum,
bekler ve… bilir, başının üstünde giyotinin bıçağının ansızın kaymaya
başladığını duyar! Kesinlikle duyar bunu!” (s80)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*İdam
edilecek kişinin son anda azad edilmesi ve bu sırada mahkumun hisleri
(Dostoyevski’nin kendi başına da gelmiş, tam idam edilecekken gelen bir emirle
hayatı bağışlanmış, o sırada aklından geçirmek zorunda kaldığı düşünceleri
Prensin ağzından aşağıda aktarıyor olabilir):<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Ama aynı ere ölüm cezasına çarptırıldığı kararını okuyun, ya aklını
yitirir ya da ağlamaya başlar. İnsan doğasının buna aklını yitirmeden
katlanabileceğini kim söylemiş? Kendisine ölüm kararı okunup acı çektirildikten
sonra ‘Hadi git, bağışlandın’ denen biri vardır belki. İşte o anlatabilir bize
bunu…” (s26-27)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“İdam edilecek öteki mahkumlarla birlikte onu da idam sehpasına
çıkarmışlar. Siyasi bir suçu nedeniyle kurşuna dizilerek idam edileceği kararı
okunmuş kendisine. Yirmi dakika sonra da bağışlandığı, ölüm cezasının başka bir
cezaya çevrildiğinin karar yazısı… iki karar arasındaki yirmi dakikayı ya da en
azından bir çeyrek saati birkaç dakika sonra kesinlikle öleceğini düşünerek
yaşamış. O anda yaşadıklarını anlatırken büyük bir merakla dinliyordum onu.”
(s72)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Bu beş dakikada birçok yaşamı olacağını düşünerek, son dakikayı
düşünmeyi bile gerekli görmüyor, önündeki zamanın planlamasını yapıyormuş:
Arkadaşlarıyla vedalaşmaya iki dakika ayırmış, iki dakika da kendini son bir
kez düşünmeye… Geri kalan zamanda ise çevresine son kez bakınacakmış. Önündeki
zamanı böyle üçe ayırıp kullanmayı planladığını çok iyi hatırlıyordu. Yirmi
yedi yaşındaydı, sağlıklıydı, güçlü kuvvetliydi, ama ölecekti. Arkadaşlarıyla
vedalaşırken birine hayli tuhaf bir soru sorduğunu, aldığı cevabı da çok ilginç
bulduğunu hatırlıyordu. Daha sonra, kendini düşünmek için ayırdığı iki dakika
başlamış.” (s73)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Ukala:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Bu tür ukala insanlara toplumun belli kesimlerinde kimi zaman, hatta
çoğu zaman rastlanır.” (s5)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Aşk
romanın önemli temalarından. Yalnız aşık olanların hiçbirisi şanslı değil.
Birbirlerine gerçekten aşkını gösterip karşılığını alan kimse yok diyebiliriz.
Bu karasevdalık karakterleri daha hırslı, heyecanlı, sıkıntılı yapıyor. Hatta
aşksızlık onların içindeki kötüyü de ortaya çıkartıyor: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“O anda Nastasya Filippovna da bir mağazadan çıkmış, arabasına
biniyordu. Şurama bir ateş düştü sanki.” (s11)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Ve belki de hüzünlü son günümde, bir veda gülümsemesiyle ışıldar aşk.”
(s712)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Çocuklara
Dilek: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Uyuyup da büyüsün, sırmalı giysiler içinde bir general olsun!” (s413)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"> Acaba o dönemlerde Türk/Osmanlı
toplumunda ne dilenirdi çocuklar için? <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Deyimler:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Aman, battı balık yan gider!” (s12)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Yabancısı olduğun manastıra…” (s20)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Tabak beğendiği deriyi yere çalar.” (s155)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Kurttan korkan ormana girmez.” (s183)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Elin ağzı torba değil ki büzesin.” (s261)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Malum insanların bahtı açıktır.” (332)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Uşak:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Öte yandan, uşaklar genellikle efendilerinin sandığından daha zeki
oldukları için...” (s21)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Acıma:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Acıma duygusu bütün insanlığın başlıca ve belki de tek yasasıdır.”
(s292)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Gurbet:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Evlerin içi biz Rusların alışık olmadığı kadar soğuk. Doğrusu, dünden
beri durmadan Rusça konuşmak geliyor içimden.” (s23)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Dahiler:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Mucitlere, dâhilere kendi alanlarında çalışmalarının başlangıcında (çoğu
zaman sonunda da) toplum içinde aptal gözüyle bakılır. Son derece olağan, alışılmış
bir durumdur bu.” (s412)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*İş Adamı:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Aslında kalın kafalılık her iş adamı için olmasa bile, en azından para
sahibi olmayı ciddi olarak düşünen herkes için zorunlu bir özelliktir.” (s414)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*İmza:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Eski başrahiplerimizin, metropolitlerimizin hepsi belgelere enfes
imzalar atarlarmış; kimi zaman büyük bir özenle, titizlikle koyarlarmış
imzalarını!” (s39)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*İnsan
ilişkileri:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Çünkü çok sık böyle gelir insanlara, ortak yanlarının olmadığını
sanırlar. Oysa çok ortak yanları vardır… insanların tembelliğinden, bir de
birbirlerini nasıl görünüyorlarsa öyle değerlendirdiklerinden, onlarda başka
bir şeyler bulamadıkları için oluyor bu…” (s30-31)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Hepsi doğaldı tabii bunların, insanlar birbirlerine acı çektirmek için
yaratılmıştır.” (s501)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Cezaevi:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Sonra insanın cezaevinde bile kocaman bir yaşam bulabileceğini
düşünüyordum.” (s71)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Mutluluk:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Mutlu olduğunuzu söylediğinize göre, herkesten daha az değil, daha çok
yaşamışsınız demektir.” (s75)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“İnsanların mutluluk peşinde acele etmesini, gürültü çıkarmalarını,
telaşlarını anlatıyor!” (s475)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Çocukların
Eğitimi:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Her şey anlatılabilir çocuklara, her şey… Büyüklerin çocukları hiç
tanımamaları her zaman şaşırtmıştır beni.” (s82)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Dil
Bilimi:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">-Fransızca:
O dönemde Rus dili çok yoğun bir Fransızca hakimiyeti altındaymış. İnsanlar
kendilerini neredeyse Rusça’dan çok Fransızca konuşarak daha iyi ifade
ettiklerini düşünüyorlar ve Fransızca konuşmak sosyete arasında özentilik
yaratıyor. <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Jes vous aime, Marie.” (s88) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Bonjour, notre bonne Marie. Nous t’aimons, Marie.” (s90) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Leon s’en va, Leon s’en va pour toujours.” (s93) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Chere Babette.” (s114) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Avis au lecteur.” (s117) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Mon mari se trompe. Ben qu’on se trompe.” (s122) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“C’est du nouveau.” (s137) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Rira bien qui rira le dernier.” (s158) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Pour passer le temps.” (s169) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Embarras de riçhesse.” (s184) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“De la vraie souche.” (s195) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Monsieur aux camelias.” (s208) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Lever du roi.” (s249) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Encore un moment, monsiur le bourreau, encore un moment.” (s250) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Tete-a-tete” (s436) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Bonne cehance.” (s444) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Apres moi le deluge.” (s488) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Les extremites se touchent.” (s.515) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“O, puissent voir votre beaute sacree Tant d’amis sourds a mes adieux
Qu’ils meurent pleins de jours, que leur mort soit pleuree Qu’un ami leur ferme
les yeux.” (s523) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Voila’un garçon bien eveille. Qui est ton pere.” (s630) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Conseil du lion. Bah! II. Devient superstitieux.” (s635) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Le roi de Rome.” (s636) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Petite fille alors. Ne mentez jamais! Napoleon, votre ami sincere.”
(s637) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Fraternite ou la mort.” (s690) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“C’est tres curieux et c2est tres serieux!” (s695) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Laissez le dire.” (s698) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">-Rusçaya
giren Fransızca sözcüklerin eleştirisi:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Fransızca bir sözcük bu. Rusçaya giren bir çok sözcük gibi bir sözcük.
Aslında pek savunduğum bir şey değil ya…” (s559)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">-Almanca:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Tren biletini de alıp nach Russland, hoşça kal İsviçre.” (s333)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">-Latince:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Mea culpa, mea culpa…” (s673) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Non possumus. (s688)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Etkilendiğim
Cümleler:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Çocuklar insanın ruhunu hafifletir.” (s83)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“İyilik tohumunuzu, sadakanızı, hangi biçimde olursa olsun, iyiliğinizi
başka birine verirken, ona benliğinizin bir bölümünü vermiş ve onunkinin bir bölümünü
kendinize almış oluyorsunuz. Karşılıklı olarak kişilikleriniz birbirine
karışmaktadır. Bilim ve bu yaşam uğraşınız sonunda sizi çok büyük bir tohum
atmak, dünyaya dev bir düşünce armağan etmek düzeyine çıkaracaktır…” (s513)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Tanrı birini cezalandırmak istediğinde önce aklını karıştırırmış derler…”
(s561)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Söyledikleriniz kalbimdedir… kalbimin derinliklerinde! Orası
sözlerinizin mezarıdır!” (s564)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Hiçbir şeye şaşmamak çok zeki olmanın işareti derler. Bence aynı ölçüde
aptallığın da işaretidir…” (s709)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Güzellik:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Güzellik bir gizemdir.” (s96)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Öfke:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Böyle sinirlenen insan öfkesinden neredeyse haz duymaya başlar, artarak
güçlenen bu duygusuna gittiği yere kadar bütünüyle bırakır kendini.” (s126-127)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Kafiyelerinde uzlaşmaz öylesine çok öfke vardır ki.” (s523)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Prens çok
iyi bir gözlemci ve analitik bir beyine sahip:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Bence son derece olağan bir insansınız, belki biraz zayıf, orijinal
hiçbir yanı olmayan sıradan bir insan.” (s156)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Mektuptan hoşlandığınızı saklamaya çalıştığınız için söyledim öyle.
Duygularınızdan niçin utanıyorsunuz? Her zaman duygulusunuzdur siz.” (s409)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Para:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Aslında para insana yetenek bile kazandırdığı için aşağılık, nefret
edilecek bir şeydir.” (s158)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Kitapta
bahsi geçen bazı eserleri özellikle okumuş ve arşivlemiş olmaktan gurur
duyuyorum. Bunlar o dönemin yazarlarını ve dolayısıyla farklı milletleri
derinden etkilemiş büyük eserler: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">-Kamelyalı Kadın (s100-192-193-208-671) [AAKA-363]<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">-Don Kişot (s239-313-314-315-316) [AAKA-775, AAKA-776]<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">-Akıldan Bela (s312-377-423)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">-Don Juan (s681) [AAKA-870]<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">-Madame Bovary (s763) [AAKA-736]<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*St.
Petersburg:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Yaz başında bazen çok güzel, güneşli, sıcak, durgun günler olur.
Petersburg’da.” (s284)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Petersburg’umuzun buzların çözüldüğü mevsimdeki insanın sinirlerini
bozan havasını ekleyin.” (s735)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Petersburg’un ‘beyaz’ yaz geceleri hafifçe kararmıştı.” (s767)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">2000 yılı öncesi St. Petersburg’a ailecek gittiğimizi ve Dostoyevski’nin
evini de ziyaret ettiğimizi hayal meyal hatırlıyorum, şehir bende asil, yumuşak
ve sanatsal hisler bırakmıştı. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Annelik:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Yavrusunun ona bakarak ilk kez gülümsediğini gören bir annenin sevinci
böyle olur.” (s280)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Yaşlanmak:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Yaşlı insanlarda uzak geçmişi hatırlamakta pek sık görüldüğü gibi,
belleği bir anda aydınlanmış, olayı en küçük ayrıntısına varana kadar
hatırlamıştı.” (s309)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Roman
içinde romanlardan bahsetmesi:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Sizin o dediğiniz… romanlar da olur!” (209)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Aslında aynı şeyleri romanlarda okumuş olsalar da.” (s370)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Bütün olaylara önceden hazırlanmış, bir romandaymış gibi son derece
uygun bir biçimde birbirini izlemişti.” (s509)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*’En kötü’
davranışı anlatma oyunu:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Sırayla herkes, masadan kalkmadan, hayatında kötü davranışlarının en
kötüsü olduğunu düşündüğü bir davranışını yüksek sesle, içtenlikle anlatacaktı.
Ama içtenlikle, önemli olan içtenlikle anlatmasıydı, yalan söylemeyecekti!”
(s180)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Kitabın bu bölümü çok heyecanlı ve bir o kadar da kışkırtıcı ve rahatsız
ediciydi. Karakterlerin başlarından gelen kendilerini kötü hissettiren ve halen
vicdan azabı çektiren anılarını anlatmaları insanı ürpertiyordu. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Düello:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Evet, ama düellolarda çok seyrek isabet ettirirler.” (s449)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Maalesef, dönemin kanuni yollara başvurmadan insan katline sebep
olabilecek kötü bir yöntemi olarak kullanılmış düellolar. Puşkin bile böyle bir
düelloda hayatını kaybetmiş. Yazar da bu konuya değinerek eleştirisini yapıyor.
<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Gerçek:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Hemen her gerçeğin kendine özgü değişmez yasaları varsa da, gerçek
neredeyse her zaman inanılmaz ve gerçeğe ters gibi görünür. Öyle ki ne ölçüde
gerçekse, bazen o derece gerçeğe ters izlenimi verir.” (s477)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Verem:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Hastalıklarının son evresinde veremlilerin kimi zaman geçici delilik
anları yaşadıklarını söylemişlerdi bana.” (s492)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Yaşam:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Önemli olan yaşamdır, yalnızca yaşam… onun keşif süreci, sürekli ve
bitmek tükenmek bilmeden yaşamı keşfetme çabası, yoksa keşfetmiş olmak değil…”
(s500)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Yoksulluk:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Bu öyle bir yoksulluktur ki, onunla mücadeleye her kalkışıldığında
sonunda düzensizlik üste çıkar, hatta insanlar artık onunla mücadelede
kurtuluşu düzensizlikte bulur, bu düzensizlikten de her gün biraz daha artan
acılı, intikam duygusu dolu bir haz duymaya başlarlar.” (s505)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Sadaka:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Bireysel ‘sadaka’ dedim, insanın doğasını incitir, kişiliğini aşağılar.
Ama örgütlü ‘sosyal sadaka’ ile kişisel özgürlük iki ayrı kavramdır ve biri
ötekini yok etmez.” (s511)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“İyilik tohumunuzu, ‘sadakanızı’ hangi biçimde olursa olsun, iyiliğinizi
başka birine verirken, ona benliğinizin bir bölümünü vermiş ve onunkinin bir
bölümünü kendinize almış oluyorsunuz. Karşılıklı olarak kişilikleriniz
birbirine karışmaktadır.” (s513)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*İsa’nın
resmedilişine eleştiri:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Ressamlar İsa’yı tablolarında ya çarmıhta ya da çarmıhtan indirilmiş,
olağan üstü güzel bir yüzle vermişlerdir. En büyük acıları çekerken bile bu
güzelliği eksik etmezler yüzünden. (s516) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Cesedi tam böyle idiyse(gerçekten de öyle olması gerekirdi) , onu böyle
gören bütün öğrencileri, gelecekte ki önemli havarileri, onu izleyen ve haçın
dibinde bekleyen, ona inanan, tapan bütün kadınlar cesedine bakarken bunca
acıya katlanmış bu adamın dirileceğine nasıl inanacaktı? Burada ister istemez
şöyle düşünüyor insan: Ölüm böylesine korkunç bir şey ise, doğanın yasaları
böylesine güçlüyse nasıl üstesinden gelinebilirdi bunun?” (s517)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Ressamlar İsa’nın resmini hep İncil’de anlatılan öykülere göre
yapmışlardır. Ben olsam öyle yapmazdım: O tek başına olurdu benim tablomda.
Kimi zaman yalnız bırakıyordu onu havarileri.” (s576)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Yazarın din eleştirisi beni şaşırttı. O dönem böyle eleştiriler yaptığı
için din-sosyal çevrelerinden kötü tepkiler de almış olabilir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Kitapta
Geçen Şiirler:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Kaldırmıyordu kimsenin karşısında, <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Yüzündeki çelikten kafesi.” (s313)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Bir zamanlar zavallı bir şövalye vardı,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Sessiz ve sade,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Somurtkan ve solgun,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Cesur ve dürüst,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Bir hayale kapılmış,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Aklının almadığı,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Hiç unutamadığı,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Ta yüreğine işlemiş.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">O gün bu gündür içi yandı,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Kadınlara dönüp bakmadı,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Ömür boyu konuşmamaya,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Kararlıydı hiçbiriyle.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Atkı yerine boynuna,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Bağlıyordu tespih,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Kaldırmıyordu kimsenin karşısında<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Yüzündeki çelikten kafesi.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">İçi saf sevgiyle dopdolu,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Tatlı hayaline sadık,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Kanıyla yazmıştı. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Kalkanına A.M.D. diye. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Ve Filistin çöllerinde<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Kayalık kalelere,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Saldırmış soylu şövalyeler,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Haykırarak kadınların adını.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Ama o, Lumen coeli sancta Rosa!<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Diye bir nara attı çılgınca,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Gök gürültüsü gibiydi savaş narası,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Dağıttı tekmil Müslümanları.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Uzak ellerden dönünce,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Kapandı şatosuna,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Sessiz sedasız, hüzünlü,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Yaşadı ve öldü bir çılgın gibi…” (s318-319)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Şneyder’in paltosu sırtında,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Tam beş yıl oyalandı durdu Lyova<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Sıradan, sıkıcı işlerle,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Doldurdu günlerini.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Ayağına dar gelen potinlerle dönünce,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Milyonluk bir mirasa kondu,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Tanrı’ya dualar etti Rusça,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Ama yine de soydu öğrencileri.” (s337)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“O, puissent voir votre beaute sacree<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Tant d’amis sourds a mes adieux!<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Qu’ils meurent pleins de jours, que leur mort soit pleuree!<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Qu’un ami leur ferme les yeux!” (s323)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“ne mentez jamais!<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Napoleon, votre ami sincere.” (s637)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“ve belki de hüzünlü son günümde,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Bir veda gülümsemesiyle ışıldar aşk.” (s712)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Var
olmak:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Ama bana ‘ben varım’ deme bilinci verildiğini kesinlikle biliyorsam,
dünya düzeninin hatalı kurulmasından, başka türlü varlığını sürdüremeyeceğinden
bana ne?” (s524)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Sık
Bahsedilen Önemli Kişiler:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Napolyon, Puşkin, Gogol. Özellikle yazar Puşkin ve Gogol’a büyük saygı
duyuyor belli ki. Son dönemde iki yazarın da önemli birer eserini okudum.
Puşkin’in romanı ‘Yüzbaşının Kızı [AAKA-896] ve Gogol’ün romanı ‘Ölü Canlar
[AAKA-900].<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Yalan: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Çünkü insan yalan söylerken sık rastlanmayan veya inanılmaz, yani çok
ters, hiç olmamış bir şey söylüyor ve bunu başarıyla anlatmak becerisini
gösteriyorsa yalan çok daha inandırıcı oluyor.” (s348)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Ama yine de Prens onun haz duyarak, hatta zevkten kendinden geçercesine
yalan söyleyenlerden, ama duydukları zevkin doruğundayken bile söylediklerine
karşısındakilerin inanmadığından, inanamadığından kuşku duyanlardan olduğunu
hissediyordu.” (s.638)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Sosyete:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">‘Sosyete’ gibi tuhaf bir adı olan topluluğu hayatında ilk kez görüyordu.
Özel birtakım niyetlerle, düşüncelerle, merakla bu büyülü çevreye girmenin
hayalini uzun zamandır kurduğu için ilk izlenimi etkilemişti onu. Çarpılmış
gibiydi. Birden bütün bu insanlar bir arada olmak için doğmuşlar...” (s677)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Yazarlık:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Yazarlar romanlarında, öykülerinde çoğu zaman toplumda belirgin
özellikleri olan tipleri ele almaya ve onları canlı, sanat değeri olacak
biçimde anlatmaya çalışır. Değişik özellikleri olan bu çeşit tiplere toplumda
sık rastlanmaz ama, aslından bunlar gerçeğin kendinden de gerçektir. Örneğin
Podkolyosin kendine özgü, hatta abartılı bir karakterdir belki, ama asla
uydurma değildir. Kafası çalışan çok kişi Gogol’ün Podkolyosin’ini öğrendikten
hemen sonra, iyi yürekli tanıdıklarının, dostlarının yüzlercesinin
Podkolyosin’e korkunç derecede benzediğini düşünmeye başlar.” (s538)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Bu romancı özelliği olmayan, tam anlamıyla ‘sıradan’ insanları ne
yapacak, hiç değilse biraz ilginç göstermek için eserlerinde okuyucunun
karşısına ne diye çıkaracak onları?” (s583-584)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Kaybetmek:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Kaybettiği bir şeyi bulmayı çok istediği zaman insan bazen öyle yapar…
Bakar bir göremez, bomboştur baktığı yer, öyleyken yine de on beş kez bakar
aynı yere.” (620)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Karar
Almak:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Kuşkusuz, bunu bana sorması, çok büyük zeka sahibi bir insanın kimi
zaman son anda işi yazı turaya dökmesi gibi bir şeydi.” (s635)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Yazarlara
Eleştiri:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Büyük ama ölmüş bir yazarın dostluğuyla, bu dostluğunu yazıya dökerek
övünmeyi pek seven edebiyatçılar çoktur.” (s680)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Ruslara
Eleştiriler:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Rus insanının pek önemsemediği çalışma isteğine de sahip olduğum için
yani.” (s614)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Rus halkının bu yüksek tabakası gerçekten işe yaramaz, devri geçmiş,
boş, elinden yalnızca ölmek gelebilen, ölmekte olduklarını bile fark etmeden
geleceğin insanlarıyla kıskançlık içinde.” (s698)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Avrupa hayranlığını bırakalım artık, aklımızı başımıza toplayalım.
Burada her şey, bütün bu yurtdışınız… bütün bu Avrupa’nız…hepsi hayal bunların,
yurtdışındaki biz Ruslar da hayalden başka bir şey değiliz… unutmayın bu
dediğimi ileride görüp anlayacaksınız!” (s779)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Bizde hep, uygulayıcı insanlarımızın olmadığından yakınılır.” (s411)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Çağa
Sitem:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Herkesin bir sıkıntısı var Prens… özellikle de bu tuhaf, huzursuz
çağımızda.” (s617)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Ruslara
Özgü Bilgiler/özellikler:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Evlerin içi biz Rusların alışık olmadığı kadar soğuk.” ( s23)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">-Kupa arabası. (s187)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">-Palki (s246)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">-Troykalar (s219)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Rus ruhuna bütün içtenliğiyle inanmaya başlamıştı.” (s289)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">-Nihilizm (s326, 415, 418)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"> -Liberalizm (s421, 422, 424)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">“Herhangi bir Rus başkalarından alınma değil de, kendinin olan bir şey
söylediğinde veya yazdığında, Rusçası çok kötü bile olsa, anında ulusal kabul
ediliyor.” (s423)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">*Roman
İçinde Kahramanların Anlattıkları bazı hikayeler:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">-Prensin İsviçre’deyken acıdığı fakir Mari (s82-83-84-85)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">-Trende puroya karşın finonun camdan atılması (s138-139)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">- 3 rubleyi çalan Ferdışçenko’nun bu yüzden hizmetçinin kovulmasına
neden olması (s186)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">-Askerdeyken yaşlı bir kadına bir kase yüzünden bağıran subayın kadının
öldüğünü fark etmesi (189-190)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">-Kamelyayı tiyoyu verenden önce bulup kıza ileterek o kişiye kötülük
yapmış olmak.(s192-193-194-195)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><b>*Nihilist: </b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Nihilistler arasinda kimi zaman okumuş, hatta bilgili
insanlar bile vardir, ama bunlar onlardan cok daha ileri gitmişler
efendim. Çünkü once eylem adamidirlar. Gerci nihilizmin bir sonucu
gibiler, ama dogrudan degil de dolayli olarak. ..” (s326) <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
Almelek Kitap Arşivihttp://www.blogger.com/profile/14645067684908521194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8245414459500493419.post-979630408719666792013-09-24T23:37:00.004-07:002013-10-04T06:26:43.819-07:00Pınar Kür - Küçük Oyuncu<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg6YD5mXU4YvlECjuILhltTnDx6i-8SsEiY5t5NN_MW0jEkjs2FdTw6OOlUhR7JQnxBHVAyDk-vjm-98HIyxL3HPpqbJZqScBtCQNXmqNigOVX7rEQLqb2UiBwkBas-2fb39ZwLJ36gWd0/s1600/1173_Kucuk_Oyuncu-Pinar_Kur320.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg6YD5mXU4YvlECjuILhltTnDx6i-8SsEiY5t5NN_MW0jEkjs2FdTw6OOlUhR7JQnxBHVAyDk-vjm-98HIyxL3HPpqbJZqScBtCQNXmqNigOVX7rEQLqb2UiBwkBas-2fb39ZwLJ36gWd0/s400/1173_Kucuk_Oyuncu-Pinar_Kur320.jpg" width="275" /></a></div>
<b>AAKA-881</b><br />
<b>Okuduğum Tarih: Ağustos 2013</b><br />
<br />
<br />
Pınar Kür’ün okuduğum ilk eseriydi. Çok beğendim. Özellikle Tiyatro üzerine yazılmış olmasından çok keyif aldım. Roman, tiyatro dünyasını iyisiyle kötüsüyle, keyfiyle sıkıntılarıyla oyuncuların ve yönetmenlerin perspektifinden okuyucuya aktarıyor. Yazar oyunculuk dünyasının içinde seçtiği birkaç karakterin etrafında romanı yaşatarak bir yandan o dönemin Türkiyesine de politik ve sosyolojik olarak dokundurmalarda bulunuyor. Oldukça duygusal bir roman ve karakterlerin sunumu ve gerçek hayatla tiyatro arasında kurmaya çalıştıkları köprü okuyucuya oyun içinde oyun hissini de veriyor.<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span><br />
<b>Romanın Özeti: </b><br />
<br />
Semra bir tiyatroda oyunlarda küçük roller verilen yetenekli genç bir oyuncudur. Cem ile hem çocukluk arkadaşı hem de sevgilidirler. İkisi, aralarından su sızmayan Özer ile ev arkadaşlığı yapmaktadırlar. Üçü de oyuncudur ve Ankara’da yaşamaktadırlar. Dönem 12 Mart dönemidir. Sıkıyönetim ve belirsizlik hakimdir ülkeye.<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Cem eğitim ve tecrübe kazanmak için Paris’e gitmek isteyince Semra da ona katılabilsin diye nişanlanırlar ama Semra’ya izin çıkmaz, Cem gider. O Neil’in ‘günden geceye’ oyunu oynanırken meşhur oyuncu, evli çocuklu Beyhan Semra’ya takılmaya başlar ve sonunda beraber olmaya başlarlar. Özer de Aysel ile çıkıyordur. Aysel politik görüşlerinden ve aktivitelerinden dolayı tutuklanır. Semra da Beyhan’ın aslında “Küçük Oyuncu” mantığında bir insan olduğunu anlayınca ondan soğur. Ayrılırlar.<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Semra sonunda asıl hep sevdiği Özer ile aşk yaşamaya başlar. Bu arada tiyatroya gelen İngiliz bir yönetmen sahneye Kral Lear’ı koymak için rol dağıtırken Semra’ya Kral Lear’in kızı olanKordelia rolü önerilir. Bu onun için büyük bir adımdır. Tiyatronun baş yöneticisi olan Kemal bu rolü almasına karşılık Semra’yla cinsel ilişkiye girmeyi isteyince Semra büyük bir hayal kırıklığına uğrar.<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Özer de bir TV dizisinde çok başarılı olunca ona sinema teklifleri gelir ama istemediği rolleri oynamamak için kabul etmez. Sonra Karadeniz’e turneye çıkar ama denizde kaybolduğu haberi gelir. Semra bir türlü Özer’in ölümünü kabullenemez. Semra bu arada da tiyatroda yükselmekten vazgeçmiştir.<br />
<br />
<br />
<b>Gözlemlerim:</b><br />
<br />
*Roman tiyatro üzerine faydalı bir rehber görevini görüyor. Yazarın tiyatro dünyasını iyi irdelediği belli. Oyuncuların aralarındaki ilişkiler/ tiyatroculuğun bilinen-bilinmeyen kuralları, tiyatronun doğası, prensipleri, meslek olarak kurallarına çeşitli örnekler mevcut:<br />
<br />
“Yorumculuktur oyuncunun işi, gerçek sanat değildir.” (s3)<br />
<br />
“Oyun otursun diye bir kez önemsiz kişiler karşısında oynamak, sonra eleştirmenlerin karşısına çıkmak yeni moda olmuştu.” (s5)<br />
<br />
“Oyunun ilk on, on beş dakikasıdır söz konusu olan ve bu ilk on beş dakikada oyunun baş kişileri iyice belirlenir; ya sahnede görünürler ya da haklarında konuşulup tüm geçmişleri, kişilikleri anlatılır. Böylece seyirci kime dikkat edeceğini en başından bilir.” (s6-7)<br />
<br />
“Beyhan Barlas’ın seyirciyi şıpır şıpır ağlatmak için tüm gücüyle sürdürdüğü oyundu.” (s20)<br />
<br />
“Selam dedikse, o da büsbütün ayrı bir törendir bizim tiyatroda. Neredeyse oyunun kendisi kadar uzun sürer.” (s25) <br />
<br />
“Oysa bilmezsiniz ki her alkışın, en uzun ve coşkulusundan en kısa ve cansızına değin her alkışın, bir eğrisi vardır.” (s26)<br />
<br />
“Birtakım sözler ezberleyip sahnede yinelemek yeter sanıyorlar. Oysa her role bir yorum getirmek gerek değil mi?” (s40)<br />
<br />
“İlk provalarda dümdüz okuyup, son provalara doğru oynamaya başlamaya karar verdim.” (s50)<br />
<br />
“Tiyatroda her zaman iyimser olmalı, derler.” (s55)<br />
<br />
“Karşındaki kötü replik verir ise, senin oyunun daha kötü olur.” (s63)<br />
<br />
“Oyundan 1 saat önce oyuncunun neler çektiğini biliyor.” (s77)<br />
<br />
“Sahneye çıkıp da ilk repliği veren herkes rahatlar.” (s78)<br />
<br />
“Ama işte her oyunun ilk gecesinde ki o bir saat gene de başkadır, bambaşkadır.” (s78)<br />
<br />
“Gece ilk kez tiyatro dünyasının gerçek garipliğini ta kemiklerimde duydum sanıyordum. Evet, bir gariptir oyuncuların dünyası.” (s78)<br />
<br />
“Buncadır oyuncuyum, oyuna çıkmadan önce korkmayanını görmedim.” (s79)<br />
<br />
“Allahtan bizde yuhalamak alışkanlığı yoktur pek.” (s81)<br />
<br />
“Yalnız bir-iki kez, sahnede uyuyakalması gereken yerde gerçekten uyuyakaldı.” (s147)<br />
<br />
“Arkasını döndüğü anda onun bu role nasıl da hiç uygun olmadığı kanısında birleşmeyen yoktu… Eee, tiyatronun geleneklerindendir bu gibi şeyler…” (s148)<br />
<br />
“Tiyatronun en birinci, en karşı gelinmez kuralı nedir? Perde vaktinde açılacak! En büyük günah: perdenin vaktinde açılmaması.” (s160)<br />
<br />
“Oyuna ille de yazarın aklından bile geçmeyen bir yorum getirmeye çalışıyorlarmış.” (s195)<br />
<br />
“Oyunculukta ilerlemek için her şeyi göze alabilecek, üstelik yetenekli, üstelik, üstelik aklı başında bir kızın er geç çıkarının nerede yattığını ya da yatacağını anlayıp geleceğinden şüphesi yok!” (s208)<br />
<br />
“ Bu dünyanın pisliklerine bulanmamak için sahne oyuncularının dünyasını seçmişim…” (s217)<br />
<br />
*Günlük hayatın içinde tiyatrocuların oyunculuk alışkanlıklarından vazgeçmemeleri / tiyatro mesleğinin özel hayatlarına etkileri:<br />
<br />
“Kişinin kendi kendine bir türlü tam nesnel gözle bakamadığı; kendi kendini aldatmak için türlü yollar bulup, kendi kendini tanımanın belki de basit yolunu bulamadığı.” (s17)<br />
<br />
“Günlük yaşamında da sahneymiş gibi konuşurdu bu kadın; ağır ağır, tane tane, sözcüklerin daha ağzından çıkarken gerçekliği yitirmelerini sağlayan garip bir vurgulamayla.” (s22)<br />
<br />
“Yanlış, bozuk, gerçekdışı olmasına karşın kabul ettirmişti herkese, bir tür oyunculuk özelliği haline getirmişti.” (s41)<br />
<br />
“Yanıt beklemeden topukları üstünde döndü gitti. (Sahne dönüşü)” (s125)<br />
<br />
“Mister Dexter’e ben önerdim sizi…” dedi, en derin sahne sesiyle…” (s154)<br />
<br />
“Oyuncunun yaşamı… Bir garip yaşam işte… Oyun mu, gerçek mi belli değil… İkisinin karışımı ya da sentezi bir kargaşa, fazla soru sormadan benimsediğimiz… Oyuncuyuz biz, insanların karşıtıyız.” (s159)<br />
<br />
“İnsanların gizli kapalı, kendi içlerinde yaşadıklarını, oyuncu herkesin gözü önünde açık açık, yaşamak zorunda… Acıyı, sevgiyi, ölümü gözünü kırpmadan sana bakan bir sürü kişinin önünde yaşamak.” (s159)<br />
<br />
“Topukların üstünde bir sahne dönüşü.” (s199)<br />
<br />
“İlerledi (sahnede yer değiştirmeden konuşulmaz ki).” (s200)<br />
<br />
“Tam yerinde gülüşler, dudak büküşler… Arada durup içkisinden bir yudum almalar… Kusursuz bir mizansen…” (s202)<br />
<br />
“Çok kesin olacak tüm devinmelerin. Ayağa kalktım sahnede iki adım atarcasına.” (s203)<br />
<br />
*Hatırlatmak<br />
‘’Ben ancak ansımaya başladıktan sonra anladım yaşadığımı. Eski acıyı, eski coşkuyu, eski sevinci daha bir derinden, daha bir gerçekten duyuyorum ansırken ya da işte, yeniden yaşarken. Yalnızca duymak değil, anlamak istediğim için de anlatmaya çalışıyorum.’’ (s4)<br />
<br />
*Yazmak<br />
‘’Yazdıkça açıklığa kavuşacak şeylerden biri bu.’’ (s11)<br />
<br />
*Ankara<br />
‘’Ankara’da küçük ev bulmak hemen hemen olanaksızdır zaten. Amerika subay bolluğunda, onların sekiz kişilik ailelerini barındırmak için yapılmıştır başkentteki evlerin çoğunluğu.’’ (s12)<br />
<br />
*İnsanın kendiyle ilişkisi<br />
“Kişinin kendi kendine bir türlü tam nesnel gözle bakamadığı; kendi kendini aldatmak için türlü yollar bulup, kendi kendini tanımanın belki de basit yolunu bulamadığı...” (s17)<br />
<br />
*Tanımlar:<br />
-Artivist:<br />
“Her türlü fırsatı yaratmak için çaba harcayan kişi.<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span> (s18)<br />
<br />
-Oportünist:<br />
“Önüne çıkan fırsatları kendi çıkarına değerlendiren kişi.” (s18)<br />
<br />
*Sevmek<br />
“Sevginin nedeni yok! Ya da gerçek sevgi nedensiz olanı… Ne oluyor biliyor musun o zaman? Herkesi seviyorsun, tüm insanları. Kusurları, yanlışları görmezlikten gelme zorunluluğu da kalkıyor ortadan… Görüyorsun her şeyi, anlıyorsun…” (s132)<br />
<br />
*Mutluluk<br />
“Mutluluk da mutsuzluk da kişinin ancak tek başına yaşayabildiği şeyler; başkalarını tümüyle dışarıda bırakan…” (s221)<br />
<br />
*Aşk<br />
“İşte o zaman da yüreğimin paldır küldür çarpmaya başlamadığını söylesem düpedüz yalan olur. Avuç içlerimden ter de boşandı. Doğrudan doğruya kimyasal bir tepkiydi benimkisi.” (s53)<br />
<br />
“Dirseğimi tuttuğunda, yanlışlıkla eli elime değdiğinde, “Beni anlıyorsun,” derken gözleri parladığında, arada gülüverdiğinde yüreğim hopluyordu.” (s56)<br />
<br />
“Belki de ona tutulmaya başlamıştım artık; onu beğenmek, olduğundan üstün görmek gereksinmesini duymaya başlamıştım bile.” (s62)<br />
<br />
“… içim dışımı Beyhan’a bulamıştı.” (s70)<br />
<br />
“Beni benimle paylaşır mısın bu gece?” (s82)<br />
<br />
“Onu uzaktan gördüğüm zaman bile kavuşurdum sanki istediklerime. Her gördüğümde yüreğim çarpardı işte.” (s92)<br />
<br />
“Gene bir gün yazarken yazarken, sıradan bir olayı anlatadururken “Özer’i seviyorum” diye yazdım. Kalem kendiliğinden yazmıştı sanki. Bir an kağıda bakakaldım. Sonra birden, bu kez büyük bir hızla yeniden yazmaya koyuldum.” (s136)<br />
<br />
“Cem bir çocukluk sevdası, onu sevdiğimi kendi kendimden saklayabilmem için yıllarca uzattığım… Beyhan dikkatsizliğimden dolayı içine düştüğüm gereksiz bir çukur… Ya da belki de öyle değil… Belki de gerekliydi Beyhan. Cem’in çocukluk sevdasından kurtulup gerçek sevdiğime erişebilmem için gerekli bir köprü.” (s136)<br />
<br />
“Yalnızca yüreğimin göğsümden fırlayıp, gövdemden ayrılıp çok yüksek bir yerlerde çarpmaya koyulduğunu, benim de yüreğime ulaşmak için, onu yeniden yakalayıp yerli yerine koymak için olacak durmadan yükseklere, daha yükseklere uçtuğumu….” (s140)<br />
<br />
*Gülüvermek<br />
“Başka bir şey gülüvermek. Gülüverince yüzü çocuklaştı, aydınlandı sanki.” (s40)<br />
<br />
“Hesaba uymayan tek şey, arada bir gülüvermesiydi. Gerçekten değişiyordu o anlarda çünkü, tümüyle bambaşka bir kişilik yansıyordu o gözlerden.” (s57)<br />
<br />
*Roman boyunca sahneye konulan oyunlar:<br />
-Günden Geceye<br />
Yazarı: Eugene O’Neil (s45, 46 ,48, 50, 61)<br />
<br />
-Kral Lear<br />
Yazarı: William Shakespeare (s148, 156, 184, 190)<br />
<br />
*Dönemin politik gündemi (12 Mart dönemi sıkıyönetim, belirsizlik, işkenceler, tutuklanmalar, terör):<br />
“Bir de gece sokağa çıkma yasağının başlama saatine çok yaklaşmıştık.” (s67)<br />
<br />
“Götürmüşler dendiğinde kimin nereye götürdüğünü sormaya gerek yoktu o günlerde. Götürdükleri yerin adresi her zaman aynı olmuyormuş yalnız, götürüleni öyle birkaç gün içinde bulmak da olanaksızdı elbet.” (s69)<br />
<br />
“Beyhan kalın perdeleri gece gündüz kapalı tutmaya korkuyordu, içeride anarşist saklanıyor kuşkusuyla evi basmaya kalkmasınlar diye.” (s85, 86)<br />
<br />
“Ya ahmaklığına geldiği için, ya da sıkıyönetimden dolayı kapının nasıl olsa kırılacağını bilen.” (s127)<br />
<br />
*Cinsellik:<br />
“Hem biliyor musun, öpüşürken kalınlaşıyor dudakların.” (s66)<br />
<br />
“Hem de ben hiçbir şey sormamışken, sevişmenin şaşırtıcı ısırgan yırtıcılığının sersemliğini üstümden atamamışken, memelerimin uçlarında dişlerinin bıraktığı acıdan kurtulamamışken, durup dururken…” (s72)<br />
<br />
“İnsan cinselliğine söz geçiremiyor; cinselliği ise belirli süreler için de olsa, kişinin her şeyine geçirebiliyor, kesinlikle anladım bunu.” (s75)<br />
<br />
“Bir garipti Beyhan’ın sevişmesi de. Aşırı hırslı, dövüşken sanki. Okşarken çimdikleyen, öperken ısırıveren hırpalayıcı bir sevgi, üstelik yoran ama doyurmayan.” (s85)<br />
<br />
*Beyhan’ın ‘küçük oyuncu’ kalması hayatta. Prensiplerinde tutunamayıp bir nevi ruhunu satıp ailesini dışlaması, sonunda tiyatronun çamaşırcısıyla karısı tarafından basılıp boşanmak ve çamaşırcısıyla evlenmek zorunda için eğitici bilgiler/gözlemleri:<br />
<br />
“Tipik bir küçük oyuncu o.” (s115)<br />
<br />
“Oyunu başından sonuna kadar doğru çizgide sürdüremeyen kişi.” (s116)<br />
<br />
“Küçük oyunlarının gülünçlüğünü görmek, sonunun nereye varacağını baştan anlamak zor değil…” (s133)<br />
<br />
“Beyhan küçük oyunculuğuna yaraşır seçimi yaptı elbet…” (s151)<br />
<br />
“Ama kişiliğimizden ödün vermeden, küçük oyunlara düşmeden…” (s166)<br />
<br />
“Yakıştırmasının tam onun küçük ruhuna uygun…” (s189)<br />
<br />
“Kendi kendine yalanlar atmış… Küçük oyuncunun biri!” (s216)<br />
<br />
“Büyük oyuncu olamamakla küçük oyuncu olmak arasında; küçük oyuncu olmayı geri çevirmekle hiç oyuna katılmamak arasında;” (s229)<br />
<br />
“Küçük rolleri bir küçük oyuncu gibi değil de, güzel, doğru oynamak için…” (s230)<br />
<div>
<br /></div>
Almelek Kitap Arşivihttp://www.blogger.com/profile/14645067684908521194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8245414459500493419.post-44632852793406281372013-09-05T05:19:00.000-07:002013-10-04T06:25:56.741-07:00Fakir Baykurt- Keklik<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipLdzrvE6XYvM8-p2KttfDfmVBKdUxgbf5a6EHL7Nd9veYLz4KFpi33JJaEq4GOnXEIFwqKjpdJIfW7Bc17xkxRqa44zH8bP0pyvJYWpgFtpVHVKY6W61BOGCPTk4ob4mE1Hm84kFScBM/s1600/17929-Keklik.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipLdzrvE6XYvM8-p2KttfDfmVBKdUxgbf5a6EHL7Nd9veYLz4KFpi33JJaEq4GOnXEIFwqKjpdJIfW7Bc17xkxRqa44zH8bP0pyvJYWpgFtpVHVKY6W61BOGCPTk4ob4mE1Hm84kFScBM/s400/17929-Keklik.jpg" width="253" /></a></div>
<br />
<b>AAKA-394</b><br />
<b>Okuduğum Tarih: Nisan 2011</b><br />
<br />
Fakir Baykurt’un hayatında yazmış olduğu tüm romanlarını ve şiirlerini okuduğumu zannediyorum. Keklik kesinlikle en iyilerinden biri, harika bir romanı. Büyük bir zevkle ve saygıyla okudum. Roman insanın çok sevdiği bir şey uğruna elinden geleni yapması üzerine çok önemli bir ders içeriyor. Yaşar’ın bir köylü çocuğu olarak yalnızca avlanma amaçlı beslenen bir keklikle arasında kurduğu ilişkiyi roman duygusal ve edebi şekilde anlatıyor, okuyucuya aktarıyor.<br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
<b> Romanın Özeti:</b></div>
<br />
Yaşar, 13 yaşında bir köy çocuğudur. Ailesinde en çok dedesiyle yakındır. Dedesi Elvan Çavuş 80 yaşlarındadır. Yaşar’ın babası Seyit yaşadıkları Dökülcek Köy’ünden çıkmak ve Ankara’da bir iş bulmak ya da Almanya’ya göç edip çalışmak hayalindedir. Köylerine sık sık Ankara’da yaşayan Amerikalılardan bir grup kişi keklik ve domuz avına gelmektedirler. Seyit Ankara’ya, köylüsü Ali’nin kapıcılık yaptığı binaya ziyarete gittiğinde dairelerin birinde oturan John Harper adlı bir Amerikalıyla tanışır ve onu köylerine avlanmaya gelmesi için ikna eder. Harper, köylerinde Yaşar’ın evcilleştirdiği keklik ile babası Seyit’in isteği üzerine avlanır. Yaşar’ın kekliği dişidir. Dişi keklik bağırmaya (ötmeye) başlayınca sürüyle erkek keklik akın ettiğinden avlanmaları çok kolay olmaktadır. Seyit, Yaşar’ın kekliğine bayılan Harper’ın gözüne girmek için Yaşar görmeden kekliği alıp Amerikalıya hediye eder, Harper da bunun karşılığında Seyit’e kendi çalıştığı yabancı Tulag firmasında iş alım formu doldurtur. Ama işe alınma öncesi güvenlik sebebiyle Seyit hakkında araştırma yapılmaya başlanır.<br />
Yaşar kekliği gittiği için kahrolur ve hiçbir şeyden zevk almaz olunca dedesi kekliği torununun akıl sağlığı için geri almak zorunda olduklarını anlar. Harper yine köye geldiğinde ondan geri isterler ama Harper buna yanaşmaz. Bunun üzerine dede torun kaymakama başvururlar o da Yaşar reşit olmadığı için şansları olmadığını söyler. Sonra dönemin başbakanı Demirel’in eşi Nazmiye hanımın Ankara’daki evine gidip ondan yardım isterler. Böyle oradan oraya gittikten sonra çareyi Harper’in yaşadığı apartmanın önünde yatıp kalkıp Harper’dan kekliği sürekli geri istemekte bulurlar. Ancak binada yaşayanlardan ve kuvvetli politik nüfuzu olan düzenbaz kılıklı tüccar Nejat bey onlardan şüphelenip karakola ihbarda bulununca tutuklanırlar ve iyice dövülüp elektrik ve copla işkence gördükten sonra Nazmiye Demirel hanım tarafından kurtarılırlar. Tekrar apartmanın önüne geldiklerinde dairelerin bir başkasında oturan öğrenci arkadaşlarından Turgut-Naci-Murat üçlüsü dede torunu evlerinde ağırlayınca bu sefer de albay olan bir başka kiracı tarafından ihbar edilince çocuklar yine içeri alınırlar ama fazla kalmadan çıkarlar. Bu olaylar neticesinde öğrenciler dede torunu ertesi gün evlerinden çıkarmak zorunda kalırlar ama bir yandan da kekliği almak için plan yapmaya başlarlar. Plan yaparlarken gençler yaptıkları kekliği kurtarma planları sırasında evlerinin dinlendiğini general olan bir eniştelerinin uyarısı sonucu öğrenirler.<br />
Kekliği kurtarmak için çocuklarının aklına kekliği başkasıyla değiştirme fikri gelir. Bunun için apartmanın diğer sakinlerinden Turgut’la ilişki yaşayan Sema hanım ile Murat’la ilişki yaşayan Nejat’ın karısı Nezahat hanım ve kapıcısının karısı Gülcan da destek verirler. Bayanlar aralarında plan yaparak gülcan’ı Harper’ın evinde temizlik yaparken keklikleri değiştirme ile görevlendirirler. Gülcan bu görevi başarıyla yerine getirir.<br />
Bu arada Seyit pişmanlık içerisinde dedesi ve torunu ile barışır; hakkında yapılan soruşturmada zamanında ‘İşçi Partisine’ oy verdiği anlaşılınca iş alımı iptal edilmiştir.<br />
Çocuklar kekliği Yaşar’a verince dünyalar onun olur ve dede, baba ve torun mutlu bir şekilde köylerine dönerler.<br />
<br />
<b> Gözlemlerim:</b><br />
<br />
*Kurgusundan dolayı şimdiye kadar okuduğum en ilginç kitaplardan biriydi. Hikayeyi parça parça birbirinden çok farklı karakterler kendi ruh halleri, uslüpları, konuşma ve düşünme tarzlarıyla anlatıyorlar, bu da romanın çok enteresan olmasını sağlıyor.<br />
Anlatıcılar: Yaşar, dede Elvan Çavuş, baba Seyit, Yaşar’ın abisi Ali, Nejat Bey, Turgut, John Harper, Naci, Gülcan, Nezahat Hanım, Sema Hanım yani toplamda 11 kişi. Tabii ki ağırlık anlatımlar Yaşar, Elvan ve Seyit üzerinde. John Harper’ın kendi anlattığı parçayı Tarzanca bir Türkçeyle anlatması da eğlenceli ve ilginç.<br />
<br />
*Romanda şevkat ifadesi oluşturmak için kullanılan ekler çok anlamlı: Dedengil, Babangil, Turgutgil, Alexsandergil gibi Bu kitabı okurken bende ikinci çocuğum kızım Ela’ya, Elagil demeye başladım ve bundan ayrı bir keyif aldım.<br />
<br />
*Köylü yaşamı roman boyunca tüm naifliğiyle, saflığıyla, doğallığıyla, aksanıyla aktarılıyor. Özellikle romanı okurken köylü aksanını kulaklarımda duyuyor gibi oluyorum.<br />
<br />
*Romanın önemli bilgi kapılarından biri de Ankara’da bir kapıcının hayatından kesitler. Kurallarıyla, alışkanlıklarıyla, toplum tarafından irdelenmesiyle kapıcılık mesleği Baykurt tarafından işleniyor.<br />
<br />
*Yaşar ve dedesi Elvan Çavuş’un yanlış anlaşılıp işkence görmeleri çok acıklı. Okuyucu olarak umudumu kaybetmeye başlarken kekliğin bulunması iyi bir haber olarak karşımıza çıkıyor ve yapılan tüm çabaları haklı çıkarıyor.<br />
<br />
<strong> *Aşk:</strong><br />
Yaşar’ın Gülnare’ye aşkı: ‘’Ama onu gördüm mü, uçmak istiyorum yerden yukarlara. Kanatlarım yok diye hayıflanıyorum.’’ (s12)<br />
<br />
<strong> *Dilbilim: </strong><br />
<strong> -Enteresan deyişler:</strong><br />
‘’Gözümün yağını yesin.’’ (s34)<br />
‘’Neyse, geçmişe mazi, yenmişe kuzu.’’ (s57)<br />
‘’Eşşeğini sağlam kazığa bağla, ondan sonra Allah’a havale et.’’ (s105)<br />
‘’Zeyniniz dağılır.’’ (s233)<br />
‘’Ben varırken onun gözleri kaçıyor; o gelirken benim gözler sıvışmış.’’ (s328)<br />
<br />
<strong> -Köylü terimleri:</strong><br />
-Tomafil (s21)<br />
-Otopas (s70)<br />
-Faturaf (s79)<br />
-Konda (s82)<br />
-Urus (s148)<br />
-Dutgu (s179)<br />
<br />
<strong> -Yabancı isimlerin yazılışı:</strong><br />
-Ceyn (Jane)<br />
-İracır (Roger)<br />
-Harpır (Harper)<br />
<br />
<strong> *Romana serpiştirilmiş şiirler:</strong><br />
‘’Keklik gibi kanadımı süzmedim<br />
O yar ile doya doya gezmedim<br />
Bu karayazıyı kendim yazmadım<br />
Alnıma yazılmış bu karayazı<br />
Kader böyle imiş, ağlarım bazı.’’ (s43)<br />
<br />
‘’Polatlı yollarında<br />
Helkeler kollarında<br />
Allah canımı alsın<br />
O yârin kollarında’’ (s95)<br />
<br />
‘’Keklik koydum al ardıcın başına<br />
Kanrılır kanrılır öter eşine’’ (s100)<br />
<br />
‘’Yayla yollarında göç katar katar<br />
Eşinden ayrılmış bir palaz öter<br />
Ötme palaz; ötme, ötme, ötme<br />
Benim derdim senin derdinden beter’’ (s138)<br />
<br />
‘’Yaslı gittim, şen geldim<br />
Aç Koynunu ben geldim<br />
Bana bir yudum su ver<br />
Çok uzak yerden geldim’’ (s325)<br />
<br />
<strong> *Eşitlik:</strong><br />
‘’Asker durmuş kapıya, alay ederek baktı yüzüme. Güldüm. İçimden, “Ne alay edersin ay cahil oğlum! Soyunsan sırtındakini, ne farkın var benden?” dedim.’’ (s77)<br />
<br />
<strong> *Para:</strong><br />
‘’Parayla giriliyor dediler. Sordum kaça? İki buçuğa! İki buçuğa, sıkışırsam karnımı doyururum. Ne yapayım edeyim? Çok düşündüm. Neye böyle para koymuşlar? Ne yapacaklar biriktirip, biriktirip.’’ (s79)<br />
<br />
<strong> *Gelenekler:</strong><br />
‘’Köyümüzün sürüp gelen töresine göre, bir büyük ne derse, küçük onu dinler.’’ (s86)<br />
<br />
‘’Hem oğlum oturacak, hem ben; bir içki sofrasında mümkünsüz!...’’ (s96)<br />
<br />
‘’İki büklüm eğilip selam verdi dedem. Şapkası göğsünde Bende onun gibi yaptım. Saygının yolu budur sanıyordum.’’ (s163)<br />
<br />
‘’Çocuk kekliğe âşık! Olur tabii. Köy çocuğu. Eliyle büyütmüş…’’ (s289)<br />
<br />
<strong> *Eğitimli insanların konuşurken kalem arkasını ağızlarına koyup adeta kemirmesi:</strong><br />
‘’Bu da kalemini geviyor. Demek büyük memurlar düşünürken hep kalem geviyor.’’ (s162)<br />
<br />
‘’Bakalım bu da gevecek mi kalemini diye bekliyorum. Uzun kuyruklu, kara bir kalem var elinde. Yavaş yavaş ağzına götürüp başlamasın mı gevmeğe!...’’ (s164)<br />
<br />
<strong> *Hancının zeki müşteriyle zekileşeceğini düşünmesi:</strong><br />
‘’Akıllı adamlar geçmiyor benim handan. Hep akılsızlar gelip gidiyor. Hiçbir şey öğrenemiyorum. Onun için bir yanıt söyleyemem sizin davaya…’’ (s169)<br />
<br />
<strong> *Sevişmek:</strong><br />
“Şu anda kaç kişi sevişiyor apartmanımızda? Şehirde kaç kişi sevişiyor? Kaç kişi sevişmesini tamamladı, kondularda uykuya vardı? İçlerinden kaçı uyuyup uyanıp yeniden sevişmeye koyuldu? Kaç kişi Anadolu’da, Trakya’da köylerde sevişip, erkenden yattı? Kaç kişi bizim gibi? Kaçı karı koca? Kaçı çocuğa kaldı kadınların? Kaçı korundu? Kaç çift korunmadan sevişti? Kaç kişi bizim Söke’de? Kaç kişi İzmir’de? Annemle beybabam bir şey yaptı m? Kaç kişi Göller Bölgesi’nde, Antalya’da, Mersin’de? Kaç kişi sabahın olmasına kızıyor; kaç kişi hovardalıktan dönüyor? Kaç kişi gece olsun diye bekliyor? Akan dölleri toplasan, kaç ton tutar?” Yoksa böyle düşünmek de bir tür maraz mı? Özellikle cinsel yaşamımız ne kadar ağır baskı altında! Ne kadar ağır baskılar var insanoğlunun yaşamında! Ne kadar türlü çeşit baskı bunlar!...’’ (s310)<br />
<br />
*Şehir – Köy hayatı çeşitli yollarla kitapta sürekli sorgulanıyor.<br />
<br />
*Süleyman Demirel, eşi Nazmiye hanım sözleriyle, davranışlarıyla çeşitli zamanlarda romanın konuğu oluyorlar.<br />
<br />
*Dönemin anarşist eğilimlerinin çerçevesinde genç ve zararsız öğrencilerin (Turgut-Murat-Naci) evlerine dinleme cihazı konulması insan haklarına karşı bir eylem olarak ifade ediliyor. Çocukların verici bulma çabalarıyla da sonuçta başarılı olmalarıyla beraber kitabın negatif enerjisini (yalnızca o bölüm için) nötrleştiriyor.<br />
<br />
<strong> *Keklik avı:</strong> <br />
Keklik avı çok ilginç bir avlanma türü. Dişi keklik kafeste ormanda bekletilirken dişi kekliğin bağırmalarına ötüşlerine bir sürü erkek kuş cazibeye kapılıp gelince avcılar da rahatlıkla onları avlıyorlar.<br />
<br />
‘’Kafese sardığı örtüyü çözdü. Meşenin içine sakladı kekliği. Dışarıdan bakınca görünmeyecek. Orda keklik var mı yok mu belli olmuyor. On metre kadar çekilip yattık. Çıtırtı yaparsak, bizimkinin sesine gelen keklikler huylanır.’’ (s44)<br />
<br />
‘’Bizim keklik parçalanıyordu. Ateşli ateşli ötüyor, kendi diliyle kim bilir neler söylüyordu. Ötekiler sekip sekip geliyordu, meşenin içine girmek için çırpınıyorlardı.’’ (s45)<br />
<br />
‘’Eniştem yeni bir meşe dibi seçti. Kafesi onun içine sakladı. Az sonra kardeşimin kekliği ötmeye başladı. Uzun uzun, yanık yanık ötüyor. Öteki keklikler dört koldan karşılık veriyor. Hem de yaklaşıyorlardı gittikçe.’’ (s46)<br />
<br />
<strong> *Yaşar’ın gözüyle dünya, çocuk psikolojisi:</strong><br />
‘’Erkekten sayılmadığım çağdı.’’ (s5)<br />
<br />
‘’Yetişkin bir insan olsa ağzına furur alırız; çocuk olunca iş değişir. Benim kafam böyle çalışır. Babam da böyle diyor.’’ (s101)<br />
<br />
‘’İki büklüm eğilip selam verdi dedem. Şapkası göğsünde. Ben de onun gibi yaptım. Saygının yolu budur sanıyordum.’’ (s163)<br />
<br />
‘’Bakalım bu da gevecek mi kalemini diye bekliyorum. Uzun kuyruklu, kara bir kalem var elinde. Yavaş yavaş ağzına götürüp başlamasın mı gevmeğe!... Aşk olsun valla! “Ben kaymakam, vali, yardımcı şu bu olmam okuyabilsem” dedim. “Kim bilir ne zordur bunca gün kalem gevmek…” (s164)<br />
<br />
‘’Bir çocuğun dutgusu kimsenin saygısını çekmiyor.’’ (s179)<br />
<br />
<strong> *Köylünün kendisini büyük şehirde (Ankara’da) ezik hissetmesi:</strong><br />
‘’Perdeler, koltuklar, camlar, camekânlar; ev dediğin böyle olacak! Bir kendimize baktık, bir koltuklara; oturmayı yakıştıramadık. Dikeldiğimiz yerde beklemeğe başladık.’’ (s176)<br />
<br />
‘’Ben içimden diyordum ki, şehirlerde insanlar tuhaf olmuş. Değişmeyen köylerde biz kalmışız. İçi başka, dışı başka alemin. Herkesin en az iki yüzü var. Biri içinde, biri dışında. Kimse içindekini göstermiyor. Dışındaki de yapmacık. Bu avrat içindekini gösteriyor. Nazmiye Hanımgil’den alacaklı gibi konuşuyor.’’ (s177)<br />
<br />
‘’Bu kez o benim boynuma sarıldı, öptü yüzümü. Çok beğendim: İğrenmedi.’’ (s299)<br />
<div>
<br /></div>
Almelek Kitap Arşivihttp://www.blogger.com/profile/14645067684908521194noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8245414459500493419.post-49102654536771233012013-08-26T07:48:00.001-07:002013-10-04T06:24:11.083-07:00Zülfü Livaneli - Serenad <div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"> </span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="line-height: 115%;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh_QmfVzsdQVacDtgxzsHlVLvU5waqLTiMg1GrOwVz5feR1zXjXm898zDYphyCZl_0n8HFpv-9SkjUfcHY5bXH8m7p-hN5NebuI54NOPwo0oKZtu8UJSdmoYsPrrNoC6qmTgXQISzhq-pE/s1600/ser.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh_QmfVzsdQVacDtgxzsHlVLvU5waqLTiMg1GrOwVz5feR1zXjXm898zDYphyCZl_0n8HFpv-9SkjUfcHY5bXH8m7p-hN5NebuI54NOPwo0oKZtu8UJSdmoYsPrrNoC6qmTgXQISzhq-pE/s320/ser.jpg" width="221" /></a></span></div>
<span style="line-height: 115%;">AAKA-518</span><br />
Okuduğum Tarih: Ekim 2012<br />
<span style="line-height: 115%;"></span><br />
<span style="line-height: 115%;">Livaneli’nin bu değerli eseri Serenad’ı okumak için müsait
olduğum bir koca gün seçtim, 7 Ekim Cuma akşamı başladım, elimde fosforlu kalemim
okumaya koyuldum, Cumartesi gün içinde bitirdim. Bazen bu kadar yoğun bir
şekilde bir kitabın derinliklerine dalmak çok keyifli oluyor.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b style="text-indent: 35.4pt;"><span style="line-height: 115%;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b style="text-indent: 35.4pt;"><span style="line-height: 115%;">Romanın Özeti:</span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b style="text-indent: 35.4pt;"><span style="line-height: 115%;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"> Maya, boşanmış, ergenlik çağındaki oğlu Kerem ile yaşayan ve İstanbul Üniversitesinde rektörün Halkla
ilişkilerini yürüten güzel, çalışkan ve duygusal bir bayandır. Bir gün Harvard
Üniversitesinden gelen 87 yaşındaki Max Wagner’ı ağırlama görevi kendisine
verilir. Prof. Wagner’ın İstanbul’daki programına eşlik etmeye başlamışken
yolda bir Renault tarafından izlendiklerini anlar ve bir anlam veremezken
onların özel istihbarattan olduklarını kendilerinden öğrenince çok şaşırır. İstihbarat
görevlileri tehdit kullanarak Maya’nın, Prof. Max Wagner’ın yaptığı her şeyden
kendilerine rapor vermesini mecbur ederler. Tehdit unsuru olarak da, Maya’nın
babaannesinin Ermeni oluşundan ötürü abisi Albay Necdet’in kariyerini tehlikeye
atabileceklerini ifade ederler. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"> Maya bir sabah erkenden Max’ın
isteğiyle yanına rektörün şoförü Süleyman’ı da alarak profesörü Şile’ye götürür.
Max Şile’de Karadeniz kıyısında buz gibi soğukta kemanını çıkarıp bir eser
çalar ama çok hastalandığı için arabaya dönemeyince Maya ile Süleyman profesörü
yakındaki işlev görmeyen motele taşırlar. Bu arada bozulan arabayı tamir için Süleyman
ve otel görevlisi tamirci bulmaya gidince, Maya profesör soğuktan ölmesin diye
vücudunun ısısını verebilmek için onunla beraber çıplak bir şekilde yatar ve bu
şekilde onun hayatını kurtarır. Süleyman döndüğünde onları o şekilde görünce
kızarak yanlarından ayrılır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"> Maya, profesörü otel görevlisi ile
hastaneye yetiştirir ve Max iyileşmeye başlayınca, Maya doktor arkadaşından
Max’ın kanserden dolayı birkaç aylık ömrü kaldığını öğrenir. Max, Amerika’ya dönemeden bütün hikayesini Maya’ya
Pera Palas’ta anlatır. Böylece kitap 2.
bölüme geçiyor. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"> Max Almanyada bir üniversitede
asistan iken Hitler’in çabalarıyla başlayan Yahudi düşmanlığından öğrencisi Nadia’yı
korumaya başlar ve ona özel ders verirken birbirlerine aşık olurlar. Aileleri
kendileri için endişelenseler de evlenirler ve daha güvende olmak için başka
bir şehre taşınırlar. Olaylar önlenemez şekilde ilerleyince İstanbul’a
taşınmaya karar verirler ve trene binerler ancak Nadia ismini Deborah olarak
değiştirmiş olsa da Max fark edemeden sınırda bir Gestapo Nadia’yı trenden
indirip tutuklar ve götürür. Max çaresiz İstanbul’a gider ve Nadia’yı oradan
kurtarmaya çalışır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"> Max İstanbul’da bir yandan
çalışırken bir yandan da her türlü temaslarla Nadia için vaftiz kağıdı çıkarır
ve komşularının desteği ile o sırada Romanya’ya gelmiş olan Nadia’nın Struma
adlı gemiye binmesini sağlar. Struma İstanbul’a gelince İngiliz hükümetinin
baskısı yüzünden yolcularını İstanbul’a indiremez. Max bu durumdan kahrolur ama
mektuplaşma yoluyla haberleşirler. Struma’nın İstanbul boğazında kalmasına izin
verilmeyince gemi Karadeniz tarafına demirlemek zorunda kalır ve bir sabah Max
kayıkla Struma’ya yaklaşırken gemi birden infilak eder. Max büyük bir yıkım
içinde Amerika’ya göç eder ve Harvard Üniversitesi’nde hocalığa başlar.
İstanbul’a ancak 60 yıl sonra dönecektir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">Üçüncü Bölümde Maya, şoför Süleyman yüzünden iftiraya kurban
giderek profesörle ilişkiye girdiği suçlamasıyla üniversitedeki işini kaybeder
ama zaman zaman flört ettiği borsacı Tarık Maya’nın birikmiş parasını çok iyi
bir şekilde değerlendirdiği için aslında madden çok iyi bir durumda olmasından
dolayı hayatını yeniden düzenlemeye karar verir. Önce Struma’nın sonra
Nadia’nın izini bulmaya kendini adar. Almanya’ya giderek arşivden Max’ın
kaybettiği ve zamanında Almanya’da Üniversite’de Nadia için bestelediği ve
Serenad ismini verdiği bestesinin notalarını bulur (Max’ın Şile’de Struma’nın
battığı yerin önünde çaldığı eser). Sonra Struma’yı videoya çeken balık
adamlarla görüşerek bir kopya alır. Oğlu Kerem’i de sorumluluklarına sahip
çıkamayan babası, eski kocası Ahmet’e birkaç aylığına bırakıp Amerika’ya gider.
<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"> Epilogda Maya Serenad’ın notalarını
ve DVD’yi ölmekte olan Max’a verir, beraberce videoyu izlerler. Max’da Kerem’e
değerli kemanını hediye eder. Birkaç gün sonra Max ölünce cenaze töreni
yapılır. Maya İstanbul’a dönünce kemanı oğluna verir, o da büyük bir istekle
keman derslerine başlar. Maya tekrar Şile’ye giderek cenazede bir kemancının
elinden ilk kez dinleyip kayda aldığı Serenad’ı aynı yerde çalarken Max’ın
küllerini denize atar. Orada bir araya uykuya dalınca uyanır uyanmaz o eski
püskü motel’in bekçisini görür, bekçi ona kendisinin Azrail olduğunu ve Max’ın
o gün orada donarak ölmesini planladıklarını ama Maya’nın bu planı bozduğunu
söyler. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"> <b>Gözlemlerim:
<o:p></o:p></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><b><br /></b></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">*Büyük bir zevkle okuduğum değerli bir eser. Nazi dönemi
hakkında geniş bilgim de olduğundan kitabın bazı yerlerini hislenerek okudum. </span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">*Zülfü Bey ile kendim tanışmamış olmakla birlikte annemin
sahibi olduğu ve işlettiği Almelek Sanat Galerisi’nde İsrail’li ressam İlan
Hason’un tablolarıyla Zülfü Livaneli’nin şiirleri arasında duygu bütünlüğü
sağlanan ortak sergilerini zevkle izlemiş ve çok keyif almıştım. Açılış
kokteyline maalesef yurtdışında olduğum için katılamamış ve Zülfü bey ile
tanışamamıştım. Tabii ki gençliğimden beri hayranlıkla eşlik ettiğim çok
değerli müzik eserleri de (Kardeşin Duymaz, Karlı Kayın Ormanı gibi) çabası.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">*<b>Kadınların
cümlelerindeki ara anlamları erkeklerin anlamaması üzerine:</b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Bir gün dediklerimi değil, demek istediklerimi anlayacak
bir erkek çıkmayacak mı karşıma! Hava kötü dediğimde sadece havadan söz
etmediğimi anlamak bu kadar zor mu? İşim
çok dediğimde, bana sahip çıkacak bir erkeğe ihtiyaç duyduğumu anlayacak biri…
Yanımda olmanı istiyorum diyemediğim için bu yağmur içimi ıslatıyor dediğimi
nasıl anlamaz?’’ (s15)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">(Hayatındaki erkekler Maya’yı etkilemekle birlikte kafasını
da karıştırdıkları için Maya sürekli çelişkiler içinde gidip geliyor. Zengin
Tarık, Subay abisi Necdet, geçmişinden bahsetmeyen babası, Prof. Wagner, oğlu
Kerem gibi...)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Hastanedeyken
hastanın gözünden doktorların önemi: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"> ‘’Elbette hepsinin
gözündeki en özel insanlar, bu koridorlardan hızlı adımlarla geçen
hekimlerdi.’’ (s156)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">(Amerikan Hastanesi’nde 2010 yılında zatüre teşhisiyle 1
hafta boyunca kadar yatarken doktorlara karşı bu duyguyu yaşamıştım.)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">* Alışveriş Merkezleri:
<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’İstanbul’un yeni tapınakları olan dev alış veriş
merkezlerine<b> </b>kapağı atıyorsun.’’
(s18)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">* Aşk: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Aşk denilen şey, çocuk yapmakla sonuçlanması gereken bir
kandırmaca mı gerçekten?’’ (s19)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Aşkın bir de dayanışma, birbirini anlama, koruma, şefkat,
kader birliği etme gibi boyutları var.’’ (s486)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Birbirini her an bırakmaya hazır gençlerin ağzından “Aşkım”
hitabı düşmüyor. Bütün bunlar aşkın artık eski anlamının kalmadığını, hatta
anlamsızlaştığını gösteriyor. ‘’ (s487)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Bakkala sorulan
adres geleneği: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Memleketin bir numaralı adres danışma merkezleri olan ve
her sokakta mutlaka bir tane bulunan bakkala<b><u> </u></b>danışmaktan başka çarem kalmamıştı artık.’’ (s334) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Kahve geleneği: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"> ‘’Dünyanın değişik
yerlerin de yaşayan, birbirinden farklı özellikteki milyarlarca insan, aynı tür
yiyecek ve içecekleri sevmeli, aynı tarz giysileri almalı, bunun için de aynı
tarz bir hayat yaşamalıydı. Böylece uluslarüstü büyük <b>firmalar</b>, ürünlerini dünyanın her yerinde satabilirdi. Belki de
daha korkuncu, bu sistemin yerel kültürleri yok ediyor oluşuydu.’’ (s336) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">(Uluslar arası kahve zincirlerine taşlama fikri aklıma
Starbucks’ı getirdi. Müdavini<b><u> </u></b>olduğum
bu kafe zinciri için hislerim çok pozitif olmasına rağmen Türk kahvelerinin<b><u> </u></b>içilmesi geleneğini canlı tutma
fikrine de canı gönülden katılıyorum.)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Dilbilim: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">-Bolu için etimoloji:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Aynen Bolu gibi. Bolu, İnebolu, Tirebolu, Safranbolu
kasabaları, aslında poli yani Rumca “şehir” kelimesinden geliyor.’’ (s333)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">-Roman boyunca çeşitli
İngilizce sözcükler kullanılıyor ve İngilizcenin lisanımızdaki etkisi ortaya çıkıyor:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">-Boyfriend
(s12)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">-Welcoome –
Old man, old car (s22)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">-Jet Lag
(s23)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">-Old man,
old car (s33)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">-What’s up
honey? (s49) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">-Trendy
(s67)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">-Good morning
(s102)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">-Bye (s136)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">-Bye – Take
care yourself – I’ll call you back (s137)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">-Bedroom
(s138)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">-Black Tie (s162)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">-Evening
wear (s163)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">-Space-saver
(s187)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">-What’s your
name? (s195)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">-Yuppie
(s264)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">-Winner
(s266)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">-Playboy
(s382)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">-İngilizce
öğrenirken klasik ‘Mr. and Mrs.Brown’ kullanımına takılma: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Mr. and Mrs. Brown went to the seaside.’’ (s169)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">-<b>Almanca sözcükler:</b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">-Fraulein
(s103) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">-Rusça sözcükler:</span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">-Pajalsta
(s194)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">-Fransızca Sözcükler:</span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">-Nouveau
(s266)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">-Kitaplarda geçen
deyimler: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;">‘’Her şerden
bir hayır doğar!’’ (s72)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Cinsellik:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Her zaman yaptığı gibi sırıttı ve göğüslerime baktı. Pek
çok erkek bunu çaktırmadan yapardı ama genel sekreter belli ederek bakmaktan
zevk alıyordu.’’ (s163)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Günümüzde esmer
saçlı Türk bayanların sarışın olmaya özentileri ve eleştirisi:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Galiba aralarındaki tek siyah saçlı kadın bendim.’’ (s164) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*İngilizler: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’İngilizlerin dışı mutlu, içi mutsuzdur.’’ (s169)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Kitap İstanbul için
rehber görevi de görüyor:</span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">-Pera Palas Oteli
& İstanbul Üniversitesi:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’İstanbul’da birçok eski binanın yıkıldığını okumuştum. Pera
Palas kendini kurtarabilenlerden.’’ (s24)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Üniversite kapısı gerçekten de göz alıcı bir mimariyle
yapılmış, üzerinde altın varak yazılar olan, nefes kesici bir yapıttı.’’ (s47)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">-Notre Dame De Sion
Lisesinin kuruluşu: </span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Thedore Ratisbonne adlı bir Yahudi, felsefe yoluyla
Hıristiyanlığa ulaşmış, rahip olmuş, 1850 yılında da Paris’te Notre Dame de
Sion’u kurmuştu.’’ (s297)<o:p></o:p></span><br />
<strong>-İstiklal Caddesi:</strong> </div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’ İstiklal Caddesi’nde yürürken hiç kimse başını kaldırıp, o
muazzam binaları süsleyen heykellere bakmıyordu.’’ (s347)</span><br />
<span style="line-height: 115%;"><strong>-Orahayim Hastanesi:</strong></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">“Beni Haliç’e götürür müsünüz?” dedim. “Or-Ahayim
Hastanesi’ne” (s348)<o:p></o:p></span><br />
<strong>-Pembe Melekler: </strong></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">“Pembe Melekler” dedi. Sonra Pembe Melekler’in tamamen
gönüllü olarak çalışan, hastalara yardım eden hanımlar olduğunu anlattı. Gece
gündüz demeden büyük bir özveriyle çalışıyorlardı.’’ (s349) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*İktidar ve Devlet
yönetimi:</span></b><br />
<span style="line-height: 115%;"><strong>-İktidar: <o:p></o:p></strong></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">“İyi insanlar iktidara gelemez, gelse bile iktidar onu bozar,
zalim yapar.” (s231)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">“Hiçbir iktidar<b><u> </u></b>masum
değildir.” (s315)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’İnsan toplumları devlet otoritesi olmadan yaşayamaz.’’
(s434)</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">-Halkın örgütlenmesiyle
başarı elde edilmesi: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"> “Çünkü halk ancak
örgütlü olduğu zaman etkili olabilir. Yoksa tek tek insanlar, zorbalık
karşısında sinerler.” (s245) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Gazali’nin bilgi
konusundaki hikayesi:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Ama yolda kervanı haramiler soyuyor ve herkesin altınını,
gümüşünü alıyorlar. Gazali’nin de bir tek torbası var. Torba da gidiyor. Herkes
kaderine razı olmuşken Gazali haramileri aramaya başlıyor. Aylarca aradıktan
sora haramilerin saklandığı mağarayı buluyor ve torbasını geri istiyor.
Nöbetçiler bu deli çocuğu öldürmeye hazırlanırken Haramibaşı gürültüyü duyuyor
ve neler olduğunu soruyor. Bir deli oğlanın geldiğini ve torbam da torbam diye
tutturduğunu söylüyorlar. Haramibaşı ‘Gönderin şu çocuğu bana’ diyor. Sonra ona
‘Evladım, herkesin servetini aldık, ses çıkaran olmadı. Senin torbanda
bunlardan daha kıymetli ne olabilir ki canını tehlikeye atıp buralara geldin?’
diye soruyor. Gazali ‘Benim yüküm onlardan daha değerli’ diyor. ‘Çünkü içinde
Bağdat’taki hocamın ders notları vardı.’ Haramibaşı adamlarına ‘Verin şu
çocuğun torbasını’ diye emrediyor.
‘Karnını doyurup yola çıkarın.’ Sonra da Gazali’ye dönüyor. ‘Ders
notlarını iade ediyorum delikanlı,’ diyor. ‘ama alim olmak istiyorsan bir şeyi
unutma.’ Gazali Nedir o? Diye soruyor. Haramibaşı diyor ki: ‘Senden çalınan
bilgi senin değildir.’ (s239-240) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Alman profesörlerin
Nazi döneminden kaçmak için Türkiye’ye eğitime gelmesiyle ilgili Atatürk’ün
amacı: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Atatürk ülkeyi süratle Batılaştırmak istiyordu. Bu görevi
Alman profesör üstlendi. Ülkenin elit kesimin eğitip, kuşaktan kuşağa aktarılacak
bir gelenek oluşturdular.’’ (s242) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Zeka ile kurnazlık:
<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Galiba zeka ile kurnazlık ters orantılı. Biri azalırsa
öbürü artıyor.’’ (s25) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Hünkar beğendi yemeği:
<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"> ‘’Sultan Aziz’in
konuğu olarak İstanbul’a gelen Fransa İmparatoriçesi Eugenie çok beğendiği için
bu ismi almış olduğunu profesöre anlatmak geldi içimden.’’ (s53) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Olgunlaşmak: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">''Fyodor Dostoyevski, insanın ancak acı
çekerek olgunlaşacağını söyler.’’ (s55) <b><u><o:p></o:p></u></b></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Evlilik: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><strong>''</strong>Evliliğin bir yuva kurmak ve bir
hayatı paylaşmak için özgürlükten vazgeçmek olduğunu biliyor muydun?’’ (s98) <b><u><o:p></o:p></u></b></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Türk erkeklerin
sinirli olmaları ve özgüveni: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Türk erkeklerinin bir numaralı özelliği sinirlenince hız
yapmalarıdır.’’ (s99) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Türk erkekleri önce annelerinden babalarından dayak yiyerek
yetişiyor, çocuk yaşta cinsel organlarının ucunun usturayla kesilmesiyle cinsel
bir travmaya uğruyor, sonra okulda, askerde, maçta dayak yiyip duruyorlardı. Bu
da özgüven diye bir şey bırakmıyordu onlarda. Çoğu, saldırganlığı, kendinden
güçsüz olanı ezmeyi seçiyordu.’’ (s210) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Mücevher takmanın
kadını iyi hissettirmesine dair: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Gergedanlığın beni sihirli bir değişime uğrattığını
hissediyordum.’’ (s65) </span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Yolculuk: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Her yolculuk bir kader birliğidir.’’ (s101) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Yazarlık: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Hemingway de en hızlı devam edeceği noktada ara verirmiş
yazmaya.’’ (s102) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Karadeniz’in yüzmek
için tehlikeli olması: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Karadeniz tehlikeliydi her yaz boğulma vakaları olurdu,
çünkü dalgalar yüzenlerin ayaklarının altındaki kumu birden oyar ve uçurumlar
meydana getirirdi.’’ (s104) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Askerlik Mantığı: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Düşünmekten daha önemlisinin itaat etmek olduğu
öğretiliyordu. Adımları kadar sözleri, selamlaşmaları, düşünceleri de
birbiriyle aynı olan insanlar yetiştirmekti amaç. Bu durumda, insanların
özellikleri birbiriyle aynı olacağı için, herkese ancak omuzlarındaki ve
kollarındaki işaret kadar değer veriliyordu. Bu makineye bir taraftan insan
giriyor, öteki taraftan asker çıkıyordu.’’ (s139) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Sessizlik: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Konuşacak şey bulamayan insanların arasındaki o boğucu
sessizlik çöktü odaya.’’ (s157) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Ergenlik Çağı:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Yatağını yaparken çarşaftaki lekeler gözüme ilişti.
Bunların ne olduğunu biliyordum elbette. Hayal gücü internetteki onca cinsel
fanteziyle pompalanan ergenlik çağında bir çocuğun normal bir fonksiyonuydu ama
yine de iğrendim.’’ (s211)</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"> <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Son dönemlerde çok
kitabın piyasaya çıkması: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Ama yeni çıkan Türkçe kitap o kadar çoktu ki bunları değil
okumak, izlemek bile imkansızdı.’’ (s213) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Bilgi: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Bilgi ne garip bir şeydi. Şişede hapsedilmiş bir cin gibi
yıllarca duruyor, senin gelip kapağını açacağın günü bekliyordu.’’ (s213)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Romanda geçen Şiirler
az da olsa romana renk katıyor: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Geçer gider yeryüzünde<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"> En güzel nimetler bile,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"> Zaman sınırlarını aşan
düşüncelerimizle,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"> Bir tek o vardır, o kalır sonsuzluğa.’’
(s215) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Sevda sevda derler behey yarenler<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"> Bilmeyene bir acayip hal olur.’’ (s487)
<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Nazi dönemindeki
kristal gecesi: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Saldırılar sonunda Yahudilere ait binlerce işyeri
yağmalandı, yüzlerce insan yaralandı. Ve 91 Yahudi öldürüldü. “Kristallnacht”
adı verilen bu gecenin sonunda doğan güneş ve çıkan yangınların alevi,
yerlerdeki kırılan camlardan yansıyor ve kristal gibi parlıyordu. Zaten
“Kristal Gece” anlamına gelen adı da bu nedenle verilmişti. Bu korkunç geceye.’’
(s285)</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Türk köylüsünün çömelerek
oturma alışkanlığı: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’O da bahçedeki Anadolu köylüleri gibi çömelmeyi denedi ama
birkaç dakika içinde bacaklarına sancılar girdi. Nasıl o durumda saatlerce,
hatta günlerce oturabildiklerini bir türlü anlayamıyordu. Galiba, Türk
köylüsünü dünyanın diğer halklarından ayıran en önemli özellik buydu.’’ (s306) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Huzurevin de
yaşlılığın zorluluğu: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Yaşlılıkta, çoğu durumda, beden ve zihin aynı zamanda
çökmüyordu. Genellikle bunlardan biri daha genç kalıyordu. Hangisinin önce
çökmesi daha iyidir gibi trajik bir sorunun cevabını bugün tam olarak
öğrenmiştim: Önce zihin çökerse insan daha mutlu ölürdü.’’ (s346) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*İstanbul kar
altındayken:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’İstanbul kar altında tam bir masal şehrine dönerdi.
Camiler, kiliseler, sinagoglar, Boğaz köprüleri beyaza bürünür, hava hafif bir
sisle dalgalanırdı. Böyle havalarda Boğaz’ın mavi suları camgöbeği yeşile
dönüşürdü. Şimdi de şehir hızla beyaz giysisini giyiyordu. Babaannemi
hatırladım yine. Kar Anadolu’nun yorganıydı ama İstanbul’un da beyaz masal
peleriniydi.’’ (s346)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Taksilerin inadına
yolcu almaması: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Hiçbiri durmadı. Boş olanlar bile, kimsenin binmediği
günlerin acısını çıkarmak istermişçesine önümden ağır ağır sürerek
geçiyorlardı. Ama yine de yol kenarında bekleyen yolculara karşı gücün tadını çıkarır
gibi bir halleri vardı.’’ (s350)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Basın:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">“Sayfa editörü böyle uygun görmüş!” dedi. “Ben küçük bir
muhabirim. İstedikleri haberi getiririm, nasıl yayımlayacaklarını onlar karar
verirler.” (s371)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">“Burası öyle bir ülke ki, en büyük skandallar bile bir
haftada unutulup gidiyor. Emin ol, kimse hatırlamayacak bile.” (s372)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Basın ne güçlü bir şeydi Tanrım. İnsanı ipe de götürürdü, <u>cennete</u>
de.’’ (s385) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Hukuk sistemi
eleştirisi: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">“Buna gelene kadar ne haksızlıklar oluyor bu ülkede. Adam
öldürenler serbest bırakılıyor, tecavüz edenler bir iki sene yatıp çıkıyor.
Haksızlık mı ararsın! Bu seninki çok küçük bir olay. İnan bana” (s372)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">“Bak” dedi. “Diyelim ki avukatla konuştuk. O da bir tekzip
metni hazırladı. Mahkemeye gidecek, alınabilinirse tekzip kararı alınacak,
gazete istere bunu basacak.” “Nasıl isterse?” “Yüz gün bekletme hakkı var. Ayrıca
yayımlamasa bile bir şey olmaz. Biraz para cezası öder. Diyelim ki yayımlandı.
Sen aylar sonra olayı tekrar hatırlatmış, gündeme getirmiş olacaksın.”
“Peki,hakaret ve tazminat davası?” (s380) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">“Bu ülkede en basit dava beş yıl sürüyor. Sonra bir de Yargıtay
safhası var. Dosya birkaç yıl da orada bekliyor. Eğer bozulursa her şey yeniden
başlıyor. Beş on yıl sonra davayı kazansan ne olur, kazanmasan ne olur!<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">Durum gerçekten bu kadar çaresiz mi?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘Evet!’ dedi. ‘Ne yazık ki böyle. Hukuk sistemi tıkandı, işlemiyor.
Bu yüzden, gel bu işlerden vazgeç. Yıpranırsın, üzülürsün, her mahkemeye
gidişin, haberin tazelenmesine yol açar.”
(s381)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Antakya’da cenaze
geleneği:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Antakya’da anneannem öldüğü zaman komşular bir ay evde
yemek pişmesine izin verememişlerdi. Her bir komşu sırayla ziyafet sofraları
kurmuştu. Yemek hep “ölmüşlerin ruhu için” yeniyordu. Sanki o ruhlar, besinlerden
yararlanacakmış gibi.’’ (s379) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Duş almanın terapi
etkisi:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Tepemden aşağı boşan sıcaklığı hissetmek kadar iyi gelen
hiçbir şey yok.’’ (s391) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Eski siyah-beyaz
fotoğraflar:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Eski siyah beyaz fotoğrafları daha çok seviyordum. Sanki o
resimlerde insanların yüzündeki ifade daha dramatik, ışık ve gölgeler çok daha
ustaydı.’’ (s392)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Maya’nın üç kadınla
rühani özdeşleşmesi; Anneannesi, Babaannesi, Nadia ile:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Böylece acılarını ve mücadelelerini etimde kemiğimde
hissettiğim üç kadınla bütünleşmiş olacaktık. Tarih bu üç kadının çığlığını
boğmuş, benimkini de boğmaya çalışmıştı. Ama ben onların sessiz çığlıklarını
yükseltecektim. Hem Maya, hem Ayşe, hem Mari, hem daha resmini bile görmediğim
Nadia idim. Hem Müslüman, hem Yahudi, hem Katolik’tim. Yani insandım. İçim
içime sığmıyordu.’’ (s393) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Üç kadın ve üç isim diye düşündüm. Maya, Ayşe olmuştu.
Mari, Semahat olmuştu. Nadia Deborah olmuştu.’’ (s429)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*İtalya’daki
mezarlık hikayesi: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">“Burası özel bir mezarlıktır” demiş. “Buraya gömülen insanlar
mezar taşlarının üstüne gerçek yaşlarını değil, hayatta mutlu olduklar günleri
yazarlar. Kimi 21 gün mutlu olmuş, kimi 37 gün. 52’yi geçen çıkmadı daha.”
(s405)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Shakespeare’a atıf
herkes kendi hayatının başrolünde oynuyor:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">“Her insan kendi hayatının başrolünde oynuyor.” (s406)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Alman Disiplini:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Disiplinin hayatı düzenleyen, serbest zamanı artıran
başkalarına engel olmadan serbestçe yaşamanın yolunu açan bir şey olduğunu
anlatırdı.’’ (s413) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Kötümser ile
iyimserin hikayesi:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">“Kötümser, ‘işler daha kötü olamaz’ diye feryat ederken,
iyimser, ‘Olabilir, daha kötü de olabilir’ demiş.’’ (s430)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Her şeyin yanlış
olduğuna dair Hz. Yusuf ile ilgili anlatılan hikaye komik: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">“Hangi yanlışını düzelteyim birader!” demiş. “ Bir kere
evliya değil, peygamber, bacıları değil erkek kardeşleri, göle değil kuyuya
attılar, anası değil kervancılar kurtardı.” (s437) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Hikayecilik –
yazarlık: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Onların başına gelenleri anlatmaya karar verdim. Çünkü
ancak hikayesi anlatılan insanlar var oluyordu.’’ (s481)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Kafamda o kadar çok roman konusu var ki zaten hepsini
yazmaya yetişemem.’’ (s488)</span><span style="line-height: 115%;"> <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*1970’lerde Alman
televizyonun kendi halkına Nazi dönemiyle ve soykırım aksiyonları ile ilgili
görüntüleri izletmesi, insanların gözyaşı dökmeleri: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Holocaust adlı bir dizi çekildiğini ve bu dizinin Alman
televizyonlarında gösterildiğini okumuştum. Alman halkı televizyonlarının
başına geçerek diziyi izlemiş ve gözyaşı dökmüştü. Böylece anlatılmayan,
konuşulmayan acı gerçek, bir televizyon dizisi sayesinde bilince çıkarılmıştı.
Çok önemli bir şeydi bu. Almanların kendilerini bu kadar kötü gösteren bir
diziyi göstermeleri alkışlanacak bir durumdu doğrusu.’’ (s449) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
</div>
<span style="line-height: 115%;"></span><br />
<span style="line-height: 115%;"></span><br />
<span style="line-height: 115%;"></span><br />
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><b><span style="line-height: 115%;">*Nadia ve Max’ın Struma – Boğaziçi arasında birbirine el salladıkları çok duygulu sahne: <o:p></o:p></span></b></span></div>
<span style="line-height: 115%;">
</span>
<span style="line-height: 115%;"></span><br />
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="line-height: 115%;">‘’Nadia, Max’a önce el salladı, sonra öpücük yolladı. Onun da elinde dürbün belirdi. Acaba mektubu götürenler mi dürbün bulmasına yardımcıolmuşlardı? Yoksa gemiden mi bulmuştu? Max, elini havaya kaldırıp sallamaya başladı. Öpücükler yolladı. “Seni seviyorum!” diye haykırdı. Evet, Nadia onu kesin görmüştü. O da el sallıyordu.’’ (s317) <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="line-height: 115%;">
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
</span><br />
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Struma’nın
balıkçıların avlanmalarının engellemesi: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Struma’nın battığı yerde balıkçıların ağları hep bir gemiye
takılırmış. Yöredeki ballıkçılar buna “Yahudi Gemisi” adını takmışlar.’’ (s451)
<o:p></o:p></span><br />
<span style="line-height: 115%;"></span><br />
<br />
<span style="line-height: 115%;"></span><br /></div>
<span style="line-height: 115%;"></span><br />
<span style="line-height: 115%;"></span><br />
<span style="line-height: 115%;"></span><br />
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><b><span style="line-height: 115%;">*Struma olayının suçluları olan devletler: <o:p></o:p></span></b></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="line-height: 115%;">“Struma, İngiltere, Rusya, Türkiye, Almanya, Romanya devletlerinin ortak suçu” (s433)</span></span></div>
</div>
<span style="line-height: 115%;">
</span>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Struma gemisinin fiyaskosu ve organize edenlerin dolandırılıcığı: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">‘’</span></b><span style="line-height: 115%;">1941’de Romaya’nın Yaş şehrinde 4.000 Yahudi öldürülünce bütün Yahudiler ülkeden kaçış yolları aramaya başladılar. O sırada gazetelerde resimli ilanlar çıktı. Köstence limanından ayrılacak olan“lüks Struma gemisi” Filistin’e gidiyordu. İlanlarda Queen Mary gemisinin lüks salonlarını, kamaralarını gösteren resimler kullanmışlardı.<b><u><o:p></o:p></u></b></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">Struma’yı gören yolcular dehşete düştüler. Geminin harap halde olduğunu gören yolcular itiraz edince gemi sahipleri, esas geminin Romanya karasularının dışında beklediğini söyleyerek sakinleştirdiler. Ama bunun doğru olmadığı kısa bir süre sonra anlaşılacaktı.’’ (s313-314)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
</div>
</div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Bodrum’da her köyde
farklı bir günde pazar kurulması geleneği: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Bodrum Yarımadası’nda oturanların en büyük eğlencesinin
pazara gitmek olduğunu biliyordum. Her gün bir yerde sebze, meyve ve bez pazarı
kuruluyordu.’’ (s424)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Amerika’dan gelen
uçağın okyanusu geçtikten sonra kara üstünden uçarken insanların rahatlık
hissetmeleri: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Herkes sabırsız, çünkü ekrandaki haritalarda uçağın
okyanusu geçtiği ve Amerika kıtasının üstünde uçmaya başladığı görülüyor. Bunun
neden bir rahatlama sağladığını bilmiyorum ama denizin değil de anakaranın
üstünde uçtuğunu bilmenin insanlarda tuhaf bir etkisi oluyor.’’ (s443) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Rüzgar sayfaları
çevirmesin diye kumsaldan taş alması bana Barnes Nobles’dan aldığım ağırlık
tutacağı hatırlattı: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Rüzgarın sayfaları çevirip durmasına engel olmak için, açık
kitabın sayfalarına deniz kıyısından aldığım, içinde lacivert benekleri olan
çok güzel, yeşil taş yerleştirmiştim.’’ (s444) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">(Ben de Amerika’da Brookstone Mağazası’ndan benzer sayfa
üzerine koymak için bir ağırlık almıştım, halen de kullanırım.) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Uçak alçalmaya
başladığında Maya’nın yazı yazmayı bırakmak zorunda kalması ve romanın adeta
yarım kalması iyi bir buluş: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Aceleyle bazı kelimeleri yanlış yazdığımın farkındayım… ama
hostes başımda//*! Ayrılımıyo…’’ (s455)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">*<b>Konuşmacının
salonda oluşan sessizliği tecrübe edip kullanması:<u> <o:p></o:p></u></b></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Çok sessiz bir ortamda konuşmak, insana sözlerin değerinin
yüksek olduğu duygusunu veriyordu. Bu nedenle miydi bilmiyorum, sesimin biraz
titrediğini hissediyordum.’’ (s472) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Benzer milletleri
ön yargıyla kabul etmek:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Çünkü biz nasıl Nijeryalıyı Senegalliden, Maliliyi
Namibyalıdan ayıramıyorsak, Afrikalı deyip geçiyorsak; nasıl Koreli, Çinli,
Kamboçyalı ayrımı yapmadan hepsine Uzakdoğulu diyorsak; Batılılar da Türk,
Arap, İranlı, Afgan diye ayırmadan hepimize kısaca Müslüman diyor ve aynı
kültüre sahip olduğumuzu sanıyorlardı.’’ (s473) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Cücelerin bu fiziki
yapılarından dolayı toplama kamplarının gaz odalarından kurtulması: <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Ataları herhalde cüce doğdukları için kaderlerine lanet
okumuşlardı ama o sayede de hayatta kalmayı başarmışlardı. Yoksa normal boydaki
diğerleri gibi gaz odalarında öleceklerdi.’’ (s421)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><span style="line-height: 115%;">*Wagner’la ilgili
başına gelenlerden dolayı Maya’nın oğlu Kerem ile arasının düzelmesi ve
tesadüflerin insanı düşündürmesi:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">‘’Hayat ne garip şeydi. Benim işten atılmama sebep olan bir
rezalet oğlumu mutlu ediyor, ilişkimizi düzeltiyordu. Aynen cüce doğmak
bahtsızlığına uğradıkları için ölümden kurtulan Ovitz ailesi gibi.’’ (s441) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="line-height: 115%;">*Kitabın sonunda Şile’deki Black Sea Motel’deki adamın Azrail
olduğunu söylemesi romanın mistik bir şekilde bitmesini sağladı. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<h3 style="border: 0px currentColor; font-family: "Helvetica Neue", Helvetica, Arial, sans-serif; line-height: 19.18px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: right; vertical-align: baseline;">
<span style="font-size: small;"><span style="background-color: white; border: 0px currentColor; color: blue; font-family: inherit; font-style: inherit; font-variant: inherit; font-weight: inherit; line-height: inherit; margin: 0px; padding: 0px; text-decoration: none; vertical-align: baseline;"> </span><u><span style="background-color: white; border: 0px currentColor; color: blue; font-family: inherit; font-style: inherit; font-variant: inherit; font-weight: inherit; line-height: inherit; margin: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Tüm Hakları Alper Almelek'e Aittir.</span></u></span></h3>
</div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
Almelek Kitap Arşivihttp://www.blogger.com/profile/14645067684908521194noreply@blogger.com0